DOĞUM, EVLENME, BOŞANMA VE ÖLÜMDE NÜFUS MÜDÜRLÜKLERİNE GİDİLMEYECEK
Davutoğlu, ilk olarak birinci alan diye sıraladığı konuya ilişkin konuştu: "Birincisi, İçişleri Bakanlığımızla yaptığımız değerlendirmelerle vatandaşlarımızın günlük hayatlarını kolaylaştırıcı ve vatandaşlarımıza güven duyan bir devlet anlayışını yerleştirici adımlar atmaya karar verdik. Bunlar, Nüfus Hizmetleri Kanunu’nda yapılacak değişikliklerle sağlanacak. Doğum, evlenme, boşanma ve ölüm gibi hallerde nüfus müdürlüklerine gitme zarureti ortadan kalkacak. Nüfus müdürlüklerine gitmeden doğrudan bildirimle tescil yapılabilecek. Öyle anları hepimiz yaşamışızdır, en yakınımızı kaybederiz, bir taraftan cenaze hazırlıklarıyla uğraşırken bir taraftan ölümü bildirip nüfus müdürlüklerine giderek kağıt almaya çalışırız. Bizim devletimiz vatandaşına güvenmelidir, güvenecektir. Bu çerçevede nüfus müdürlüklerine gitmeden bildirimle tescil imkanı sağlanacak."
İSİM VE SOYADI DEĞİŞİKLİĞİNDE MAHKEME KARARI OLMAYACAK
Ardından ikinci adımın isim ve soyisimlerin değiştirilmesiyle ilgili düzenlemeler olduğunu ifade eden Davutoğlu, "İsim ve soyisimlerle ilgili mahkeme kararı artık olmayacak. İsim zati bir şeydir. Kişinin kendisinin seçmesinin en doğal hakkı olduğu bir husustur. Kimse isim değişikliği için izin alma zorunluluğunda olmayacak. Bu zati hak, vatandaşlarımıza verilecek ve vatandaşlarımız mahkemeye gitmeden tek bir dilekçeyle `ben bundan sonra şu soyadını değil bu soyadını kullanmak istiyorum’ diyecek. Dedikten sonra işlem başlamış olacak. Hiçbir mahkeme süreci olmayacak. O eskidendi. Ben kendi kızımı kaydederken nüfus memuru hatırlıyorum -annemin adı Memnune- `bunu kaydedemem’ demişti sene 1988, `Arapça bu isim’ demişti. Baktım adı nüfus memurunun ismi Mahmut, `bu isim nece?` dedim ve Mahmut isminin kökenini anlattım ona. Ama ikna etmem 15-20 dakikayı buldu. Niye o ismi kaydetmek istediğim konusunda. Artık kimse çocuğuna vereceği isim konusunda, soyadı değişikliği isteniyorsa, kullanıldığında yüzü kızaran soyadları var, bütün bu soyadlarını tek bir dilekçeyle değiştirme hakkı vereceğiz. Hiçbir hakim de memur da vatandaşımızın isimlerine karışma ya da o ismi tayin etme hakkına sahip olmayacak." diye konuştu. Davutoğlu, nüfus kayıt örneği, ikametgah gibi belgelerin de e-devlet üzerinden verileceğini bildirdi.
PASAPORT VE EHLİYET ARTIK EMNİYET’TEN ALINMAYACAK
Bir diğer değişikliğin ise pasaportlar konusunda olduğunu söyleyen Davutoğlu, artık pasaport ve ehliyetlerin Emniyet Genel Müdürlüğü`nden alınmayacağını kaydetti. Pasaport ve sürücü belgelerinin seyahat belgesi olduğunu, güvenlikle ilgili olmadığını vurgulayan Davutoğlu, "Bunlar Emniyet Genel Müdürlüğü’nün işi değildir, güvenlikle ilgili bir konu değil. Pasaport alacak olan bundan sonra Emniyet Genel Müdürlüğü’ne gitmeyecek, Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü’ne gidecek. Böylece sanki pasaportla yurtdışına çıkan her vatandaş, bir potansiyel suçluymuş gibi gidip emniyet kapılarında pasaport ve ehliyet için beklemeyecek. Bu da çok temel bir değişikliktir. Bir zihniyet değişimini yansıtır. Bunlar artık polisi alanlar değil vatandaşlıkla ilgili alanlardır." diye ifade etti.
