Mardinli İş adamı,Müzisyen ve Ressam Orhan Şahkullubey ile Artuklu Haber adına görüşen İsmail Dinçel merak edilen konular hakkında sorular sordu,samimi cevaplar aldı.İşte Orhan Şahkullubey Röportajı....
Albüm ve beste çalışmalarıyla adından bir çok kez söz ettiren Şahkulubey geçtiğimiz aylarda yeni bir albüm çalışması başlattı.Eski albümleri çok ses getirdiği gibi önümüzde ki günlerde piyasaya süreceği yeni albümü de şimdiden merakla bekleniyor.Orhan Şahkulubey ile bir röportaj yapan İsmail DİNÇEL merak edilen bazı konular hakkında bilgi aldı.
Bir çok alanda uğraşıda bulunan Orhan Şahkulubey Beyazıt-Tiyatro Caddesi'ndeki iş hanının bir bölümünde kurduğu stüdyosunda, işinden fırsat buldukça, müzikle uğraşıyor...
Yoğun iş ortamının yaşattığı stres ve yorgunluğu, müzikle giderme yolunu bulan Orhan Şahkulubey'i en çok etkileyen şarkılardan birisi de "Gölgesinde Mevsimler Boyu Oturduğumuz" bu şarkı Orhan Şahkulubey'e çocukluk yıllarını hatırlatıyor.
İlkokuldayken sesinin güzelliğiyle dikkatleri çeken Şahkulubey, sınıftan sınıfa çağrılarak, şarkı söylemesi isteniyormuş. O yıllarda da okuduğu şarkıların başında "Gölgesinde Mevsimler Boyu Oturduğumuz" şarkısı geliyordu...
- Orhan Şahkulubey bize kendinizden bahsedermisiniz?
1964 yılında Mardin'de doğdum. Zeki ve Nezihe Şahkulubey'in oğluyum. Babamın işi gereği Batman'a yerleştik. Bu süre zarfında İlk ve orta öğrenimimi Batman'da yaptıktan sonra, yine Mardin'e döndük. Mardin'de Erkek Sanat Okulu'nu bitirdikten sonra, 1980 yılında İstanbul'a yerleştik. İstanbul'da dericilik işiyle uğraşmaya başladık. Dericilik sektöründe belirli bir seviyeye ulaştık. Bunun yanı sıra fırsat buldukça müzik ve resim çalışmalarım oluyor.
- Dericilik yanısıra, turizmcilikle de uğraşıyorsunuz. Kısaca iş yaşamınızdan bahseder misiniz?
Biz üç erkek kardeşiz. Babamız Hacı Zeki Şahkulubey başta olmak üzere, ağabeyim Servet Şahkulubey ve bir ufak kardeşim Hakan Şahkulubey ile beraber deri işiyle uğraşmaktayız. Üç tane şubemiz olup koordineii bir şekilde çalışmaktayız. Yeni yapmış olduğumuz binamızda Turİzimciîiğe de yer vermiş bulunmaklayız.
"Ben müziksiz bir hayat düşünemiyorum. Çünkü müzik, benim için bir yaşam tarzı olmuştur. Bildiğiniz gibi, yapmam gereken bir işim var. Bu işten arta kalan zamanımı beste ve aranje yaparak, söz yazarak geçiriyorum."
na verilmiştir. Bu işi başarı iîe sürdürmeye gayret etmekteyim.
- Sayın Şahkulubey, bir turizmci ve Sanatçı olarak, Mardin'in tanıtılmasında ne tür etkinlikler yapılmalı?
Mardin'in tanıtılmasında yardımcı olacak etkinlikleri şöyle özetleyebilirim. Başta, seçmiş olduğumuz parlamenterlere büyük iş düşüyor. Onlann yapacaklan Ankara kulisleri ve
Turizm Bakanlığı ile yapacakları işbirliği, Mardin'in tanıtılmasında önemli bir etken olur inancındayım. Çünkü, Mardin'imiz bilindiği gibi Milattan Önce'ye dayanan bir tarihi geçmişe sahip. Bu hiçbir şehire nasip olmayan bir özelliktir. Ankara, İstanbul, İzmir, Adana ve Bursa gibi büyük şehirlerimizde belirli kulisler oluşturulması, bu kulislerin başında oluşacak komitelerin, koordineii olarak yapacaklan faaliyetler, bir Mardin Festivali, ki bu festivalin gelenekselleşmesi gerekir. İlk etapta Mardin'in tanıtılmasında belirli bir rol oynayacaktır. Bu tür sosyal faaliyetler tabii ki daha ileriki zamanlarda daha başka alternatiflerle desteklenebilir.
