Kılıçdaroğlu, Erdoğan`a, "Yalan söylemekten vazgeç birinci kural. İkinci kural, yüreğin yetiyorsa, kendine güveniyorsan eşit koşullarda Ekmeleddin Beyle yarışa gir. Başbakanlıktan istifa etmiyorsun. Eşit koşullarda gitmiyorsun" diye seslendi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Adalet ve Kalkınma Partisi`ne oy veren saygı değer yurttaşlarıma sesleniyorum: Ramazan ayındayız. Elinizi vicdanınıza koyun ve düşünün. Allah`ı düşündüğünüz gibi düşünün. Rüşvet yemeyen bir adamın sürüldüğü bir Türkiye`de, onu süren adam, Cumhurbaşkanı adayı olursa oy verecek misiniz vermeyecek misiniz?" dedi.
Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, kurulduğu tarihten bu yana CHP`nin her zaman halkın, mazlumun yanında olduğunu, zulme karşı direndiğini ifade etti.
Meclis`te, 25 dönümden az olan zeytin alanlarının sanayiye açılmasına ilişkin tasarı getirildiğini belirten Kılıçdaroğlu, "Hangi gerekçeyle? Birilerine peşkeş çekmek için. CHP olarak bütün zeytin üreticilerinin yanındayız. Parlamentoda elimizden gelen bütün çabayı göstereceğiz. Ama bütün zeytin üreticilerinin unutmaması gereken bir şey var. Onların hakkını kim savunuyor? Oylarını ona göre kullansınlar" dedi.
Kılıçdaroğlu, Ethem Sarısülük`ün ölümüne ilişkin davadaki tutuklama kararını değerlendirdi. Gezi olaylarının, sağlıklı işleyen demokrasilerde yaşanması gereken olaylar olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, toplumun baskıya, özel yaşamına müdahale edilmesine tahammül edemeyecek duruma geldiğini savundu.
Buna rağmen orantısız güç kullanıldığını savunan Kılıçdaroğlu, "Erdoğan`ın talimatıyla destan yazdırıldı. Pek çok insanın hayatı karartıldı" dedi.
Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Erdoğan bütün gücüyle, `Nasıl olur da ben bu davaları kapatabilirim?` telaşı içine girdi. Ama bu ülkede adalet var. Uzun süre direndiler, tutuklamak istemediler. İnsanı öldürüyorsunuz. Allah`ın yarattığı en değerli varlığı öldürüyorsunuz. `Öldür` talimatını veriyor. `Ne yapacaksınız? Elbette silah çekip öldüreceksiniz` diyor. Bu tablo dün değişti. Tutuklama kararı verildi.
Sanıyorlar ki baskı olacak, birileri vazgeçecek. Baskılar bizi yıldıramaz. Baskıya karşı direnmek bizim ruhumuzda var zaten. Biz baskılara teslim olan değil, baskılara direnen bir gelenekten geliyoruz."
Gümrük soruşturması ile ilgili davaya da değinen Kılıçdaroğlu, söz konusu soruşturma ile ilgili süreci anlattı. Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"17 Aralık`ta, cumhuriyet tarihinin en büyük rüşvet ve yolsuzluk operasyonu yapıldı. Erdoğan çıktı, `Bu, bize karşı darbedir` dedi. Oysa ortada darbe yoktu, yolsuzluk ve rüşvetle mücadele vardı.
Olayın başlangıcı, 12 Şubat 2007 tarihine dayanıyor. Edirne Kapukule Gümrük Kapısı`nda bir TIR`ın içinde 202 kilo eroin ele geçiriliyor. Büyük paraların döndüğü saptanıyor ve dinleme kararı alınıyor. Kara paranın nasıl aklandığı ortaya çıkıyor. MİT, Recep Tayyip Erdoğan`ın önüne üç sayfalık bir rapor koyuyor. Altın işi dahil, kendi bakanlarının, Rıza Zarraf ile olan ilişkileri anlatılıyor. `Bunlar eğer duyulursa hükümetin çok zor durumda kalacağı` ifade ediliyor. MİT önüne rapor koyuyor ve sen aylarca sesini çıkarmıyorsun.
Raporun bir bölümünde, "Kapalı çarşıda altın, döviz ticareti yapan İran asıllı Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Rıza Zarraf, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan ve İçişleri Bakanı Muammer Güler ile yakın ilişki içinde olup, kardeşi Muhammet Zarraf`ın, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına alınması için bazı girişimlerde bulunuyorlar` deniliyor.