İÇİŞLERİ BAKANLIĞI YENİDEN YAPILANDIRILACAK
Reform paketi kapsamında İçişleri Bakanlığı’nın yeniden yapılandırılacağını aktaran Davutoğlu, bunları ise şöyle açıkladı: "Aldığım çok kapsamlı brifingden sonra bakanlıklarımızın son 12 yıllık tecrübemiz ışığında yeniden yapılandırılmasına ihtiyaç var. Önümüzdeki `yeni Türkiye’ inşa edilirken kurumlarımızın kendilerini muhasebeden geçirmeleri gerekiyor. Geçmiş birikimler neydi, 12 yıllık tecrübe içinde yaşananlar noktasında geldiğimiz düzey nedir, şimdi atılması gereken adımlar nedir? Bütün kurumlarımıza bu talimatı verdim. Bizzat da gidip herkesi dinleyeceğim. Ama herhangi bir bakanlıkta ve herhangi bir kurumda reform yapılması gerekiyorsa hiç tereddüt etmeden o reformları yapacağız. Artık Türkiye’nin sivil ve demokratik karakterini tahkim etmesinin vakti gelmiştir. Bunu Diyanet’te de YÖK’te de yaptım. Bundan sonra bizim her şeyi şeffaf şekilde tartışarak, ülkemizin geleceğini, devletimizin yeniden yapılanmasını ve demokrasimizin tahkim edilmesini teminat altına almamız lazım. Bunu yapmaya çalışıyoruz. Emniyet Genel Müdürlüğü’nün gerek Bakanlar Kurulu’nda gerek verilen bakanlıktaki brifingde kendi kurumsal yapısı içinde bir piramit bozulması olduğunu hep beraber gözledik. Bunu düzelteceğiz. İhtiyaçlar neyse onlar karşılanacak. Ama biraz sonra üzerinde durduğum gibi her bir birimimiz, güvenlik mensubumuz da demokratik hukuk devleti kuralları içinde hareket etmeye yönlendirilecekler ve bu kurallar içinde davranmaları bir güvenlik kültürü haline gelecek. Güvenlik de bir kültürdür, salt fiziki güçle ilgili bir husus değil."
JANDARMA VE SAHİL GÜVENLİK İÇİŞLERİ BAKANLIĞI`NA BAĞLANACAK
Yapılan bir diğer değişikliğin Jandarma ve Sahil Güvenlik Komutanlıkları hakkında olduğunu belirten Davutoğlu, Jandarma ve Sahil Güvenlik Komutanlıklarının atama ve sicil yetkilerinin doğrudan İçişleri Bakanlığı`na bağlanacağını söyledi. Davutoğlu, "Jandarmada askeri konular hariç bütün diğer konulardaki yetkiler İçişleri Bakanlığı`na verilmişti. Türk Silahlı Kuvvetleri, ülke güvenliği açısından gözbebeğimiz gibi korumamız gereken çok önemli temel kurumumuzdur. Önümüzdeki hafta inşallah Genelkurmay Başkanlığımızı da ziyaret ederek, doğrudan brifing alacağım. Türkiye`de sivil asker ilişkilerinin sağlam bir zeminde inşa edilmesi milli ve ulusal güvenliğimiz ve demokrasimizin geleceği açısından en temel konulardan biridir." dedi.
Bu son planlanan değişikliğin gerçek bir reform niteliği taşıdığını savunan Davutoğlu, bunu şöyle açıkladı: "Ayrıca bunun dış alana yansıması, görünür olması için de bundan sonra jandarmalarımız İçişleri Bakanlığımızın tayini ile özel bir kıyafet giyecekler, özel bir kıyafetle alanda çalışacaklar. Bu anlamda, hem idari işlerlik bakımından hem de toplumsal görünürlük bakımından demokratik, sivil hayatın daha yakın unsurlara halinde çalışmaya devam edecekler. Aslında biz yapısal tedbirleri öne çıkardık. Devlet ne yapılması gerektiği konusunda önce kendisine bakıyor, bu hususları ele alıyor, sonra da insan hakları bağlamında atılması gereken adımları önceleyerek tedbir planlaması yapıyor."
