HTGF`DEN 1 MAYIS MESAJI

Hollanda Türk Gençlik Kuruluşları Federasyonu (HTGF), 1 Mayıs Emek ve Dayanışma günü nedeniyle mesaj yayınladı. HTGF, son günlerde Hollanda Türk toplumunu ilgilendiren konuları değerlendirdi.

Dünya 1.05.2014 10:27:33 0
HTGF`DEN 1 MAYIS MESAJI

Hollanda Türk Gençlik Kuruluşları Federasyonu (HTGF), 1 Mayıs Emek ve Dayanışma günü nedeniyle aşağıdaki mesajı yayınladı. HTGF, son günlerde Hollanda Türk toplumunu ilgilendiren konuları değerlendirdi.

 

1 Mayıs Emek ve Dayanışma günü vesilesiyle, insanlık barışını özleyen emekçi insanlar olarak bugünü, son günlerde Hollanda Türk toplumunda cereyan eden olayları değerlenme ve perspektif çizme fırsatı olarak görerek, günün anlamına uygun olarak bir istişare toplantısı yaptık. Her emek örgütünün temel dayanağı kamu sorumluluğu ve dayandığı toplum veya sosyal kesimin/sınıfın çıkarlarıdır, bu Hollanda Türk Gençlik Kuruluşları Federasyonu (HTGF) için de şüphesiz böyledir.

 

Bugün insanlığın karşı karşıya bırakıldığı kötücül anlayışın temelinde bireysel çıkar hırssı ve bununla oluşan emperyalist ve faşist kümelenmelerin toplumda yaygınlaşarak zemin bulması yatmaktadır. Öyleyse faşizmi engellemek, ilk önce ve her şeyden önce emperyalizme karşı ödünsüz, kararlı bir savaşımla olanaklıdır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk şöyle diyordu: “Biz, bizi mahvetmek isteyen emperyalizme karşı ve bizi yutmak isteyen kapitalizme karşı ulusu olarak meslek icra eden insanlarız.”

 

Emperyalizmin sömürgeci bir anlayışla kendisini Batı’dan gösterdiği bir dönemde Gazi Mustafa Kemal Atatürk, “Biz Batı emperyalistlerine karşı yalnız kurtuluş ve bağımsızlığımızı korumakla yetinmiyoruz. Aynı zamanda Batı emperyalistlerin güçleri ve bilinen her aracı ile Türk ulusunu emperyalizme araç yapmak istemelerine engel oluyoruz. Böylece bütün insanlığa hizmet ettiğimiz kanısındayız” diyordu.

 

Yine Mustafa Kemal’in belirttiği gibi “Yalnız ufku değil, ufkun ötesini de görüp bilmek” tamda buna denir. Emekçilerin örgütü olan Hollanda Türk Gençlik Kuruluşları Federasyonu’nun (HTGF) Hollanda’da yürüttüğü eşit haklar mücadelesinin temelinde bu ilerici felsefe yatmaktadır. Yürütülen mücadele’ye bakıldığında; Türkiye’den esinlenerek Hollanda Türk toplumu içinde son yıllarda tırmanan pervasızlığın kendisini ‘ırkçı-bölücüler’, ‘ırkçı-bölücülerin kuyruğuna takılmış güdümlü solcular’, ‘paralel çete’ ve ‘paralel çetenin borazanı lümpen sağcılar’ (ve tersi sağcılar ve tersi solcular) şeklinde toplumda yeni faşist anlayışlarla göstermektedir. Emperyalizme hizmet eden tüm bu faşist yaklaşımlar ‘karşı devrim cephesi’nde bir bütündür. Tüm bu, kamu yararı gütmeyen siyasal perspektiflerin emperyalizmin güdümünde olduğu dikkatlerden kaçmamaktadır.

Bu noktada iki soru vardır karşımızda:

  • Bunların hangisi insanlık, emek ve hukuk’tan yanadır?
  • Bu bağlamda kalelerin birer birer ele geçirildiği bir gerçeklik değil midir?

