"Varlık Barışı" ve "karşılıksız çek kullananlara hapis cezası verilmesi" gibi düzenlemeler ile bir çok işlemin vergiden muaf tutulmasını öngören Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı, TBMM Pl
"Varlık Barışı" ve "karşılıksız çek kullananlara hapis cezası verilmesi" gibi düzenlemeler ile bir çok işlemin vergiden muaf tutulmasını öngören Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda kabul edildi.
AK PARTİ Isparta Milletvekili Süreyya Sadi Bilgiç başkanlığında toplanan Plan ve Bütçe Komisyonunda, "Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın müzakerelerine devam edildi.
Milletvekilleri tasarının Çek Kanunu ile ilgili düzenlemelerini içeren maddeleri üzerinde görüşlerini açıkladı.
Muhalefet milletvekilleri düzenlemelere karşı çıktı.
CHP Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen, düzenlemenin Anayasa'ya aykırı olduğunu iddia etti. Faktoring şirketlerinin piyasada güçlü olduğunu iddia eden Pekşen, söz konusu düzenlemenin bu şirketlerin dayatmasıyla hayata geçirilmeye çalışıldığını savundu.
CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, çek yoluyla piyasayı dolandıranlar olduğunu, yapılacak düzenlemede temel ilkenin adalet olması gerektiğini ve bu yolla hem alacaklıyı hem de borçluyu korumak gerektiğini söyledi.
Bankaların her bir çek sayfası nedeniyle ödemek zorunda olduğu oranın yükseltilmesi halinde kayıtdışına imkan tanınacağını ifade eden Tanal, çeke karşılık bono kullanılmasının özendirilmesini teklif etti.
AK PARTİ Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Ali Cevheri de çekin bir yaptırım gücü olması gerektiğini vurgulayarak, karşılıksız çekte bankalara da sorumluluk yüklenmesi gerektiğini kaydetti. Cevheri, "Bankaların herkese çek vermemesi lazım. Verdiğinde de karşılıksız çekin yükümlülüğü banka tarafından yerine getirilmeli." dedi.
Cevheri, karşılıksız çekte makul bir hapis cezasının olması gerektiğini söyledi.
CHP İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu da İstanbul'daki terör saldırısı nedeniyle sosyal medya platformlarının kapatılmasını eleştirerek, "Ülke Kuzey Kore'ye döndü. Bizim doğru bilgileneceğimiz kanal çok azaldı. Evimizde 1960'lı yıllara döndük. O dönem birinci kanal var TRT1, şimdi de bizim Halk TV'miz var, onu izliyoruz. Her seferinde musluk gibi aç-kapa sosyal medyayı kapatamazsınız." diye konuştu.
Erdoğdu, çekin kredi gibi kullanıldığını savunarak, "Bankalar çek kestiği için para kazanıyor ama sorumluluğu yok. Bankalar da dikkatli olsun, çek verirken sorumlulukları olsun. Bankalara sorumluluk yükleyin ve düzenlemeyi eşit yük dağılımıyla yapın." çağrısında bulundu.
Komisyon Başkanı Bilgiç de Türkiye'de ticaret hayatı için önemli bir soruna yönelik düzenleme yaptıklarına dikkati çekerek, "Sokağa inildiğinde hapis cezası geldiğinde her şey güllük gülistanlık olacak gibi, hapis cezasının gelmesiyle çekte itibarın olacağı yaklaşımı var. Çekte itibar keşidecinin itibarıyla doğru orantılıdır. Keşidecinin itibarını belli bir noktaya getirmeden çeke itibar kazandırmak mümkün değil." değerlendirmesinde bulundu.
Devletin çek konusunda taraf olmaması gerektiğini, devletin piyasa düzenleyicisi olarak görev alabileceğini belirten Bilgiç, karşılıksız çekin yaptırımı olması gerektiğini kaydetti.
Milletvekillerinin değerlendirmelerinin ardından konuya ilişkin bilgi veren Adalet Bakanı Bozdağ, bakan olduktan sonra tebrik ziyaretine gelen iş dünyası ve sivil toplum kuruluşu temsilcilerinin, esnafın, ekonomi çevrelerinin "çeke hapis cezası ne zaman gelecek" ve "iflas erteleme konusu ne olacak" sorusunu yönelttiğini belirterek, düzenlemenin piyasanın talebi üzerine yapıldığını söyledi.
