Kadife Karakuş, Vakıf Dergisi`nde çıkan bir yazısında ise babasına dair bildiklerini şöyle anlatıyor:
"Ben babamı ne gördüm ne de sesini duydum. Aramıza, hayatımızın tam ortasına bir mayın döşemişler 1994 yılının Şubat ayında...
Babam tezkeresini alamadan 15 gün askerlik süresi uzatması almış! Tam on beş gün… Yarım bir ay... Bana 15 gün sonra getirebilmek için küçük bir elbise almış.
Süresi uzayınca, o tarihte tezkeresini almış olan silah arkadaşına vermiş ki aynı yaşlardaki küçük kızına götürüp sevindirsin istemiş. `Ben daha buradayım nasıl olsa bir tane daha alırım Kadife için` demiş. Demiş ama ne alabilmiş, ne de getirebilmiş. Şimdi böyle düşünceli bir babanın kızı olmak, ardında böyle buruk da olsa güzel anılarını bırakan bir şehidin kızı olmak sizce de çok değerli ve güzel bir şey değil mi?"
Vakıf sayesinde, babasız kalan tek çocuğun kendisi olmadığını anladığını anlatan Karakuş, "Bana İstanbul`daki birinci yılımda 100 kader arkadaşı, ikinci yılımda 70 kader arkadaşı tanıştırdılar. Bizleri kaynaştırdılar. Orada tanıdım daha on birinci ayında babasını kaybeden Bilge Çicek’i… O da benim gibi on bir aylık bir bebekmiş. Bunları paylaşırken ikimiz de ağladık belki ama mutlu da olduk. Yalnız olmadığımızı fark ettik. Şimdi Mehmetçik Vakfı benim için gerçekten çok şey ifade ediyor dersem anlarsınız sanırım beni… Nasıl şu an Mehmetçik Vakfı bizlere destek veriyor ben de hayatımın diğer yarısında benim gibi kader arkadaşlarıma desteklerimi sunmayı bir borç edineceğim" diyor.