Öz İplik İş Sendikası Genel Başkanı Murat İnanç, ?24 Temmuz Gazeteciler ve Basın Bayramı? dolayısıyla basın mensuplarıyla akşam yemeğinde bir araya geldi.
Öz İplik İş Sendikası Genel Başkanı Murat İnanç, ’24 Temmuz Gazeteciler ve Basın Bayramı’ dolayısıyla basın mensuplarıyla akşam yemeğinde bir araya geldi.
21 Temmuz 2017 tarihinde Kaşıbeyaz Restaurant’ta gerçekleşen akşam yemeğine basın mensupları yoğun katılım gösterdi. Yemeğe İnanç’ın yanı sıra Genel Mali Sekreter Engin Doğan, Basın Danışmanı Didem Boztaş ve Hak-İş’e bağlı sendikaların basın danışmanları da katıldı.
“Tüm Gazetecilerin Basın Bayramını Kutluyorum”
Yemekte konuşan Genel Başkanımız Murat İnanç, 1908 yılında, basına sansürün kaldırıldığı tarih olan 24 Temmuz gününün Türk basını tarafından geleneksel olarak önemsendiği ve basın özgürlüğünün vurgulandığı bir gün olarak kutlandığını hatırlattı. İnanç, “mesai mefhumu gözetmeden, yoğun bir şekilde çalışan tüm gazetecilerin basın bayramını kutluyorum. Sendikal çalışmalarımızı takip ederek haberleştiren tüm gazeteci dostlarımıza da teşekkür ederim” dedi.
“Tekstil ve hazır giyim sektörü Türkiye’nin üretim ve ihracat gururudur”
Tekstil, hazır giyim ve ev tekstilinin ihracatın gururu olmayı sürdürdüğünü belirten İnanç, “Hazır giyim yılın ilk yarısında ihracatta ikinci sırada yer aldı. Tekstil sektörü tüm ötelemelere rağmen otomotiv sektöründen sonra ikinci sırada yer aldı. ‘Tekstil sektörü bitti’ açıklamalarını, tekstil sektörü tekzip etmiş oldu” dedi.
“Sanayi 4.0 ile işgücünün etkisi azalacak o zaman ne yapılacak”
Türkiye’nin tekstil yatırımlarının önemli bir dönemecin eşiğinde olduğunu vurgulayan İnanç, Türkiye’de tekstil sektöründe yetişmiş insan gücünün iyi durumda olduğunu ve bunun da her dönem ispat edildiğini belirterek, “Dünyanın güçlü markaları hala Türkiye’de üretim yaptırıyor çünkü işçimiz becerikli. Öte yandan Türk markaları ise yurt dışında üretim yaptırmak gibi bir garabete başladılar. Yetmedi, yurt dışına yatırım da yapıyorlar. Bunun sonu yok.. Birilerinin aklına ‘siz neden düşünüyorsunuz’ diye gelebilir ama işverene ve devleti yönetenlere de soralım: Sanayi 4.0 yatırımları başladı. İki ayrı marka Türkiye tesislerini Sanayi 4.0’a dönüştürdü. Bu, daha az işçi demek.. Yakın zamanda, üretimi kendi ülkelerine taşımaya başlayacaklar.. O zaman işsizlikle ilgili ne yapılacak?” dedi.
“Tekstil sektörü ile ilgili önlem alınmalı”
Tekstil sektörünün katma değeri yüksek bir sektör olduğunun altını çizen İnanç, “Yerli bir sektörden bahsediyoruz. Kalifiye eleman aramaksızın niteliksiz işgücünü barındıran, kadın işgücünü barından bir sektörden bahsediyoruz. İşsizliği sünger gibi emen bir sektörden bahsediyoruz. Ne zaman ‘işsizlik verileri düşüyor’ açıklamalarını yapıyorsak, perde arkasında yer alan bir sektörden bahsediyoruz. Dolayısıyla ülkeyi yönetenler tarafından sektörle ilgili yeni önlemler alınmaz ise, daha çok işsizlikle mücadele edilmesi söz konusu olacak. Sektörün bir şekilde devleti yönetenler tarafından desteklenmesi ve hor görülmemesi gerektiğine inanıyoruz” dedi.
“Kıdem Tazminatı konusu gündemden düşürüldü”
Çalışma hayatıyla ilgili de gündemin de hızla değiştiğini belirten İnanç, “ Daha bir ay öncesinde eski Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanının açıklamış olduğu kıdem tazminatıyla ilgili tarafların bir araya gelmesi söz konusuydu. Ama bugün kıdem tazminatı konusu gündemden düştü. Ve de düşürüldü. Düşürülmesine konfederasyon ve sendikaların da yardımcı olması bizleri üzdü” dedi.
