Kadınların yaşam haklarını garanti altına almak üzere ciddi ve kapsamlı bir eylem planı hazırlanması gerektiğini söyleyen Baro Kadın Hakları Merkezi Başkanı Seher Yalçınkaya Çetin, bu planın kağıt üzerinde kalmaması, fiili olarak yaşama geçirilmesi gerekt
Kadınların yaşam haklarını garanti altına almak üzere ciddi ve kapsamlı bir eylem planı hazırlanması gerektiğini söyleyen Baro Kadın Hakları Merkezi Başkanı Seher Yalçınkaya Çetin, bu planın kağıt üzerinde kalmaması, fiili olarak yaşama geçirilmesi gerektiğini de altını çizdi.
Mersin Barosu Başkanlığı, 8 Mart Kadınlar Günü etkinliklerini sürdürüyor. Bu kapsamda Adliye’deki Avukatlar Odası’nda, Baro Kadın Hakları Merkezi Seher Yalçınkaya Çetin bir basın açıklaması yaptı. Dünya Kadınlar Günü’nün kadınların eşit işe eşit ücret, günde sekiz saat çalışma ve doğum izni talepleriyle 1857 yılında başlattıkları eşitlik mücadelesinde, hakları uğruna can verdiği gün olduğunu söyleyen Çetin, “Günümüzde 8 Mart’lar, kadın sorunlarına çözüm önerilerinin kadınlara karşı her türlü ayrımcılığın kaldırılması ve kadına yönelik şiddete son verilmesi istemlerinin; bir kez daha dile getirildiği gündür. Yoksulluk, eşitsizlik ve sosyal adaletsizlik dünyada kadınları erkeklerden daha çok etkilemektedir. Halen tüm toplumlarda kadınlar daha az eğitim almakta, okuma yazma öğrenmeleri engellenmektedir. Türkiye’ de kadınlar siyasal hayatta ve gerek kamu gerekse özel işletmelerde yönetici olarak temsil edilmemektedir.
Son günlerde giderek artan sayıda kadın eşi, eski eşi veya sevgilisi tarafından şiddet görmekte, öldürülmekte ve cinayete kurban gitmekte, şiddet olaylarına maruz kalmaktadır. Kadına yönelik şiddet “kamusal veya özel yaşamda kadınlara fiziksel, cinsel veya psikolojik acı, ıstırap veren ya da verebilecek olan cinsiyete dayanan bir eylem, tehdit, zorlama, keyfi olarak özgürlükten, ekonomik gereksinimlerden yoksun bırakma” olarak tanımlanmaktadır. Kadınlara yönelik şiddet halen en utanç verici insan hakları ihlallerindendir. Dünya ve Türkiye`de kadınlara yönelik şiddet her geçen gün artmaktadır. Resmi rakamlara göre 7 yılda yüzde 1400 artış göstermiştir. Ülkemizde kadınlar, yaşamın her alanında şiddete maruz kalmaktadır. Ama kadınlar en çok eşleri ya da sevgilileri tarafından şiddete maruz bırakılmaktadırlar” dedi.
“KADIN HAYATI BOYUNCA ŞİDDETE MARUZ KALIYOR”
Kadına şiddet ile ilgili çarpıcı rakamlarda veren Seher Yalçınkaya Çetin, ‘hayatı boyunca’ eşinden en az bir kez fiziksel şiddet görmüş kadınların oranının Türkiye genelinde yüzde 39 olduğunu söyledi. “Boşanmış ve ayrılmış kadınların yüzde 78’i fiziksel şiddete maruz kalmaktadır” diyen Çetin, “Eğitim düzeyi arttıkça fiziksel şiddet gördüğünü söyleyen kadınların oranı azalmaktadır. Okuma yazma bilmeyen kadınlar arasında en az bir kez fiziksel şiddete maruz kaldığını söyleyenlerin oranı yüzde 43 iken, yüksek öğrenim görmüş kadınlar arasında bu oran yüzde 12’dir. Kadına yönelik şiddete yasal önlemlerin alınması ile ilgili bir sorun da, kadına yönelik şiddet davalarında ‘haksız tahrik indirimi’ uygulanmaktadır; Halen mevcut yasalara göre yargı organlarınca cinsel tacize uğrayan çocuk ve kadınların ruh sağlığının bozulup bozulmadığını değerlendirmeleri istenmektedir. Şiddete uğramak kadınlarda birçok ruhsal hastalığın oluşumunu tetiklemektedir” diye konuştu.
İŞTE TALEPLER
Türkiye Barolar Birliği Kadın Hakları Merkezi’nin tüm bu olumsuzlukların giderilmesi için öneri ve taleplerini di sıralayan Çetin, şunları söyledi; “İmzalanmış olan uluslararası sözleşmelerin yaşama geçirilmesi: 2006/17 sayılı Başbakanlık Genelgesi gibi olumlu yöndeki tüm hukuksal düzenlemeler köklü yapısal çözümler üretilmesi beklenmeden uygulamaya konmalıdır. Türkiye’nin kabul ettiği Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi (CEDAW)’ne göre; Türkiye, toplumsal cinsiyet eşitsizliklerini gidermekle ve kadına yönelik şiddeti önlemekle mükelleftir. Kadınların yaşam haklarını garanti altına almak üzere ciddi ve kapsamlı bir eylem planı hazırlanmalı, gerekli tüm adımlar atılmalı ve fiili olarak yaşama geçirilmelidir. Türkiye Büyük Millet Meclisi Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu faaliyet raporu ve Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü’nün hazırladığı eylem planları hızla uygulanmaya geçirilmelidir. Kadına yönelik şiddet davalarında uygulanan ‘haksız tahrik indirimleri’ kaldırılmalı, 5237 sayılı TCK’nın 29. Maddesi uygulanmamalıdır. Namus cinayetleri, uluslararası hukuk açısından yargısız infaz olarak kabul edilmektedir. Bu cinayetleri engellemek için farklı düzeylerde stratejiler geliştirilmelidir. Şiddet gören, ölümle tehdit edilen kadınlar tüm yasal haklarını kullanmaları sağlanmalıdır. Kadınlara yönelik her tür düzenleme kadınların ve kadın örgütlerinin görüşleri alınarak yapılmalıdır. Sivil Toplum Kuruluşlarının talepleri karşılanmalı, çalışmalarına destek verilmelidir. Toplumsal cinsiyet ayrımcılığı ile mücadele için geliştirilecek etkili politikalar hızla yaşama geçirilmelidir. Kadınlarımızı anladığımız, saygı duyduğumuz, yaşam ve özgürlük hakkı başta olmak üzere sağlık, eğitim, yiyecek, barınma ve toplumsal hizmetler de içinde olmak üzere sağlığına ve esenliğine uygun bir yaşam düzeyine kavuşma mal ve mülk edinme; çalışma, işini seçme özgürlüğüne saygı duyulduğu ölçüde mutlu bir dünya kurmuş oluruz”.
Baro Başkanı Alpay Antmen’in de kısa bir konuşma yaptığı etkinlik, resim sergisi açılışı ile sürdü.
ARTUKLU HABER AJANSI-MERSİN