Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından telekonferans yöntemi ile açılışı yapılan ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından 5656 m² üzerine 5 katlı olarak inşa edilen SGK Mardin il Müdürlüğü Hizmet binasının açılış törenine ilgi yoğun old
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından telekonferans yöntemi ile açılışı yapılan ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından 5656 m² üzerine 5 katlı olarak inşa edilen SGK Mardin il Müdürlüğü Hizmet binasının açılış törenine ilgi yoğun oldu.
SGK Mardin il Müdürlüğü hizmet binasının açılış törenine Mardin Valisi Mustafa Yaman, Ak Parti Mardin Milletvekili Ceyda Bölünmez Çankırı,Ak Parti Mardin İl Başkanı Mehmet Ali Dündar,Artuklu Kaymakamı Şakir Öner Öztürk,Mardin Artuklu Üniversitesi Rektörü Prof.Dr.Ahmet Ağırakça,MÜSİAD Mardin Şubesi Başkanı Nurettin Kasap,Yeşilli Belediye Başkanı Hayretin Demir,Mardin Sosyal Güvenlik İl Müdürü Abdulkerim ŞAHİN ,Mardin İl Müftüsü İsmail Çiçek Mardin Cumhuriyet Başsavcısı Mehmet Özel,Ak Parti İlçe Başkanları,Bürokratlar,STK Temsilcileri ,Kanaat Önderleri ve Mardinli vatandaşlar katıldı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ile Türkiye İş Kurumu’nun (İŞKUR) yapımı tamamlanan hizmet binalarının toplu açılışı vesilesiyle düzenlenen törene katıldı. Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde gerçekleştirilen törende; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan ile SGK ve İŞKUR yönetici ve mensupları da hazır bulundu. Törende, Cumhurbaşkanı Erdoğan bir konuşma yaptı.
Açılışı yapılan 46 SGK ve 5 İŞKUR hizmet binasının millete hayırlı olmasını dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, millete kazandırılan bu tesislerin faaliyete geçmesinde emeği bulunanlara teşekkür etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen 14 yılda Türkiye’nin en büyük gelişmeyi gösterdiği, en büyük reformları hayata geçirdiği alanların başında sosyal güvenliğin geldiğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında, temelde aynı işi yapan, ama farklı isimler ve statülerde faaliyet gösteren sosyal güvenlik kurumlarının tek çatı altında birleştirilmiş olmasının bile başlı başına tarihî bir reform olduğunu belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “SSK’nın, Bağ-Kur’un ve Emekli Sandığı’nın, prim ödemelerinden hastanelerine varıncaya kadar tamamen ayrı çalıştıkları bir dönemden, 79 milyon vatandaşımızın tamamının tek tip hizmet aldığı günlere geldik. Bunlar kolay olmadı, bunu çok engellemek isteyenler oldu, dedik ki ‘hayır, bu tek çatı altında toplanacak.’ Artık ülkemizde işçi, memur, esnaf ayrımı yok, sadece kendi hesabına ve ücretli olarak çalışan var. İster Genel Müdür olun, ister işçi, aynı statüye tabisiniz. Devletin sosyal güvenlik kurumlarına katkısı, dünyanın hemen her yerinde olduğu gibi, ülkemizde de var. Ama artık mali açıdan şeffaf, hesap verebilir, sürdürülebilir bir sosyal güvenlik sistemine sahibiz” dedi.
“ÜLKEMİZDE SOSYAL GÜVENLİK SİSTEMİNİN DIŞINDA KALAN KİMSE YOK”
Artık vatandaşın devletine ulaşmak için koşturmadığını, devletin hizmeti vatandaşının ayağına götürebilmek için çalıştığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sosyal güvenlik alanında yaşanan değişime ilişkin şu bilgileri verdi: “Hizmetlere ulaşımı kolaylaştırırken, vatandaşımızın ihtiyacını en çok htiği emekli maaşlarında da, tarihi artışlara imza attık. Asgari ücret 2002 yılında 184 liraydı, bugün ise 1.404 liradır. Aynı dönemde en düşük SSK işçi emeklisi maaşı 257 liradan 1.402 liraya; en düşük Bağ-Kur esnaf emeklisi maaşı 148 liradan 1.255 liraya; en düşük Bağ-Kur tarım emeklisi maaşı 66 liradan 998 liraya; en düşük emekli sandığı emeklisi maaşı 377 liradan 1.750 liraya yükseldi. Dünkü Türkiye’de emekli olmak demek sefalete mahkûm olmak demekti. Elbette gönlümüz çok daha fazlasını, çok daha iyisini arzu eder. Fakat şu gerçeği de kabul etmek lazım: Bugün ülkemizde yaşı gelip emekli olan hiç kimsenin mağdur olması söz konusu değildir. Sadece emeklilerimizin refah seviyesini artırmakla kalmadık; dul, yetim, engelli, malul ve gazi gibi mağdur durumda olan tüm vatandaşlarımıza da sahip çıktık. Örneğin engelli aylığını 24 liradan 514 liraya, 65 yaş aylığını 24 liradan 228 liraya, öğrenci kredisi ve bursunu 45 liradan 425 liraya çıkardık. Bugün, ülkemiz sınırları içinde yaşayıp da, sosyal güvenlik sisteminin dışında kalan kimse yoktur.”
Türkiye’de uygulanan genel sağlık sigortası modelinin çok dar bir örneğini, ABD’nin uygulamaya kalktığını; ancak başaramayıp vazgeçtiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz Genel Sağlık Sigortasını ilk getirdiğimizde, birileri ısrarla, ‘Olmaz, yürümez, yürütemezsiniz, batarsınız, bitersiniz’ diyerek önümüzü kesmeye çalıştı. Ama işte görüyorsunuz, yılbaşı itibariyle 5 yıl geride kaldı ve sistem tıkır tıkır işliyor. Biz neye inandık? ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.’ İşte bu anlayışımızın en somut tezahürlerinden biri olan bu uygulamayı incelemek, yerinde görmek için, dünyanın her yerinden ülkemize heyetler geliyor” dedi.
“VATANDAŞLARIMIZA DOKTORUNU SEÇME İMKÂNI SUNDUK”
Gerçekleştirdikleri sağlık reformuyla, birbirinden ayrı sosyal güvenlik kurumlarına, meslek teşekküllerine ait hastaneleri birleştirdiklerini ve bugün her vatandaşın bu hastanelere başvurup hizmet alabildiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Vatandaşlarımıza muayene olacağı doktoru seçebilmeye kadar varan imkânlar sunduk. Eskiden bırakın hastaneyi, muayeneyi, ilaç almak bile başlı başına bir dertti. Bunları hep anneler babalar olarak hep yaşadınız, yaşadık. Şimdi, herkes ilacını dilediği eczaneden alabiliyor. Tabii gençler eski Türkiye’yi bilmedikleri için, bu anlattıklarımı kavramakta zorluk çekiyor olabilirler. Ama şöyle 40 yaş üstü bu çileleri nasıl çektiğimizi herhalde gayet iyi bilir. İbret almazsak, ibretlik oluruz. İşte biz ibret alarak bütün bu yanlışları düzelttik, şimdi geleceğe farklı bakıyoruz” diye konuştu.
“2023 HEDEFLERİMİZİ SABOTE EDEMEYECEKLER”
“Nereden geldiğimizi bilmezsek, nereye gideceğimizi de kestiremeyiz. Her alanda sürekli bu muhasebeyi yapmalı, adımlarımızı da ona göre atmalıyız” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan sosyal güvenliğin, Türkiye’nin yaşadığı büyük değişimin işaretlerinden sadece biri olduğunu, ulaşımdan toplu konuta, enerjiden eğitime, tarımdan spora kadar her alanda bu değişimin yaşandığını ifade etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerinin devamında şunları söyledi: “Sadece fiziki gelişmeyle kalmadık, demokraside de çok önemli ilerlemeler kaydettik. Millî irade kavramına bizim kadar atıfta bulunan, bizim kadar titizlik gösteren, bizim kadar sahip çıkan bir başka siyasi kadro ve dönem, herhâlde yoktur. Daha da önemlisi Türkiye, tarihinde ilk defa, bir darbe girişimini vatandaşlarının kararlı duruşu ve direnişiyle boşa çıkarılmıştır. Milletimiz 15 Temmuz’da, bizi, demokrasiye çaba sarf etmeden sahip olan bir ülke gözüyle bakanları utandıracak bir cesaret ve kahramanlık sergilemiştir.”
15 Temmuz darbe girişiminin, TBMM’nin açıldığı 23 Nisan 1920, gerçek anlamda çok partili hayata geçilen 14 Mayıs 1950 seçimleri kadar önemli bir dönüm noktası olduğuna; milletin darbeyi boşa çıkarmasının, Çanakkale ve Kurtuluş Savaşları ile aynı çizgide görülmesi gerektiğine vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2013 yılından bu yana art arda yaşanan olayların, Türkiye’nin yeni bir istiklal mücadelesi içinde olduğunu gösterdiğini söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu defa muhatabımız, kendi isimleri ve askeriyle karşımıza çıkan düşmanlar değil, onların kullandıkları maşalar olan terör örgütleridir. İsimlerinin, söylemlerinin farklı olduğunu bakmayın; PKK, DEAŞ, FETÖ, YPG, DHKP-C ve diğerleri; hepsi de aynı senaryonun oyuncularıdır, birbirlerinden farkı yok. Tüm terör örgütlerinin tek bir vazifesi, tek bir misyonu vardır. Bu da, millî birliğimizi, ülkemizin bütünlüğünü tehdit etmek suretiyle Türkiye’nin önünü kesmek, ayağına pranga vurmak, 2023 hedeflerini sabote etmektir. Edemeyecekler. Biz göremeyeceğiz ama inşallah torunlarımız görecek. İnşallah 2053’ü de bu milletin evlatları gerçekleştirecek, 2071’i de” şeklinde konuştu.
“ÇOCUKLARIMIZA, MİLLÎ VE MANEVİ DEĞERLERİ ÖĞRETMELİYİZ”
Yakın dönemde gerçekleştirilen terör saldırılarına işaret ederek bu topraklarda bin yıldır mücadele verildiğine değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: “Biz, bu topraklar için bin yıldır kesintisiz kan döküyoruz. Bayrağımızın rengi, estetik durduğu için değil, şehitlerimizin kanlarıyla sulandığı için kırmızıdır. Minarelerden okunan ezanlar, salâlar, sadece insanlarımızı ibadete çağırmıyor; aynı zamanda bu toprakların ilelebet bizim vatanımız olduğunu her gün tüm dünyaya haykırıyor. Milletimizin bayrak ve ezan hassasiyeti, bu değerleri istiklalinin ve istikbalinin en güçlü sembolleri görmesinden kaynaklanır, bunu böyle bilelim. Bayrağa ve ezana saygısı olmayan hiç kimsenin bu milleti anlaması, bu milletle yüreğini birleştirebilmesi, aynı istikamete bakabilmesi, yürüyebilmesi mümkün değildir. Bunun için, aileden başlayarak, okulda ve hayatın her alanında çocuklarımıza millî ve manevi değerlerimizi öğretmenin, benimsetmenin çabası içinde olmalıyız. Değerleri olmayan insan, dalından kopmuş bir yaprak gibidir, nereye savrulacağını rüzgâr belirler. Hâlbuki biz, tıpkı bir ulu çınar gibi, binlerce yıllık şanlı bir geçmişe, devlet geleneğine, medeniyet birikimine sahip bir milletiz. Geçmişi birkaç yüzyılı bulmayan coğrafyalarda, sıradan hadiseler üzerinden tarih inşa edilmeye çalışılırken, bizim elimizdeki hazinenin kıymetini bilmiyor olmamız, ne acıdır. İnşallah önümüzdeki dönemde, çocuklarımıza hem medya aracılığıyla, hem eğitim kurumlarında tarihimizi, kültürümüzü, medeniyetimizi en iyi, en doğru şekilde öğretecek bir atmosferi hep birlikte inşa edeceğiz.”
Türkiye’ye yönelik saldırıların en önemli araçlarından birinin ekonomi olduğuna ve 2013 yılından beri ülkenin maruz kaldığı saldırıların ekonomi boyutuyla kurgulanıp sahnelendiğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu durumun, ‘ekonomiyi durdurma’ çağrılarından sanayicilere ‘yatırım yapmayın paranızı bankada tutun’ söylemlerine kadar, pek çok emaresinin açıkça ortada olduğunu dile getirdi.
“YATIRIMCI KREDİ ALABİLECEK Kİ MEVCUT YATIRIMINI GENİŞLETSİN”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sanayiciye ‘Paranızı bankada tutun’ demenin, ‘Paranı o finans kuruluşlarının sahiplerine ver, onlar hiçbir yatırım yapmadan reel sektöre, oradan korkunç vurgunlar vursun’ anlamına geldiğini dile getirerek şu açıklamaları yaptı: “Finans sektörünün sahibi durumunda olanlar eğer bu ülkede girişimciye, yatırımcıya gerekli kredi musluklarını açmıyorsa, açık söylüyorum; kim ne derse desin karşısında bizi bulacaktır, hükûmeti bulacaktır, bu budur. Çünkü yatırımcı kredi alabilecek ki mevcut yatırımı varsa onu genişletsin veya yeni yatırımlara girsin. Bu yatırım yapıldığı zaman ne olacak? İstihdam olacak. Sizler bu işin içindesiniz. İstihdam olunca ne olacak? Üretim olacak. Bir de eğer bu kredi muslukları açıldığında bu verilen krediler böyle insanı çıldırtırcasına yüksek faizle olmaz da hakikaten dürüst bir şekilde düşük faizle olursa, yatırımcının rekabet gücünü de artıracaktır. Bu da olduğu zaman, o zaman Türkiye’nin sıçrama yapması çok daha kısa, çok daha çabuk olacaktır. Şimdi benim bu sözlerim tabii birilerinin hoşuna gitmez, bundan memnun olmazlar. Hatta bazıları da, ‘Cumhurbaşkanı olarak siz bunları söylemeyin, bunları başkaları söyler’ der. Olur mu canım, ben sorumluluk makamındayım, ben söylemezsem olur mu? Bu millet bize oyunu verirken ne dedi? Benim haklarımı sonuna kadar koru dedi, biz de sonuna kadar korumaya mecburuz. Acımasız parayı kullananları ben, ‘ekonomik terör estiriyorlar’ diye vasıflandırıyorum; Bunun başka izahı yok.”
Türkiye’nin en önemli markası olan İstanbul’a bir gün bölücü örgüt, diğer gün DEAŞ tarafından saldırılmasının tesadüfi olmadığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Son dönemde döviz kurlarında yaşanan hızlı artışın rasyonel sebeplere dayanmadığını, meselenin üreticileri ve tüketicileri tedirgin ederek ekonomiyi yavaşlatmak olduğunu kim inkâr edebilir? Bakıyorsunuz tarlada domates 1 lira, ama geliyor buraya, çarşıya, pazara, eve aldığımız zaman 7 lira, 8 lira, ta buralara kadar çıkıyor. Ne bu? Bu arada olanlar kimler? İnsaf insaf, bunları da konuştuk. Dedik bu işe kesinlikle bir çözüm bulmamız lazım” dedi.
ARTUKLU HABER AJANSI-MARDİN