Deniz hukuku uzmanları Beis Adası konusunda Türkiye’yi haklı buluyor…
İlhan KARAÇAY’ın haberi
Hollanda’nın ‘de Volkskrant’ gazetesinde yayınlanan iki sayfa dolusu bir haber-analizde, Türkiye ile Yunanistan arasındaki deniz hukuku konularının bazılarında, Türkiye’nin haklı olduğu vurgulanırken, bazı konularda da Türkiye’nin lakayıt (vurdumduymaz) davrandığı ileri sürüldü.
‘Su altında kabaran Yunanistan-Türkiye savaşı, Avrupa Birliği’ni titretiyor’ başlığı ile yayınlanan haber-analizde, Hollandalı Deniz Hukuku Uzmanı Alex Oude Elferink, Beis Adası konusunda Türkiye’nin haklı olduğunu, mahkemeye başvurulması halinde Türkiye’nin davayı kazanacağını ileri sürdü.
Türkiye ile Yunanistan arasındaki anlaşmazlıklar nedeniyle, savaş çıkma ihtimalinden söz edilirken, ‘Bu durumda Avrupa Birliği titriyor’ vurgulaması yapıldı.
Türkiye’nin, Uluslararası Deniz Yetki Alanları sözleşmesini imzalamamış olmasının bir dezavantaj olduğu, Türkiye’nin bu nedenle haklı olduğu bir konuda dahi destekçi bulamadığı belirtilen haberde, ‘Bu nedenle de Türkiye dünyada yalnız kaldı’ vurgulaması yapıldı.
Haberde şu sözler dikkat çekiyor: Atina Panteion Üniversitesi Yüksek Öğretim Üyesi olan Yunanlı Kostas Ifantis’e göre, Türk-Yunan anlaşmazlıkları eskiden kısmi sorun yaratırdı. Ama şimdi Erdoğan’ın hırsı nedeniyle bulaşıcı bir hastalık haline geldi.
Hollandalı, Türk ve Yunanlı Deniz Hukuku uzmanları ile yaptığımız görüşmelerde, Türkiye’nin bir konuda çok haklı olduğu görülüyor. Türkiye’nin burnunun dibinde olan ve Yunanistan’a çok uzak olan Beis Adası için Yunanlılar tarafından istenen Münhasır Ekonomik Bölge hakkı, Türkiye için haksız bir hırsızlık olur. Uluslararası bir mahkeme, bu konuda Türkiye’ye hak verecektir.
Ama bunun gerçekleşmemiş olması, Türkiye’nin dikkafalılığından olmuştur. Zira Türkiye, deniz hukuku konusundaki anlaşmazlıkları, uluslarası mahkemelerde ele alınmasına yanaşmıyor.
Şimdi her iki ülke bu konuda diyaloga açık olduklarını belirttikleri için, bu yolun açılması bekleniyor.
1982 Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi’nin 121’inci maddesine göre, adaların Karasuları, Kıta Sahanlığı ve Münhasır Ekonomik Bölge sınırları, ana topraktaki haklara eşittir.
Böyle bir durumda, Türkiye’ye, denizlerde balık tutmak için bile yer kalmamaktadır.
Deniz Hukuku Sözleşmesine göre, Türkiye Ege Denizi’nde Münhasır Ekonomik Bölge pastasından bir dilim bile yiyemediği için, kendilerini aldatılmış hissediyor.
Birleşmiş Milletlere üye ülkeler, 1970’li yıllarda Deniz Hukuku sözleşmesinin 74’üncü maddesi konusunda fikirbirliği yapamadılar. Türkiye bu konuda çok inatçı bir tutum aldı. Yunanistan’ın içinde bulunduğu diğer gruptaki ülkeler maddeyi desteklediler. Fakat o günden bu yana ağızlar hiç açılmadı ve sessiz kalma taktiği uygulandı.
Kaldı ki, bu sorunu ele alabilecek uluslararası yargıçlar bir karara varabilirler. Bu konuda Lahey Yüksek Adalet Divanı ile Hamburg Deniz Hukuku Mahkemesi pek çok yargısal kararlar almışlardır.
Yunan Adası Beis: Türkiye kazanır
Konuşulan uzmanlara göre, bu konuda Türkiye çok güçlü görülüyor. Türkiye sahiline iki kilometre mesafede bulunan Beis’te 500 kişi yaşıyor. En yakın Yunan adası olan Rodos’a 122 km. mesafede olan, izole edilmiş Beis Adası için, 40 bin metrekarelik bir deniz isteniyor. Bu tabii ki Ankara’nın onurunu kırmaktadır.
Hollanda Deniz Hukuku Enstitüsü Başkanı Alex Oude Elferink, mahkemenin, çok küçük olan Beis adasını hiçe sayacağını belirtirken, Yunanlı meslektaşı Ifantis şunları söyledi: ‘Yapılacak olan bir duruşmada Türkiye kesinlikle kazanır. Tanıdığım en iyi Yunan hukuçuların hepsi aynı kanaatte.’
Hukukçular, Uluslararası Mahkemelerde daha önce görülmüş olan davalarda, başka bir ülkenin sahiline yakın olan adalara ‘Münhasır Ekonomik Bölge’ hakkı verilmemiş olduğunu belirtiyorlar.
Bu konuda verilebilecek en iyi örnek, St. Martins adası için verilen karardır. Bengladeş’in Myanmar sahiline yakın adası St. Martins’in Münhasır Ekonomik Bölge hırsızlığına göz yumulmamıştır.
St.Martins ile Beis adasını kıyasladığınız zaman, St. Martins Beis’ten üç misli büyük olduğu gibi, nüfusu da Beisten sekiz defa fazladır. Bu durum Türkiye için bir piyangodur.
Türkiye’nin lakayıtlığı
Gazete haberinde konuşturulan uzmanların çoğu (ki, Türk uzman Emre Açıkgönül dahil), Türkiye’nin, Uluslararası Deniz Yetki Alanları sözleşmesini imzalamamış olmasının, Yunanistan’ın elini güçlendirdiğini öne sürüyorlar. ‘Türkiye bu sözleşmeyi imzalamadığı sürece, uluslarası mahkemelere gidemez’ diyen hukukçular, ‘Türkiye adı geçen sözleşmeyi imzalarsa, diyalog başlar ve o zaman tavizler konuşulur ve hatta verilir’ diye ilave ediyorlar.
Yunanistan’ın almış olduğu karasularını 6 milden 12 mile çıkarma kararını, Türkiye’nin savaş tehdidi nedeniyle uygulamadığını belirten uzmanlar, muhtemel bir savaşın önüne geçmek için, iki ülkenin diyalog masasına oturtulması gerektiğini söylüyorlar. Türkiye’nin, Uluslararası Deniz Yetki Alanları sözleşmesini imzalamamış olmasının bir dezavantaj olduğunu, bu durumun diyalogu da önlediğini belirten uzmanlar, Türkiye’nin bazı konularda ikna edilmesi gerektiğini söylüyorlar.
ARTUKLU HABER AJANSI-HOLLANDA
HABER;İLHANKARAÇAY