İnsanı insan yapan özellikler arasında önce doğayı sonra da toplumu anlamaya çalışması, bu çalışmadan edindiği bilgiyi kayıt altına alıp gelecek kuşaklara aktarmak istemesi oldukça kıymetlidir.
İnsanı insan yapan özellikler arasında önce doğayı sonra da toplumu anlamaya çalışması, bu çalışmadan edindiği bilgiyi kayıt altına alıp gelecek kuşaklara aktarmak istemesi oldukça kıymetlidir. İnsanoğlu uzun tarihsel yolculuğunda edindiği ve gelecek kuşaklara bırakmak istedikleri önemli bilgi, düşünce ve öğretilerini aktarma aracı olarak yazma işlevi ve kültürünü geliştirmiştir. Eldeki bütün arkeolojik ve tarihsel bilgiler insanın doğadan öğrendiği bilgiyi önce şekiller ile sonra da yazı ile aktarmak istediğini göstermektedir. Şimdi ise dijital çağda bilgi ve verilmek istenen mesajlar dijital ortamda tutulmakta ve aynı yolla aktarmaktadır.
Yazıyı bulan insan yazdıkça soyut düşünme becerisi de gelişti. Böylece düşünen, sorgulayan, bilgiden bilgi üreten insan formatına dönüşüm başladı. Bilgi üretmek ise dün olduğu gibi bugün de zorlu bir süreci gerektirmektedir. Her şeyden önce düşünme gibi zor bir eyleme girişmek ve bilgi üretme arayışına girişmek sistematik çalışmayı gerektirmektedir. Bilgi üretimi akademilerde ve okullarda yetkin ve çok yönlü düşünen azimli ve çalışkan insanlar tarafından yapılmaya çalışılmış ve çalışılmaktadır.
İnsanın tarihi yolculuğu ve bugün dünyanın gelişmişlik yönünden farklılaşması olmasının altında bilgiyi üretenler ve üretemeyenler ayrımının bulunduğu söylenebilir. İnsanlığın birkaç on bin yıllık tarihi içinde organize olan, bilgiyi üreten ve bilgiden bilgi üreten toplumların eğitim düzeyleri ve sorun çözme becerileri yüksek, bilgi ve teknoloji geliştirme temelli gelişmişlikleri ileri düzeydedir. Bu ülkelerin insanlarının yaşam kaliteleri yüksek, ömürleri de uzundur.
Günümüzde önemi artan bilim ve teknolojinin üretim ortamı olan üniversiteler çok büyük bir hızla değişimler geçirmektedirler. Sanayi Devrimi sonrası, özellikle de 1900’lü yıllarda bilgi üretimi temelli üniversite anlayışı gözlem, deney, ölçme ve deneylerin tekrarlanabilir somut veri üretimine dayanmaktadır. Son yıllarda bilimsel araştırmalar sonucu üretilen veriler matematik ve bilgisayarlar üzerinden üretime dönüşmektedir. Günümüzde sanayi ve uzay-iletişim teknolojileri üreten ve kullanan ülkelerin gelişmişliğini sağlayan biricik dinamo, yeni bilgi üretimi ve üretilen bilginin teknolojiye dönüşmesine dayanmaktadır. Hızla gelişen bilim ve teknolojinin yarattığı gelişmişlik düzeyi, birçok ülke için model olarak öngörülmektedir. Günümüzde toplumları eğitim ve bilgi üretimi yolu ile farklılaştıran bilgi üretim merkezleri olan üniversitelerdir. Bilim ve iletişim teknolojileri çağının gereği olarak iyi bir eğitim ve en yeni bilgi ve teknoloji bilgisine erişmeyi hedefleyen milyonlarca öğrenci, bilgi üreten gelişmiş en iyi üniversitelerde daha iyi eğitim alarak yaşam kalitelerini artırmak istemektedirler. Bilginin ve teknolojinin hızla yenilendiği günümüzde, bilim ve bilgiyi transfer etmenin maliyeti yanında temel bilim bilgisine sahip olmanın önemi daha da artmış bulunmaktadır. Bu bağlamda dünyanın 26 bin üniversitesi arasında en iyi ve dünyada ilk 100 ve 500 üniversite arasında görünme rekabeti ve farklılaşması oluşmaya başlanmıştır. Her yıl Dünya Üniversitelerinin farklı kategorilerde potansiyellerini değerlendiren 10 farklı uluslararası kuruluşun sıralaması büyük ilgi görmektedir. Bu yarışa ülkemizin üniversiteleri de doğal olarak dahil olmak istemektedir. Türkiye’deki 203 üniversiteden 34 kadarı düzenli olarak kendilerini değerlendirerek dünyadaki yerlerini öğrenmek istemektedirler. Ancak bu yarışta ülkemiz üniversitelerinin ne yazık ki ilk 100 ve 500 sıralamasını yakalamaları çok kolay olmuyor ve giderek de ilk 500 sıralamasının gerisine düşülüyor.
ULAKBİM - TÜBİTAK’ta katıldığım çalışma grubu döneminde ve daha sonra edindiğim dönemdeki veriler ekseninde Çukurova Üniversitesi ve Türkiye Üniversitelerinin Dünyadaki yeri ve başarıları için neler yapılabileceği hakkında yazma durumu ortaya çıktı.