 

Yaşanmış olay üzerinden sorular sormaya devam edelim:

Ermenilerin, sözde ‘Ermeni soykırımı’nın yapıldığını iddia ettikleri 24 Nisan 1915 tarihinin 99’uncu yılında Hollanda’nın Almelo kentinde diktikleri ve yasalara aykırı olarak adını “soykırım anıtı” koydukları olay karşısında;

  • HTGF, Atatürkçü bakış açısı ve çalışma anlayışıyla konu hakkında görüşünü belirtmiştir,
  • HTGF, görevini tabanın isteklerine ve toplumunun çıkarlarına uygun olarak yerine getirmiş ve topladığı imzaları demokratik tepkisini içeren bir mektupla konunun muhatapları olan Hollanda makamlarına iletmiştir.
  • HTGF, medyana gelen her türlü yapıcı yaklaşımın ve olumlu sonuç amaçlı demokratik tepkinin koşulsuz olarak yanında olacağını ve katkı yapacağını iyi niyet içinde göstermiştir.

Süreçte yaşanılan deneyimler şunlardır;

  • Kimin toplumsal çıkarlarımızın yanında, kimin karşısında olduğu belirginleşmektedir,
  • Hollanda makamları konu hakkında hala yeterlice bilinçlendirilememiştir,
  • Türk toplumundan oy alıp da Hollanda’da siyaset yapanlar konuya yeterlice sahip çıkmamaktadır,
  • toplum olarak hazırlıksız oluşumuz yanı sıra
  • en büyük sorun, gösterilen demokratik tepkilerde ciddi bir koordinasyon (eşgüdüm) eksikliğinin olmasıyla, her kafadan ayrı bir sesin çıkması ve toplumun muhatap bulmakta zorlanmasıdır.

Bu sis bulutu içinde; konuyu rayından çıkartıp sulandıranları mı aramazsınız, yoksa kendisini öne çıkartma hevesine kapılanları mı bulursunuz. Konuyu bırakıp HTGF’yi, Hollanda basınına “ırkçı olduğunu iddia ederek” şikayet edip bize sataşmayı marifet zan eden, sözde “Ermeni soykırımı”nı sözcüsü vasıtasıyla açıkça savunan, etnik bölücülerin kuyruğuna takılan HTİB (Hollanda Türkiyeli İşçiler Birliği) gibi ne idüğü belirsiz finansal kaynakla beslenen oluşumları mı görmezsiniz. Hepsi piyasada kendisini göstermiştir.

Öngörü eksikliği birebir yaşanmış, strateji noksanlığı ortaya çıkmıştır.

 

2015’te Ermeni iddialarının 100’üncü yılında; toplumun ve toplumu temsil eden demokratik kitle örgütlerinin kendi çıkarları için mücadele’de birleşmesi şarttır. Hollanda makamlarına seslerini gür bir şekilde duyurmaları şarttır. Bu emeksiz olmaz ve ancak karşılıklı anlayışla olur.

 

Öyleyse zaman ağlama, sızlanma, teslimiyet değil küllerinden yeniden doğma, yeniden Mustafa Kemal olma zamanıdır. Zaman esaret zincirlerini kırma zamanıdır. Zaman demokratik, bilimsel ve hukuksal yollardan mücadeleye devam zamanıdır. Nasıl Türk ulusu geçmişte bunu yaptıysa, yeniden el ele vererek emperyalizme ve tüm aracı enstrümanlarına karşı, bugün de aynı bilinç ve kararlılıkla esaret zincirlerini kıracak, kuşatmayı yarma zamanıdır. Çünkü “Devrimin yasası mevcut yasaların üstündedir. Bizi öldürmedikçe, bizim kafalarımızdaki cereyanı boğmadıkça, başladığımız yenilikçi devrim bir an bile durmayacaktır. Bizden sonraki devirlerde de hep böyle olacaktır.” (Mustafa Kemal Atatürk)

 ARTUKLU HABER AJANSI


Yükleniyor

Yükleniyor

Yükleniyor