Kanser Savaşçıları Derneği tarafından gerçekleştirilen “Üçlü Negatif Meme Kanserinde Hasta Yolculuğu” araştırmasının sonuçları düzenlenen bir basın toplantısıyla açıklandı.
Sağlık Bakanlığı verilerine göre, dünya genelinde yaklaşık olarak her 6 ölümden biri, Türkiye’de ise her 5 ölümden biri kanser nedeniyle gerçekleşiyor. Meme kanseri, dünyada kanser türleri içerisinde kadınlarda görülme sıklığı açısından ilk sırada yer alıyor. Kadınlarda en sık görülen kanser türü olan meme kanseri tiplerinden "üçlü negatif meme kanseri" genç kadınları hedef alması nedeniyle özellikle dikkat çekiyor.
Kanser Savaşçıları Derneği üçlü negatif meme kanseri tanısı alan bireylerin tanı ve tedavi sürecinde yaşadığı sorunları ve ihtiyaçları belirleyerek çözüm üretebilmek adına bilimsel bir araştırma başlattı. Araştırma, Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gürkan Sert tarafından yürütüldü.
Kanser Savaşçıları Derneği Başkanı Belma Kurdoğlu Akgün, bu araştırmayla üçlü negatif meme kanseri tanısı alanların ve yakınlarının kanserle tanışma anından itibaren tedavi ve sonrasındaki süreçlerinde karşılaşabilecekleri ihtiyaçlarına çözümler üretebilmeyi amaçladıklarını söyledi. Akgün açıklamasında “Kanser Savaşçıları Derneği olarak, eğitim, farkındalık ve psikolojik destek konusunda projelere imza atıyoruz. Hasta Yolculuğu araştırması da bunun bir parçası. Üçlü negatif meme kanseri tanısı konulan kanser hastalarıyla yapılan görüşmelerle gerçekleştirilen araştırmanın kanserle ilgili hasta olsun olmasın toplumda farkındalık yaratacağına inanıyoruz. Bu vesileyle koşulsuz desteklerinden dolayı Gilead’a da teşekkür ediyoruz.” dedi.
KANSER HASTALARININ YOLCULUĞU
Toplantıda araştırmaya ilişkin bilgiler veren Prof. Dr. Gürkan Sert, üçlü negatif meme kanseri tanısı alan hastalarla yapılan görüşmelerden hastaların sağlık durumları hakkında bilgilendirilmeleri, tanı alma ve tedaviye erişim süreçleri ile sosyal, iş, aile yaşamlarının, üreme fonksiyonlarının nasıl etkilendiği başlıklarında veriler elde edildiğini belirtti.
Prof. Dr. Sert, araştırma sürecinde üçlü negatif meme kanserinin teşhisi için toplumda yeterince bilinçlenmenin olmadığı, hastaların tanı alma ve tedavi konularında önemli bilgi eksikliklerinin bulunduğu, tedavi sürecinde yaşanacakları öngöremediği, tanı ve tedavi süreçlerinin hastanın ve ailesinin yaşamında zorluklara neden olduğu gibi bulgular elde ettiklerini vurguladı.
Uygulanan tedavi ve yenilikçi yaklaşımların kanserle mücadelede önemli bir yer taşıdığını belirten Prof. Dr. Gürkan Sert, tanıya başvuru, tanının konması, tedavi ve sonrasında hastanın ve yakınlarının psikolojik, ekonomik ve sosyal yönden desteklenmesinin hastanın refahı açısından sunulan tıbbi tedaviler kadar önem taşıdığına dikkat çekti. Prof. Dr. Sert, araştırma bulgularını özetle şöyle aktardı:
ÜÇLÜ NEGATİF MEME KANSERİ DAHA ÇOK GENÇ KADINLARDA GÖRÜLÜYOR
Kanser Savaşçıları Derneği’nin “Hasta Yolculuğu” konusundaki araştırmasının özellikle üçlü negatif meme kanseri farkındalığı adına önemine dikkat çeken İç Hastalıkları ve Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Özlem Sönmez, “Üçlü negatif meme kanseri (TNBC) alt tipi, küresel ölçekte tüm meme kanseri vakalarının yaklaşık %10-15'ini oluşturur. Türkiye’de ise farklı yıllarda yayınlanan verilere göre meme kanseri alt tipleri içerisinde TNBC görülme oranı benzerdir. TNBC, diğer meme kanseri tiplerinden hastalık seyri ve tedavi yanıtı açısından farklılıklar gösterir. Üçlü negatif meme kanseri hastaları genellikle genç ve önemli bir kısmında ailede kanser öyküsü olan kadınlardan oluşur. Hastalığın genç yaştaki kadınlarda geç evrede teşhis edilmesi ve agresif seyirle ilerlemesi nedeniyle hastaların yenilikçi tedavi seçeneklerine hızlı erişimi daha da önemlidir. Bu noktada Türkiye’de Sağlık Bakanlığı çok değerli ve olumlu adımlar atmaktadır. Klinik çalışmalar, uygun hastaların yenilikçi tedavi seçeneklerine erişimini mümkün kılarken, bu süreçte hastaların hekimleri tarafından detaylı ve doğru şekilde bilgilendirilmesi son derece önemlidir” dedi.
Hastaların, konunun uzmanı olmayan kimseler tarafından oluşturulan, özellikle sosyal medya kaynaklarından tedavi yöntemleri aramasının, tanı ve tedavi süreçlerinde telafisi mümkün olmayan olumsuz sonuçlara yol açabildiğini vurgulayan Prof. Dr. Özlem Sönmez “Hastalığın tedavisi ve takibi için hasta tıbbi onkoloji uzmanına başvurulmalıdır. Ülkemizde bu alanda çalışan tıbbi onkoloji uzmanlarının bilgi seviyesi en üst düzeydedir ve güncel bilimsel gelişmeleri takip ederler. Hasta tedavisi süresince hekimini mutlaka bilgilendirmelidir. Öte yandan kanserle mücadele eden hastaların doğru bilgi kaynaklarına erişiminin sağlanmasının da son derece önemli olduğunu düşünüyorum” dedi.
ARTUKLU HABER AJANSI