Aynı raporun sonuç ve değerlendirme bölümünde de şu ifadeler var:
`Rıza Zarraf`ın Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan ve İçişleri Bakanı Muammer Güler ile mevcut ilişkisinin ortaya çıkması halinde, söz konusu hususların, hükümet aleyhine kullanılabileceği hususları değerlendirilmiştir.` Olay bu kadar açık.
Hamisi kim, Recep Tayyip Erdoğan. Ramazanayındayız. Manevi duygularımızın en yoğun olduğu aydayız. Bütün yurttaşlarıma şunu söylüyorum: Hırsızlığa hamilik yapana, Cumhurbaşkanı adayı olduğunda oy verecek misiniz? Yolsuzluğa hamilik yapan adama Cumhurbaşkanı adayı olduğu zaman oy verecek misiniz? Elinizi vicdanınıza koyup sandığa gideceksiniz. Şimdi bu adam çıkmış, `Ben Cumhurbaşkanı adayıyım` diyor. Dünyayı güldüreceğiz kendimize."
Kılıçdaroğlu, 1 Ocak 2013 tarihinde Gana`dan kalkan bir kargo uçağının, inmesi gereken Sabiha Gökçen Havalimanı yerine, Atatürk Havalimanı`na indiğini belirtti. Gümrük memurlarına uçakta 1,5 ton doğal taş olduğunun söylendiğini anlatan Kılıçdaroğlu, aslında uçakta 1,5 ton altın olduğunun ortaya çıktığını ifade etti.
Gümrük memurlarının yaptığı araştırmada, uçaktaki yükün İstanbul Beylikdüzü`nde bir adrese teslim edileceğinin anlaşıldığını kaydeden Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Gümrük memurları doğal olarak mühürlüyorlar. 4 Ocak 2013. Uzun tartışmalar... Araya Rıza Zarraf, Bakanlar, özel kalemleri, müsteşarlar giriyor ve olayı örtmeye çalışıyorlar. 8 Ocak 2013... Malın cinsini değiştirdiler. `Doğal taş değil, altın` diyorlar. Araya bu kez Dışişleri Bakanlığı giriyor. 10 Ocak 2013, Rıza Zarraf diyor ki `Gümrük Müdürü bize yardımcı oluyor. Nasıl uçağı dışarı çıkarabiliriz tekrar altınlarla beraber?` Rıza Zarraf bir telefon konuşmasında, `Rüşvet ver` diyor. Onun söylediği şu: `Teoman`a neler yaptım, ne vaatler. Almıyor. Adam (Ben memuriyetimi yakmam) diyor.`
Teoman... Gözünü sevdiğim Teoman. Hepimizin onuru olan Teoman. `Recep Tayyip Erdoğan haram da yese ben haram yemem` diyor. Bu Teoman`a ne oldu? Sağlıklı işleyen bir demokraside Teoman ödüllendirilir. Recep Tayyip Erdoğan`ın Başbakan olduğu bir hükümette Teoman sürülür. Gaziantep`e tayini çıkarıldı. Yani sürüldü.
Adalet ve Kalkınma Partisi`ne oy veren saygı değer yurttaşlarıma sesleniyorum: Ramazan ayındayız. Elinizi vicdanınıza koyun ve düşünün. Allah`ı düşündüğünüz gibi düşünün. Rüşvet yemeyen bir adamın sürüldüğü bir Türkiye`de, onu süren adam, Cumhurbaşkanı adayı olursa oy verecek misiniz vermeyecek misiniz? Eğer siz, `Vicdan olarak ben rahatım. Bana Müslümanlık onların anladığı gibi öğretilmedi` diyorsanız, kul hakkı yemenin en büyük günah olduğunu düşünüyorsanız, rüşvet yemeyen bir memuru süren adamı siz sandıkta sürmek zorundasınız.