1475 sayılı iş kanunu yürürlükten kalkmasına rağmen sadece 14.maddesi halen yürürlükte olduğunu söyleyen İnanç; “ Bu maddenin son paragrafında “işveren kıdem tazminatını sağlık, emeklilik gerekçesiyle işinden ayrılan işçiler için kıdem tazminatı fonu hesabı açar” diyor. 1970 yılındaki yasada kıdem tazminatı fonundan bahsediliyor. Konfederasyonumuz HAK-İŞ kurulduğu günden beri kıdem tazminatı fonundan bahsediyor. Fonun olması özellikle özel sektörde çalışan kişiler için çok önemli. Bu ülkede kıdem tazminatına ulaşımda sorunlar var. Çalışanların çok az bir kısmı kıdem tazminatını alabiliyor. 4857 sayılı yasanın dışında kalan çalışanlar kıdem tazminatına ulaşamıyorlar. Taşeron işçiler kıdem tazminatına ulaşamıyor. Süresi belirli hizmet akdi yapılan işçiler kıdem tazminatına ulaşamıyor. Kıdem tazminatı fonunun biran önce hayata geçirilmesi lazım. Fon kurulmazsa Türkiye’de kıdem tazminatına erişim noktasında ilerleyen zamanlarda daha da sıkıntı yaşanacak. Bir adaletsizlik hâkim olacak” dedi.
“Çalışma hayatının çözülmeyi bekleyen sorunları var”
Ülke gündeminin yoğunluğundan çalışma hayatı gündemine dönülemediğini ifade eden İnanç, “ Çalışma hayatının sorunlarını gündeme getirdiğimizde bazen ülke gündeminin içerisinde kaybolup gidiyor. Ancak çalışma hayatında çözüm bekleyen konu sadece kıdem tazminatı sorunu değil, taşeron sorunu da hala varlığını koruyor. Türkiye’de taşeron işçisinin hem tazminata hem de toplu sözleşmeye ulaşamama sorunu var. Sorunun çözümüne ilişkin zaman zaman devlet kanadından açıklamalar yapılsa da henüz bir adım atılmış değil. Sektörümüzde kayıtdışılık söz konusu, suriyeli işçilerin kayıtdışı çalıştırılması söz konusu.Suriyeli işçileri kayıtdışı ve 500-600 TL’ye çalıştırmak Türkiye’ye, Türk insanına yakışmıyor. O insanların bu durumunu kullanan insanlara da bu yakışmıyor. Türkiye’de Suriyelilerin çok kötü şartlarda çalıştırıldığına dair Avrupa medyası ve sendikaları ülkemizi sürekli eleştiriyor” dedi.
“İşçi türlü kurnazlıklarla asgari ücretin altında ücretle çalıştırılıyor”
Türkiye’de 13 milyon sigortalı çalışanın neredeyse yarısı asgari ücretle çalıştığını, bu kişilerin asgari ücretle çalışmasını bir şekilde anlayabileceklerini belirten İnanç, hassas bir konuya temas ederek “ülkemizin bazı bölgelerinde çalışan insanlar asgari ücretin de altında maaş alıyor. Bu durum şu şekilde gerçekleşiyor; Bazı işverenler, işçiye asgari geçim indirimini vermiyor. Ya da işverenler işçilerin maaşlarını yatırdıkları hesaba bağlı olarak bir ek kart çıkarıyor, maaşı prosedüre uygun bir şekilde işçinin hesabına yatırıp, ek karttan bir kısmını kendisi çekiyor. Çalışan insanlar asgari ücretin altında maaş alıyorlar. Bu işyerlerini isimleri de bizde mevcut. Biz işçi arkadaşlarla konuşup şikayet edin dediğimizde korkuyorlar. Bimer’e yazdıklarında sahte isim kullanıyorlar. O zaman da takibi mümkün olmuyor tabi. Bizim de bu durumu tespit ettiğimiz işyerleri oldu. İlgili yerlere şikayette de bulunduk. Ancak maalesef karşılığını bulamadık” dedi.
“Özel sektörde örgütlenme sorunu var”
Özel sektörde örgütlenmenin hayli zor olduğunu vurgulayan İnanç, “Örgütlenme sürecinde yaşadığımız birçok zorluk ve trajikomik durumlar söz konusu. Son günlerde örgütlenme çalışması yaptığımız bir fabrikada sendikal faaliyetimiz sebebiyle sürecin içinde bulunan arkadaşlarımıza fabrikaya 100 metre yaklaşamama cezası verildi. Bu sendikal örgütlülüğün geleceği konusunda son derece üzerinde düşünülmesi gereken bir konu. Türkiye’de çalışma hayatında Türkiye’ye yakışır ve yaraşır bir sistemin olmasını istiyoruz. Bu tablo Türkiye’ye yakışmıyor” dedi. Yaşanan zorluklarının kendilerini yıldırmadığını belirten İnanç, “ Öz İplik-İş Sendikası olarak, son altı aylık dönemde Türkiye genelinde 21 işyerinde örgütlenmeye çalıştık. Bu işyerlerinde çalışan toplam işçi sayısı 13 bin 360 kişiye tekabül ediyor. Bu mücadelemizde 6 bin’e yakın işçi adına yetki aldık. Bazılarında sözleşme aşamasında arabulucu dönemindeyiz. Bazılarında 60 günlük süre bitti, grev kararı aldık” dedi.
ARTUKLU HABER AJANSI-ANKARA
HABER;ABDULLAH ORTAÇ
9659,96%1,15
34,55% 0,06
36,30% 0,91
2905,89% -3,30
4950,44% -1,62