TEKNİK TAKİP VE DİNLEMELER
Davutoğlu, dördüncü adımı ise "Son derece önemli ve bu olaylardan sonra bazı iç güvenlik reformu tedbirleri almamız gündeme geldiğinde istismar edilen bir konuyu da açık ve net biçimde bu reform paketi içinde cevap vereceğiz." diye anlattı. Bunun da kolluğun önleyici ve adli istihbarat faaliyetlerinin denetimi olduğunu belirten Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Yani herhangi bir istihbari faaliyet yapılıyorsa, bunun da uyum içinde karşısında dengeleyici mahiyette denetimi yapılacak. Çeşitli konularda güvenlik birimlerinin yaptığı istihbarat, kanunlarda da olan teknik takip ve dinleme gibi yetkilerin önce bu birimlerde, İçişleri Bakanlığı`nda ve Başbakanlık Teftiş Kurulu ve Başbakanlık`ta denetimi yapılacak. Ayrıca TBMM`de oluşturulan 17 kişilik bir komisyona da rapor sunacak. Yani dinleme ile ilgili rahatsızlıkların hepimizi nasıl meşgul ettiğini son aylarda biliyoruz. Bu rahatsızlıkları gidermek için her türlü tedbiri alacağız. Ama eğer herhangi bir suçun önlenmesi için, tek bir konuya münhasır önleyici bir istihbarat dinlemesi yapılmışsa ya da mahkeme kararı ile adli bir istihbarat yapılmışsa, bu yapılan dinlemelerin hepsi TBMM`de bütün partilerin katıldığı bir komisyonda değerlendirilecek, raporlandırılacak denetim altına alınacak. Kimse bu konuda şu şüpheye düşmesin: `Hükümetimiz dinlemelere karşı en etkin tedbiri aldı, acaba geriye dönüş mü var?` Hayır, verdiğimiz hiçbir özgürlükten geriye dönüş yaşatmayız ama şunun da bilinmesi gerekir; son derece dinamik bir değişim çağında yaşıyoruz. Yeni gelen teknolojik bir araç imkanlarımızı genişlettiği kadar, özgürlükleri kısıtlayıcı sonuçlar da doğurabiliyor. Bu konuda da son derece dikkatli, gerektiğinde kanunlarımızı, yönetmeliklerimizi, genelgelerimizi insan haklarına uygun bir şekilde revize ederek, halkımızın özgürlüğünü ve güvenli bir biçimde yaşamasını teminat altına alacağız. Şiddet olayları, toplantı ve gösteri yapma hakkının korunması ile ilgili alınacak tedbirler. Toplantı ve gösteri yapma hakkı demokratik bir haktır, engellenemez. Eğer biri engelleyecek olursa, önce ben bu engellerin önüne gider, engellediği yerde toplantı ve gösteri yaparım. Ama aynı zamanda her hak ve özgürlük gibi toplantı ve gösteri yapma hakkı da hukuk devleti ve kamu düzeni kurulları içinde gerçekleşir. Bir hakkın verilmesi, o hakkın başkalarının haklarını gasp edecek şekilde kullanılması sonucunu doğurmaz. Bu haklar herkes tarafından kullanılabilecek ama `şu alan benim alanımdır, bu alanda sadece ben gösteri yaparım, başkası yapamaz. Ben bu alanda gösteri adı altında her türlü şiddeti yaparım, kimse bana ses çıkaramaz` denirse, ses çıkarılır. Bir vatandaş `devlet nerede?` diye sorarsa, biz buradan haykıracağız, devlet de burada millet de burada."
ŞİDDETE DÖNÜŞTÜREN HER TÜRLÜ EYLEM SUÇ SAYILACAK
Davutoğlu, toplantı ve gösteri yapanlara karşı her türlü saldırının engelleneceğini belirterek, sözlerine şöyle devam etti: "Öyle durumlar oluyor ki toplantı ve gösteri yapılıyor, o toplantı ve gösteri yapanlar bize karşı da olsalar, eleştirel de olsalar, güvenlik birimlerimizin görevi, o toplantı ve gösteri yapanların da can güvenliğini teminat altına almaktır. Herhangi bir toplantı ve gösteriye dışarıdan saldırı olduğunda en etkin bir şekilde bu saldırı durdurulacak. Bu çerçevede, şiddete dönüştüren her türlü eylem suç sayılacak. Yani toplantı ve gösteri yürüyüşü yapıyoruz, fikirlerinizi ifade ediyorsunuz, çok güzel. Ama elinize molotof kokteyli aldığınız anda, toplantı ve gösteri hakkı biter, şiddet eylemi başlar. O andan itibaren `ben toplantı ve gösteri hakkımı kullanıyorum, Falan Filan, diyemez kimse."
MOLOTOF SALDIRICI ARACI SAYILACAK
Bu konuda geçmişte bazı yasal düzenlemelerin yapıldığını anımsatan Davutoğlu, "Patlayıcı, yanıcı, ateşli silahlar gibi pek çok tanımlamalar var. Ama maalesef molotof kokteyli konusunda öyle bir muğlaklık var ki hakimlerin takdir yetkisine kalıyor, molotof kokteyli yakıcı bir madde mi yoksa değil mi?` diye. Hakimlerimize saygımız sonsuz ama son yaşanan olaylardan sonra bu konuda kimseye takdir hakkı tanımayız. Molotof bir saldırı aracıdır. Molotof kokteyli ile ambulanslar yakılmışsa, kütüphanelere ve müzelere saldırılmışsa, Kur`an kursları yakılmışsa, o molotof kokteyli insanların yüzlerine atılarak polislerimiz yanmışsa, belediye otobüsüne atılıp genç kızlarımız genç yaşta hayatlarını kaybetmişse biz buna sessiz kalamayız; bunun adı özgürlük olamaz. Bu konuda tamamıyla Avrupa Birliği ve dünya evrensel standartları esas alacağız." diye ekledi.
