``HERKES SUSSA BİLE BİZ SUSMAYACAĞIZ``

Başbakan Erdoğan, "Herkes sussa bile biz susmayacağız. Mısır`da demokrasi, milli irade katledilmiştir. Şimdi de millet katlediliyor. Bunu bütün dünyaya duyuracağız" dedi.

Siyaset 28.07.2013 00:50:54 0
``HERKES SUSSA BİLE BİZ SUSMAYACAĞIZ``

Başbakan Erdoğan, "Herkes sussa bile biz susmayacağız. Mısır`da demokrasi, milli irade katledilmiştir. Şimdi de millet katlediliyor. Bunu bütün dünyaya duyuracağız" dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Tüm Sanayici ve İş Adamları Derneği (TÜMSİAD) tarafından Haliç Kongre Merkezi`nde düzenlenen iftar programında yaptığı konuşmada, Mısır’da seçilmiş hükümeti yok sayanların, halkın seçtiği hükümeti devirenlerin, şimdi bununla kalmadığını ve halkı da katletmeye başladığını söyledi.

Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Önce milli iradeyi katlettiler, şimdi milleti katlediyorlar. Çünkü şuna inanıyoruz; zalimler aynı zamanda korkaktırlar, zalimler mazlumlardan korkarlar. Mazlumun ahından korkarlar, yetim bıraktığı çocukların, dul bıraktıkları eşlerin ahlarından korkarlar. Ne yazık ki zalimler korktukça daha da zalimleşir, daha da gaddarlaşır, kendi halklarına karşı, mazlumlara karşı daha fazla baskı uygular, öylece yok olur giderler. Hayatları boyunca ülkelerinin ve milletlerinin düşmanlarına karşı onurlu tek bir tavır takınamayanların, kendi halklarına karşı güya kahraman kesilmesi, korkaklıktan, acziyetten, zalimlikten başka bir şey değildir. İşte bunların güçleri düşmana yetmez, bunların gücü sadece ve sadece kendi halklarına yeter. Bunlar sadece ve sadece kendi halklarına kükrer, kendi halklarına kahramanlık taslar, sadece kendi halklarını katlederler.”

Mısır`daki katliam karşısında neredeler?

Mısır`da demokrasi katledilirken susanların, millet katledilirken de bu suskunluklarını sürdürdüklerini aktaran Erdoğan, şöyle devam etti:

"Hani nerede Avrupa? Hani nerede AB? Hani nerede Avrupa değerleri? Sağa sola demokrasi dersi verenler, hani nerede demokrasi? Nerede demokratik değerler? Birleşmiş Milletler nerede? Türkiye`de polisin son derece haklı, son derece meşru şekilde kullandığı su ve biber gazı için yaygara koparanlar, Mısır`daki darbe karşısında, Mısır`daki katliam karşısında neredeler? Gazetelere ilan verip Türkiye`ye en ağır hakaretleri edenler, Mısır`da bir gecede 200`den fazla insan katledildi, peki şimdi neredesiniz? Bunu neden görmüyorsunuz? Neden duymuyorsunuz? İstanbul`da sokaktaki şiddet eylemlerini canlı yayında saatlerce anlatan BBC, CNN, diğer uluslararası medya; Mısır`da darbe yapıldı, şimdi katliam yapılıyor, bunu neden görmüyorsunuz? Neden duymuyorsunuz? Bunu neden saatlerce canlı yayınla dünyaya duyurmuyorsunuz, görmezden geliyorsunuz? Çünkü işinize gelmiyor."

İslam dünyasına seslenen Erdoğan, "Ey İslam dünyası! Mısır`da kardeşleriniz katlediliyor. Mısır`da adalet hak, vicdan katlediliyor. Peki, siz bunu ne zaman duyacaksınız? Ne zaman göreceksiniz. Kardeşlerinizin kanı akıtılırken siz bu zulmü ne zaman fark edeceksiniz? Suriye`de de fark etmediniz. 100 bin insan orada öldürüldü, sesiniz çıkmadı. Hala susuyorsunuz. Nereye kadar? Ne zamana kadar ama şunu unutmayın ki yarın aynı şey sizin de başınıza gelebilir" ifadelerini kullandı.