İflas erteleme düzenlemesinin iyi niyetle hazırlandığını, ancak mahkemelerin de kullanılarak piyasa sahtekarları tarafından iflas erteleme düzenlemesinin suistimal edildiğini anlatan Bozdağ, "Hükümet olarak bizim, bütün iş çevrelerinin açık şekilde dile getirdiği soruna duyarsız kalmamız beklenemez. Hükümetimiz bu soruna bir neşter atma kararı almıştır. Bu karar piyasanın sorunlarını yüzde yüz ortadan kaldırmayacak ama sorunların yaşanmasını azaltacak düşenceyle hazırlanmıştır." dedi.
Piyasada hapis cezasının olmamasının karşılıksız çeki arttırdığı gibi yanlış algı olduğunu ifade eden Bozdağ, "Hapis cezası olduğunda ya da olmadığında oransal olarak büyük düşüş veya artış yok. Birbiriyle uyumlu durum söz konusu. Ekonomik hayatın psikolojisini düzeltmek de bizim görevimiz." diye konuştu.
Bozdağ, karşılıksız çeke öngörülen hapis cezasının adli para cezası ödenmemesi halinde uygulanacağını vurgulayarak, "Adli para cezasını ödemezsen veya borcu ödemezsen hapse gireceksin. Ödemeye zorlama bakımından son derece önemli bir düzenleme. Karşılıksız çekte hükmün açıklanması, cezanın ertelenmesi, denetimli serbestlik uygulanmayacak. Bu borçlunun borcunu ödemeye zorlayan düzenleme." değerlendirmesinde bulundu.
Karşılıksız çeke ilişkin hapis cezasının da icra hakimliklerince verilmesinin yargılamanın hızı açısındın önemli olduğunu belirten Bozdağ, "İcra hakimliği yargılama yaptığında yargılamada sürat ortaya çıkacak. Kısa sürede duruşma var, tanık getirirseniz dinleyecek, duruşmaya gelmezseniz dosyanız düşecek. Şikayet için süre burada 3 ay olacak. Bütün işler hızlı yürüyecek. Karar da kısa sürede verilecek, kesinleşmesi süratle olacak." dedi.
Hapis cezasında orantılılık ilkesine de önem verdiklerini belirten Bozdağ, karşılıksız bir çekte azami hapis cezasının 3 yıl, çekin birden fazla olması halinde hapis cezasının 5 yıldan fazla olmadığını belirterek, bu cezaların değişebileceğini, tek çekte azami sürenin 1 yıl, birden fazla olması halinde cezanın 3 yıl yapılabileceğini söyledi.
Bakan Bozdağ, düzenlemenin Anayasa'nın 38. maddesine aykırı olduğu eleştirilerine de katılmadığını belirterek, 2009 yılındaki düzenlemede Anayasa Mahkemesi ile görüştüklerini ve "önce bir adli para cezası olursa bu Anayasaya aykırılık oluşturmaz" değerlendirmesini aldıklarını, yeni düzenlemenin de bu görüş doğrultusunda hazırlandığını belirtti.
Bozdağ, bu düzenlemenin çek sahiplerini ve bankaları daha dikkatli olmaya zorlayacağını ifade ederek, şöyle devam etti:
"Piyasanın da kendi içinde arınmasına yol açacaktır. Bu düzenlemeden sonra çeki kötü niyetli kullananlar bunun bedeli olarak piyasadan el çekme durumunda kalacak. Çeke güven artışına, piyasanın canlanmasına neden olacaktır. Çek meselesi kredi meselesi değil bana göre. Benim anladığım parasız piyasayı döndürme meselesi. Bin liralık çekle 100 bin liralık ticaret yapıyorsunuz, güvenle yapıyorsunuz.
Parasız, kredisiz, faizsiz bir çek yaprağı, piyasada hareketliliğin olmasına yol açıyor. Esasında görünmez bir Merkez Bankası bu. Çeki öldüren işlem yaparsak, çek alanların, kesenlerin olumsuz etkilenmesine yol açacak düzenleme yaparsak daha büyük hata yaparız. Çek konusunda mükemmeli aramamalıyız, iyi olanla yetinmeliyiz. Bu düzenleme mükemmel bir düzenleme değil ama iyi bir düzenlemedir."
