CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu merkezi Londra'da bulunan ve Arapça yayımlanan Al-Hayat'ın yolsuzluklar ile rüşvet skandalı konusundaki sorularını yanıtladı;
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu merkezi Londra’da bulunan ve Arapça yayımlanan Al-Hayat’ın yolsuzluklar ile rüşvet skandalı konusundaki sorularını yanıtladı;
“Sayın Başbakan çete görmek istiyorsa, bakanlar kurulundaki arkadaşlarına bakabilir. Baksın çete orada”
-“Yargı ve emniyet yolsuzlukları ortaya çıkarmak istiyor. AKP yolsuzlukları kapatmaya çalışıyor.”
-“Üç bakanın çocuğunun gözaltına alınması, üç bakanın o gün görevi bırakmasını gerektirir.”
-“AKP İktidarı, yolsuzlukları içselleştirmiş bir iktidardır.”
-“Yolsuzluklarla mücadele edeceğini söyleyen bu siyasal iktidar yolsuzluk batağında debeleniyor.”
Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun tüm Arap ülkelerinde dağıtılan Al Hayat’ın sorularına verdiği yanıtlar şöyle ;
Muhabir- Birkaç tane soru vardı önce onunla başlayacaktım ama bugünkü gündem olmuşken onları baypas edemeyiz. Başta onlarla başlayalım. Sizce bu rüşvet, yolsuzluk iddiaları, soruşturması nereye kadar varır? Yani Türkiye bundan sonra aynı Türkiye kalır mı, ya da sizin beklentiniz nedir?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Önce şunu söyleyeyim. Türkiye eski Türkiye değil. Eski Türkiye’de en azından siyasetçiye bir güven vardı. Yolsuzlukların üzerine gitmek vardı. Yolsuzluğa karşı duyarlı bir hükümet vardı. AKP ilk iktidar olduğunda yaptığı işlerden birisi de TBMM’de yolsuzlukları araştırma komisyonu kurması. Ve o komisyonda ben de görev aldım. O komisyon oldukça kalın bir rapor yayınladı. Türkiye’deki yolsuzluğa bulaşan insanlar uzun araştırmalar sonucu saptandı. Bazıları maliyeye, bazıları yargıya gönderildi. TBMM bazı kişileri Anayasa Mahkemesine gönderdi, eski bakanlar yüce divana gitti .
Bugün geldiğimiz noktada, yolsuzluklarla mücadele edeceğini söyleyen bu siyasal iktidar yolsuzluk batağında debeleniyor. O nedenle bu iktidar ilk geldiği günkü iktidar değil. Yolsuzlukları içselleştirmiş bir iktidar.
Başbakan dün yaptığı konuşmada yolsuzluk yapanları savunan bir tutum sergiledi. Devletin içinde çeteler var dedi. Nasıl oluyor, amirine haber vermeden arama yaparlar diyor. Sayın Başbakan çete görmek istiyorsa bakanlar kurulundaki arkadaşlarına bakabilir. Baksın çete orada.
Başbakanın temel görevi, varsa bir yerde yolsuzluk, yolsuzluğun üzerine kararlılıkla gitmektir. Şuanda hükümetle yargı arasında bir çatışma var. Çatışmanın temel noktası da şu; yargı ve emniyet yolsuzlukları ortaya çıkarmak istiyor. AKP yolsuzlukları kapatmaya çalışıyor. Üç bakanın çocuğunun gözaltına alınması üç bakanın o gün görevi bırakmasını gerektirir. Hükümet sözcüsü diyor ki, “İçişleri Bakanının oğlunun gözaltına alınması bakanın haberinin olmaması çok acı bir durumdur” diyor. Yani bakana önceden haber mi verecekler senin çocuğunu gözaltına alıyoruz diye. Olur mu böyle bir şey?
Ben Deniz Feneri olayında bir belge açıklamıştım. O belgenin özelliği şuydu; İstanbul’da Deniz Feneri operasyonu yapılacaktı, o dönemin İçişleri Bakanı Beşir Atalay. Özel koruması Kırıkkale belediye başkanını arıyor ve arama yapılacağını söylüyor. O da İstanbul’u arıyor sabit telefondan, cep olmaz diyor, sabit telefondan diyor görüşeceğim. Gece sabit telefondan arıyor arama yapılacağını söylüyor. Nezdinde arama yapılan kişileri de ‘bize önceden haber verdiler’ diyor. Ben bu bakanın, Beşir Atalay’ın köstebek bakan olduğunu açıklamıştım. Ama terfi etti Başbakan Yardımcısı oldu. Neden bize haber vermediler demenin arkasındaki asıl şey bu.”
Muhabir- Tabi yani sizin bunun arkasından gidileceğine inanıyor musunuz? Onu da öğrenmek istiyorum kısaca sizden. Yani Sayın Başbakanın tavrı belli, konuşmalar falan. Sizce bunun arkası gelecek mi?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Kesinlikle biz takip edeceğiz. Bakın, hemen olayın ardından, ertesi gün biz parlamentoda bir özel komisyon oluşturduk bu olayları takip etmek üzere. Emniyet şube müdürleri görevden alınıyor. Kim görevden alıyor? İçişleri Bakanlığı. Oğlu gözaltına alınan İçişleri Bakanlığı operasyon yapıyor, karşı operasyon yapıyor. Bunları biz unutmayacağız. O bakanlar koltuklarından ayrılmazlarsa parlamentoda gereğini yapacağız.
Muhabir- Peki kısacada Sayın Başbakan diyor ki, bu bir komplodur, iç ayağı var, dağınık odaklar var, dışarıda da uzantıları var. Böyle bir tutumu siz nasıl karşıladınız? Hakikaten bunlarla ilgili Amerika ve İsrail…
Kemal KILIÇDAROĞLU- Tabi ki, kinle söylenmiş sözler. Zaten kendisinin yüzüne bakıldığında söylediği sözlere kendisinin de inanmadığını görüyoruz zaten. Ağız yalanı söyleyebilir ama gözler yalan söylemez. Nasıl bir panik içinde olduğunu kendisi çok iyi biliyor. Sabahlara kadar uyumadığını da ben çok iyi biliyorum. Nereden nereye geldiğini de o da çok iyi biliyor. Yolsuzluklarla mücadele sürecinden gelip yolsuzluğa bulaşan bir Başbakan olmaz. Artık Recep Tayyip Erdoğan bu saatten sonra Türkiye’de fiilen Topal ördek durumundadır artık şuanda. Kendi kabinesinden yolsuzluklara bulaşan bakanlarını savunmak zorunda kalıyor. Onun için bu rüşvet operasyonunu, yok işte şu lobisi, bu lobisi, şu karanlık güçler, bu karanlık güçler diye açıklamaya çalışıyor.
Rüşvet var mı, yok mu? Yolsuzluk var mı, yok mu? Sen bana bunu söyle gerisi mühim değil.
Yolsuzluk var, rüşvet var, gözaltına alınanlar var. Her şey açık. Bunu savunmak bir Başbakana yakışmaz. Sayıştay raporları neden TBMM’ye gelmiyor? İşte bu nedenlerle gelmiyor. Bir iktidar vergilerin nerelere harcandığını gösteren Sayıştay raporlarını parlamentoya getirmeyi engelliyorsa o iktidar yolsuzlukların arkasına saklanmış bir iktidardır.
ARTUKLU HABER AJANSI