KOLLUK GÖZETİM KOMİSYONU KURULACAK
Bir diğer alanın ise kolluk kuvvetlerinin görevleri konusunda olduğunu belirten Davutoğlu, kolluk kuvvetlerinin yetkilerini nasıl kullandığını denetlemek amacıyla Ab standartlarına uygun şekilde "kolluk gözetim komisyonu" kurulacağını bildirdi. Güneydoğu`da bu ay başlarında yaşanan olaylara değinen Davutoğlu, "Diyarbakır ya da Batman`dasınız. Oradaki emniyetten, güvenlikten sorumlusunuz. Bir gösteriden bahsetmiyoruz, iki saat-üç saat... Üç gün süren yaygın, şiddet eyleminden ve her yerden yükselen ateşlerden bahsediyoruz. Bu durumda polis birini gözaltına alacak. Gözaltına alma hakkı yok, savcıya soracak önce. O sırada savcıya ulaşamazsa, o suçlu, elinde molotof kokteyli olan birisi, o eylemi yaptığı gibi başka bir eyleme de gidecek zamanı bulacak. Buna izin veremeyiz. Kanunlar nihai kertede tüm vatandaşların hukukunu korumak amacıyla çıkarılır. Bu çerçevede Ab standartları da göz önüne alınarak gözaltı düzenlemeleri yeniden değerlendirilerek yeni bir düzene kavuşturulacak." dedi.
Bu konudaki eleştirilere ise "Bu konuda kimsenin polise verilen yetkilerin genişletildiği, polisiye bir devlete mi dönüşüyoruz?" sorusunu sorma hakkı olmadığı şeklinde cevap veren Davutoğlu, şunları ekledi: "Bunu söyleyenler, bugün Sabah konuştuğum Yasin Börü`nün babası Fikri Bey`in feryadına kulak versinler. Bana telefonda diyor ki `bu zalimler benim oğlumdan ne istediler Sayın Başbakanım; durdurun bu zalimleri.` Yüreği yanan bir baba bu feryadı yükseltiyorsa, bizim ona cevap vermek, ahlaki, siyasi, hukuki bir görevimizdir. Biz bütün bu zararları tazmin ediyoruz, binalarımızı yeniliyoruz. Ta ki bu vandallar, bu eşkıyalar bu memleketin sahipsiz olmadığını görsünler ama suçlular tespit edildiğinde, bizim yaptığımız tazminler de o suçlulara rücu edilecek, onlardan alınacak. Bu rücu için geçmişte olan zaman aşımı da uzatılacak. Bu rücu zaman aşımına tabi olmayacak, uzatılacak. Bir sene sonra da olsa suçlu tespit edildiğinde, kesinlikle bu suçların doğurduğu zararlar ondan tazmin edilecek."
BONZAİ İŞİ YAPANLAR TERÖR MUAMELESİ GÖRECEK
Bir diğer değişikliğin de bonzai konusunda olduğunu belirten Başbakan Davutoğlu, Bonzai ve diğer uyuşturucu işi yapanların terör muamelesi göreceğini söyledi. Davutoğlu, "Her biri birer teröristtir. Çünkü gelecek nesilleri yok eden bir eylem içindeler." ifadesini kullandı.
Bonzainin net olarak uyuşturucu sayılacağı kanuni düzenleme yapılacağını ve her türlü uyuşturucu faaliyetinin okul çevrelerine yakın işlenmesi durumunda zaten ağırlaştırılmış olan cezaların iki katına çıkarılacağını anlatan Davutoğlu, okulların ahlakın, ilmin, bilginin, irfanın merkezleri olduğunu ve oralara uyuşturucunun yaklaşmasına kesinlikle izin vermeyeceklerini vurguladı.
Nüfus kanununda değşiklik içeren bu yasa değiklikliği ile Pasaportlar da ,Yeni Çipli Kimlikler de artık Nüfus Müdürlükleri tarafından hazırlıkların tamamlanmasından sonra ancak 2015 yılının Mayıs ayından itibaren verilmeye başlanacak.Yeni ehliyetlerin de Nüfus Müdürlükleri tarafından verilmesi konusunda ise netlik yok.Bazı yetkililer tarafından yapılan açıklamalarda Ehliyetin de Nüfus Müdürülükleri tarafından verilmesi konusunda Reform paketine madde eklenerek,Yeni Ehliyetlerin de Nüfus Müdürlükleri tarafından verilmesinin beklendiği konuşuluyor.
ARTUKLU HABER AJANSI-ANKARA
ARTUKLU HABER AJANSI-ANKARA