Rüşvete direnen adam sürülüyor, rüşvet yiyen adam ödüllendiriliyor. Süren adam Türkiye Cumhuriyeti`ne Cumhurbaşkanı adayı oluyor. Kimsin sen? Ahlak fukarası bir adamla karşı karşıyayız. Beni üzen nokta da budur. Hiçbir ülkenin yasasında, `cumhurbaşkanı ya da devlet başkanı ahlaklı olacak` diye bir kural yoktur. Çünkü bu zaten eşyanın tabiatında vardır. Bütün inançların ortak temeli ahlaktır. Ahlaklı değil de ahlaksızlığı ödüllendiren rejime, sisteme sahip çıkan bir kişiye nasıl deriz ki `Gel sen Cumhurbaşkanlığı koltuğuna otur.`
Her sözüme laf yetiştirir. `Senin Bakanının koluna 700 milyarlık saati darbeciler mi taktı?` Tık yok. Sen oğluna telefon ettin, `Paraları sıfırlayın` diye. Darbeciler mi sana telkinde buldu? Boy boy kasaları, kasaların içine milyon dolarları darbeciler mi koydu? Şimdi kalkmış utanmadan, `Ben Cumhurbaşkanı adayıyım` diyor. Olmaz. Böyle bir şey olamaz."
Söz konusu süreçle ilgili konuşmasına devam eden Kılıçdaroğlu, 11 Şubat 2013`te Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı`nın soruşturma açtığını ve olayın medyaya yansıdığını anımsattı.
Müfettiş`in hazırladığı raporda, "Gana`da düzenlenen belgelerin gelişigüzel yazıldığı ve gerçeği yansıtmadığı sonucuna varılmaktadır. Külçe altınların Gana mevzuatına uygun olmayan bir şekilde kaçak olarak yurt dışına çıkarıldığı sonucuna varılmıştır. Altınların Babek Zencani ve şirketlerinin ilgisi olduğu açık bir şekilde göstermektedir. Bu durumda altınların kısmen veya tamamen Türkiye`ye sokulmak istendiği ortadadır" ifadelerine yer verildiğini söyledi.
Kemal Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Bir gün sonra gümrükçüler bir bakıyorlar, 292 kilo altın eksik. Değeri 14 milyon 600 bin dolar. Nereye gittiği belli değil. 17 Ocak 2013... Uçak Dubai`ye gidiyor. Gümrük ve Ticaret Bakanı`na arkadaşlarımız soru soruyorlar: `Transit uçak neden buraya geldi?` diye. Efendim, `Yakıt ikmali için geldi...` Hayatımda duyduğum en saçma şeylerden biri. Ne transiti, yük Beylikdüzü`ne teslim edilecek. Arkadaşlarımız güzel bir hesap yapmışlar. Gana`dan İstanbul`a mesafe 7 bin 354 kilometre. Direkt Duba`iye gitseydi, 2 bin 992 kilometre. 7 bin kilometre, 2 bin kilometre. Üstelik buraya gelip yakıt ikmali yapacak. Fazladan yaktığı kilometre, 10 bin 346 kilometre. Yalan söylüyorlar. Böyle bir şey olabilir mi?
Savcı soruşturma açtı gümrük memurları hakkında. O soruşturmada Vali izin vermedi. Savcı da hiçbir şey demeden dosyayı kapatıyor. Tüyü bitmemiş yetimin hakkı için bu dosyayı takip edeceğiz. Rüşvet yiyenlere meydan bırakmayacağız. Bu ülkenin insanlarına haksızlık yapanlara meydanı bırakmayacağız. Kul hakkı yemek en büyük günahsa, o hakkı yiyenlerden hesabını mutlaka soracağız."
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Cumhurbaşkanlığı makamı siyaset yapılacak yer değil. Siyasetin yeri de TBMM`dir. O nedenle cumhurbaşkanlarına vatana ihanet hariç sorumsuzluk kuralı getirilmiştir. Cumhurbaşkanlarının sorumluluğu yoktur" dedi.
Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM`deki grup toplantısında yaptığı konuşmada, cumhurbaşkanı adayını belirleme kapsamında ziyaret ettiği Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak`ın kendisine okuduğu Karacaoğlan`ın "İğneden ipliğe hesabı sorulur" şiirini tekrarladı.
Karacaoğlan`ın, "kul hakkı yiyenden, iğneden ipliğe bir gün sorulur" dediğini ifade eden Kılıçdaroğlu, sandığa gideceklerin bu şiiri okuyacağına yürekten inandığını söyledi.
"Balık baştan kokar diye çok güzel bir ata sözümüz var. Tepedeki adam böyleyse tabi tabanda kim bilir neler var? Bakanlar 700 milyarlık kol saatini aldı rüşvet olarak. Haram parayla hacca gider rüşvet olarak. Neden? Baştaki öyle" diyen Kılıçdaroğlu, devletin çarklarının işlemesi gerektiğini dile getirdi.
