3. Yargı Paketi'nin yasalaşmasıyla, devletin birey temel hak ve özgürlüklerine hukuk dışı müdahalelerinin artacağını savunan Başkan Antmen, özellikle ceza yargılamasında ülkemizin insan hakları karnesinin de zayıflayacağını söyledi
3. Yargı Paketi’nin yasalaşmasıyla, devletin birey temel hak ve özgürlüklerine hukuk dışı müdahalelerinin artacağını savunan Başkan Antmen, özellikle ceza yargılamasında ülkemizin insan hakları karnesinin de zayıflayacağını söyledi.
Kamuoyunda 3. Yargı Paketi olarak da bilinen düzenlemelerle ilgili Mersin Barosu Başkanı Alpay Antmen’den, sent açıklamalar geldi. Antmen; “Hukukun üstünlüğü, insan hakları ve adalet ilkelerinin bu ülkede devam etmesini istiyor musunuz? İstemiyor musunuz?” sorusunu gündeme taşıdı.
14.10.2014 tarihli ve 472 Sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi`nin yani, yine bir torba yasa teklifinin bazı maddelerinin, Anayasa, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve uluslararası anlaşmalarla teminat altına alınmış temel hak ve özgürlüklere son derece aykırı düzenlemeler içerdiğini söyleyen Antmen, “Teklifin 21. Maddesi ile 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu`nun ‘Arama ve Elkoyma’ başlıklı dördüncü bölümünde yer alan “Şüpheli veya Sanıkla İlgili Arama” başlıklı 116. Maddesi`ndeki ‘somut delillere dayalı kuvvetli’ ibaresi ‘makul’ şeklinde değiştirilerek, somut delillere dayalı kuvvetli şüphe olmaksızın, sadece makul şüpheye dayanılarak şüphelinin veya sanığın üstü, eşyası, konutu, işyeri veya ona ait diğer yerler aranabilir kılınmaktadır. Halbuki 21 Şubat 2014 tarihli 6526 Sayılı ‘Terörle Mücadele Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’ 6 Mart 2014 günlü ve 28933 Mükerrer sayılı Resmi Gazete`de yayınlanarak “5271 sayılı Kanunun 116’ncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan ‘makul’ ibaresi ‘somut delillere dayalı kuvvetli’ şeklinde değiştirilmiştir.’ şeklindeki düzenlemeyi getirmiştir. Maddenin şu anki hali özel yetkili ağır ceza mahkemelerini de kaldıran daha demokratik düzenlemelere sahipken, 7 ay sonra tekrar geriye dönülmek istenmesi hem hukuki ve hem de toplumsal bakımdan endişe vericidir” dedi.
SAVUNMA ENGELLENİYOR
Teklifin 26. Maddesi ile 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu`nun “Müdafiin dosyayı inceleme yetkisi” başlıklı 153. maddesine de kısıtlamalar getirildiğini işaret eden Alpay Antmen, “Teklife göre müdafiin dosyayı incelemesi veya belgelerden örnek alması soruşturmanın amacını tehlikeye düşürebilecek ise, Cumhuriyet savcısının istemi üzerine hakim kararı ile bu yetki kısıtlanabilecektir. Böyle bir karar sonrası müdafii yakalanan kişinin veya şüphelinin ifadesini içeren tutanak ile bilirkişi raporları ve adı geçenlerin hazır bulunmaya yetkili oldukları diğer adli işlemlere ilişkin tutanaklar hariç dosya içeriğini, muhafaza altına alınmış delilleri, diğer tutanak ve belgeleri inceleyemeyecektir. Halbuki 21 Şubat 2014 tarihli 6526 Sayılı ‘Terörle Mücadele Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’ 6 Mart 2014 günlü ve 28933 Mükerrer sayılı Resmi Gazete`de yayınlanarak 19. maddesi ile 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 153 üncü maddesinin ikinci, üçüncü ve dördüncü fıkralarını kaldırmıştır. Böylece müdafii dosyadaki delil, belge ve tutanakları incelemek suretiyle savunma hazırlayabilmekte, şüphelinin yargıya erişimini, adil yargılanma hakkını, lehine olan delillerin de toplanması hakkını kullanabilmektedir. Bu düzenleme özellikle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları doğrultusunda yapılmış olan yasal bir düzenlemeyken, şimdiki teklifle tutuklama gibi önlemleri de içeren soruşturma evresinde, özellikle şüphelinin aleyhine tanıklık edenlerin ifadelerinin, şüphelinin aleyhine toplanan belge ve bilgilerin müdafii ve şüpheliden gizlenmesi, tartışılamaması, buna uygun savunma yapılamaması vahim sonuçlar doğurabilecektir.
Teklifin 22. maddesi ile 5271 Sayılı Kanun`un ‘Taşınmazlara, hak ve alacaklara el koyma’ başlıklı 128. maddesinin 17 numaralı alt bendi, ‘Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar (madde 309, 311, 312, 313, 314, 315, 316)’ şeklinde katalog suçlar eklenmek suretiyle genişletilmiştir. Teklifin 23. maddesi ile 5271 Sayılı Kanun`un ‘İletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması’ başlıklı 135. maddesi ‘Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar (madde 302, 303, 304, 305, 306, 307, 308)’ ve ‘Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar (madde 309, 311, 312, 313, 314, 315, 316)’ şeklinde katalog suçlar eklenmek suretiyle genişletilmiştir.
Teklifin 24. maddesi ile 5271 Sayılı Kanun`un ‘Gizli soruşturmacı görevlendirilmesi’ başlıklı 139. maddesi ‘Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar (madde 302, 303, 304, 305, 306, 307, 308)’ ve ‘Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar (madde 309, 311, 312, 313, 314, 315, 316)’ şeklinde katalog suçlar eklenmek suretiyle genişletilmiştir.
Teklifin 25. maddesi ile 5271 Sayılı Kanun`un ‘Teknik araçlarla izleme’ başlıklı 140. maddesi ‘Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar (madde 302, 303, 304, 305, 306, 307, 308)’ ve ‘Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar (madde 309, 311, 312, 313, 314, 315, 316)’ şeklinde katalog suçlar eklenmek suretiyle genişletilmiştir.
HUKUKİ REFORMLAR YOK SAYILIYOR
Sistematiğinden de anlaşılacağı üzere teklif, hukuki reform ve kazanımları bir çırpıda yok sayar bir biçimde, arama ve elkoyma - müdafiin dosyayı inceleme yetkisi - taşınmazlara, hak ve alacaklara el koyma – iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması - gizli soruşturmacı görevlendirilmesi - teknik araçlarla izleme gibi özellikle ceza yargılamasının en sorunlu alanlarını ilgilendiren meseleleri içermekte, katalog suçları genişletmektedir. Henüz 2014 Mart ayında yapılmış ve özel yetkili ağır ceza mahkemelerini kaldıran düzenlemeler bir çırpıda geriye döndürülmeye çalışılmaktadır. Bu teklifin yasalaşmasıyla beraber ülkemiz yeni toplu davalarla yüz yüze kalacak, devletin birey temel hak ve özgürlüklerine hukuk dışı müdahaleleri artacak, özellikle ceza yargılamasında ülkemizin insan hakları karnesi zayıflayacaktır.
Defalarca kamuoyu ile paylaşıyoruz, defalarca kamuoyunu bilinçlendirmeye çalışıyoruz, defalarca hukuk ve hukuk devletine vurgu yapıyoruz… Umarım ki bir gün güzel ülkemizde tam ve gerçek demokrasi hâkim olduğunda bize söyleyecek söz kalmayacak diyoruz, ama artık umutlarımız da tükeniyor…
ARTUKLU HABER AJANSI-MERSİN
Anayasa, evrensel hukuk normları, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve AİHM kararlarına aykırı ve ceza avukatlığını işlevsiz hale getirecek bu kanun teklifinin yasalaşmaması, yapılmak istenen yanlıştan dönülmesi demokrasimiz ve insan hakları anlamında büyük önem taşımaktadır” diye konuştu.