İçişleri Bakanı Muammer Güler, bazı sendikaların eylem kararına ilişkin, "Kanun hakimiyetini sağlamak bizim görevimizdir" dedi.
İçişleri Bakanı Muammer Güler, bazı sendikaların eylem kararına ilişkin, "Kanun hakimiyetini sağlamak bizim görevimizdir" dedi.
Güler, Gençlik ve Spor Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca düzenlenen Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesi Çalıştayındaki konuşmasında, şiddetin Türkiye gündeminde olduğunu, sporda şiddetin ise her zaman gündemde bulunduğunu belirterek, "İnşallah bütün bu şiddet olaylarının hiç konuşulmadığı bir döneme gelelim diye temenni ediyoruz" dedi.
Spor faaliyetlerinin toplumsal yaşamda önemli bir yeri olduğunu dile getiren Güler, gençliğin bedenen ve ruhen sağlıklı yetişmesi, vatandaşlar arasındaki dostuk ve kardeşlik duygularının tesis edilmesi ve toplumsal birlik ve beraberliğin kurulması açısından sporun son derece önemli olduğunu dile getirdi.
En büyük temennilerinin spor müsabakalarının birlik ve beraberlik içinde gerçekleştiğini görmek olduğunu belirten Güler, son yıllarda spor müsabakalarında meydana gelen şiddet olaylarının küçümsenmeyecek kadar önemli bir risk oluşturduğunu söyledi.
Sporda şiddetin önlenmesiyle ilgili sorumluluğun tek başına kolluk birimlerine yüklenemeyeceğini aktaran Bakan Güler, sporda şiddetin önüne geçilmesi için spor güvenliğinden sorumlu birimler arasında etkili bir koordinasyonun kurulmasının şart olduğunu bildirdi.
İlgili kanunlarda, müsabakaların güvenliğinden sorumlu kuruluşların görevlerinin detaylı şekilde belirtildiğini ifade eden Güler, kanunun iyi uygulanmasının önemine değindi.
Uygulamada yapılacaklara ilişkin de bilgi veren Güler, şöyle devam etti:
"Bir an önce isme dayalı elektronik bilet uygulanmasına geçilmeli. Uygulayıcılar açısından elektronik bilete geçilmesi son derece önemli. Spor alanlarındaki kamera sistemi son teknolojiye uygun hale getirilmeli. Mükerrer spor suçu işleyenler müsabakalara alınmamalı ve kombine biletleri iptal edilmeli. Türk yargı sisteminde özellikle tutuklamalarda, tutuklamayı gerektiren alt sınırlar dikkate alınırken hep bir defa suç işlenmiş gibi nazara alınıyor. Bu sadece şiddet suçu için değil, başka suçlar için de böyle. Bizce eğer tutuklamayı gerektiren sınırların altında dahi olsa tekerrür hükümleri nazara alınarak bu limitler yükseltilmeli ve defaatle bu suçu işleyenlere artık o kanundaki limit göz önünde bulundurulmamalı.
Taraftar orgazinasyonları yapılacaksa bunu kulüplerin yapması ve sorumluluğun da kulüplerde olmasını istiyoruz. Ayrıca medyaya yansıyan demeçlerin de sorumluluk anmayışı ve etik düzen içinde yürütülmesi gerekiyor. Şiddet olaylarıyla mücadelede yazılı ve görsel basının önemli sorumluluklarının bulunduğunun unutulmaması gerekiyor."
4 bin kişi hakkında işlem yapıldı
Bakan Güler, sporda şiddet ve düzensizliğin önlenmesine dair kanun kapsamında oluşturulan bilgi bankası kayıtlarına göre bugüne kadar 4 bin 427 kişi hakkında yasal işlem yapıldığını, bunlardan 2 bin kişinin müsabaka seyrinden yasaklama tedbirleri halen devam ettiğini söyledi.
Güler, "Bin 96 kişiye spor alanlarına yasak madde sokulmasından, 699 kişiye taşkınlık yapmaktan, 271 kişiye mala zarar vermekten 28 kişiye usulsüz seyirci almak veya alınmasını sağlamaktan, 337 kişiye yasaklı alana girmekten, 46 kişiye sahte kart bulundurmaktan, 117 kişiye kasten yaralamaktan, 129 kişiye alkollü olarak spor alanına girmekten, 313 kişiye biletsiz olarak spor alanına girmekten bin 99 kişiye hakaret içeren tezahürattan ve 292 kişiye de müsabakanın düzenini bozmaktan yasal işlem yapıldı" dedi.