Geçen haftaki AK Parti grup toplantısını, 4 kanaldan, 1 saat 50 dakika boyunca veren TRT`nin, CHP`nin toplantısını hiç vermediğini kaydeden Kılıçdaroğlu, TRT kanunundaki yayın ilkelerine atıfta bulunarak, şöyle konuştu:
"Kendisini AKP`nin yayın organı konumuna düşürdü. Kimin parasıyla, benim paramla, sizin paranızla, sizin tükettiğiniz elektrikten giden paralarla. TRT böyle bir kuruluş. Çiftlik diyeceğim ama çiftliği de geçtiler. Böyle bir şey olamaz. Bu kadar rezilliği bir demokrasi kabul edemez, sindiremez. 2 saat yayın vereceksin 4 kanaldan, CHP`ye 1 saniye bile vermeyeceksin. Ne zaman verirdi? CHP grubunda kavga çıksaydı onu 24 saat verirdi. Ben bunu çok iyi biliyorum. Ahlak yoksunu insanların oturduğu ve yönettiği bir yerdir orası."
Cumhurbaşkanlığı seçimi kapsamında, Pazartesi günü, geçmişte CHP`de milletvekilliği ve parti meclis üyeliği yapanlarla bir araya geleceklerini bildiren Kılıçdaroğlu, "Onlar da `biz sahaya inip çalışmak, aynı heyecanı tatmak istiyoruz` diyorlar. Onlarla beraber çalışacağız" dedi.
Milletvekillerine ve Parti Meclisi üyelerine alanlar belirleyeceklerini, hep beraber çalışacaklarını ifade eden Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Neden? Temiz, dürüst bir insanı cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturtmak için. Buradan Adalet ve Kalkınma Partisi`nin 311 milletvekiline seslenmek isterim; değerli milletvekili arkadaşlar, sizler kapıkulu değilsiniz. Birilerinin emir ve talimatıyla boş kağıda imza atmak gibi bir kişilik zafiyeti göstermemelisiniz. Sizin önünüze kağıt kondu, boş kağıda imza attınız. O nedenle Erdoğan sizi tuzluğa benzetiyor zaten. İçinizden birinizde çıkıp `arkadaş biz tuzluk değiliz, bizi halk seçti, biz milletvekiliyiz` diyemediniz. Şimdi ben size soruyorum; boş kağıda imza attınız, kimin cumhurbaşkanı olacağını bilmeden. Ama Erdoğan şöyle bir ters köşe yapabilirdi; Rıza Zarrap`ı cumhurbaşkanı adayı, Bülent Arınç`ı da genel sekreter gösterebilirdi. Neden Bülent Arınç genel sekreter olsun? Ağlayacak bir adama ihtiyaç var."
Cumhurbaşkanlığı makamının bir siyasal parti liderinin makamı olmadığını savunan Kılıçdaroğlu, "Siyasi partiler çekişirler, tartışırlar, birbirlerini eleştirirler ama cumhurbaşkanlığı makamı böyle bir makam değildir. Cumhurbaşkanlığı makamı yüce bir makamdır. 76 milyonu kucaklayan bir makamdır. Yurttaşlarını ötekileştirmeyen bir makamdır" diye konuştu.
Cumhurbaşkan makamında oturacak kişinin ilminin, irfanının, ferasetinin doğru olmak zorunda olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Düzgün bir adam olmak zorundadır. Hepimizi temsil edecek yetenekte, birikimde birisi olmak zorundadır. Devlete sahip çıkacak, devlet adamı kimliğini taşıyacak birisi olmak gerekir. Devlet adamı kimliği normal bir kimlikten farklıdır. Kendi çıkarlarını değil, devletinin ve ülkesinin çıkarlarını düşünen kişidir devlet adamı. Devlet adamı öyle bir niteliğe sahiptir. O nedenle biz o koltuğa bir CHP`li, MHP`li, Saadet Parti`li yada bir AKP`liyi değil siyasi kimliği öne çıkmamış, bilgisi, birikimi, irfanıyla öne çıkan birisini aday olarak gösterdik. O, göreceksiniz Türkiye Cumhuriyeti`nin hem Batı`da hem Doğu`da birikimiyle, ahlakıyla temsil edecektir.
