Aralarında ünlü futbolcuların da bulunduğu dini gruplaşmaların, moral yerine stres yarattığı iddia ediliyor.
Dünya Şampiyonası’nın yapıldığı Katar’da, sürekli olarak dini ayinler yapan futbolcular arasında Beşiktaşlı Weghorts da var.
Bir yazar, ‘Otele fahişe getirme döneminden sonra, şimdi de otelde dini ayin dönemine girdik’ diyor.
İnançsız olan Louis van Gaal’ın gafları ve ayıpları…
İlhan KARAÇAY’ın analizi
Önceki akşam Hollanda’nın Arjantin’e penaltı atışları sonrasında elenmesinden sonra, bu acı sonunun nedenini araştıran Hollandalı gazeteciler, başarısızlığın nedenini din faktöründe aramaya başladılar.
Bir zamanlar Türkiye’de de bir tarikatın futbol dünyasına el atması gibi, şimdi de Hollanda’da futbolcular arasına bazı tarikatların karışıp karışmadığı tartışılıyor.
Hollanda medyası bu konuyu bazı futbolcuların isimlerini vererek yayınlamaya başladı. De Volkskrant gazetesinin redaktörü Paul Onkenhout, Arjantin’e elenmesinin ertesi günü yayınladığı yorumunda, ‘Oranje futbolcularının gözü, Van Gaal’ın yarı tanrılığına rağmen gökyüzünde’ başlığını kullandı.
Yorum kısaca şöyleydi: 2001 yılının karanlık bir akşamında, bir maç için Kopenhag’da bulunan Hollanda milli takımının kaldığı otelde, öylebir kadın görüldü ki, tam seks bombasıydı. Bu kadın, tanınmış Kira Eggers’den başkası değildi. O zaman da teknik direktörlük görevini yapan Louis van Gaal, futbolcular üerindeki otoritesini kaybetmiş olduğu için, o gece Kira Eggers birkaç meslektaşı ile oteld boy göstermişti.
Sonradan milli takım teknik direktörü olan Frank de Boer, ‘Ben otelde kadın görmedim’ derken, şimdiki teknik direktör asistanı Edgar Davits de o gece hiçbir şey farketmediğini, kendisinin Feyenoordlu George Boateng ile otel odasında mübarek İncil’i okuduklarını söylüyordu. Bu söylem bugüne kadar hiç düşünülmemişti. Taaa ki, Hollandalı futbolcuların Katar’daki boş saatlerinde, İnci okumakla meşgul oldukları ve Youtube’de kilise ayinleri izledikleri duyulana kadar…
Doha’daki St.Regis-Hotel’de 26 futbolcudan 15 futbolcunun katıldığı gizli ayinlerde adeta bir ‘İncil Kulübü’ oluşturulmuştu. Futbolcuların eski kitap okuma alışkanlıkları yoktu artık. Dini ayinlerin önde gidenleri, iki hücum oyuncusu Gody Gakpo ve Mephis Depay idi. Denzel Dumfries de Gakpo’nun kendisini Allah’a yaklaştırdığını söylüyor.
De Volkskrant’ta yazdığım daha önceki bir yorumumda, Wout Weghorst’un, doğmuş olduğu Borne köyünde küçük bir kilise gördüğünü, içeri girdikten sonra gökte bir gücün olduğuna inandığını ve bu nedenle de inançlı olmaya karar verdiğini yazmıştım. Bu nedenle koluna bir kilise fotoğrafını dövme yaptıran Weghorst, Ajax’a attığı ilk golün tarihini de yazdırmayı ihmal etmemiş.
Gakpo’nun PAV Stadyumunda organize ettiği bir ayinde, dört inançsızı, inançlı yaptığı anektodu da var. Ama Wesley Sneijder’in 2010’daki hikâyesi bambaşka. O da, galeyana geldiği bir anda, Katolizmin kendisine güç verdiğine inandığı için boynuna bir gül çelengi asmıştı.
Ama şimdilerde milli futbolcular, birbirlerine İncil ayetleri mesajlarını whatsapplıyorlar. Bart Vlietstra, Volkskrat’taki yorumunda İncil ayetlerinin futbolcuların kafalarını rahatlattığını belirtirken, ‘Yüz milyonlarca TV seyircisinin önünde verimli olabilmek için stresten uzak durulmasına inanıyorlar. Bu nedenle de Allah’a sığınıyorlar’ diyor.
