Tarih: 08.04.2014 18:23

KILIÇDAROĞLU:``İNANÇLARIMIZDAN ASLA VAZGEÇMEYECEĞİZ``

Facebook Twitter Linked-in

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, kendisine yönelik yumruklu saldırıya ilişkin, "Biz hiç kimsenin önünde diz çökmemiş bir gelenekten, yedi düvele karşı mücadele etmiş bir gelenekten geliyoruz. Öyle birisi yumruk atacak, biz geri adım atacağız... Asla atmayacağız, inançlarımızdan asla vazgeçmeyeceğiz" dedi. 

Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. 

Konuşmasının başında grup toplantısına gelirken yaşanan saldırıya değinen Kılıçdaroğlu, herkesi sükunete davet etti. Kılıçdaroğlu, "Demokrasi yolu, engellerle doludur. Bu CHP liderine yapılan ilk saldırı değildir. Rahmetli İsmet İnönü`ye de taşlar atıldı, kafası yarıldı, saldırılar düzenlendi. Ama bir tek hedefimiz var; bu ülkeye sağlıklı bir demokrasiyi ya getireceğiz, ya getireceğiz. Baskılar, şiddet bunlar bizi engelleyemez. Biz hiç kimsenin önünde diz çökmemiş bir gelenekten geliyoruz. Yedi düvele karşı mücadele etmiş bir gelenekten geliyoruz. Öyle birisi yumruk atacak, biz geri adım atacağız... Asla atmayacağız, inançlarımızdan asla vazgeçmeyeceğiz" diye konuştu. 

Yerel seçim sonuçlarını değerlendiren Kılıçdaroğlu, CHP olarak çalıştıkların söyledi. 

CHP`ye oy versin ya da vermesin sandığa giderek demokratik hakkını kullanan tüm vatandaşlara teşekkür eden Kılıçdaroğlu, gençlere, kadınlara ve seçim sonuçlarına sahip çıkan gönüllülere de ayrıca teşekkürlerini sundu. Kılıçdaroğlu, CHP üyesi olmadığı halde beklentilerine ve umutlarına sahip çıkan herkesle onur duyduğunu da belirtti. 

Konuşmasında Bingöl`de birinci sıradan belediye meclis üyesi seçilen, ancak Belediye Başkanı Yücel Barakazi`nin başkan yardımcılığıyla ilgili sözleri nedeniyle istifa eden Nurten Ertuğrul`un konuyla ilgili açıklamalarını aktaran Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: 

"Bu kadına en samimi teşekkürlerimi gönderiyorum. Bizim ne geleneklerimizde ne dinimizde kadının çalışmayacağına dair hiçbir hüküm yoktur. Kadın çalışıyor mu çalışmıyor mu gitsin Karadeniz`e baksınlar, kırsal kesime baksınlar, sabahın köründe kalkıp tarlaya giden kadınlara baksınlar. Oralarda kadın çalışacak da makam, mevki olunca mı kadına kapalı olacak. Bütün kadınlar o kadın kardeşimizin söylediğinden bir ders çıkarsınlar. Kadın siyasette de olacak, hayatın her alanında da olacak. Bunu yaptığımız zaman zaten Türkiye`yi çağdaş uygarlığa taşımış olacağız." 

Yerel seçimlerin çağdaş demokraside olması gereken seçimlerden farklı bir yapıda gerçekleştiğini ileri süren Kılıçdaroğlu, muhalefetin sadece bir partiyle değil, partili devletle mücadele ettiğini söyledi. Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: 

"O nedenle bu mücadeleyi sağlıklı işleyen bir demokrasiden farklı bir yerde yorumlandırmamız gerekiyor. Düşünün Anadolu Ajansı`nın Genel Müdürü bile iktidar partisine servis yapıyor. Oysa onun bilgi vermesi gereken kitle Türkiye Cumhuriyeti`nin yurttaşları. Bütün dünyaya bilgi vermesi lazım. Ama o özel olarak bilgiyi belli bir siyasal partiye vermeyi görev edinen kişi. 

Bu seçimin bir diğer özelliği cumhuriyet tarihinin yaşadığı en şaibeli seçimlerden birisi olmasıdır. Üzülerek söylüyorum, yıllar ilerledi daha sağlıklı, tutarlı bir demokrasi oluşturmak yerine, hepimiz tanık olduk, daha şaibeli bir sürecin içine demokrasimiz sokuldu. 44 ilde elektrikler kesildi. Diğer zamanlar kesilmiyor da niye seçim akşamı kesiliyor? Kediden söz ediyorlar. Kedi trafoya girmiş. Doğrusunu isterseniz hemen arkadaşlarıma `Şero yerinde mi genel merkezin kedisi?` dedim. Ama kediyi aramak istiyorsanız, Bakanlar Kurulu sıralarına bakmak lazım. Kediler orada." 

