Mardinli Barış Aktivisti ve Mezopotamya Gazeteciler Derneği Başkanı Cemil Aydoğan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan`a yönelik açık Mektup yayınladı.
Toplumların ve şahsiyetlerin geçmişi geleceklerin aynasıdır sözü ile başlamak istiyorum. Bir devlet siyasi ve ekonomik olarak sıkıntıya düştüğünde tarihindeki dostlarını ve düşmanlarını göz önünde bulundurmak zorunluluğunu duymaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti belkide siyasi olarak talihin en zor dönemini yaşamaktadır. Bir taraftan Fetö’nün askeri darbe girişimi ve bıraktığı talibatlar ayrıca bu darbenin gebe olduğu ulusalcı ve kemalist bir darbe tehlikesinin halen kapıda olduğu zorlu ve skıntılı bir dönemi yaşıyoruz.
Arkasında süper güçler avrupa birliği , Nato ve İran gibi sistemleri Türkiyenin Orta Doğuda ekonomik ve siyasi olarak güçlü olmasından rahatsızlık duyduğu ve ülkemizi bir askeri batakliğa sokmak için son derece sinsi politikalar peşinde olduklarına tanık olmaktayız. Bir taraftan kendi içindeki direksiyonu uluslararası güçlere kaptıran PKK’nin Hendek macerasından sonra büyük çapta kitle desteğini kaybetmekle beraber halen büyük talibatlar peşinde olduğu ve aralıksız olarak herkesi hedef alan kanlı eylemlerine devam etmekedir.
Suriye ve musulda netleşmeyen kimin kazanacağı ve kaybedeceği belli olmayan karanlık bir savaşa adım adım yürümekteyiz. Ancak bilinen bir gerçek vardır Irak Kürdistanı Suudi Arabistan ve Katar Dışında Orta Doğuda bizlere destek veren herhangi bir ülke bulunmamaktadır.
Orta Doğuda Proje peşinde olan süper güçler hem İran ve hem Türkiyenin büyük güç olmasından rahatsızlık duyuyorlar önce bu güçlerden birinin tasfiye etmesi gerekiyor.
Bizde tarihimizden ders çıkarmasak akıllı ve soğuk kanlı davranmassak korkarım ilk tasfiye sırası bize gelecektir. Daha sonra irana sıra gelecektir. Böylesi kritik bir ortamda Türkiyenin öz gücüne dayanarak talihi tecrübesinden güç alarak Selçukludan günümüze kadar ortadoğu tarihine damgasını vuran Türk, Kürt ülke ve cephe birliğine göz atmakta fayda vardır.
1071’de Selçuklu Hükümdarı Alpaslan bizans kralı Romen Diyojen’e Karşı giriştiği savaşta Onbin Kürdistan Suarisinin desteği ile Bizansı yenerek Anadolu kapılarını selçuklulara Açan kürt halkını İtifak desteği olmuştur.
1170’de Kürtler Anadoluda Selçukluların desteği ve Ortadoğuda Arapların desteği ile Ortadoğuda Haçlı ordularına karşı Tarihi ve esnafevi bir zafer kazanan Selehaddin Eyyubi olmuştur. Selahaddin Olmasaydı belki bugün Ortadoğu ve Anadolunun hepsi Hiristiyan dinini zorla kabul etmek zorunda kalmış olacaktı .
1514’de Çaldıran savaşında Yavuz Sultan Selim Suni Ağırlıklı Kürt Ordusu ile şii ağırlıklı Şah İsmail ordusuna karşı bu zaferi kazanmamış olsaydı bugün sahip olduğumuz coğrafyanın belkide hepsi Şii olmak zorunda kalırdı. Ve Osmanlı da muhtemelen Tarihten silinmiş olurdu.
Ulusal kurtuluş mücadelesinde Kürt halkı devletin desteği olmadan kendi öz güçleriyle Karayılan , Diyapağa , Şehsait gibi önemli şahsiyetlerin önderliğinde İngiliz ve Fransızlara karşı savaşarak kurtuluş mücadelesine kendilerine aktif destek vermiş . Topraklarını kurtarmalarına rağmen Türk kardeşleriyle omuz omuza savaşarak Türkiye Cumhuriyetinin kurtuluşunu tüm halkların desteğinde zafere götürmüşlerdir. Osmanlıda Cumhuriyet dönemine kadar Türkiye halkına hiç ihanet etmeden insanlık tarihine kardeş halklar olarak geçmeyi başarmışlardır . Ancak ne yazıkki Kürtler Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan oldular. Bu can siperane fedakarlığa rağmen Mustafa Kemal’in Çevresinde bulunan Irkçı, Yarı kominist , Yarı kapitalist , İsmet Paşa gibi bazı şahsiyetlerin yanlış yönlendirmeleri ile Kürt halkının Osmanlıda kazanmış oldukları kısmi özerklik haklarınıda gasp ederek Burjuva Demokratik devrimi yerine milliyetçi , Irkçı ve Asimilasyoncu bir sistemi hayata geçirdiler . Ogün bugündür Kürtlerin kendi özgürlüklerini kazanmak için kanlı çatışmalar günümize kadar devam etmiştir.
SAYIN CUMHURBAŞKANIM
Tarihsel belgeler ışığında Türkiye , Suriye İran ve Irak’ta Kürt halkına Abelik yaparak yeni bir ortadoğu politikası gereklidir. Bu iç ve dış düşmanların Aktif olduğu bu dönemde kürt halkının büyük çoğunluğunun desteğini arkasına alan bir Türkiyenin yenilmesi Sıtratejik olarak mümkün değildir.
Bir Barış Savunucusu olarak 23 Eylül 2016 tarihinde genel sektererliğinizde kayda alınan bölge halkı tarafında saygı duyulan 7 kanaat önderi adına sizlerden bir randevu talebimiz olmuştur.
Bizler Türkiye Cumhuriyeti Sınırları içinde Öz yönetim, Özsavunma ve Özyargı gibi talepleri halkımızla beraber kabul etmediğimizi belirtmek istiyoruz Ancak halkımızın kendisini dili ile
Demokratik kimlik ve kültürleri ile taşıma imkanlarından feragat etmediğimizinde bilinmesini istiyoruz.
Bölgenin Silahlardan arındırılması ile beraber herkesi kapsayan bir genel afın’da akabinde hayata geçirilmesini diliyoruz. Ülkemizin sınırları içinde bulunan Mezopotamya ve Anadolu Coğrafyasında Barışı getirecek bu tarihi ve onurlu anahtara cesaretle talip olduğumuzu gereken destek ve sorumluluğun tarafımıza verilmesini en derin saygılarımla arz ederim .
Cemil AYDOĞAN
ARTUKLU HABER AJANSI-MARDİN
HABER:MEMET GÖKBALIK