Volkskrant’taki üstteki yorumdan başka, Hollanda medyasının tamamında, Hollandalı millilerin, Katar’da yaptıkları dini ayinlere yer verildi. Aynı gazeteler, Memphis Depay ve Cody Gakpo, gol attıktan sonra elleri ile kulaklarını tıkayarak yukarıya baktıklarını, bunun anlamının ise, ‘Ben her şeye gözlerimi kapadım. İncil’e göre yaşıyorum ve İsa için dua ediyorum’ olduğunu yazıyorlar.
Frenkie de Jong, dini ayinlere Hıristiyan olmayanların da katıldığını belirtirken, “Çocuklar bu tip toplantılarda rahat ediyorlar.” diyor. Justin Timber, Cody Gakpo ve Stevan de Vrij’in dini inaçları çocuklukta evlerinde başlamış. Memhis Depay ve Wout Weghorst ise, dine sonradan ilgi duymaya başlamışlar.
Louis van Gaal ise bu durumdan hiç rahatsız değildi. Futbolcularının böylesi bir eylem ile huzur bulmalarından memnuniyet duyduğunu belirten van Gaal, bu ayinlere katılmıyor. Zira van Gaal’ın, birinci eşinin ölmesinden sonra dine karşı bir soğukluk hissettiği anlatılıyor. Van Gaal bir televizyon programında, ölen eşi Fernanda hakkında şunları söylemişti: “ Şayet bir kadın, yaşamak için her türlü mücadeleyi vermişse ve de çok iyi bir insansa ve yine de ölüyorsa, o zaman Allah nerede?”
Gazeteler, Hollandalı futbolcuların, gerek daha önceki yıllarda ve gerekse şimdilerde yaşadıkları dini ayin öreneklerinden uzunca söz ediyorlar. Din ile meşgul olmanın, huzur ve moral mi kazandırdığı, yoksa aksine beyinleri meşgul mü ettiği sorusuna cevap aranan haberlerde, kesin bir sonuca ulaşılamazken, yine de şu soru yöneltiliyor: Hollanda futbolu din faktörü yüzünden mi çöküyor?Bovenkant formulier
VAN GAAL FAKTÖRÜ:
Hollanda milli takımının teknik direktörü Louis van Gaal hakkında birkaç kelime yazmak istiyorum. Bir teknik direktör, takıma aldığı futbolcuların tüm özelliklerini bilmek durumundadır. Van Gaal’a bilgi getiren elemanları, Beşiktaş’ta oynayan Wout Weghorst’u tavsiye ettiler. Peki, takımı Barcelona’da bile oynatılmayan ve sezon boyu yarım yamalak üç maçta yer alan Mephis Depay’ı, tüm uyarılara rağmen oynatmakta israr eden Van Gaal, Weghorst’u neden hep son 15 dakikada oyuna aldı?
Beşiktaşlı olduğum için övmüyorum ama, Marco van Basten stilinde bir futbolcudan yararlanamayan Van Gaal, bu elenmede en büyük suçlu değil mi? Arjantin maçında, son 15 dakikada oyuna aldığı Weghorst, iki gol attıktan sonra Hollanda tur atlasaydı, bu futbolcunun heykeli dikilecekti.
Van Gaal, yaşamı boyunca hatalar yaptı. Ama yine de dünya çapında bir teknik direktör olarak tanındı. Benim de Van Gaal ile tatsız anılarım var. Meslektaşlarımla dayanışma içinde olmak için, terslediğim ve boykot etiğim Van Gaal ile aramızda geçen tatsız olayı anlatayım sizlere:
GÖREVE GETİRİLİRKEN BAZI FUTBOLCULAR TARAFINDAN İSTENMEYEN LOUİS VAN GAAL İÇİN DAHA ÖNCE YAZDIKLARIM:
HOLLANDA MİLLİ TAKIM FUTBOLCULARI LUİS VAN GAAL’I İSTEMİYORLAR. SAYGISIZ, KÜSTAH VE ASIK SURATLI BİR ADAMI KİM İSTER Kİ? O’NU ÖYLE BİR BOZMUŞTUM Kİ, HAYATININ DERSİNİ ALMIŞTI.