Demokrasilerde seçimlerin hükümet gözetiminde değil, yargı gözetiminde yapıldığına işaret eden Kılıçdaroğlu, yerel seçimlerin hükümet gözetiminde gerçekleştiğini, bakanların seçim kurullarına baskı kurduğunu ileri sürdü. 

Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti: 

"Bu seçimler bizim beklentilerimizi karşılamıyor. Siyasete girerken hep şunu söyledim; halka her ortamda doğruları söyleyeceğim. Seçimler beklentilerimizi karşıladı mı? Hayır. Açık yüreklilikle. Çünkü bizim beklentilerimiz daha yüksek. Şu anlama gelmesin; `bizim oylarımızda düşüş oldu`. Hayır. 2009 seçimlerine göre 2 milyon, 2011 seçimlerine göre 300 bin oyumuz arttı. Ama bu bizi tatmin etmiyor. Halkın beklentileri de yüksek, bizim beklentilerimiz de yüksek. Dünyanın CHP`den beklentileri yüksek. Biz o nedenle oy artışımızdan sevinemedik. Daha büyük bir beklenti içindeydik. Peki hedefimiz neydi? En azından beklentilerimizi gerçekleştirmekti. Bunu sağlayamadık. Bizim şikayet etme, faturayı halka çıkarmak gibi bir lüksümüz yok. Dönüp kendimize bakacağız, neden beklentilerimizi gerçekleştiremedik. Bunun üzerinde çalışacağız. Hep beraber çalışacağız. Eksikliklerimiz var demek ki. Demek ki bir yerde belli şeyler eksik. Ya bizden kaynaklanıyor ya bizim söylemimizden. Bunu gidermek zorundayız. Bunun için çalışacağız. Hiç kimse unutmasın, meşhur bir söz vardır, `Roma bir günde inşa edilmedi` diye. Biz ağır da olsa kararlı adımlarla gidiyoruz. Her türlü baskıya, şiddete göğüs geriyoruz. Türkiye`nin daha sağlıklı bir demokratik yapıya kavuşması için mücadele ediyoruz. Bu mücadeleden asla dönmeyeceğiz." 

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Herkesin düşüncesini özgürce açıklayabileceği bir Mısır`ı biz arzu ederiz. O nedenle Mısır yöneticilerine CHP`nin, anamuhalefet partisinin genel başkanı olarak, siyasal idamları yapmayın çağrısında bulunuyoruz" dedi. 

Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısında yaptığı konuşmada, 17 Aralık soruşturması ve yolsuzluk iddialarına değinerek, Türkiye`nin böyle bir duruma yerel seçimlerde daha ciddi bir tepki vereceğini düşündüklerini söyledi. 

Ülkenin yarısından fazlasının da bu düşüncede olduğunu, o nedenle seçimlerdeki beklentilerinin yüksek olduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, kendisinin de miting meydanlarında toplumun vicdanına seslendiğini anlattı. 

Kılıçdaroğlu, vicdanın kişinin kendi iç dünyasındaki hesaplaşması, doğru ile eğriyi test etmesi olduğunu belirterek, "Vicdan, kul hakkı yiyenlere kapı aralamamaktır. Vicdanın temelinde ahlak yatar. Ahlak soylu bir kavramdır, bütün inançların ortak temelini oluşturur" diye konuştu. 

Ahlak konusundaki önemli sözlerden örnekler veren Kılıçdaroğlu, ahlakın, sevginin egemen olduğu bir toplumun inşa edilmesi gerektiğini söyledi. Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti: 

"Bu kadar yolsuzluğa batmış bir siyasal yapının daha ağır bir şekilde demokratik yollardan cezalandırılacağını düşünüyorduk. Kuşkusuz, 2 milyon oy kaybı var. Bu da çok önemli bir süreç. Aşağıya doğru giden bir süreç. Toplumun bunu hazmetmesi gerekiyor. Seçimlerden sonra ilk söylediğim şuydu; uyuyan vicdanları uyandırmak zorundayız. 76 milyonun bütün haksızlıkları sindirmesi mümkün değildir. Her birimize görev düşüyor ve çalışacağız. 

Çok iyi bildiğiniz bir havuz medyası var. Onlar da bize tavsiyelerde bulunuyorlar. `17 Aralık süreci geçti. Yolsuzluklarla niye uğraşıyorsunuz? Vatandaş yine onlara oy verdi`. Eğer biz yolsuzluklarla uğraşmazsak tüyü bitmemiş yetimin hakkını kim savunacak? Eğer biz yolsuzlukları gündemde tutmazsak bu ülkeye ahlakı kim getirecek? Hırsızlığın prim yaptığı bir demokrasi, soygunun prim yaptığı bir ahlak düzeni olabilir mi? Havuz medyası ne yazarsa yazsın. Oradaki kalemlere de acıyorum. Kalemini iktidara kiralayan insandan yazar olmaz. Yolsuzluğun üzerine önce sizin gitmeniz lazım. Ama neredeyse alkış tutacaklar." 