Katliama sessiz kalan da vahşetin ortağıdır

Mısır konusundaki değerlendirmelerine devam eden Erdoğan, "Akan masum sivillerin kanı, bu katliama sessiz kalanların eline yüzüne bulaşmıştır. Bu katliama sessiz kalan tepkisiz kalan bu vahşetin ortağıdır. Biz bu vahşetin ortağı olmayacağız. Biz Türkiye`yiz. Biz haksızlık karşısında eğilmeyiz. Haksızlık karşısında eğilip, dilsiz şeytanlardan olmayacağız. Herkes sussa bile biz susmayacağız. Mısır`da demokrasi katledilmiştir. Milli irade katledilmiştir. Şimdi de millet katlediliyor. Bunu bütün dünyaya duyuracağız. Siz milyonlarca Mısırlı`yı katledeceğinizi mi zannediyorsunuz? Nereye kadar katledeceksiniz? Nereye kadar ama bilesiniz ki hak er veya geç galip gelecektir. Hiç bundan endişeniz olmasın. Zira zulm ile abad olunmaz" diye konuştu.

Son zamanlarda bir diktatör sıfatı tutturmuş gidiyorlar

Erdoğan, "Bakın son zamanlarda bir `diktatör` sıfatı tutturmuş gidiyorlar. Buradan açık açık soruyorum; Diktatörün iş başında olduğu bir ülkede, gazeteciler veya gazeteler her gün başbakana hakaret edebilir mi? Diktatörün iş başında olduğu bir ülkede, bir tek kişi bile çıkıp, bu ülkenin başbakanına diktatör diyebilir mi? Diktatörlerin olduğu ülkede, sandık olur mu, seçim olur mu, milli irade bu kadar güçlü olabilir mi?" dedi.

Somali`deki bombalı saldırı

Başbakan Erdoğan, "Bugün Somali`den de acı bir haber aldık. Somali`de Türkiye Büyükelçiliğinin ek binasına bombalı saldırı düzenlendi. Saldırıda 1 polisimiz maalesef şehit oldu, 3 vatandaşımız da yaralandı. Bu saldırıyı yapanlar da güya Müslüman. Kime yapıyor bunu? Türkiye Büyükelçiliğine. Neden yapıyor? Mogadişu`ya, Somali`ye, oradaki kardeşlerine hizmet getirdikleri için" dedi.

Of Hayrat Kültür ve Yardımlaşma Derneği iftar programı

Başbakan Erdoğan, Of Hayrat Kültür ve Yardımlaşma Derneği`nce Haliç Kongre Merkezi`nde verilen iftar programında yaptığı konuşmada da iç siyasete yönelik açıklamalarda bulundu.

Erdoğan, "Biz diyoruz ki; bu ülkede her şey kardeşçe, birlik beraberlik içinde olsun, herkes birbirinin inancına, yaşam tarzına saygılı olsun. Bu ülkede benim başı açık kardeşim de başı örtülü kardeşim de hepsi el ele yürüyor. Bunu kimse bozmasın. Kimse de bundan rahatsız olmasın. Bunu başardığımız sürece bu ülkenin birliğine, beraberliğine kimse müdahale edemez. Türkiye bunu aştığı için birileri rahatsız oluyor, biz güçlenerek bunu aşacağız" dedi.

Bir tarafta Suriye, bir tarafta Mısır`da yaşanan olaylarla ramazan ayına girdiklerini dile getiren Erdoğan, Somali`nin başkenti Mogadişu`da Türk Büyükelçiliği`ne yapılan saldırıya değindi.

"Somali`de Şebab denilen bir örgüt, ki bunlar hep güya Müslüman. Orada bizim büyükelçiliğimizin ek binasına saldırmak suretiyle canlı bomba... Orada polislerimiz bunların 3`ünü öldürdü. Ama bir tanesi attığı el bombasıyla bir polisimizi şehit etti" diyen Erdoğan, şehit polise Allah`tan rahmet, yakınlarına sabır diledi.

Erdoğan, Suriye`de 100 bin insanı katil rejimin şehit ettiğini, Mısır`da kendi halkına bombalarla, silahlarla saldırmak suretiyle öldüren bir darbe yönetimi olduğunu ifade edenrek, bu tür operasyonların Türkiye`de de yapılmak istendiğini söyledi.