Erdoğan şimdi ona bir şey diyemiyor. `Efendim ben oraya çıkacağım, siyaset yapacağım.` Siyaset siyasi partiler yasasında var, siyasi partilerin işidir siyaset. Cumhurbaşkanlığı makamı siyaset yapılacak yer değil. Siyasetin yeri de TBMM`dir. O nedenle cumhurbaşkanlarına vatana ihanet hariç sorumsuzluk kuralı getirilmiştir. Cumhurbaşkanlarının sorumluluğu yoktur. Esas kural budur. Bu kural nedeniyle ki o makama oturacaklar tarafsız olmak zorundadırlar."
Başbakan Erdoğan`ın "ben tarafsız olmayacağım" dediğini ileri süren Kılıçdaroğlu, "Öyle anlaşılıyor ki yemin etmeyecek. Çünkü tarafsızlık yemini edecek, metinde o var. Ne üzerine edecek bu yemini? `Namusum ve şerefsiz üzerime tarafsız davranacağıma` diye. Tarafsız olmak bütün siyasal partilere eşit mesafede olmak demektir. Bütün siyasi partilere eşit mesafedeyseniz bir sorunumuz yok. Ama sen öyle değilsin, `ben tarafsız olmayacağım` diyorsun" dedi.
Erdoğan`ın, "Ben havalimanı inşaatını da yol ihalelerini de takip edeceğim" dediğini öne süren Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"76 milyon yurttaşıma sesleniyorum, yaşı ne olursa olsun; Bir cumhurbaşkanı yol inşaatı ihalelerini niye takip eder? `Takip edeceğim` diyor. Ben senin nasıl malı götürdüğünü çok iyi biliyorum. Sen bu konularda beceriklisin. `İhaleleri takip edeceğim` diyor. Sen kupon arazileri de takip ediyorsun. Biz bunu da çok iyi biliyoruz. Sen yürütmenin başısın, ben onu da çok iyi biliyorum. Malı nasıl yürüttüğünü onu da çok iyi biliyorum. Kul hakkı nasıl yediğini, hazmettiğini onu da çok iyi biliyorum. Şimdi sen bir haramzadesin kusura bakma. Cumhurbaşkanı adayının temiz olması lazım. Cam gibi olması lazım. Senin neren temiz? Alnındaki kirleri temizlemeden sen o makama nasıl oturacaksın?"
Erdoğan`ın, mal varlığını açıkladığını hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Evi yok. Aramızda para toplayıp bir ev alalım bari. Ben merak ediyorum; bir sürü yerde villaları var bu adamın. Çatalca`daki, Urla`daki, Kısıklı`daki villalar ve sıfırlandıktan sonra kalan 30 milyon avro ile alınan Şehrizar konutlarındaki villalar... Kimin üstüne bunlar" diye konuştu.
Alın teriyle kazanılan maldan utanılmayacağının altını çizen Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Bu adam öyle yapamıyor, gizliyor, saklıyor. Neden? Haram parayı nasıl diyecek, `ben bunu alın teriyle kazandım`? Demiyor muydu `ben yırtık ayakkabıyla siyasete girdim.` Hangi yırtık ayakkabı? Dünyanın en zengin başbakanlarından birisisin sen şimdi, hangi yırtık ayakkabıdan bahsediyorsun sen? Milletin içinde duruma bak, beyefendinin içinde bulunduğu duruma bak.
Çatacak bir şey bulamadı dedim. Ekmel beye, geçenlerde dilini gene tutamamış `monşer` demiş. Ne diyecek gerçekten merak ediyorum; dese ki `temiz bir adam değil` kendisini tarif etmiş olacak. `Bilgisiz, cahil` dese kendisini tarif etmiş olacak. `Bu iyi bir yönetici değil" dese, adam 57 ülkeyi yönetmiş, sen bir ülkeyi bile yönetemedin. Sadece soyup soğana çevirdi. Ne söyleyecek? `Monşer` demiş. O halkın arasına inen bir isim, halkla beraber yürüyen birisi. Etrafında bir koruma ordusu olmayan birisi. Halktan birisi, temiz yürekli bir adam. Sen koruma ordusu olmadan gidip bir kahveye oturabilir misin? Oturamazsın. Gidip Dayirbakır`da Hakkari`de bir kahvede oturabilir misin? Oturamazsın. Göreceksiniz Ekmeleddin bey gidecek, oturacak, her yurttaşı kucaklayacak."