Hollanda milli takımına yeni bir teknik direktör arayan Futbol Federasyonu, Luis van Gaal ile anlaşma aşamasında, futbolculardan gelen bir reaksiyon üzerine şaşırıp kaldı. İngiliz gazetesi The Mirror’a göre, Vilgil Van Dijk’in başını çektiği bir grup futbolcu, Van Gaal’ı istemiyorlar. Futbolcular Amsterdamlı Henk ten Cate’yi istiyorlar ama, bu isim daha önce teklifi ret etmişti. Futbolcular bir şeyler biliyorlar ki, böylesi bir tepkiyi koydular.
KÜSTAH ve SAYGISIZ
Luis van Gaal, mesleki yaşamı boyunca küstahlıkları ile gündeme gelen adam oldu. O’nunla ben de bir tartışma yaşamıştım. Aslında bu tartışmayı, Türk meslektaşlarımı savunmak için yapmıştım.
SHOW TV’nin o zamanki spor müdürü sevgili dostum İlker Yasin, bir Beşiktaş maçı öncesinde benden bir röportaj istemişti. Bu röportajda mutlaka Luis van Gaal’ı da istiyordu.
O zaman ‘Onur Üyesi’ olduğum Ajax’ın Basın Yetkilisini aramış ve randevu almıştım. Ajax’ın eski stadına gittiğim zaman Türk medya meslektaşlarımın hepsi oradaydı. Stadın futbolcu cafesinde Van Gaal’ın gelmesini beklerken, diğer meslektaşlarım da yanıma geldiler. Futbolcular ile sohbet ederken Luis van Gaal içeri girdi. Tüm futbolcuların bulunduğu cafede beni işaret ederek, ‘Seninle randevum var’ dedi ve diğer meslektaşlarımı işaret ederek, ‘Sen, sen, sen, sen ve sen dışarı!’ diye çirkince bir tutum sergiledi.
Çok kızmıştım bu harekete. ‘Hop hop’ dedim ve ‘Sen benim meslektaşlarıma nasıl böyle davranırsın? Bu davranışından sonra benim seninle görüşmeye ihtiyacım kalmadı’ diyerek, arkadaşlarımı da alarak dışarı çıktım.
Anında ANP Ajansı’nı aradım ve Türk gazetecilerin Van Gaal ve Ajax’ı boykot edeceklerini söyledim. Bu haber anında yayınlandı ve Hollanda spor dünyası adeta çalkalandı. Eve geldiğim sırada Ajax’ın o zamanki Başkanı Michael van Praag telefonla aradı ve neler olduğunu sordu. Ben de durumu izah ettim. ‘Aaah o hep böyledir, yarın gel, ben sizi barıştırırım’ diyen Van Praag’a sadece ‘Bakarız’ demekle yetindim.
Durumu İlker Yasin’e anlattığım zaman çok üzüldü. ‘Abi madem ki Başkan barıştırırım dedi, ne olur git barış ve bizim röportajı da yap’ diyen İlker Yasin’i kıramadım ve Başkan’ı arayarak ertesi gün için yeni bir randevu ayarladım.
Ertesi gün Ajax stadına gittiğim zaman, Van Gaal’ın saha ortasında beni beklediğini söylediler. O’na doğru yürürken, ‘ Ooooo, boykot sona erdi galiba’ diye iğneleme yapmadan geçemedi. Sonunda fotoğrafta gördüğünüz röportajı yaptım ve Ajax ile ilgili bir de klip hazırladım. (Altta bu kilibi görebilirsiniz)
İşte böyle değerli okurlarım. Benim, Türk meslektaşlarımın onurunu savunmak için yaptığım böylesi bir boykot eyleminin ardından, Van Gaal’ın skandal yaratan pek çok davranışı olmuştur.
Van Gaal’ın medya mensupları ile tartışmaları meşhurdur. Bir gün televizyonlarda canlı yayınlanan bir basın toplantısında, yanımda duran Finlandiyalı bir bayan gazeteci, Van Gaal’a bir soru yöneltti. Van Gaal’ın ilk reaksiyonu şu oldu: ‘Önce benim adımın nasıl söyleneceğini öğren.’ Gazeteci bayan da karşılık olarak, ‘Siz her isimi doğru mu söylüyorsunuz? Takımınızdaki Finlandiyalı futbolcunun adını söyler misiniz’ diyen gazeteci bayan, ‘Litmanen’ diyen Van Gaal’a ‘O isim öyle söylenmez böyle söylenir’ diye bir düzeltme yaptığı zaman ortalık kahkahaya boğuldu.