Mayıs ayında başlayan, haziran ayında devam eden olayların, bu olaylardan farklı olmadığını aktaran Erdoğan, "Doğrusu dünyada güçlü bir Türkiye`nin olmasını istemiyorlardı. Güçlü bir Türkiye`nin olmasını istemeyenler ne yapacak, tabii ki içerde bazı huzursuzluklar meydana getireceklerdi. Onun için de bunun bazı adımlarını attılar. Fakat bu dik, güçlü duruş, halkımızın bu noktada verdiği tepkilerle hamdolsun bu iş atlatılmış oldu. Fakat bunlar durmayacak. Bunu özellikle bilmenizi, bunlara karşı uyanık olmanızı istiyorum" diye konuştu.

Başbakan Erdoğan, Oflu kardeşlerinin gereğini nasıl yapacaklarını bildiğini ifade ederek, devletin can, mal, nesil, akıl ve inanç güvenliğini sağlamak zorunda olduğunu, bunun için gereği neyse yapmak zorunda olduğunu ve yapacağını söyledi.

 "Ben bile ülkemi tanıyamaz hale geldim"

 Dünyanın birçok şeye duyarsız kaldığını, Suriye`de 100 bin insanın öldürüldüğünü, Türkiye`de kullanılan biber gazı kadar ses çıkmadığını, BBC, CNN, Reuters`ın bu konuda ciddi yayın yapmadığını, bu konuda duyarsız olduklarını, Türkiye`deki olaylarla ilgili sanki yer yerinden oynamış gibi kampanyalar yaptıklarını anlattı.

Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Açıp konuştuğumuz liderler baktım bize garip garip şeyler anlatıyorlar. Ben bile ülkemi tanıyamaz hale geldim. Dedim `Yaa siz ne diyorsunuz. Türkiye`de bu anlattıklarınızın hiçbirisi yok. Siz sadece gazetecilerin manşetlerine bakarak konuşuyorsunuz. Türkiye gazete manşetleriyle yönetilen bir ülke değil. Türkiye, milletin attığı manşetlerle yönetilen bir ülkedir. Bunu böyle bilin. Onlar artık geçmişte kaldı`. Geçmişte bakıyorsunuz medya, sermaye hükümet kuruyor, hükümet indiryordu, bakanlar tayin ediyordu. Artık böyle bir Türkiye yok, artık sandıkta kendi iradesini ortaya koyan ve iradesinin neticesini de iktidarda gören bir Türkiye var.  Onun için biz halkın iradesine saygı diyerek yola çıktık ve meydanlarda da halkın iradesini gösterdik. Sandık en büyük meydandır. Sandıktan daha büyük meydan yoktur. Sandıkta kim galip geliyorsa herkes ona saygı duymak zorundadır. Ben buna saygı duymaya hazırım, partim de saygı duymaya hazır. Ama karşımdakiler de buna saygı duymak mecburiyetindedir. Yani azınlık çoğunluğa tahakküm edemez. Çoğunluğun azınlığa tahakkümüne taraftar değilim ama çoğunluk idare denilen bir mükellefiyete sahiptir. Aldığı o iktidar yetkisini ne yapacak? Kullanacak."

Erdoğan, bir partinin, aldığı iktidar yetkisini kullanmazsa kendisini iktidara getirenlere saygısız davranmış olacağını, bu yetkiyi almışlarsa 4 yıllığına kullanacaklarını, başarısız olmaları halinde kendilerini getirenlerin, getirdikleri gibi götüreceklerini, olayın aslının, demokrasinin güzelliğinin bu olduğunu söyledi.

"Ellerinde palalarla dolaşan kitleler istemiyoruz"

Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:

"Biz, tabii ki sokaklarda yani ellerinde palalarla dolaşan kitleler istemiyoruz. `Bodyguardlarla falan filan seçim sandıklarını alalım, gölgeleyelim, onlarla geleceğe yürüyelim`... Böyle bir şey de istemiyoruz. Biz diyoruz ki; bu ülkede her şey kardeşçe, birlik beraberlik içinde olsun, herkes birbirinin inancına, yaşam tarzına saygılı olsun. Bu ülkede benim başı açık kardeşim de başı örtülü kardeşim de hepsi el ele yürüyor. Bunu kimse bozmasın. Kimse de bundan rahatsız olmasın. Bunu başardığımız sürece bu ülkenin birliğine, beraberliğine kimse müdahale edemez. Türkiye bunu aştığı için birileri rahatsız oluyor, biz güçlenerek bunu aşacağız."