"Yalancıdan başbakan olmaz. Vallahi, Billahi olmaz. Yalancıdan cumhurbaşkanı adayı da olmaz" diyen Kılıçaroğlu, ahlaki güçlü kılanın, yalan söyleme güdüsünün sıfırlanması olduğunu söyledi.
Başbakan Erdoğan`ın, 5 Temmuz`daki Samsun mitinginde, "askerlerin Meclis`i kuşattığını, İsmet İnönü`nün silah zoruyla, tehditle cumhurbaşkanı seçildiğini" söylediğini aktaran Kılıçdaroğlu, "İnsanda biraz vicdan, ahlak olur. Yalanın bu kadarına pes" diye konuştu.
CHP`nin 11 Kasım 1938`deki grup toplantısında konuşan Celal Bayar`ın, "Oylarınızı serbestçe vereceksiniz, herkes istediği ismi yazsın. En çok oyu olan genel kurulda aday gösterilecek" dediğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, toplantıya 323 milletvekilinin katıldığını, İnönü`ye 322 oy çıktığını belirtti.
TBMM Genel Kurulu`ndaki oylamaya 399 milletvekilinin katıldığını, 348`inin oy birliğiyle İsmet İnönü`nün cumhurbaşkanı seçildiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Asker yok. Hiç mi yok? Hiç yok dersek biz de doğruyu söylememiş oluruz. Asker var, ama bando, mızıka çalan asker var. Şimdi ben merak ediyorum, bu kadar yalan söyleyen bir adam, nasıl o koltuğa oturacak? Yalan söylerken yüzü kızarmayan bir adam nasıl o koltuğa oturacak?" dedi.
Erdoğan`ın "Dedem Sarıkamış`ta şehit oldu" dediğini, askeri kaynaklara göre bunun da yalan olduğunu iddia eden Kılıçdaroğlu, "Dedenin üzerinden yalan mı söylenir Allah aşkına? Hayatı yalan üzerine. Dünyanın en büyük yalancısı. Bu kadar yalan söyleyen ikinci bir adam ben hayatımda hiç görmedim. Üstelik bunu çıkıp milletin önünde söylüyor" diye konuştu.
Erdoğan`ın bütün bilgisinin, "etrafındaki dar bir grubun kendisine aktardığı dedikodulardan" oluştuğunu ileri süren Kılıçdaroğlu, şu görüşleri savundu:
"Şimdi kalkmış, `ben cumhurbaşkanlığına aday olacağım` diyor. Cumhurbaşkanlığına aday olmak için önce mal varlığının hesabını vereceksin. Gideceksin, aklanacaksın, temizleneceksin. Alnındaki kiri yok edeceksin. Çocuklarınla beraber, eşin dahil mal varlığını millete açıklayacaksın. Mal varlığını açıkladığın için de korkmayacaksın eğer helalse. Haramsa zaten açıklayamazsın. Temiz mal varlığından kimse utanmaz. Biz ne istiyoruz? Herkes zenginleşsin, zengin olsun istiyoruz. Herkesin mal varlığı olsun istiyoruz. Herkesin ekonomik gücü iyi olsun istiyoruz, bu bizim arzumuz zaten. Ama alın teriyle kazanılan. Çalınarak, hırsızlık yaparak, milleti soyarak değil."
-"Düzgün, namuslu bir adam oturacaktır"
Kılıçdaroğlu, Erdoğan`a, "Yalan söylemekten vazgeç birinci kural. İkinci kural, yüreğin yetiyorsa, kendine güveniyorsan eşit koşullarda Ekmeleddin Beyle yarışa gir. Başbakanlıktan istifa etmiyorsun. Eşit koşullarda gitmiyorsun" diye seslendi.
Demokrasilerde fırsat eşitliğinin bulunduğunu belirten Kılıçdaroğlu, iktidarın fırsat eşitliğine inanmadığını söyledi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Ben bu milletin ilmine de irfanına da güveniyorum. Önümüzdeki süreçte göreceğiz, üzgün namuslu bir adam o koltuğa inşallah oturacaktır" diyerek konuşmasını tamamladı.
``HABERİN OLDUĞU HER YERDE``
ARTUKLU HABER AJANSI-ANKARA
9367,77%3,72
34,47% 0,05
36,42% 0,21
2956,00% 0,72
4956,37% 0,55