Mersinli Ressamın Büyük Başarısı

Mersin Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nden mezun olduktan sonra, değişik tarz ve stilde yaptığı resimlerle dikkatleri üzerine toplayan resim sanatçısı Hakan Ada, İstanbul'da sanatseverlerle bir araya geldi.

Kültür ve Sanat 23.10.2013 11:10:45 0
Mersinli Ressamın  Büyük  Başarısı

Mersin Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nden mezun olduktan sonra, değişik tarz ve stilde yaptığı resimlerle dikkatleri üzerine toplayan resim sanatçısı Hakan Ada,  İstanbul’da sanatseverlerle bir araya geldi.

 

Ada, Yüksek lisans eğitimini Gazi Üniversitesi’nde yaptıktan sonra 2010 yılından beri profesyonel olarak İstanbul’da müzayede ve fuarlara katılarak, sanatseverlerin gözdesi oldu.

“HEDEFLERİME ULAŞTIM”

Resim sanatçısı Ada, Sanat dalındaki yükselişini ve hayallerini nasıl gerçekleştirdiğini Artuklu Haber`e anlattı; “Aslen Mersinliyim ve halen Mersin’de yaşıyorum. İlk sanat eğitimimi Mersin Üniversitesinde aldım. Yüksek lisans eğitimini Gazi Üniversitesi’nde tamamladım. 2010–2012 yılları arasında İlk sergimi Artisan ikinci sergimi Chalabi galerisinde, üçüncüsünü ise galeri artist Çukurcuma’da sergiledim. Ali Faruk müzayedesinde büyük bir çıkış yakalayarak İstanbul’daki sanatseverlerin dikkatini çektim. İstanbul’Beyoğlu’nda 3. Kişisel sergimi açtım. Hedeflerimin başında hep İstanbul vardı. Bunu başardım şimdi yurtdışı hedeflerim var”

“SANAT İNSANI BAŞKA DÜNYALARA TAŞIYOR”

Sanatla uğraşmanın, bildiğimiz yaşantıdan çok çok farklı olduğunu ifade eden Ada, sanatını icra ederken başka dünyalara gittiğini söyledi.

Ada, “ Sanat sizi başka bir dünyada yaşatıyor. Daha doğrusu sanatçılar kendilerine has tasarladıkları dünyayı ya da hayal ettikleri dünyayı resimleriyle buluşturuyorlar. Bunları hem izleyenlere hem de sanatseverlere sunuyorlar. Benim resimlerimdeki problem ise, çocukluğumdan itibaren geçmiş hayatımda yaşadığım ve benliğime dokunan imgeleri resme dönüştürüyorum. Resimler biraz süryalist bir havada gerçekleşiyor. Çünkü bazı mesajlar vermeye çalışıyorum. Özellikle küreselleşmeye karşı, kentleşmeye karşı, teknolojinin doğayı yok etmesine karşı resimlerde mesajlar vermeye çalışıyorum. Genellikle uçan evler oluyor, arabalar ya da yaşadığımız doğadaki hayvanların resmediyorum ve bunların içerisine son sergide figürleri de dahil ettim. Ama bu figürler birazcık daha uç noktada duruyorlar. Birazcık daha erotik duruşları sergileyen figürler. Onlarla da bugünkü Türkiye’deki toplumsal olan olaylara, savaş olaylarına ya da insanların birbirine düşmesi konusundaki olaylara değiniyorum ki ben biraz daha cüretkâr figürler kullanıyorum. Bir nevi aslında süryalist imgelerin altında kısa kısa mesajlar veriyorum. Bu mesajları tabi herkes farklı okuyabilir, herkes farklı değerlendirebilir ama benim amacım kendi dünyamdaki, belleğimdeki, birikimimdeki imgeleri alıp resme dönüştürmek ve bu resimleri insanların okumasına izin vermek aslında. Herkes farklı mesajlar çıkartabilir ama benim önceliğimdeki problem bu. Geçmişteki o birikimden dolayı kendimde tasarladığım, dönüştürdüğüm figürleri resim üzerinde birleştirmek ve uçma hayali, uçma figüründe empoze ederek yeni bir düşünce, yeni bir ana fikir çıkarmak. Resimlerimin ana teması bu” şeklinde konuştu.

“BENDEKİ SANAT YETENEĞİNİ ÖĞRETMENİM KEŞFETTİ”

Lise yıllarında resim öğretmeni tarafından keşfedildiğini ve öğretmeninin ve annesinin desteği ile bu günlere geldiğini söyleyen ressam Ada, “Onlar olmasaydı ben şuan ünlü bir ressam olmazdım” dedi.

Ada, “Ben lise yıllarındayken keşfedildi resim yapma sanatım. Silifke’deki resim öğretmenim Gülsüm Sağlam,  kendisini hala anar, görüşürüm. Haftada 2 saat resim dersi görürdük ve ben o zamanlar bir şeyler karalıyordum, çiziyordum. Bir gün yanına çağırdı ve benim gerçekten resme yetenekli olduğumu söyledi. Onu duyduğumda ben inanmadım. “Yok, hocam o kadar yetenekli olduğumu düşünmüyorum” dedim. “Yok dedi. Ben sendeki o ışığı görüyorum.” Ertesi yıl Silifke Lisesi’nde sanat bölümü açtı ve beni de o bölüme kayıt ettirdi. Ondan sonra profesyonel anlamda yavaş yavaş resimle olan ilişkim daha da değişti. Daha sonra bir yaşama şekline dönüştü. Yani normal insanlar hayatta bir işe girerler, yaşarlar, belli bir maaş alırlar. Hani hayatlarını sürdürürler. Bizde ise tam tersi. Sabah, öğlen, akşam, günün 24 saati resim olmak zorunda ki başarı gelsin. Tam bir yaşama şekli, tam bir değişim. Resim zamanla benim en büyük aşkım oldu. Onun dışında daha fazla büyük bir aşk olmadı bugüne kadar” dedi.

“RESİMLERİMİN MADDİYATA DÖNÜŞECEĞİNİ BİLMEDEN YAPIYORDUM”

Yaptığı resimleri büyük bir aşkla yaptığını ve çok çalışmasına rağmen bu resimlerin bir gün büyük maddiyatla ödülleneceğini düşünmediğini ifade eden Ada, sanatseverlerin dikkatini çektikten sonra hayatının değiştiğini söyledi.

Ada, “Yıllarca hep resim yaptım ama bunun bir gün maddiyata dönüşeceğini düşünmedim. 2010-2012 yıllarında Ali Faruk müzayedelerindeki dikkati çekme noktası da burada başladı. Başta 2 - 2,5 Bin Lira ile başlayan satışlar, 6. Müzayedede 5 Bin Liraya ulaştı ve her müzayede de satışlarımda artış oldu. Sonra kişisel sergilerde ve fuarda 7 Bin ve 8 Bin Liraya ulaştı bu rakamlar. Hatta geçmiş tarihlerde Sabah Gazetesindeki bir galericinin röportajında ismimin altında artık 8 binden satıyor diye haberler çıktı. Şu an ise fiyat her geçen gün artmaya devam ediyor. Satış olmasa fiyatlar artmaz zaten hiçbir zaman. Belli bir seviyeye ulaştığını düşünüyorum” diye konuştu.

“SANATA OLAN İLGİ, İLLERE GÖRE DEĞİŞİYOR”

Türkiye’de sanata olan ilginin şehirlere göre değiştiğini iddia eden ressam Ada, sanatın yasada ve kanunda ki yerini ve kıymetini bilmeyen sanatseverlere de uyarıda bulundu.

Ada, “Her ne kadar ben Mersin’de yaşasam da Mersin’deki sanat anlayışının, sanat fikrinin ya da kolay satılabilen resim mantığının henüz daha geliştiğini düşünmüyorum. Şöyle de bir kanun var aslında. Bunun da henüz daha iş adamlarının tam benimsemediğini bilmiyordum. Artık İstanbul’da birçok işadamı, birçok kolleksiyoner, resim alıp kendi koleksiyonunu,  arşivlerini oluşturuyorlar. Bunun sebebi aldıkları resim karşılığında devlete vergi ödemiyorlar. Sanat işin içine girdiği zaman böyle bir kanun var. İşadamları maalesef bu yönde bir eğilim göstermiyorlar. İstanbul dışında ya da Ankara dışındaki herkes resim alsa, sanat eseri alsa vergiden muaf oluyor. Bunu İstanbul, Ankara belki İzmir gibi şehirler biliyor ama Mersin ve Adana olsun, başka şehirler olsun henüz daha bu bilince ya da bu kültüre erişmiş değil bana göre. Ben yıllardır burada Mersin’de yaşıyorum. Birçok sergiye dahil oldum. Kendim de sergi açtım ama kendileri ya da sanatsever çevre diyeyim henüz daha bu bilince sahip olmadıklarını gördüm” şeklinde konuştu.

Öte yandan hedeflerinin arasında öncelikle İstanbul olduğunu, İstanbul hedefini gerçekleştirdiğini söyleyen genç sanatçı, Yurt dışı deneyimini de Moldova’da katıldığı bir etkinlikte workshop yaparak ilk adımı attığını ve şimdi yurt dışında kişisel sergi çalışmalarına başladığını söyledi.

 

(AHA)BEDİA BARAK/ İSTANBUL

 


16.8° / 9.2°
  • BIST 100

    9367,77%3,72
  • DOLAR

    34,47% 0,05
  • EURO

    36,42% 0,21
  • GRAM ALTIN

    2956,00% 0,72
  • Ç. ALTIN

    4956,37% 0,55