Mersin Emniyeti'nin neredeyse kentin tamamını kapsayacak 5 günlük arama talebine olur veren mahkemeye Mersin Barosu'ndan tepki geldi. Arama kararında zaman ve yer bakımından ölçüsüz hareket edildiğini savunan Baro, Bu uygulama ile Polis devleti çağrışım
Mersin Emniyeti’nin neredeyse kentin tamamını kapsayacak 5 günlük arama talebine olur veren mahkemeye Mersin Barosu’ndan tepki geldi. Arama kararında zaman ve yer bakımından ölçüsüz hareket edildiğini savunan Baro, “Bu uygulama ile “Polis devleti çağrışımı yapılıyor” uyarısı yaptı.
Mersin Barosu Başkanlığı; Mersin 3.Sulh Ceza Mahkemesi’nin kent genelinde 5 günlük önleme araması kararına itiraz etti. Konuyla ilgili bir açıklama yapan Mersin Barosu Başkanı Alpay Antmen, Mersin İl Emniyet Müdürlüğü’nün talebi üzerine; Mersin 3.Sulh Ceza Mahkemesi’nin kararı ile kentin bir çok yerinde 2-7 Mayıs tarihleri arasında 5 gün boyunca ve gece de dahil olmak üzere, kişilerin üstü, eşyası ve otolarında önleme araması yapılmasına ve suç unsuru taşıyan eşyalara el konulmasına karar verildiğini söyledi.
“ARAMA GEREKÇENİZ NE?”
Söz konusu geniş kapsamlı önemle aramasının halen devam ettiğini belirten Antmen, “Uluslararası ve Anayasal düzenlemeler; Türkiye Cumhuriyeti Anayasanın 20. Maddesi özel hayatın gizliliğini, 22. Maddesi haberleşme hürriyetini, 23. Maddesi ise seyahat özgürlüğünü düzenlemiş ve güvence altına almıştır. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin 12. Maddesi ile İnsan Hakları Sözleşmesinin 8. Maddesi özel hayatı koruyucu hükümler içermektedir. Yine İHAS madde 8/2 ile Anayasamızın 13.maddesi bu hakların istisnai olarak hangi hallerde sınırlanabileceğini açıklamıştır. Öte yandan arama talep yazısında, arama için makul sebeplerin oluştuğunun gerekçeleriyle birlikte gösterilmesi gerekir. Arama kararında veya emrinde; aramanın sebebi, konusu ve kapsamı, yapılacağı yer, zaman ve geçerli olacağı süre belirtilir. Ancak Mersin’deki geniş kapsamlı arama kararı, hukuka aykırıdır. Temel haklarının sınırlandırılmasını gerektirecek makul ve somut gerekçeler sunulmamıştır. Yukarıda da belirtildiği gibi, özel hayat ve seyahat özgürlüğü uluslararası sözleşmeler ve anayasal düzeyde koruma altına alınacak kadar değerli haklar olup, bu hakların ancak makul sebeplerle ve de istisnai olarak sınırlandırılabileceğidir. Önleme araması verilmesindeki gaye, kamu düzeni, milli güvenlik, genel sağlık, genel ahlak, başkalarının hak ve özgürlükleri için bir tehlikenin önlenmesidir. Fakat bu yetkinin kullanılabilmesi için tehlikenin varlığını gösteren makul ve somut sebeplerin olması gerekmektedir. Halbuki aramaya konu yerler ve tarihlerde, böyle bir tehlikenin varlığını önceden haber veren ciddiyette bir olay veya bir ihbar söz konusu değildir. Somut olayda, gerek İl Emniyet Müdürlüğünün talep yazısında gerekse mahkeme kararında, önleme aramasının yapılmasını gerektirecek tehlikenin varlığını gösteren makul ve somut sebeplerin sunulmadığı görülmektedir” diye konuştu.
“POLİS DEVLETİ ÇAĞRIŞIMI YAPILIYOR”
Arama kararında zaman ve yer bakımından ölçülülük ilkesinin de ihlal edildiğini belirten Başkan Alpay Antmen, arama kararında, aramanın neredeyse coğrafi bakımdan şehir merkezinin yarısını kapsayacak şekilde ve de 5 gün boyunca verilmesine de tepki gösterdi. “Bu çaplı arama kararları, Anayasamızın temel hak ve özgürlüklerinin sınırlandırılmasının sınırını belirleyen 13. Maddesinde ‘ölçülük ilkesinin’ açıkça ihlalidir” diyen Antmen “Geniş kapsamlı arama; demokratik toplum gereklerine aykırıdır. Bu tür uygulamalar, kişilerin güvende olmasından ziyade psikolojik olarak bireylerin huzursuz olmalarına neden olur. Sürekli arama yapmakla suçların önüne geçilemez. Maalesef bu tür uygulamalar polis devleti çağrışımı yapmaktadır. Bu nedenle yer ve zamanı geniş tutulmuş bu türden arama kararları, demokratik toplumlarda gerekli değildir. Öte yandan itiraza konu arama kararı, kanunun isteği gerekçe ve öngördüğü şekilden yoksundur; hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasının hâkim teminatına bağlanmasındaki gaye, bireylerin ve toplumun bu haklarına müdahaleyi zorlaştırmaktır. Oysa ülkemiz kroniğinde bu teminatın bir şekilden öteye anlamı yoktur. Zira, bu tür talepler, hak ve özgürlüklerin koruyucu sıfatı verilen hakimlerce hiç sorgulanmadan kabul edilmektedir. Nitekim somut olayımızda da, genel ve soyut tehlikenin önlenmesi gayesi ile bireylerin somut özgürlükleri kısıtlanmaktadır. İtiraza konu arama kararında, PVSK madde 9 ve AÖAY madde 20’de zikredilen aramanın sebebi, konusu ve kapsamının yeterince işlenmediği, bu itibarla her türlü mahkeme kararının gerekçeli olacağı, gerekçeden kastın kanunun madde ve metinlerinin tekrarının olmadığına değinen Anayasamızın 141/3 maddesine aykırılık teşkil etmektedir. Ayrıca arama kararında, hukuki dayanak olarak gösterilen CMK 116 ve 119. Maddelerin Önleme Aramalarıyla ilgisi yoktur. Zira CMK 116 ve 119.maddeleri sadece adli aramalara ilişkindir. Hak ve özgürlükleri hayratça sınırlayan bu tür kararların, hak ve özgürlükleri korumak adına yetkilendirmiş hakimler tarafından ve gerekli hassasiyet gösterilmeden veriliyor olması ve bu tür kararların ülke genelinde süreklilik arz eder haline gelmesi, polis ile vatandaşı karşı karşıya getirip keyfiliğe yol açmaktadır. Bu tür uygulamalar demokratik bir hukuk devletine geçişimizi geciktirmekte, ülke basında haberlere konu olmakta ve ülkemizin imajını zedelemektedir. Ankara ve İstanbul’da verilen bu tür geniş kapsamlı arama kararlarına karşı yapılan itirazlar kabul edilerek, söz konusu arama kararları kaldırılmıştır. Hukukta birliğin ve eşitliğin sağlanması için bu kararların da göz önünde bulundurulması gerekir. Yukarıda açıklanan nedenlerle, Mersin 3.Sulh Ceza Mahkemesi’nin kararına, CMK madde 268 uyarınca itiraz eder ve söz konusu kararın kaldırılmasını talep ederiz” dedi.
ARTUKLU HABER AJANSI
ÖZEL HABER-MERSİN