Sümerli şair ve eğitmen Ludingirra, “'Madem ki biliyorsun neden öğretmiyorsun” ifadesiyle adeta sorumluluk almaya zorladı beni. Yazma girişimi beraberinde bir takım sorumlulukları da getirmektedir. Yazmak bilinçli bir eylem olarak yaşadığınız topluma ve çağa karşı sorumluluk duymak demektir. Atatürk’ün “Tarih yazmak tarih yapmak kadar mühimdir. Tarihi yazan tarihi yapana sadık kalmazsa değişmeyen hakikat insanlığı şaşırtacak bir mahiyet alır” der. Üniversitelerin tarihsel birikimleri ve bilimsel yetkinliklerini değerlendirmek büyük araştırmayı ve titizlikle çalışmayı gerektirmektedir. Yazmak bu anlamda yaşama ve geleceğe ışık tutmaktır. Yazar olarak bilim insanı kimliği ile üniversite tarihi gibi ciddi sorumluluk gerektiren bir alanda yazmak çok daha zor bir sorumlulukla beni karşı karşıya bıraktı.
Jeffrey Gibbs, “yazmaya başlamanın ilk süreci okuma ve araştırma ile başlar” der. Okuyan, araştıran ve edindiği bilginin kendisine yüklediği sorumlulukla bildiklerini gerçekçi olarak yazmak zorunda olduğumu bilerek bilim insanı sorumluluğu ile objektif olmaya çalıştım. Özellikle 50 yaşındaki Çukurova Üniversitesinin tarihsel gelişimini Dünya ve Türkiye Üniversiteleri içindeki yerini yazarken eldeki bütün verilerin incelenmesi ve okunması gereksinimi doğdu. 42 yıllık üniversite yaşamımda edindiğim bilgi birikimimi ve toplumun omuzlarıma yüklediği sorumluluk bilinci ile “DÜNYA VE TÜRKİYE’DE ÜNİVERSİTE OLGUSUNA YAKLAŞIMLAR: Çukurova Üniversitesi Örneği” adlı kitabımı yazmaya çalıştım.
Kitapta son yıllardaki somut veriler üzerinden ve değişik sıralama kuruluşları tarafından yapılan değerlendirme sonuçları verilerek Türkiye üniversitelerinin dünyadaki yeri ve Çukurova Üniversitesinin durumu analiz edilmekte ve değerlendirilmektedir. Bu bağlamda Çukurova Üniversitesinin kuruluşundan günümüze maddî, manevî, beşerî, bilimsel kazanımları ve mevcut durumuna ilişkin veriler; ÇÜ Akademik Veri Yönetim Sistemi (WEB-AVES), Web of Science (WOS), YÖK, TÜBİTAK, URAP (University Ranking by Academic Performance), FAOSTAT ve TÜİK web partallarından alınmıştır. Bilimsel makale ve atıflar için WOS verileri, üniversite sıralaması verileri içinse sıralama kuruluşları, özellikle de ODTÜ bünyesindeki URAP verileri kullanılmıştır.
Kitap maddi beklenti içinden olmaksızın yalnızca Çukurova ve Türkiye Üniversitelerinin dünya üniversiteleri içindeki yeri ve potansiyelinin analiz edilerek geleceğe dönük stratejik planlamaların yapılmasında devlet ve üniversite yöneticileri açısından yararlı bir kılavuz oluşturulmaya çalışılmıştır.
Kitapta bilimsel toplantılar ve eğitim amacı ile bulunduğum 41 ülkeden edindiğim bilgiler ekseninde, dünyanın bilimsel ve teknolojik gelişmişliğini sağlayan en önemli aracın, üniversitelerin nitelikli insan gücü olduğunu vurgulamak isterim. Araştırma Üniversitesi konumunu kazanan Çukurova Üniversitesi ve diğer araştırma üniversitelerinin mevcut potansiyelini nasıl geliştirebileceği, alanında iyi araştırmacıları nasıl kadrosuna dahil edebileceği ve dünyadaki ilk 500 üniversite içinde kendisine nasıl yer bulabileceğine dair uzun ve kısa vadeli neler yapabileceğine ilişkin bazı öneriler geliştirilmiştir. Bu model ve öneriler; kişisellikten ve spekülasyonlardan uzak, tamamen mevcut veriler üzerinden daha iyiye nasıl ulaşılabilir anlayışı ve duygusu ile sunulmuştur. Çukurova Üniversitesinin Türkiye ve dünyadaki yeri ile geleceğe dair yapabilecekleri ilk defa bütüncül bir çalışmaya konu olmaktadır. Kitap, umarım sadece Çukurova değil tüm üniversitelerimiz için sağlıklı bir değerlendirme ve uzun erimli bazı çıkarımlar yapılabilmesi için yararlı bir kaynak olur. Ülkemiz üniversite ve bilim hayatına yaralı olması dileği ile eleştirileri ve önerilerinizi bekliyorum.
Kitap Anı Yayıncılık tarafından basılı ve E-kitap formatında basıldı. https://aniyayincilik.com.tr/urunler/dunya-ve-turkiyede-universite-olgusuna-yaklasimlar/Adana’da Karahan Kitapevi şubelerinde raflardaki yerini aldı.
ARTUKLU HABER AJANSI-ADANA
9367,77%3,72
34,47% 0,05
36,42% 0,21
2956,00% 0,72
4956,37% 0,55