İstifa eden dört bakan ile ilgili iddiaları aktaran Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: 

"Biz bunları sormayacak mıyız? Bunları sormazsak sokaktaki vatandaş bize demeyecek mi, `sen ne görevi yapıyorsun parlamentoda? Ben vergi veriyorum, bu vergileri birileri götürüyor, neden bunun hesabını sormuyorsun?` diye bana soracak. Biz soyulan bütün insanların haklarını korumak, bunun mücadelesini vermek zorundayız. O kadar ileri gittiler ki uyuyan vicdanlara bir kere daha seslenmek istiyorum; dini, imanı ağzından düşürmeyen, her seferinde dini en acımasız şekilde istismar eden başbakanlık koltuğunda oturan bir zat var. Onun şimdi özel koruması altında bir bakan vardı. Kur`an-ı Kerim ile dalga geçen, `bakara, makara` diye konuşan bir adam. O şimdi yine onun koruması altında. Uyuyan vicdanlara sesleniyorum; elinizi vicdanınıza koyup bir kez daha düşünün, sizin inancınızla dalga geçen bir adamı koruyana oy verirken acaba bir vicdan muhasebesi yaptınız mı? Çok önemli bir çağrı bu. Ben merak ediyorum, böyle bir lafı CHP`nin bir ilçe başkanı söyleseydi, yer yerinden oynar, kıyamet kopardı. Niye böyle bir suskunluk var? Havuz medyasına soruyorum. Utanma duygusunu farkında olmadığınızın hesabını yaptınız mı? Diyorlar ki `abdestimizden şüphemiz yok`. Valla sizin her tarafınız şüpheli, abdestiniz de." 

CHP`nin yerel seçimlere ilişkin özeleştiri yapacağını ve daha çok çalışacağını da vurgulayan Kılıçdaroğlu, kadın kollarını, ardından il başkanlarını ve belediye başkanlarını ayrı ayrı toplantıya çağıracaklarını ve eksikliklerin tespitini yapacaklarını bildirdi. Gerekirse 24 saat çalışacaklarını belirten Kılıçdaroğlu, "Şu gerçek ortaya çıktı; henüz daha kapısını çalmadığımız milyonlarca ev, tokalaşmadığımız milyonlarca insan var, halini hatrını sormadığımız milyonlarca kadın var. Demek ki daha fazla çalışacağız. Eğer Türkiye`yi içinde bulunduğu cendereden çıkarmak istiyorsak daha fazla çalışacağız. Bu işin kuralı budur" dedi. 

Türkiye`nin demokrasi tarihine baktıklarında "toplumun vicdanını kanatan birden fazla olay" olduğunun altını çizen Kılıçdaroğlu, bunların "siyasi idamlar" olduğunu belirtti. 

Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: 

"27 Mayıs`ta, 12 Eylül`de, 12 Mart`ta insanlarımızı idam ettik, siyasi düşünceleri nedeniyle. Bu idamlar toplumda çok derin yarılmalara yol açtı, hala tedavi etmiş değiliz. Türkiye`de idamlara son verildi. Bu bir olgunluk belirtisidir. Mısır`da 529 kişi idama mahkum edilmiş. Mısırlı kardeşlerimize sesleniyoruz; ister dünya tarihine bakın, ister Türkiye tarihine bakın, siyasi idamlar bir topluma asla huzur getirmemiştir. İdamlar toplumun vicdanında derin yaralar açmıştır. Bizim tarihimizde bunları görebilirsiniz, dünya tarihinde de görebilirsiniz. Bizim tarihi örnek göstermemin nedeni, bunun faturalarını yakın bir geçmişte ödemiş olan bir ülke olarak söylüyorum; eğer 529 kişi idam edilirse bu doğru değildir. Mısır`da barışı sağlayamazsınız, barışın yolu, huzurun yolu idamdan geçmez. Özgürlüklerin büyümesinden, genişlemesinden geçer. Herkesin düşüncesini özgürce açıklayabileceği bir Mısır`ı biz arzu ederiz. O nedenle Mısır yöneticilerine CHP`nin, anamuhalefet partisinin genel başkanı olarak, siyasal idamları yapmayın çağrısında bulunuyoruz." 