Adalet Bakanı Bozdağ, CHP İstanbul Milletvekili Bihlun Tamaylıgil'in sosyal medya hesaplarına erişimin engellenmesinin ne zaman son bulacağını sorması üzerine de şöyle konuştu:
"Türkiye'de dün büyük bir terör saldırısı oldu. Fransa'da da terör saldırısı oldu geçmişte. O ülkelerde gazeteler, televizyonlar kendi ülkelerinin aleyhinde dünyada hava oluşsun diye yarışın içerisine girmiyor. Cumhuriyet Gazetesi, Fransa'daki olayda bir manşet attı, bir de bugün attığı manşete bakın. Fransa'da 'evlatlarına ağlıyor' diye manşet atıyor, Türkiye'de olanla ilgili de ceset fotoğrafları var 'Ölüm terminali' manşetini atıyor. Fransa'dakilere başka bir manşet, Türkiye'dekilere başka bir manşet.
Görsel ve yazılı basınımız duyarlılık göstermiş olsa herhangi bir tedbire gerek yok. Ben bu noktada duyarlılık gösterdiklerini görmüyorum. O yüzden hükümetin tedbir alması, sosyal medyayı yavaşlatması, mahkemenin karar alıp bazı siteleri kapatması normal bir şey. Böyle hadiseler olmasa kimse bunu yapmaz. Haberleşme hakkı önemli ama vatandaşlarımızın güvenliği ondan daha önemlidir."
Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, "varlık barışı" düzenlemesiyle gelecek paraların kaynağı konusunda, paranın gelmiş olmasından dolayı soruşturma yapılmayacağını belirterek, "Burada esas hedef, körfez sermayesi. Paralarına el konulan körfez ülkeleri riski dağıtmak istiyor. Biz de bunu Türkiye'ye kanalize etmeyi amaçlıyoruz." dedi.
Plan ve Bütçe Komisyonu'nda, Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın görüşmeleri sürüyor.
CHP, MHP ve HDP'li milletvekilleri, tasarıdaki "varlık barışı" düzenlemesine karşı çıkarak, buna ilişkin görüşlerini dile getirdi.
MHP Samsun Milletvekili Erhan Usta, "Bu düzenleme ülkeyi kara para cenneti haline getirir. Bu paraların da ülke ekonomisine bir katkısı olmaz. Bizi de uluslararası piyasalarda daha da zor duruma düşürür." diye konuştu.
CHP İzmir Milletvekili Zekeriya Temizel, bu düzenlemenin 8 yılda çıkan 5. düzenleme olduğuna dikkati çekerek, "Gelebilecek bu paradan dolayı başımız belaya girer. 'Kara para aklıyorsunuz' suçlaması ile karşı karşıya kalabiliriz. Bu ülkeyi, kara paradan dolayı yargılanacak konuma getiremezsiniz." ifadesini kullandı.
Başbakan Yardımcısı Canikli, "varlık barışı" düzenlemesinin önemli bir düzenleme olduğunu söyledi.
Bu düzenleme ile yurt dışından Türkiye'ye sermayeyi getirmeye çalıştıklarını belirten Canikli, buna benzer uygulamaların daha önce de bir kaç kez yapıldığını aktardı.
Canikli, ülkeye giren bir sermayeye, istediği zaman da çıkabilmesi imkanının sağlanması gerektiğini ifade ederek, "İlave bir bedel ödememesi gerekiyor. Getirdiği para esas alınarak bir soruşturma ya da ona benzer bir uygulama ile karşı karşıya kalmaması gerekiyor." değerlendirmesini yaptı.
"Gelecek bu paradan yola çıkılarak inceleme ve soruşturma yapılmayacak. Yani, kendi kendini ihbar etmiş gibi bir durumu uygulamaya koymuyoruz." diyen Canikli, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yoksa gelen paraların kaynağı konusunda başka bir şekilde araştırma, soruşturma, tespitler yapılabilir ve genel hükümlere göre de gereği yapılabilir. Başka delillerle her türlü soruşturma yapılabilir ama paranın kendisinden dolayı, paranın gelmiş olmasından dolayı, o ihbar kabul edilerek soruşturma yapılmayacak. Bu sistem hiç bir şekilde, kara para ya da illegal parayı teşvik etmiyor, o kapıları aralamıyor.
