Tarih: 09.02.2014 19:40

FEYZİOĞLU`NDAN,CUMHURBAŞKANI GÜL`E İNTERNET MEKTUBU

Facebook Twitter Linked-in

Türkiye Barolar Birliği Başkanı,Av.Prof.Dr.Metin Feyzioğlu,Cumhurbaşkanı Abdullah Gül` bir Mektup yazarak,İnternet Yasağını Düzenleyen Yasa`nın TBMM`ne geri gönderilmesini istedi.Feyzioğlu`nun Mektup Metni şöyle:

``Söz konusu internet yasasının yürürlüğe girmesi halinde;

1-)İdare ne zaman isterse internete erişimi engelleyebilecek,kendisine rahatsızlık veren siteleri kapatabilecektir
2-)2 yıl süreyle herkesin hangi siteye girdiği, arama motorlarında hangi aramaları yaptırdığı gibi bütün bilgiler saklanacak ve idarenin kullanımına açık hale gelecektir.
3-)Yapılan internetin düzenlenmesi değil; sansür ve ileri fişlemedir.
4-) Kişilerin internette dolaşım bilgilerinin saklanması kabul edilemez.
5-)Yargı kararı olmaksızın idare eliyle internet sitelerine müdahaleye izin verilemez.

İnternete müdahale, özgürlüğe müdahaledir.

Av.Prof.Dr.Metin Feyzioğlu 
Türkiye Barolar Birliği Başkanı``Dedi.

Sayın Abdullah GÜL
T.C. Cumhurbaşkanı
T.C. Cumhurbaşkanlığı
Ankara

Sayın Cumhurbaşkanım,

Malumları olduğu üzere, 5651 sayılı “İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve
Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun”un (R.G.
23.05.2007, 26530), özellikle “bireysel özgürlüklere daha geniş alanlar açılması” amacına
aykırı olarak, uygulamada temel hak ve özgürlükleri sınırlandıran sonuçlar doğurduğu; bu
nedenle de, anılan yasanın “erişimin engellenmesi”ne ilişkin 8. maddesi, “demokratik hukuk
devletinin teminat altına alması gereken hukuki korumayı sağlamadığı” gerekçesiyle Avrupa
İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) “ifade özgürlüğü” başlıklı 10. maddesine aykırı
bulunmuş ve sonuçta Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından tazminata
mahkum edilmişti (18.12.2012 tarih ve 3111/10 sayılı Ahmet Yıldırım kararı).

Hal böyle iken ve söz konusu 5651 sayılı kanunun çağdaş uygulamalarla çelişen hükümlerinin
ortadan kaldırılması ile uygulamadaki sorunların giderilmesi çerçevesinde AİHS, AİHM
kararları ve ülkemizde de geçerli diğer uluslararası ilkeler dikkate alınarak gerekli
düzenlemenin yapılması beklenirken; 7 Ocak 2014 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne
sunulan “Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
Hükmünde Kararname (KHK) ile Bazı Kanun ve KHK’lerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı” (Torba Kanun) içerisine sıkıştırılan maddelerle 5651 Sayılı Kanunun bir çok
maddesinde değişiklik yapılması öngörülmüştür.

Öngörülen değişiklikler, ne yazık ki, ilgili meslek kuruluşları, demokratik kitle örgütleri ve
bilişim uzmanlarınca yapılan değerlendirme ve öneriler dikkate alınmaksızın TBMM Genel
Kurulu’nda 7 Şubat 2014 tarihinde kabul edilmiş ve Zat-ı Âli’lerinin onayına sunulmuştur.

Sayın Cumhurbaşkanım,

Söz konusu düzenlemenin yürürlüğe girmesi halinde, temel hak ve özgürlükler
sınırlandırılarak, adeta internete sansür getirilmiş olacaktır.

Oysa, temel hak ve özgürlüklerin serbestçe kullanılmalarını esas, çok gerekli hallerde bir
yasayla sınırlandırılmalarını ise istisna olarak kabul eden Türkiye Barolar Birliği, internete
sansür uygulamasını, katılımcı demokrasiye aykırılığı yanında, başta AİHM ve ülkemizin taraf
olduğu diğer uluslararası düzenlemelerde tanımlanmış olan “ifade özgürlüğü”ne de aykırı
bulmaktadır.

Gerçekten, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin Bilgi Toplumunda İnsan Hakları ve
Hukukun Üstünlüğü Hakkında Bildirgesi’nin (CM 2005-56 final, 13 Mayıs 2005) “Bilgi
Toplumunda İnsan Hakları” başlıklı birinci bölümünde, elektronik ortamda ifade, bilgi ve
iletişim özgürlüğünde, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. maddesinde belirtilen 

sınırlama nedenlerinden başka bir sınırlandırmanın söz konusu olmaması gerektiği belirtilerek
üye devletlere, “devlet ve özel sansüre engel olmak için yasal ve uygulanabilir önlemleri” alma
yükümlülüğü getirilmiştir.

Benzer şekilde, Avrupa Konseyi’nin 2013 yılı ilerleme raporunda da, Türkiye, uygulanan
internet yasaklarının ifade özgürlüğünü ve bilgi edinme hakkını kısıtlayan boyutlara vardığı
gerekçesiyle eleştirilmiş ve 5651 sayılı kanunun Avrupa standartlarına uygun şekilde
düzenlenmesi gerektiği vurgulanmıştır.

Sayın Cumhurbaşkanım,

Özetle yürütmeye, mahkeme kararı olmaksızın doğrudan “internete erişimin engellenmesi
yetkisinin verilmesi”, yürütmenin, yargının anayasal yetki alanına açıkça müdahalesi anlamına
gelmektedir.

Ayrıca, URL ve IP tabanlı erişimin engellenmesi yöntemleriyle bir çok site ve servisin
çalışamaz ve yayın yapamaz hale getirilebileceği de unutulmamalıdır.

Sayın Cumhurbaşkanım,

Biz, Türkiye Barolar Birliği olarak, söz konusu yeni düzenlemelerin, 21. yüzyılın olmazsa
olmazı “bilgi toplumunun odağında bir Türkiye oluşumu”na katkı sağlamayacağı gibi, çağdaş
dünyada eşit hak ve yükümlülüklere sahip, etken bir üye sıfatıyla yer alabilmemizin önünde de
engel teşkil edeceğini değerlendirmekteyiz.

Sayın Cumhurbaşkanım,

Yukarıdaki özet açıklamalarımız ışığında, sözü edilen 5651 sayılı kanuna ilişkin olarak şu
hususların dikkate alınması gerektiği, takdirlerine maruzdur; şöyle ki:

• Erişimin engellenmesi ya da kısıtlanması kararı, yalnızca hakim tarafından
somut gerekçelere dayandırılarak verilmelidir.
• Konuya ilişkin tüm kavramlar, hiçbir kuşkuya ya da yanlış yoruma neden
olmayacak açıklıkla tanımlanmalıdır.
• Uygulamalar, “ileri fişleme” örneğinde görülebileceği şekliyle hiçbir biçimde
bireysel hak ve özgürlüklerin kısıtlanması ya da kullanılmalarını zorlaştırıcı
veya engelleyici nitelikte olmamalıdır.

Durumu bilgilerine, gereğini takdir ve tensiplerine saygılarımla arz ederim.




Av. Prof. Dr. Metin Feyzioğlu
Türkiye Barolar Birliği Başkanı






ARTUKLU HABER AJANSI-ANKARA




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —