Eşekler dayanıklılığı, sabrı ve inadıyla bilinen ilginç hayvanlardır. Değişik kültürlerde taşımacılıkta tercih edilmelerinin nedeni atlardan daha dayanıklı, develerden daha akıllı olması söylentisidir.
MARDİN'İN ÇİLEKEŞ EŞEKLERİ
Eşekler dayanıklılığı, sabrı ve inadıyla bilinen ilginç hayvanlardır. Değişik kültürlerde taşımacılıkta tercih edilmelerinin nedeni atlardan daha dayanıklı, develerden daha akıllı olması söylentisidir. Eski kervan taşımacılığında kervan başını çekenler eşeklerdir, çünkü gittiği yolu unutmaz iyi öncülük yapar denilmektedir.
Edabiyatta da övgüyle sözü edilen eşekler için unutulmaz şarkılar, şiirler, kitaplar yazılmıştır. Örneğin Barış Manço'nun "Arkadaşım eşek" şarkısını bilmeyen yoktur herhalde.
Aziz Nesin'in "Ölmüş eşek" adlı kitabındaki Tahtalı köydeki eşeğin arkadaşı eşekarısına yazdığı mektuplarda ölene kadar yaşadıklarını trajikomik bir şekilde anlatması nasıl unutulabilir.
Deyimlerde de eşeklerin hayatımızdaki yeri çok iyi ifade edilir. Eşek gözlü, eşek inadı, eşek kafası, eşek şakası ve daha nice eşek deyimleri dilimizde kullanılmaktadır. Bir söz vardır "eşek kulağı kesilmekle küheylan olmaz" ya da "eşek büyümekle tavla başı olmaz". Herkese toplumdaki yerini hatırlatmak için güzel sözlerdir bunlar, eşek üzerinden örneklendirilmesi bence eşeğin değerini de arttırıyor.
Okuduğum bir yazı bana Mardin'de çöp taşıyan eşeklerin durumunu hatırlattı. Bu çilekeş eşeklerin Mardin'in dik yokuşlarını iniş çıkışlarını hatırlayıp bir kez daha derin üzüntü duydum.
Bu eşekler yüzünden bir keresinde CNN'de Mardin hakkında yanlış bilgi veren Avustralyalı bir gazeteci ile tartışmıştım. Gazeteci Hanım Mardin'de eşeklerin kapılarda bağlı olduğunu görünce onların evcil hayvan olduğunu, kedi köpek gibi her evin bir eşeği olduğunu düşünmüş, ve anırmalarının çok tuhaf bir manzara oluşturduğunu yazmıştı. Bu durumu adeta 8 sütuna manşet gibi yazmıştı. Kendisine açıklama yaptıktan sonra gerekli düzeltme yapmasını beklerken gazeteci hanım İzmir'deki bir cami için çok daha kötü bir haberi yapmasın mı? Ben de sadece bana cevap hakkı doğmuş gibi kendisine yine bir sitemde bulmuştum.
Hatırladığım ikinci olay Dost adlı eşeğin başına gelenler yüzünden yerel yönetimlerin Hayvan hakları dernekleri, kuruluşları tarafından şiddetle eleştirilmesiydi. Uzun süre gazetelerde konu olmuştu, olay üzerinden bütün Mardinlilerin hayvan düşmanı gibi gösterilmesi beni çok üzmüştü.
Eşek hikayeleri bitmez. Mardin'de merkeplerle çöp toplama işi dar ve merdivenli sokaklarda halâ devam ediyor. Herhangi bir konunun uzun süre gündemde kalması ve çözümlenememesi durumlarında kullanılan bir deyim vardır; "eşek hikayesine döndü".
Mardin'de çöp taşımacılığının merkepler tarafından yapılmasına bir çözüm bulunamaması hep bu deyimi hatırlatıyor. Eşek hikayesi...
Maalesef Mardin'in hikayeleri bitmez, her konuda biz Mardinliler dernekler kurarız, akademiler, atölyeler, yabancı uzmanlar ile teati, akil kişilerden oluşan ekipler oluşturma gibi çeşit çeşit oluşumlar sürer gider. Umudumuz bitmez, biz maksat etkinlik olsun derken her yeni yerel yönetim yeni vaatlerle gelir gider, hayat devam eder. Umudumuz yeni yerel yönetimde. Acaba yurt dışından uzman getirsek mi?
Aşağıdaki eşek hikayesini okuyanların gülümseyeceğini düşünerek paylaşıyorum.
Eşek bulamazsak...!
Yazan; Adem Şahin
Bizler de köylerde dağda bayırda eşek yolu bilir denilerek eşeğe emanet edilerek büyüyen çocuklardık.
Eşek bir defa gittiği yolu asla unutmaz, bu yüzden değerli ve makbul kurban sayılan "develere kılavuzluk" yaparlar...
Eşek,bir mühendis gibi yokuşları matematiksel bir eğimle katederek, kısa mesafeleri de virajlar alarak çıkar.
Eşek,bir kere düştüğü çukura ikinci kez düşmediği gibi,bir kere bastığı bataklığa bir daha basmaz…
Eşek,sıpasını doğururken kimseden yardım almaz, bakımını ve eğitimini kendisi verir…
Eşek,kendine iyilik yapanı da,kötülük yapanı da asla unutmaz...
Eşeğin gözleri harikadır, yakından bakınca içinde kaybolursunuz...Bu yüzden bazı insanımsı yaratıklara eşek demek, eşeklere yapılmış hakaret olur.
1950’li yıllarda Amerikalı mühendisler gelmiş Türkiye’ye.Küçük Amerika olacağız diye ilk heveslendiğimiz günler.Bir kısım imar çalışmalarına rehberlik ediyorlarmış. O zamanlarda bizde yol güzergahını belirleyecek alet yok, eleman yok…Nafia mühendisleri eşeği yokuşa sürüyorlar, arkasından elemanlar şeritmetre çekiyorve eşeğin ayak izlerine kazık çakıp istikamet belirliyorlarmış.Bunu gören Amerikalı mühendis, pratiği kavrayamamış ve sormuş: “Ne yapıyorlar böyle?” “Rampada yolun güzergahını belirliyorlar”.
“Nasıl yani, anlayamadım?”
"Eşek % 7 eğimin üstüne çıkmaz,biz de eşeğin izinde kazık çakıp rampada yol güzergahı belirliyoruz" demişler.
Amerikalı katılarak gülmeye başlamış.
Yatışınca da sormuş:
"Peki, eşek bulamayınca ne yapıyorsunuz?"
Yetkili cevap vermiş: "Amerika’dan mühendis getirtiyoruz".
NESRİN AYKAÇ-MARDİN