Koroner arter tıkanıklıkları, felç, kalp krizi gibi rahatsızlıklar açısından riskli grupta yer alan kadınlarda, düzensiz yaşam ve kontrollerin ihmal edilmesi gibi nedenlerle bu risk daha da artıyor. Erkeklerde daha çok görüldüğü düşünülse de, kalp hastalıkları, kadınlar arasında da hızla yaygınlaşıyor. Yaşam kayıpları açısından dünya istatistiklerine bakıldığında ise kadınların yaklaşık üçte birinin kalp-damar hastalıkları nedeniyle hayatını kaybettiği görülüyor. Memorial Bahçelievler Hastanesi Kardiyoloji Bölümü’nden Uz. Dr. Gülsüm Bingöl, kadınlarda kalp ve damar hastalıkları ile korunma yolları hakkında bilgi verdi.
40 yaşından sonra bir kadının yaşamı boyunca herhangi bir kalp-damar hastalığı tanısı alma riski yüzde 50 civarındadır. Bu da 40 yaşından sonra her iki kadından birinin kalp krizi, aort genişlemesi ya da felç benzeri bir kalp-damar hastalığıyla karşılaşacağını göstermektedir. Erkek nüfusuna göre daha geç yaşta görülmesi, zor tanı konulması, kontrollerin aksatılması ve bu tür bir hastalıktan şüphelenmenin az olması nedeniyle kadınlarda bu rahatsızlıkların daha az görüldüğü yönünde bir algı var. Ancak aksine kadınlarda bu hastalıklar daha riskli durumlara yol açarak daha ölümcül seyredebilmektedir.
Cinsiyete özel riskler
Kadınlarda kalp rahatsızlıkları söz konusu olduğunda, koroner arter hastalığı yani kalbi besleyen damarların tıkanıklığı daha farklı seyredebilmektedir. Çünkü bu tür durumlarda hem kadınlarda damar tıkanıklığının gelişme mekanizmaları, hem kalp-damar hastası olduktan sonra başvuru şekilleri ve şikayetleri, hem de tanı için kullanılan testlerin doğruluk oranları farklılık göstermektedir.
Kadınlarda kalp-damar hastalıklarının ortaya çıkmasında geleneksel risk faktörleri önemli rol oynamaktadır. Yüksek tansiyon, diyabet, sigara kullanımı, fazla kilo, hareketsiz yaşam, sağlıksız beslenme, kolesterol oranlarının bozukluğu gibi faktörler erkeklerde olduğu gibi kadınlarda da kalp-damar hastalıklarının ortaya çıkma riskini artırmaktadır. Bunlara ek olarak cinsiyete özel bazı etkenler de önemli rol oynar. Örneğin; özellikle orta yaş grubu kadınlarda görülen romatoid artrit, lupus gibi otoimmün hastalıklar ile polikistik over sendromu gibi durumlar kalp damar hastalığı riskini artırmaktadır. Gebelikte oluşan diyabet, yüksek tansiyon ile preeklampsi yani gebelik zehirlenmesi de gelecek dönemde kalp-damar hastalıkları ile bunlara bağlı yaşam kaybı riskini artırmaktadır.
Kalp damar sağlığınızı korumak için bu önerilere kulak verin
Kadınlarda genel ve cinsiyete özel birtakım risk faktörleri nedeniyle kalp-damar hastalıklarına bağlı ölüm oranları erkeklere göre daha fazla olsa da alınabilecek önlemlerle bu risk azaltılabilmektedir.
1. Kalp damar hastalıklarının kadınlarda başlıca ölüm nedeni olduğu konusunda farkındalık artırılmalı ve gerekli önlemler alınmalıdır.
2. Sigara tüketimi; kadınlarda, erkeklere oranla kalp krizi riskini daha fazla artırmaktadır. Erkeklerde risk üç kat iken kadınlarda beşe yükselmektedir. Sigara mutlaka bırakılmalı, içilen ortamlarda bulunulmamalıdır.
3. Aşırı kilo da kalp hastalığı riskini artıran faktörlerden biridir. Özellikle bel çevresinin kadınlarda 80 cm’nin altında olması gerekmektedir.
4. Sağlıklı beslenmek ve düzenli egzersiz yapmayı yaşam tarzı haline getirerek en az haftada beş gün ve en az 30-45 dakika yürüyüş yapmak önem taşımaktadır.
5. Diyabet, yüksek tansiyon ve yüksek kolesterol gibi kalp-damar sağlığını negatif etkileyen risk faktörleriyle mücadele etmek gerekmektedir.
6. Doğum kontrol hapı kullanan kadınların sigara içmesi halinde kalp krizi riski belirgin oranda artmaktadır. Uzman kontrolünde buna yönelik önlemler alınmalıdır.
7. Gebeliği döneminde hipertansiyon ve diyabet gelişen kadınlar doğum sonrasında yakından izlenmeye devam edilmelidir.
8. Özellikle menopoz sonrası kalp damar hastalıkları artış gösterdiğinden kontrol programları ihmal edilmemelidir.
ARTUKLU HABER AJANSI