Mahkemelerin idam kararı verdiği kişilerin, kendileriyle aynı dünya görüşünü paylaşmadıklarını da vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Ama biz idamların topluma getirdiği faturayı çok iyi biliyoruz. Bunun için elimizden gelen tüm çabayı göstereceğiz" dedi. 

Türkiye`nin Mısır`da dahil Ortadoğu`nun üç büyük ülkesinde, büyükelçisi olmadığını dile getiren Kılıçdaroğlu, "Nasıl olur da üç büyük ülkede büyükelçimiz olmaz. Bunlardan birisi de Mısır. İktidarın söyleyecek sözü yok ama bizim var" ifadesini kullandı. 

Kendilerinin Mısır`a heyet gönderdikleri zaman eleştirildiğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, Mısır`da daha fazla demokrasi istediklerini söyledi. 

Suriye politikası konusunda karşılarına önemli bir tablo çıktığını belirten Kılıçdaroğlu, parti olarak öteden beri hükümetin Suriye politikasını eleştirdiklerini, doğru olmadığını defalarca söylediklerini aktardı. 

Bunu yaparken kendilerinin "Baasçı" olarak suçlandığını anımsatan Kılıçdaroğlu, tek istediklerinin Suriye`de akan kanın durması olduğunu kaydetti. 

Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: 

"Gelinen noktada önemli bir gelişme oldu. 27 Mart 2014`te AGİT`in bir toplantısı var. Türkiye Cumhuriyeti`nin büyükelçisi, eleştiriler üzerine alıyor ve şöyle söylüyor; `Reyhanlı`da 52 kişinin hayatını kaybetmesine ve 146 kişinin yaralanmasına neden olan bombalı saldırılar, El Kaide unsurları tarafından yapıldı. Bu El Kaide unsurlarının Suriye dışındaki operasyonudur.` Başbakanlık koltuğunda oturan zat ne diyordu? CHP`yi suçluyordu. Peki Allah aşkına bu nedir? Türkiye Cumhuriyeti`nin büyükelçisi çıkıyor, bu saldırının El Kaide militanları tarafından yapıldığını açıkça söylüyor ve uluslararası tutanaklara geçiriyor. Acaba Başbakanlık koltuğunda oturan zat utanacak mı? Dış politikada halkına yalan söylemek olur mu? Hadi içeride söylersin, alıştık zaten. Dış politikada yalan söylenmez. En ağır eleştiriler yapıldı bize. Neredeyse bombayı bizim koyduğumuzu söyleyecekti." 

13 Mart 2014`te bir başka olay yaşandığını da hatırlatan Kılıçdaroğlu, güvenlik toplantısının illegal dinlenmesine değindi. 

Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: 

"Dışişleri Bakanlığı makamında, Bakan ve dört kişi konuş; Suriye`ye saldırının yollarını arıyorlar. `Nasıl saldıracağız` diye. Bunlardan biri diyor ki `Ben oraya dört adam gönderir, Süleyman Şah Türbesi`ne saldırtırım.` Veya `Türkiye`ye sekiz füze gönderirim, savaş gerekçesi yaratırım` diyor. Emin olun ilk dinlediğimde bunun doğru olmadığına kanaat getirdim. `Böyle birşey olamaz` dedim. Arkadaşlar dediler ki `Biz de aynı görüşteyiz, bunu kullanmayalım.` Ve kullanmadık. Fakat bir süre sonra Dışişleri Bakanlığı bu görüşmeleri doğruladı. İki açıdan sakınca var, bir travma yaşanıyor. Bir, devletin mahremi diye birşeyin kalmadığın öğrendik. Şimdi ben Adalet ve Kalkınma Partisi`ne oy veren değerli yurttaşlarımın vicdanına sesleniyorum; şu soruyu kendinize bir sorun, `devletin mahremi kalmadı` dediğiniz ortamda hükümette kim vardı. Devletin mahremi kalmadı dediğiniz ortamda bu konuşmalar nasıl yapılıyor. Kendi askerini öldürteceksin, sonra `Suriyeliler öldürdü` diye oraya asker göndereceksin. Sen vicdanını sorgula bakalım, ne oluyor bu ülkede?" 

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül`ün "içeriden bu dinlemeler yapılmıştır" şeklinde bir açıklaması olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, "Bu daha da vahim. Nasıl olur böyle bir dinleme yapılır. O zaman yapmamız gereken, yine bize iş düşüyor, yine biz çalışacağız, yine biz anlatacağız. Sağır kulaklar duyuncaya, uyuyan vicdanlar uyanıncaya kadar, çalışmalarımızı götüreceğiz. Asla moralimizi bozmayacağız, onurlu duruşumuzu asla değiştirmeyeceğiz, çocuklarımız bizden güzel bir Türkiye bekliyor" diye konuştu. 



ARTUKLU HABER AJANSI-ANKARA




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —