Tarih: 21.08.2019 16:35

HDP GENEL BAŞKANI TEMELLİ;``19 AĞUSTOSTA TÜRKİYE`DE BİR SİVİL DARBE YAŞANDI``

Facebook Twitter Linked-in

Mardin Belediye başkanı  Ahmet Türk ve HDP milletvekillerinin katıldığı eylemde konuşan HDP Genel Başkanı Sezai Temelli, “19 Ağustos günü Türkiye’de bir darbe daha yaşandı. Bir sivil darbe yaşandı. Türkiye'nin karanlık tarihine bir karanlık sayfa daha eklendi. 3 belediyemize el konuldu, belediyelerimiz gasp edildi seçilmişlerin iradesi yok sayıldı''Dedi

 

Sezai Temelli, açıklamasında_''

 

Bir basın açıklamasından bile ürker hale gelmiş, kendisini polislerin arkasına saklamış korkak bir iradeyi görüyorsunuz. Bu fotoğraf budur işte. Bu fotoğraf halkın iradesini, halkların iradesini yok saymaktır. Bu fotoğraf bir darbe fotoğrafıdır. Bu darbeye karşı buradayız. Halkımızla birlikte demokrasiyi savunmaya, halkın iradesini savunmaya devam edeceğiz. Kürt düşmanlığından beslenen, savaştan ve zulümden beslenen bu anlayışa karşı sokaklarda barışın, hakikatin sesini yükseltmeye devam edeceğiz. 

 

HDP'li belediye eşbaşkanları, seçilmiş belediye eşbaşkanlarıdır. Mardin halkının iradesidir. Kürt halkının, Arap halkının, Süryani halkının iradesidir. Kadim halkların iradesidir. Bir arada yaşama iradesidir. Bu iradeyi yok sayanlar, bu tekçi anlayış her yeri tecritleştirdi. Bu tecrit anlayışı, Mardin’in kadim iradesini yok sayarak bir kayyımla burayı da tekçileştirmeye çalışmaktadır. Bu tecrit aklını, bu kayyım aklını kabul etmiyoruz. Bu devlet aklı değildir. Bu aklını yitirmişlerin iradesidir. Bu iradeyi, halkların iradesi kabul etmeyecektir. Devlet aklı kolektif bir akıldır. Devlet aklı halkların hakkını, iradesini var sayan bir akıldır. Bunu yok sayan anlayışa karşı halklar bir aradadır. 

 

Bugün Kürt halkının mücadelesinde Türkiye buluşmuştur. Bu iradeyi yok sayanlar bunun hesabını verecek. Biz sokaklarda, meydanlarda bunun hesabını sormaya devam edeceğiz. Bugün ortaya konulan bu tasarruf hukuk tanımazlıktan öte yasa tanımazlıktır. Kendi yasalarını bile yok sayan bir anlayış artık bir zorbalığın ifadesinden başka bir şey değildir. 

 

Karşı karşıya olduğumuz şey zorbalıktır. Burada artık devleti görmemiz mümkün değildir, devletin kendi hukuku, yasaları yok sayılmaktır. Devlet anayasal bir devlet olmaktan çıkmıştır. O yüzden tüm Türkiye’ye sesleniyoruz: Şimdi itirazımızı mücadelemizi her yerde yükseltmeliyiz. 

 

Bakın suçlamalara bakın, aklını yitirmiş insanların neler ifade ettiğine bakın. Diyorlar ki eşbaşkanlık sistemi var. Evet var. Eşbaşkanlık sistemi suç değildir. Suç olamaz. Tam tersi kadını yok saymaya karşı mücadeledir. Bir kadın özgürlüğü mücadelesidir, eşit temsiliyet mücadelesidir. HDP bir kadın partisidir ve olduğu her yerde eşit temsiliyet ile hareket eder. Toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesi verir. Eşbaşkanlık budur. Eşbaşkanlarımız belediye meclis üyeliklerinin birinci sırasında seçilen arkadaşlarımızdır.  

 

Siyaseten kadını yok sayanlara karşı, kadın emeğini sömürenlere, kadına şiddeti olağanlaştıranlara karşı bugün kadınlar vardır. Eş temsiliyet de bunun en önemli mücadele hattıdır. Bundan asla vazgeçmeyeceğiz. Tüm Türkiye’deki kadınlara sesleniyoruz: Hangi siyasi görüşte olursanız olun, hangi inanca sahip olursanız olun bu kadın mücadelesinde omuz omuza verme zamanıdır. Kadınları yok sayan eril zihniyete, erkek egemen zihniyete karşı bu mücadelede buluşma zamanıdır. 

 

Diyorlar ki belediyenin imkanlarını çarçur ediyormuşuz, oraya buraya gönderiyormuşuz. Son 4 ayda belediyelere geldik, borçlanan değil borç ödeyen belediyeler olduk. Hukukta ne yazıyorsa onu uyguladık. Daha önce de olduğu gibi, her türlü denetime açıktır. Bir tek suç belgesi bulamadılar. Bizim belediyelerimize dair bir tek suç belgesi bulmuş değiller. Ama kendi dönemlerinde, yani kayyım dönemlerinde yapmadıkları yolsuzluk kalmadı, yapmadıkları hırsızlık kalmadı. Bu halkın hakkını nasıl çarçur ettiklerini Kayyım Raporu’nda belgeledik. Sayıştay belgeleri orada duruyor, gidin bakın. Yolsuzluk, hırsızlık, talan neymiş görün. İşte talana karşı bu yolsuzluğa karşı belediyelerimiz halkın iradesiyle göreve geldikleri günden bugüne tam 4 aydır halkın bir kuruşunun heba olmaması için emek verdiler. Kendilerinin olmayan borçları bile ödediler. 

