MARDİN`İN EFSANE SPOR ADAMI;``ÜMİT ENSARİ``

Şehmus Ümit ENSARİ, yaklaşık 25 yıldan beri Ankara`da ikamet eden Mardin`in yetiştirdiği efsane spor Adamı, Ensari, Judo, tekvando, futbol, ağırlık çalışmaları ve daha bir çok dalda sportif faaliyetleriyle antrenörlük düzeyine çıkmış Mardin`in yetiştir

12.01.2018 18:49:51 0
MARDİN`İN EFSANE SPOR ADAMI;``ÜMİT ENSARİ``

Gitmiş olduğumuz bir taziyede karşımızda oturan orta yaş üzerinde mütebessim bir şahıs gözlerini karşısına odaklamış, düşünceli bir tavırla izliyordu. Yan yana oturduğumuz kişiye aniden;

            "Ben sizi Mardin'den hatırlıyorum" dedi. "Ankara'ya geleli tam 50 yıl geçti ama sizi spor çalışmalarınızdan, yetiştirdiğiniz öğrencilerden çok iyi anımsıyorum. Yanılmıyorum değil mi?"

            Hitap ettiği; Mardin'de uzun yıllar öğretmenlik ve spor hayatıyla temayüz etmiş Şehmus Ümit Ensari'den başkası değildi.

            "Evet" dedi. Ben oyum" gülümseyen bir yüzle...

            Ve sohbet böyle başladı....

            Yarım asırdan fazla süren Mardin'deki yaşantısıyla kendisinden bir hayli söz ettiren Şehmus Ümit ENSARİ, yaklaşık 25 yıldan beri Ankara'da ikamet etmekteydi. Sporcu kimliğiyle daha fazla öne çıkan Ensari, Judo, tekvando, futbol, ağırlık çalışmaları ve daha bir çok dalda sportif faaliyetleriyle antrenörlük düzeyine çıkmış duayen bir sporcu..

            Mardin yıllarında; kahve köşelerinde oturan, sağda solda dolaşan gençleri de içinde bulundukları boşluktan koparıp alarak spor hayatına kazandırıp, ileriki yıllarda başarılı birer sporcu olmalarını sağladı.

            Aslında hacimli bir kitap olabilecek hayatını şöyle özetlemek mümkün:

            Şehmus Ümit ENSARİ Mardin'in tanınmış Ensarizâde ailesinden olup, 1940 yılında dünyaya geldi. Dedesi zamanının tanınmış bir siması olan Şeyh Afif Yardımcı (ENSARİ) olup, Şeyh Nezir Yardımcı'nın büyük oğludur. Şeyh Nezir'in; oğlu olursa Sultan Şehmus'ta adak adaması üzerine, ilk adı da Şehmus olarak konuldu. Halası Lütfiye Ensari, Mardin'in son dönem İslam âlimlerinden Şeyh Yusuf Ensari'nin eşidir.

            İlk Okulu Mardin Gazipaşa İlk Okulu'nda okudu. San'ata olan sevgisi onu sırasıyla Mardin Orta San'at Okulu ve 1959-1960 yıllarında Maarif Vekaleti Erkek Sanat Enstitüsü'nden mezun olmasıyla sonuçlandı.

            San'at okulu yıllarında, Beden Eğitimi öğretmeninin dikkatini çekmesiyle spor yapmaya başladı. O günün imkansızlıkları içerisinde çoğu kez kendi imal ettiği spor araç gereçleriyle kendini yetiştirme gayreti içinde oldu.

            Enstitü'den mezun olduğu yıl; Yedeksubay Öğretmen olarak Mardin'in Hamidiye Köyü'ne öğretmen olarak atandı. Bilahere 1961 senesinde tertiplenen Meslekî Eğitim Kursu'nda; Eğitim Psikolojisi, Eğitim Sosyolojisi, Öğretim Metotları, Okul ve toplum Sağlığı ve Beden Eğitimi gibi derslerde başarı göstererek; Eskişehir/Sivrihisar'a tayini yapıldı. Bakanlık o tarihte yaklaşık 80/90 kadar Mardin'liyi aynı bölgede görevlendirmişti.

            Sivrihisar Paşakadın Köyün'de iki yıl boyunca asker/öğretmen olarak vatani görevini yaparak tamamladı. Köyde ve çevrede bir çok yakın arkadaşlıklar kuran ENSARİ, futbol maçlarının olmazsa olmaz oyuncusuydu.. Aynı yerde yine Mardinli hemşerileri olan Mehmet Aytaç, Sıraç Atlıbatur, Hamit Büyüktaş,Tali Ensari, Ekrem Saygıner, Beşir Ece, Şükrü Turgut görev yaptıklarından bir çok sportif etkinliklere birlikte katılıyorlardı.

            Askerlik görevi bitince; yine aynı ilin Sarıcakaya Beyköy İlkokulu'na öğretmen olarak atandı. Takriben 1 yıl kadar burada görev yaptığı sürede futbol hayatına devam etmekle beraber, vücut geliştirme aktivitelerinden de geri durmadı. Spor araç gereçleri eliyle ürettiği betondan imal edilmiş dambıl ve halterlerdi.

               1963-64 Eğitim Öğretim yılında Mardin'e gelerek çeşitli okullarda görev yaptı. Mardin'e dönüş nedenini çok iyi futbol oynamasına borçluydu. O yıllarda Mardin Gençlik Kulübü Başkanı Ömer Mungan ve Vahit Ensari'nin dahliyle öğretmen olarak ataması sağlanarak, Mardin Gençlik Kulübünde başarılı bir futbol süreci geçirdi.

               1966 yılında Mardin’de görev yapan askerî Dr. Mehmet Özaydın'dan sistemli olarak Judo ve karate eğitimi aldı. O yıllarda Mardin Erkek sanat Okulu Müdürü olan Mehmet Tanır hocadan da eğitimini devam ettiren Ümit Ensari 1971 yılında turuncu kemer alarak Türkiye şampiyonasına katılarak üçüncü oldu.

               O yıllarda spor araç gereçlerinin bulunması çok zahmetli olduğundan, güç şartlar altında güreş minderleri oluşturdu. Öğrencilerine bu konuda yol gösterici ve yardımcı oldu.

               Judo antrenmanlarına devam ederek Ankara ve İstanbul gibi büyük şehirlerde çeşitli kurslara katılarak; 1974 senesinde Gençlik ve Spor Bakanlığı Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü Judo ve Taekwon - Do Federasyonu'ndan ANTRENÖR Diploması almaya hak kazandı.1975 yılında ise yine aynı kurumdan Judo Hakem Diplomasını elde etti. Judoda siyah kuşak sahibi olarak ülkemizin değişik vilayetlerinde defalarca Judo Bölge Şampiyonalarına katılarak birincilikler kazandı.

               Bu arada Üniversite tahsiline de devam eden Şehmus Ümit Ensari, 1983 yılı itibariyle Dicle Üniversitesi Eğitim Fakültesi Siirt Eğitim Yüksek Okulu Ön lisans Diploması aldı.

               Kendisine spor hayatının ilk günlerine ait "neler yaptığına" dair sorduğumuz soruya Ensari şunları anlattı:

               1963 yılında Halk Eğitim Müdürü olan Fuat Tuğmaner beni yanına çağırarak gençlerin başı boş gezip tozmamaları için; "Ümitçiğim salonumuzda sporla ilgili faaliyetler yapabilirsin" dedi. "Olur" dedim. "Hangi spor dallarında çalışmalar yapabileceğimi" sorunca; "halter, barfiks, boks, güreş ve yer jimnastiği sporlarını yapabileceğimi" söyledim. Ve hızla çalışmalara başladım. Bir kaç ay devam ettikten sonra yine Fuat Bey beni yanına çağırarak;

               "Ümitçiğim duyduğuma göre köşelerden/kahvehanelerden öğrenci topluyormuşsun. Gel haftanın 3 günü 2'şer saatten Okuma-Yazma Kursu açalım. Diğer günleri de spor faaliyetlerine ayırırsın" dedi. Yine "Olur" dedim. Öğrencileri topladım. Öğrenci sayısı çok fazla olduğundan yardımcı olarak ikinci bir öğretmen daha istedim. Yakın arkadaşım Talat Gelmedi'ye yaptığımız öneri kabul edilince onay alınarak beraberce bu işe başladık.

               Geceleri yaptığımız bu etkinlikler tamamen fahri olarak sürmekteydi. Çalışmalarımızın sonunda ikimize de Milli Eğitim Bakanlığı'ndan TAKDİRNAME gönderildi. Ayrıca Valilikten de Tak verilerek taltif edildik. O günleri hiç unutamam. Mutluluğum öyle artmıştı ki işlerime daha fazla sarıldım. Halk Eğitim Kurslarına yaklaşık olarak 10 (on) yıl kadar devam ettim.

               Bu arada Mardin Cezaevinde de yaklaşık yedi yüze yakın öğrencim vardı. Okuma-yazma seferberliğinde arkadaşım Gelmedi ile epeyce başarı sağlamıştık. Fakat spordan ayrı kalmam da mümkün değildi. Cezaevinin iç kısmında bir avluda voleybol ve basket potaları hazırladım. Barfiks ve değişik spor çalışmaları yaptırdım. Bu çalışmalarım da 15 yıl kadar sürmüştür."

               Muhtelif tarihlerde Mardin valisi, Milli Eğitim Müdürü, Tugay Komutanı vb. devlet ricalinden kupalar, şiltler ve Takler aldı.

               1976 senesinde Hürriyet Gazetesi; “Yılın Sporcusu” unvanıyla Şehmus Ümit ENSARİ’ye ONUR KUPASI vermiştir.

Ayrıca 24 Kasım 1984 tarihinde Mardin’de “Yılın Öğretmeni” seçilen Ensari, şiltini zamanın Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanı Vehbi Dinçerler’den almıştır.

               Böylesine uzun yıllar eğitim ve spor hayatı olan bir şahsiyetin anılarının olmaması mümkün değildi. "Geçmişe ait bize bir hatıranızı anlatır mısınız?" diye soru yönelttiğimizde; Ümit Ensari Bey, tebessüm eden bir yüzle derin düşüncelere daldı. Haliyle anlatacak anılarının bir hayli fazla olması gerekirdi. "Bize sadece bir tanesini anlat" dediğimizde; "Peki ama muzip bir hatıramı nakledeyim" diye cevap verdi:

               "1993 yıllarında Ankara'ya geldikten sonra Eryaman semtinde ikamet etmeğe başladım. Bir üstümüzde Uğur adında Denizli'li bir komşumuz vardı. Çocukları yoktu. Senenin belirli dönemlerinde memleketi olan Denizli'ye gittiğini bildiğimden, bana Denizli horozu getirmesini rica etmiştim. Oldum olası horoz beslemeyi ve horoz sesi dinlemeyi hep sevmişimdir.

               Günün birinde Denizli'ye gidip de dönen Uğur Bey; kapıma gelerek 'Tamam Ümit hocam, horozu getirdim' deyince, dünyalar benim olmuştu. Arka bahçedeki eski köpek kulübesinde horozun yeri hazırdı bile..

               Horozu görmek isteyince yukarı gelmemi istedi. Birlikte yukarı kata, evine çıktık. Merak içerisindeydim. Yatak odasına doğru seyredince, içeriden bir ağlama sesi geliyordu. Küçük bir karyolayı işaret ederek; "İşte horoz bu" diye küçük bir oğlan çocuğunu göstermişti.

                Meğer yirmi yıldan beri çocuk hasretiyle yanan komşumuz küçük bir erkek çocuğunu evlatlık edinmişmiş!.. Maşallah ağlama sesi de Denizli horozlarını aratmayacak cinstendi. Epeyce gülmüştük.

               Ne var ki yıllar geçtikçe büyüyen horoz(!), ötüşlerini(!) ve koşuşturmalarını arttırmıştı. Yukarı ev kümes miydi ne, artık anlaşılmıyordu.. Durumu fark eden değerli komşumuz daha büyük bir eve taşınarak, bizleri bu mübarek horozun(!) sesinden de mahrum etmişti."

 

 

ARTUKLU HABER AJANSI-ANKARA

BEDİRHAN DİNÇEL ÖZEL HABER

 


25.5° / 14.2°
  • BIST 100

    10045,70%-0,37
  • DOLAR

    32,43% -0,08
  • EURO

    34,74% -0,03
  • GRAM ALTIN

    2418,84% -0,12
  • Ç. ALTIN

    3886,52% 0,00