Bu paralar uluslararası bankacılık sisteminden geliyor. Elbette gümrükten nakit olarak getirilmesi mümkün ama beyan edilmesi gerekiyor. Burada esas hedef körfez sermayesi. Son yıllarda körfez sermayesi bazı sıkıntılarla karşı karşıya kaldı. Onların çok büyük rakamlarına, şu veya bu şekilde el konuldu. Körfez ülkelerinde sermaye riski dağıtmak istiyor, adeta riski dağıtarak, yumurtaları farklı sepetlere koymak istiyor. Bunu Türkiye'ye kanalize edebilir miyiz? Amaç bu. Bunun dışında en ufak bir şey söz konusu değil. Gelecek olan paranın tamamı dünya bankacılık sistemi içerisinde ve hepsi de izleniyor. Bir kuruş bile dünyanın herhangi bir ülkesinde bankacılık sistemine girmişse, bu artık legal paradır, illegal para değildir. Buna, offshore paralar ve İsviçre'deki paralar da dahil."
Başbakan Yardımcısı Canikli, gelecek para, körfezdeki ya da gelişmiş bir ülkedeki bir bankada kayıtlıysa bu paraya illegal denilemeyeceğini söyledi.
Gelen bir parayla ilgili ihbar ve iddia olması durumunda soruşturmanın sonuna kadar yapılacağını, buna hiç bir engelin olmadığının altını çizen Canikli, paranın çantayla getirilmesi durumunda gümrükte beyan edilmesi gerektiğini bildirdi.
Canikli, "Hiç bir şekilde ülkeye illegal paranın gelerek soruşturma dışında kalması söz konusu olamaz. Yatırımcı şundan emin olmak istiyor ve talep ediyor: 'Benim param geldikten sonra oradan yola çıkarak bana soruşturma yapmayın.' Bunu garanti altını alıyor sadece." dedi.
Bu şekilde sisteme kara paranın girmesinin kesinlikle söz konusu olmadığını vurgulayan Canikli, "Yatırımcı isterse paraya sermaye ilave etmeyecek, banka hesabında ya da şirketinde fon hesabında tutabilecek, istediği zaman da parayı çıkarabilecek." diye konuştu.
Canikli, ülkeye yıllardan beri offshore bankalardan para geldiğine ve bu paralara el konulmadığına işaret etti. Gelen bu para sistemde olduğu için kaynağının da sorulmadığını belirten Canikli, "Paranın bu kapsamda olması için, yurt dışından gelmesi gerekiyor. Yurt içinden bu şekilde sisteme girmesi ve legalleşmesi söz konusu değildir." ifadesini kullandı.
Nurettin Canikli, beyan edilerek gümrükten gelen paralardan hiç birisine ek konulmadığını, ABD'de ve İngiltere'de de el konulmadığını söyledi.
Canikli, "çeke tekrar hapis cezası getirilmesine" yönelik eleştirilere, şu cevabı verdi:
"Bu düzenleme yasalaşırsa belli bir süre sonra, 2012 öncesinde olduğu gibi hapis cezasının kaldırılmasını zorunlu hale getiren tablo ile karşı karşıya kalabiliriz. Bu mümkün ve çok büyük bir ihtimalle de öyle olacak yine. Sayı belli bir rakamın üzerine çıkınca, belli bir hacme ulaşınca, bu baskı 2012 öncesinde olduğu gibi yoğun bir şekilde gelmeye devam edecek ve yine biz çok büyük bir ihtimalle bu sefer tam tersini yapacağız."
Çek meselesinin ekonomik olmanın yanı sıra, sosyal bir olay olduğuna dikkati çeken Nurettin Canikli, "Hem o zaman hapis cezası kaldırılırken sosyal olay, baskı olarak kullanıldı; şimdi de aynı çevreler tarafından hapis cezası getirmek için baskı uygulanıyor. Sosyal kriter ekonomik kriterin önüne geçiyor, biz de buna kayıtsız kalamıyoruz. Gittiğimiz her yerde, daha konuşmaya başlamadan önce ilk sözü (çeke hapis.)" açıklamasında bulundu.
ARTUKLU HABER AJANSI-ANKARA
9367,77%3,72
34,47% 0,05
36,42% 0,21
2956,00% 0,72
4956,37% 0,55