Geldikleri günden bu yana eğitimde, sağlıkta, adalette, emniyette, turizmde, ulaşımda, enerjide attıkları adımların ortada olduğunu dile getiren Erdoğan, Türkiye`nin yılda 100 milyon kapasiteli havalimanını ihale edecek duruma gelmesinin dünya piyasalarında Türkiye`nin ne kadar güvenilir bir noktaya geldiğinin alameti olduğunu söyledi.

Bu ihaleden 25 yılda kasaya girecek paranın yaklaşık 30 milyar avro olduğunu dile getiren Erdoğan, ihaleyi alanların her şeyi kendilerinin yapacağını, ülkeye yıllık vermeleri gereken ücreti ödeyeceklerini ve 25 yıldan sonra havalimanını bırakıp gideceklerini anlattı.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Boğazı`na yapılacak üçüncü köprüye Yavuz Sultan Selim isminin verilmesi tartışmalarına değinerek, "Ceddimizin içinde ülkesini 2.5 katına 8 yıllık iktidarında büyüten bir padişahın ismini veriyoruz. Niye rahatsız ediyor?" dedi.

Erdoğan konuşmasında, üçüncü köprüye ilişkin eleştirilere anlam veremediğini dile getirerek şöyle devam etti:

"Üçüncü köprüden niye rahatsız oluyorlar? Bunu anlamak mümkün değil. Neymiş? İsmi rahatsız etmiş. Kardeşim; kusura bakma. Bu isim seni niye rahatsız eder? Bizim ceddimizin içinde, ecdadımız içinde, ülkesini 2.5 katına 8 yıllık iktidarında büyüten bir padişahın ismini veriyoruz. Niye rahatsız ediyor seni? Böyle bir padişah ama yafta mı arıyorsun, yafta çok. Kendilerine göre bir şeyler söyleyip duruyorlar ve bugün ülkemizde birçok insanımız evlatlarına `Yavuz` ismini verir. Hiç rahatsız olmaz. Trabzon`lu zaten Yavuz`u iyi tanır. Fatih`i iyi tanır. Şimdi, yani bu isimler var diye birileri oraya gitmeyecek, rahatsız olacak; kusura bakma yani... Sen gitmezsin başkaları gider. Bundan rahatsız olmaya hiç gerek yok ve bu isimlerin hepsi bizim."

"Ali`yi sevmek Alevilikse ben dört dörtlük Aleviyim" şeklindeki sözüne ilişkin eleştirilere de değinen Erdoğan, şunları söyledi:

"Şimdi geçenlerde birileri bana yine kendine göre ağzına geleni söylemiş. Ben diyorum ki `Eğer Ali`yi sevmek Alevilikse ben hepsinden daha Aleviyim` diyorum. Bundan niye rahatsız oluyorsun? Ben rahatsız olmuyorum, bu kadar açık konuşuyorum. Benim kayınbiraderim Ali, en büyük ağabeyi Hüseyin, bir ufağı Hasan. Biz evlatlarımıza hep bu adları vermişiz ki Hazreti Hüseyin, Hazreti Hasan bunlar sevgili Peygamberimizin sevgili torunları. Bunlar taç isimler. Hazreti Ali efendimiz ha keza öyle. Bizim bu Sünni toplumunun içinde böyle bir ayrımcılık var mı? Hepimiz ailelerimize, çocuklarımıza bu isimleri göğsümüzü gere gere veriyoruz. Hiç böyle bir dert, böyle bir sıkıntı yok. Peki sizde bu dert niye? Bizim söylediğimiz bu; ki bunları biz gündemimize bile taşımıyoruz ama birileri bunu kasıtlı olarak gündeme taşıyor. Hiç bunlara aldırmayacağız biz işimizi yapmaya bakacağız."

Geçmişte birinci köprüye karşı çıkanların da bugün o köprüyü kullandıklarını kaydeden Erdoğan, şöyle devam etti:

"Birinci köprüye karşı çıkanlar, şimdi o köprünün içinden gidip geliyorlar mı? Gidip geliyorlar, sandalla geçmiyorlar kaşıdan karşıya. İkinci köprüye karşı çıkanlar? Şimdi o köprüden istifade ediyorlar mı? Ediyorlar. Birinci Atatürk, ikinci Fatih, torunu Yavuz. O da yapılacak. Dört gidiş, dört geliş, ortasından da raylı sistem. Dünyada müstesna köprülerden bir tanesi olacak ve maliyeti 2.5 milyar avro. Bütün bunlarla beraber, bir modern İstanbul, modern Türkiye`yi inşa ediyoruz. Şimdi 29 Ekim`de denizin altından raylı sistemi bitiriyoruz, açılışını yapacağız. Peki, nasıl gelip de oradan geçeceksiniz? Hangi yüzle geçeceksiniz? Bunları ben anlayamıyorum. Hemen, 2015`te de onun biraz daha aşağısından iki tüp üst üste; otomobil, o da denizin altından, oradan da geçeceğiz, onu da yapıyoruz. Şu anda başladı, hızla devam ediyor. Bunlar bugüne kadar böyle bir şeyi hayal edebilirler miydi ama bizler tabii bunları başarıyla, azimle, kararlılıkla bitiriyoruz, bitireceğiz."

Karadeniz Sahil Yolu`nu da Ünye geçitindeki bazı sıkıntıların dışında tamamladıklarını ve 12 tane tüp geçit yaptıklarını hatırlatan Erdoğan, "Niye? Biz size aşıktık. Ferhat-Şirin meselesi. Ferhat Şirin`e aşıktır. Şirin millettir. Ferhat da hükümettir" ifadelerini kullandı.

Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Biz milletimizin hizmetkarıyız. Bu millete efendi değiliz. Bu millet bize, bu hizmetler sebebiyle `Allah onlardan razı olsun- geldiler, 10 sene, 15 sene gayret ettiler, koştular didindiler, Türkiye`nin çehresini değiştirdiler...`. Daha dün Şırnak`ta Şerafettin Elçi Havalimanı`nı açtık. 4 yılda burayı bitirdik. 500 bin yolcu kapasiteli, 120 trilyon harcadık oraya. Sordum, `10 yıl önce size denseydi Şırnak`a havalimanı yapılacak, inanır mıydınız?` diye. Oradakiler `Hayır inanmazdık` dediler. Bu yıl bitirdik. Şimdi Şırnak`ta binecek uçağa gelecek İstanbul`a; kaç dakikada? 1.5 saatte. Niye bunu yaptık? Benim İstanbul`da yaşayan vatandaşım insan da Şırnak`ta yaşayan vatandaşım insan değil mi? İnsan. Oradaki Kürt, ben de Türk`üm veya Lazım -ben tabi Rize`li olduğum için hepsinin arasındayım, nereye koyacağımı kendimi bilemiyorum böyle bir durum var-. Biz yaradılanı yaradandan ötürü sevdik. Ayıramayız. Hepsini seviyoruz. Seveceğiz. Kardeşiz. O hizmet oraya götürüldü, götürülecek. Bu bizim görevimiz. Göreve geldiğimizde 26 tane havalimanı vardı Türkiye`de. Şimdi ne oldu biliyor musunuz? 50 tane havaalanı. Artık bir yere yetişemezsek, öbür havalimanı git hemen her taraftan 45 dakika, 1 saatte bir başka ildeki havalimanına ulaşıyorsun."

Erdoğan, Türkiye`nin her yerini havaalanlarıyla donattıklarını, daha yapacakları havaalanının bitmediğini, daha da iyi olacağını kaydederken bir katılımcı "Oflu da isteyebilir Başbakanım" diye seslendi. Erdoğan, Karadeniz şivesiyle "Ondan korkuyorum" diyerek espri ile karşılık verdi.

Başbakan Erdoğan, sözlerini, "El ele vereceğiz. Omuz omuza vereceğiz. Daha iyi günleri, kardeşçe hep birlikte yaşayacağız. Bundan hiç endişeniz olmasın. Önümüz açıktır. Bu tür yanlış yollara sapanlarla bizim birlikteliğimiz olamaz ama Rabbimizden duamız o dur ki onları da hidayet üzere kılsın. El ele, omuz omuza, hep birlikte aydınlık yarınlara yürüyelim" diyerek tamamladı. 

 
 ARTUKLU HABER AJANSI-İSTANBUL



30.1° / 18.2°
  • BIST 100

    9722,09%0,80
  • DOLAR

    32,54% 0,01
  • EURO

    34,81% -0,08
  • GRAM ALTIN

    2429,62% -0,01
  • Ç. ALTIN

    3994,55% -0,61