Güler, kanun kapsamında işlem yapılan 4 bin 427 kişiden bin 319`unun öğrenci, 418`inin işçi, 205`inin işsiz, 45`inin memur, 18`inin özel güvenlik görevlisi, 2`sinin polis, 682`sinin serbest meslek mensubu, 29`unun sporcu, 10`unun antrenör, birinin asker, ikisi doktor, üçünün eczacı, üçünün gazeteci bin 690`inin diğer meslek mensuplarına mensup olduğunu söyledi.
Güler, hakkında işlem yapılanlar arasında toplumun her kesiminden kişilerin bulunduğunu dile getirdi.
Bakan Güler, haklarında spor musabakalarını seyir yasağı getirilenlerden polis memuru amirlikilerine muracaat hükümlülüğünü futbol branşında 683, basketbolda ise 2 kişi yerine getirdiğini, futbolda bin 157, basketbolda ise 21 kişi hakkında hükümlülüğünü yerine getirmediği için savcılığa suç duyurusunda bulunduğunu belirterek, bu konuda da caydırıcı hükümler getirilmesi gerektiğini bildirdi.
Denetimler artacak
Güler, ilerleyen dönemde sporda şiddetin önlenmesine ilişkin daha etkin denetimler yapılacağını belirterek, yasaklı kişilerin spor alanlarına girmelerinin önlenmesi ve suça karışanların tespiti amacıyla oluşturulan bilgi bankasının kullanımının ilgili diğer kurumların kullanımına açılacağını söyledi.
Güler, yasaklıların polis merkezlerine başvuru hükümlülüklerinin adli makamlarla iş birliği içinde etkin şekilde takip edileceğini, sivil kıyafetli gözlemci polislerin bazı holiganların bulunduğu tribünlerde görev yapacaklarını, deplasman müsabakalarına da giderek bu grupları takip edeceklerini söyledi.
Spor Güvenliği Şube Müdürlüklerinin müsabakalarda aktif görev yapacağını belirten Güler, adli işlemlerin bu görevliler tarafından hızlı şekilde düzenleneceğini söyledi.
Güler, spor alanlarının denetleneceğini, eksiklikler giderilinceye kadar bu alanlarda müsabaka yapılmasına izin verilmeyeceğini söyledi.
Kanun hakimiyetini sağlamak bizim görevimiz
Bakan Güler, çalıştayın ardından gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
İstanbul`daki eylemlerde polisin göstericilere TOMA`lardan sıkılan suyun içeriğine ilişkin sorusu üzerine, Güler, şöyle konuştu:
"İçeriğini tabii biliyorum. Güvenlik güçlerinin, polisin hangi hallerde zor kullanacağı kanunlarda yazılmış. Polis, Vazife Selahiyet Kanunu`nda, Jandarma kanununda, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu`nda yazılı olan hallerde polis zor kullanma yetkisine sahip. Kullanacağı enstrümanlar; kalkanı var, copu var, su sıkabilir. Ayrıca gaz sıkıştırılmış su sıkabilir ve biber gazı kullanabilir. Şartlar oluştuğunda da elbetteki polisin silahı var , silah da kullanır. Bu kanunun kendisine verdiği yetkiler arasındadır. İlaçlı su diye bir şey yok. Bir kere onu kabul etmek mümkün değildir. Böyle bir uygulama yok. Oradan su sıkılıyor. Tazyikli su sıkılıyor bazen de gaz sıkıştırılmış su sıkılıyor. Gerektiği zamanda boyalı su sıkılıyor. Onun dışında bir şey yok. Böyle standardımız yok."
Güler, olaylarda gözaltında alınan kişilerle ilgili soru üzerine de "Gözaltına alınan 393 kişi var. Bunların ifadeleri alınıyor. Sorguları sürüyor. Süratle tamamlanmaya çalışılıyor. Özellikle İstanbul`da gözaltılar var. Onlarla ilgili işlemleri süratle arkadaşlarımız yapıyor" ifadesini kullandı.
"İçlerinde doktorluk mesleğinden olmayan insanlar var"
Gözaltındaki beyaz önlüklü kişilere ilişkin soruyu da yanıtlayan Güler, "Doktorlarla ilgili konuyu da Sağlık Bakanımız ifade etti. İçlerinde doktorluk mesleğinden olmayan insanlar var. Tıp öğrencilerinin doktorluk statüsü yok. Revir açmanın özel bir izni var. Bir diğer konu, muayene yapan doktor mutlaka bunu adli mercilere, resmi mercilere bildirmek durumunda. Bütün bunların bir de tabi Sağlık Bakanlığı açısından görev başında olup olmama ayrıntısı var. Sağlık Bakanlığımız bunu değerlendirecektir" şeklinde konuştu.
Güler, polisin orantısız güç kullandığı iddialarıyla ilgili soruya da "Şu anda İzmir; Ankara, İstanbul ve Hatay`da ekiplerimiz konuyla ilgili bütün araştırmaları yapıyorlar. Şu ana kadar İzmir`de 2, İstanbul`da 1 kişi açığa alındı. Tabii ki bu soruşturmanın sonucunda hangi işlemlerin yapıldığını göreceğiz" yanıtını verdi.
Bazı sendikaların eylemlere destek amacıyla aldığı grev kararına ilişkin değerlendirmesi sorulan Güler, "Tabii şiddet eylemlerinin sürdürülmesi konusundaki inatlaşmayı anlamam mümkün değildir. Yani bugün iş bırakma ve grev gibi kanunsuz eylemlerle insanları sokağa dökme çabaları vardır. Bunlara da izin verilmeyeceğini, yasayla belirlenmemiş alanlarda, genel yollarda, parklarda böyle bir toplantı gösteri yürüyüşünün yapılmayacağını ifade etmek isterim. Polisimiz görevini yapıyor" diye konuştu.
"Biz silahlı kuvvetlerden herhangi bir kuvvet talebinde bulunmadık"
Jandarma ekiplerinin İstanbul`da göstericilere karşı görevlendirilmesiyle ilgili basında yapılan yorumlara da değinen Güler, şunları kaydetti:
"Ayrıca jandarmanın görev alması konusunda, basında yoğun yorumların olduğunu gördüm. Şunu bir kere söylemek isterim. İçişleri Bakanlığı, Türkiye`nin emniyet ve asayişinden sorumlu bakanlıktır. 3 tane güvenlikle ilgili bağlı kuruluş vardır. Birisi Emniyet Genel Müdürlüğü, birisi Jandarma Genel Komutanlığı birisi de Sahil Güvenlik Komutanlığı`dır. Bunların görev alanları bellidir. Emniyet kentlerde, jandarma kırsal alanlarda, sahil güvenlik de denizlerde görev yapmaktadır. İçişleri Bakanı, bu güvenlik güçlerine nerelerde görevlendirme icap ediyorsa orada görevlendirmeye yetkindir. Ben kırsal alanda polisi, kentte de jandarmayı ihtiyaç duyduğum anda görevlendirebilirim.
Şu anda jandarma, Türkiye yüzölçümünün yüzde 93`ünde, nüfusun da yüzde 25`inde güvenliği tesis eden bir kuruluştur. Yaz aylarında bu nüfus, yüzde 45`e kadar yükselmektedir. Yani jandarmanın da toplumsal olaylara müdaheleyle ilgili jandarma komando birlikleri vardır. Jandarma özel harekat birlikleri, jandarma asayiş birlikleri vardır. Bunlar, İçişleri Bakanı olarak benim emrindemdir. Jandarma Genel Komutanlığı`ndan bu konuyla ilgili talepte bulunursam uygun gördüğüm yerde, bunlar görev alırlar. Jandarma bu anlamda İstanbul`da görev almıştır. Gerekirse polise de jandarmanın alanında görev vermek mümkündür. Bunu karıştırmasınlar. Silahlı kuvvetlerinin emrindeki askerin kullanılması ayrı bir şeydir yani emniyet de jandarmayla eğer bir toplumsal olayı bastıramıyorsanız o zaman TSK`dan İl İdaresi Kanunu`nun 11. maddesine göre kuvvet talebinde bulunursunuz. Biz silahlı kuvvetlerden herhangi bir kuvvet talebinde bulunmadık. Ben kendi emrimdeki emniyet ve jandarma güçlerini beraber kullandım. Jandarma, bir güvenlik gücüdür. Şu anda İstanbul`daki bazı ilçelerde, jandarma polis gibi güvenlik görevini yürütmektedir. Bunda anlaşılmayacak bir şey yoktur."
"Kanun hakimiyetini sağlamak bizim görevimizdir"
Güler, sendikaların yapacağı eylemle ilgili bir başka soruya da şu yanıtı verdi:
"5 sendikanın bir kere yasal bir eylemi yok ki. Hangi yasal eylemine izin vereceğiz. Alanları, genel yolları, kamu düzenini bozacak şekilde genel hayatı felce uğratacak şekilde, her gün gösteri yürüyüş hakkı nerede görülmüştür? Böyle bir şey olabilir mi? Ben her gün geleceğim, Kızılay`ın ortasında sabahtan akşama kadar eylem yapacağım. Böyle bir şey olabilir mi? Bunu insanların kabul etmesi mümkün mü? Geçtiğimiz gün Ankara`daki şoför esnafı protesto yaptı. Esnaf ve Sanatkarlar Konfedarasyonu geldi. Sayın Başbakana bu olaylardan esnafın ve diğer iş sahiplerinin, işyeri sahiplerini duyduğu sıkıntıları belirttiler. Hakların kullanılması, bir başkasının hakkının kullanılmasına engel olamaz. Bu konuda arkadaşları duyarlı olmaya davet ediyorum. Anlaşılıyor ki Gezi Parkı`nda olduğu gibi buradaki insanlar da bu direnişlerin, kanunsuz direnişlerin bir aracı haline getirilmiştir. Bu sürdürülmek istenmektedir. Bunun sürdürülebilirliği yoktur. Kanun hakimiyetini sağlamak bizim görevimizdir. Bunun için de özellikle rica ediyorum memurlardan, işçilerden. Kanunsuz eylemlere iştirak etmemelerini bekliyorum. Bunun kanuni sonuçlarına katlanırlar."
"Sosyal paylaşım siteleriyle ilgili Emniyet Genel Müdürlüğümüzün yürüttüğü çalışmalar var"
Sosyal paylaşım sitelerinden yayılan asılsız haberlere karşı da gerekli önlemlerin alınacağını belirten Güler, "Sosyal paylaşım siteleriyle ilgili Emniyet Genel Müdürlüğümüzün yürüttüğü çalışmalar var. Burada halkı tahrik eden manipülasyonlar, yalan haberlerle halkı kışkırtmaya hatta toplumsal olaylara mal ve can emniyetini sıkıntıya sokacak, bozacak eylemlere yönlendiren gerek Twitter gerek Facebook gerekse sosyal medyanın diğer enstrümanlarını kullanarak bunları yönlendirenlerle ilgili çalışmamız var. Daha önce İzmir`de böyle bir çalışma oldu. Şimdi diğer yerlerde böyle bir çalışma olacak. Bu konularda ayrı yasal düzenlemelerin yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Bu konuda Adalet Bakanlığımızın ilgili bakanların çalışmaları da olacak. Çünkü toplumu bir anda yalan haberlerle, gördünüz işte, Gezi olaylarında hangi yalan haberlerin nasıl sızdırıldığını gördük. Bunu da inceliyoruz. Bunlarla ilgili operasyonlarımız sürecek."
Polisin kimyasal madde içeren su kullandığı iddialarını kesin bir dille yalanlayan Güler ,
sosyal medya üzerinden halkı kışkırtanlarla ilgili bir çalışma yaptıklarını belirtti .
İçişleri Bakanı Muammer Güler , olaylarla ilgili gelişmeliri değerlendirdi . Güler`e , eylemler sırasında zaman zaman jandarmanın da görev aldığı hatırlatıldığında ise, "İçişleri Bakanlığı Türkiye`nin emniyet ve asayişini sağlamaktan sorumlu bakanlıktır. İçişleri Bakanlığı bu güvenlik birimlerini nerede görevlendirmek isterse orada görevlendirmeye yetkindir. Ben ihtiyaç duyduğum anda kırsalda polisi şehirde de jandarmayı görevlendirebilirim." dedi.
Toplam gözaltı sayısının 393 kişi olduğunu söyleyen Güler, gözaltına alınan sahte doktorlara dikkat çekerek, " Şu anda gözaltında 393 kişi var. Bunların ifadeleri alınıyor. Sorguları sürüyor. Değerli arkadaşlarım doktorlarla ilgili Sağlık Bakanımız ifade etti. İçlerinde hiç doktorlukla ilgisi olmayan nisanlar var. Tıp öğrencilerinin doktorlukla alakası yok." dedi
Güler, TOMA`lardaki suda kimyasal madde olduğu iddialarını ise yalanladı ve "Şimdi ilaçlı su kesinlikle yok böyle bir uygulama kesinlikle yok. Bazen su sıkılıyor tazyikli su sıkılıyor bazen de gaz sıkıştırılmış su sıkılıyor." dedi.
5 sendikanın grev kararı konusunda da açıklama yapan Güler, "Memurlardan ve işçilerden kanunsuz eylemlere iştirak etmemelerini bekliyorum. Bunun kanuni sonuçlarına katlanırlar. Her gün toplantı yürüyüş hakkı nerede görülmüş. Böyle bir şey olabilir mi. Ben her gün sabahtan akşama kadar Kızılay`da eylem yapacağım. Böyle bir şey olabilir mi?" ifadelerini kullandı.
ARTUKLU HABER AJANSI-ANKARA
9549,89%1,94
34,53% 0,16
35,98% -0,69
2997,66% 1,21
5006,70% 1,01