 

İşte bu yalana ve talana karşı çıkmalıdır tüm halkımız. Bu yalana karşı durmalıdır Türkiye’nin her yerinde durmalıdır. Neden bu talan var, neden kayyım var? Çünkü bu ülkede tecrit var. Çünkü bu ülkede OHAL dışında yönetememe hali var. Bugünkü iktidar artık yönetemiyor. Acze düşmüş, siyasetsiz kalmıştır. Bu ülkenin sorunlarını bırakın çözmeyi, ülkeyi daha büyük sorunlara sürüklemektedir. Kürt meselesini çözmek yerine Kürt meselesinin çözümsüzlüğünden beslenen bu iktidar her yeri savaş, zulüm, şiddet haline dönüştürmektedir. 

 

Halklarımıza savaşı şiddeti dayatmaktadır. Suriye halklarına savaşı dayatmaktadır. Pençe harekatıyla savaşı dayatarak toplumu bölmeye çalışmaktadır. Tam da bunun karşısında savaşa karşı çıkarak bir arada yaşama irademizi, barış irademizi ortaya koyuyoruz. Savaştan beslenenler savaşa kaynak ayırmak için bugün belediyelerimizi gasp ediyorlar. Savaştan beslenenler savaşa kaynak ayırmak için bu halkın bütçesine el koyuyorlar. Bu el koyma ve hak gaspına karşı savaşa karşı da ses çıkaracağız. Ülkeyi yangın yerine çevirdiler. Ülkenin ormanlarını yaktılar, yetmedi şimdi bu halkın vicdanını yakma peşindeler. Bu yangına karşı, ülkeyi yangın yerine çevirenlere karşı, yangına benzin dökenlere karşı Türkiye’nin her yerinde yan yana gelmeliyiz. Halklarımızın iradesini güçlendirmeliyiz. 

 

Buradan bütün siyasi partilere çağrı yapıyorum. Bütün siyasete çağrı yapıyorum. Eğer bugün bu gaspa karşı çıkmazsanız, siyaseten artık yoksunuz. Çünkü siyaset halkın iradesiyle var eder kendisini. Halkın iradesi bir yerde gasp ediliyorsa bilin ki siz de artık yok sayılıyorsunuz. Yok olmamak için yok sayılmamak için tüm siyasi partiler şimdi bu halkın iradesini yok sayan bu iktidara karşı sesini yükseltmeli, iradesini ortaya koymalıdır. Bu mücadelede bizim yanımızda yer almalı, Mardin halkının yanında yer almalıdır. Bugün belediyemizi gasp edenlere karşı dikilmeli, itirazını yükseltmeli. 

 

Türkiye’deki bütün STK’lere, sendikalara, tüm demokratik kitle örgütlerine herkese sesleniyoruz, emekçilere sesleniyoruz. Bugün Toplu İş Sözleşmesi ile sizin hakkınızı gasp edenlerle burada bizim belediyelerimizi gasp eden anlayış aynıdır. Türkiye’deki tüm gençler, tüm emekçiler, tüm kadınlar, tüm STK’ler şimdi ses çıkarmalı. Şimdi sokağa çıkmalı, mahallesine, sokağına, iş yerine, ilçesine iline sahip çıkmalıdır. Bu haksız saldırıyı ancak omuz omuza vererek yan yana gelerek durdurabiliriz. 

 

Ayrımcılıktan, savaştan, nefretten beslenen bu anlayışa karşı bir arada yaşama irademizi, barış irademizi demokratik cumhuriyet irademizi hep birlikte ortaya koymalıyız. Kentler bizimdir, sokaklar bizimdir. Hep birlikte dayanışarak bu anlayışa karşı mücadelemizi vereceğiz. Bu belediye ile bu kayyımcı anlayışla hiçbir hukukumuz yoktur hiçbir hukumuz olmayacaktır. 

 

Ne selamlarını alırız ne selam veririz, ne onlardan hizmet alırız ne onlara karşı yükümlülük yerine getiririz. "Kentimizi de, kendimizi de biz yöneteceğiz" dedik, tam da bunu gerçekleştirme zamanı. Bu kayyımcı anlayışı yok sayma zamanıdır, dayanışma zamanıdır. Bu dayanışmayı sadece Mardin’de, Van’da, Amed’de değil Türkiye’nin her yerinde göstereceğiz. Belediyelerimize sahip çıkmak, irademize sahip çıkmaktır. İstanbul’da, İzmir’de, Antalya’da, Adana’da, Mersin’de her neredeysek orada irademize ve geleceğimize sahip çıkacağız. 

 

Bu sadece bir basın açıklaması ile bitmeyecek, her gün, her yerde sokaklarda, alanlarda olacağız. Sesimizi, itirazımızı yükselteceğiz. Korkanlar daha da çok korkacak, o korku duvarlarının altında, o çürümüş siyasetleri ile çürümeye devam edecekler.''Dedi.

 

 

 

ARTUKLU HABER AJANSI-MARDİN 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —