HER FANİ BİR GÜN ÖLÜMÜ TADACAKTIR

Her kabir ziyaretinde kapı girişindeki levhada gözüme takılan sözler adeta “Sen de bir fanisin, ölümü unutma!” der gibi gelir bana

Yaşam 10.03.2024 17:28:00 0
HER FANİ BİR GÜN ÖLÜMÜ TADACAKTIR

HER FANİ BİR GÜN ÖLÜMÜ TADACAKTIR 

 

 

Her kabir ziyaretinde kapı girişindeki levhada gözüme takılan sözler adeta “Sen de bir fanisin, ölümü unutma!” der gibi gelir bana. Kim bilir kaç kez duymuşumdur bu sözü; bir mezarlık kapısından başka, bir taziyede, bir sohbet sırasında, okuduğum birçok yazıda. Her ölüm olayı anımsatır Ankebut suresi 57. ayeti; fısıldarız içimizden, dökülür dilimizden kendiliğinden. 

Her kabir ziyaretinde mezarlıkta yürürken o mutad duyguları yaşarım yeniden. Keşkelerle anımsarım yitirdiklerimi, özlemle anımsarım onları, unutulmaz anılarla, biraz da hüzünle. Bazen isyan ederim erken ölümlere, oysa her ölüm erkendir gidenin sevenlerine.  

Kaybettiklerimizi neden sıklıkla ziyaret edemiyorum diye üzülürüm. Kızarım kendime mezarlığa gitmeyi neden sürekli erteliyorum diye. Oysa ziyaret sonrası vefa duygusu, görevini yapmanın hafifliği gibi kendimi iyi hissettirir. Kabir ziyaretleri insanı gündelik hırslarından, kaygılarından uzaklaştırır. 

 

Kabir ziyaretleri sırasında yaşadığım duygular mezarlıkların ortak sorunlarını görmemi engellemiyor.  Ara yollarda yürürken ağaçların kökleriyle bulunduğu mezarlara verdiği zarar dikkatimi çekiyor. Kökler mezarların dağılmasına sebep oluyor. Mezar aralarının darlığı yürümek için hiç uygun değil, neredeyse basacak yer bulunmuyor. Hiç bakılmamış olan mezarların çökmüş, tehlikeli çukurlara dönüşmüş olduğunu görüyorum. Kırık dökük mezar taşları, yerlere atılmış plastik su petleri, çöpler, bakımsızlık içimdeki duyguların üzerine daha baskın bir üzüntü ve öfke yüklüyor. Ne diriye ne ölüye saygı var bu dünyada diyorum öfkelenince.

 

Hayatın günlük telaşı içinde en son akla gelen mezarlıkların hali dersek yalan mı olur? Hele bir de çok uzaklardaysa ziyaret etmeniz gereken mezarlar, ne kadar sık gidebiliriz ki?  Bir yandan düşünüyorum bir yandan çözüm üretmeye çalışıyorum sorunlar için. Neden mezarlıklarda kapıdaki görevli dışında bir de temizlik görevlisi bulundurulmasın ki? Aniden yanınızda beliren fırsatçıların atacağı iki kova toprak için yüksek bir meblağ istemesi ayrı bir konu.

 

Telefonumdaki not defterimde ziyaret edeceğim mezarların ada ve pafta numarası yazılı. Bu da benim unutkanlığa karşı kendi kendime bulduğum bir yöntem. İlk zamanlar mezarlıktaki çeşmenin yerine göre bulduğum mezarları mezarlık genişledikçe, çeşme sayısı arttıkça karıştırır oldum. Artık mezarlık girişindeki küçük merkezde Mezarlık Bilgi Sistemine bakılarak mezarlar bulunabiliyor. Teknolojik ilerlemenin faydalarından biri. Umarım bütün kentlerde bu uygulamanın genelleştirilir. Belediye seçimleri yaklaşırken akıllı adaylardan biri acaba mezarlıklarla ilgili vaatlerde bulunmuş mudur bilemiyorum. 

 

Birçok kentte yaşanan sorunların başında mezar fiyatları ile mezarlıkların dolmuş olması, yer bulunmaması geliyor. Mezarlıkların evsizlerin barındığı tekin olmayan yerlere dönüşmesi, mezar soygunları ve daha birçok şey var çözümlenmesi gereken. Mezarlık bilgi merkezlerinin her şehirde bulunmayışı da bir eksiklik. Bu kadar sorun varken sıra mezarlığa mı gelir diyeceksiniz. Mezarlıklar da kamusal alandır, belediyeler mezarlıklara önem vermelidir derim.

 

Kuzenim Şilan Çelebioğlu'nun Mardin'deki aile mezarlığından çekip gönderdiği fotoğraflara bakarken son mezarlık ziyaretimi hatırlayarak yazıyorum bunları. Mezarlıklardaki sorunların benzerliğini düşündüm. Mezarlığın duvarlarının olmaması tel örgü ile çevrilmesi bir ihmal gibi görünüyor. Tarihi mezarlar bakım altına alınmalı, ne de olsa taş işçiliği ile bir kültürel miras olarak değerlendirilmelidir. Ailelere de düşen konu ile ilgilenip talepte bulunmak, hatırlatmak. Önümüzdeki günlerde ramazan, bayram derken ziyaretler sıklaşacaktır eminim.

 

Son söz; mezarlık görüntüleri ile bir kez daha yaşadım aidiyet duygusunu. Hiç görmediğim dedem Abdülkadir Çelebioğlu ile babaannem Pergüzel Mungan'ı ve kaybettiğim yakınlarımı andım. Mardin'in ata toprağım, coğrafyam olduğunu düşündüm bir kez daha. Mardin'i özlediğimi hissettim.

 

 

NESRİN AYKAÇ-10 MART 2024

 

 


Yükleniyor

Yükleniyor

Yükleniyor