- Müziğe nasıl başladınız?
Müziğe nasıl başladığımı bir anımı anlatarak başlamak istiyorum. Yedi yaşlarındaydım. Şeker bayramında büyüklerimin bayramım kutladıktan sonra, bana vermiş oldukları bayramlıklarla, bayramın ertesi günü, kırtasiyeye gidip bir mandolin satın alarak, kendi kendime bir şeyler çalmaya başladım. Zamanla bu bende tutku haline geldi. Kendimi müzik alanında geliştirmeye başladım.
Orhan Şahkulubey, işten fırsat buldukça müzik çalışmalarını ,İşhamnın bir katında kurduğu stüdyosunda sürdürüyor.
- Sayın Şahkulubey, siz çok yönlü bir kişiliğe sahipsiniz. Müzik çalışmalarınızın dışında başka hobiniz var mı?
Benim hobim, resim ve müzik. Resim yapmayı severim. Tablo koleksiyonu, teşbih koleksiyonu yapmaktayım. Ayrıca boş zamanlarımda kitap okumayı seviyorum
- İş ve müziği birarada nasıl yürütebiliyor sunuz?
İnsanın yaşaması için çalışması gerekir. Ben bu felsefeyle yola çıkıp işimi yapıyorum. Daha önce de söylemiş olduğum gibi, boş zamanla-
rımda müzik ile uğraşabilmekteyim. Dericilik ile beraber şu sıraiar turizmci-likle de uğraştığım için, müzik çalışmalarımda epey zorluk çekmekteyim. Bildiğiniz gibi bir ata sözümüz var.
(Gülü seven dikenine katlanır.) Yaptığım olay, bana onu çağrıştırıyor.
- Sanatsal çalışmalarınızdan birisi olan resimde, konu olarak tualinize neler yansıyor?
Genelde karakalem olarak portre çalışıyorum. Resimleri o anki zevkime göre gerekirse renklendiriyorum. Çalışma tarzım yağlı boya. Konu olarak, güzel bir kart posta! manzarası, veya o anki düşüncelerimi çizerek- tuale aktarmaya çalışıyorum.
-Resim çalışmalarınız ne zaman başladı?
Çocukluk yıllarımda başladım resim çizmeye. Demek ki kişi doğduğu zaman, zevkieriyle beraber doğuyor. Bu zevk, insanın ileriki yaşlarında tabiki meslek halini alıyor. Her iki sanatsal uğraş da mesleğim olmadı ama. hobi olarak sürdürüyorum.
- Müzik ve resim çalışmalarınızda hangi aşamada bulunuyor?
Ciddi denecek şekilde 5-6 tane resim çalışmam oldu, Sanatsal çalışmalarımda müziğe daha fazla zaman ayırabiliyorum. Beste çalışmalarım yanısıra. Tasavvuf Müziği'ne ağırlık veriyorum. Yunus Emre'nin veya yeni yetişen güfte yazarlarının güzel sözierini müziğe aktarıyorum. Sesim Tasavvuf Müziği'ne çok yatkın. Aslında müzik çalışmalarım fantazi Sanat Müziği türünde diyebilirim.
- Sevdiğiniz bir makam var mı?
Bütün makamlar sevilir. Tüm makamların ayrı bir yeri var. Ama Nihavent Makamı beni etkiler. Hoşlandığım bir makamdır. Nihavent makamında söylenen "Bir gönül vardı sende henüz aşkı tatmamış" şarkısı her zaman bana sevgiyi çağrıştırıyor. Bu şarkıdan ötürü Nihavent makamını seviyorum. Bestelerimi ise Kürdili makamında çalışıyorum.
- Karikatür çizmeyi hiç denediniz mi?
Yapı olarak mizaha yönelik yapım var. Hoşuma giden bir şeyi çizmeğe çalışıyorum. Tabi ki bunları şaka olsun diye çiziyorum. Karikatüre yansıyan mizah anlayışım anlıktır.
ARTUKLU HABER AJANSI
RÖPORTAJ:İSMAİL DİNÇEL