Semih Yalçın?ın ?Engin Ardıç?ın MHP?ye Yönelik Seviyesiz İfadeleri Üzerine Kendisine Gönderdiği Mektup? çok konuşulacak cinsten. Yalçın mektubunda "Daha MHP?nin seçim beyannamesi resmen açıklanmadan partimizin ekonomi programıyla dalga geçmeye cüret ettiğ
Semih Yalçın’ın “Engin Ardıç’ın MHP’ye Yönelik Seviyesiz İfadeleri Üzerine Kendisine Gönderdiği Mektup” çok konuşulacak cinsten. Yalçın mektubunda "Daha MHP’nin seçim beyannamesi resmen açıklanmadan partimizin ekonomi programıyla dalga geçmeye cüret ettiğine göre, zincirlerinden Saraya çekilerek MHP’ye saldırma talimatı aldığın belli…"dedi.
Sayın Engin Ardıç,
Bulunduğun konumu muhafaza edebilmek için AKP muhipliğini kendine vazife edinerek her devrin adamı olmayı becerdin.
Şimdi iktidarın davulunu çalıyor, AKP tellallığı yapıyorsun.
Yarın bir başka parti tek başına iktidara geldiğinde muhalefetteyken ona dizdiğin sövgüleri anında övgüye çevirecek karakterde ve kıratta olduğunu biliyoruz.
Senin; doların üç bin liraya dayanması, vatandaşın cebindeki paranın son iki yılda erimesi, Türkiye’nin bölgesinde yalnızlaşıp iktidarın kendine küçücük devletleri rakip görmesi umurunda değil.
Varsa yoksa iktidar yağcılığı, Erdoğan methüsenası…
Daha MHP’nin seçim beyannamesi resmen açıklanmadan partimizin ekonomi programıyla dalga geçmeye cüret ettiğine göre, zincirlerinden Saraya çekilerek MHP’ye saldırma talimatı aldığın belli…
Ama açıklandığında göreceksin ki siyasi partiler içinde en gerçekçi, en akılcı, Türkiye’nin imkân ve şartlarını dikkate alan tek derli toplu beyanname de MHP’ninki…
2011 genel seçimlerinde de en göz dolduran beyanname MHP’ninkiydi.
Elbette bunların iktidar olunması durumunda hayata geçirilmesi kabildir. Ama sen şimdiden doğmamış çocuğa don biçerek ne kadar kötü niyetli, maksatlı ve çakal tabiatlı olduğunu ortaya koyuyorsun.
Sen, 2011 programında yer alan bazı projelerimiz iktidar tarafından çalındığında bir gazeteci olarak kılını bile kıpırdatmadın. Çünkü iktidara kiralanmış bir kalemsin.
MHP’nin 1998’den beri üzerinde durduğu ve bizzat Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli tarafından hazırlanan “2023’te Lider Türkiye Vizyonu”, AKP tarafından çalınan projelerden sadece bir tanesiydi. AKP’nin proje hırsızlığı ortaya çıktığında da dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan, “Bedeli neyse ödeyelim.” diyerek pervasız ve gayet pişkin bir üslupla işi geçiştirmeye çalışmıştı.
Bugün AKP iktidarının sahip çıktığı projelerin birçoğu 57. hükûmet döneminde başlatılan veya hazırlığı yapılan projelerdir. Yol yapmakla tünel ve metro açmakla övünen AKP’liler, kendilerinden önceki hamleleri yok saymakta, onları kendi başarılarıymış gibi göstererek halkın gözünü boyamaktadır.
2001’de Türkiye’nin batırıldığı iddian ise külliyen martavaldır. 57. hükûmetin aldığı ekonomik tedbirler sayesindedir ki 2002’den sonra AKP iktidarı ekonomik programlarını rahatça uygulama imkânı buldu. AKP hazıra kondu. Ancak kendisine bırakılan miras, hırsızlıklar, yolsuzluklar ve açgözlülükler yüzünden 13 yılda çarçur edildi. Artık deniz bitti, kara göründü.
Bilmiyorsan öğretelim veya unuttuysan hatırlatalım. Dolar 2002’de 1.41 lirayken bugün tam iki katına çıkarak 2,80 lira oldu. Vatandaş bu kış patates ve limonu 8 liraya alabildi. Fakir fukaranın sofrasından eksik olmayan ve geçmişte ucuza alabildiği patatesin fiyatı hâlâ 5 lira civarında.
Son iki yılda et fiyatları iki katına çıktı. İki yıl önce 10 liraya alınan zeytinle peynir artık 20 lira. Kısacası mutfaktaki yangın bacayı sardı.
Piyasadaki reel enflasyon yüzde 40’lara dayandı. Vatandaşın alım gücü 13 yılda yüzde 40 oranında düştü.
Parası olmayan doğru dürüst sağlık hizmeti alamıyor.
Parası olmayan, çocuklarını okutamıyor.
Senin yalakalığını yaptığın iktidarın tepesinde bulunanların çocukları gemiciklerle oynayıp yurt dışında tahsil görürken fakir fukaranın çocukları iktidar tarafından eğitim yuvası olmaktan çıkarılmış okullarda öğrenim görmek zorunda kalıyor.
On milyon civarındaki emekli hayat mücadelesi veriyor.
Dünyanın en pahalı benzininin vatandaşa satıldığı bir ülkeyi 13 yıldır yöneten iktidarın ekonomiyi nasıl batırdığını görmezden gelirken sana ödenen ulufenin karşılığında muhalefete saldırma görevini yerine getiriyorsun.
Daha sayalım mı? Yok yok.
Sen Boğaz’da demlen, keyfine bak. Vatandaşın geçim sıkıntısı senin umurunda mı?
Sen yandaş havuzundan cebine aktarılan ulufeyle İstanbul Boğazı’nda zevk sürerken vatandaş geçim sıkıntısı içinde kıvranıyor.
Hayat pahalılığı, geçim derdi senin umurunda bile değil.
Sonra da gazeteciyim diye boy gösterip sokağa çıkabiliyorsun.
Eğer bir gazeteci hayat pahalılığından söz etmiyor, vatandaşın çektiği sıkıntıları dile getirmiyor ve muhalefete sallıyorsa, bir yerlerini de sallamayı meşrep ve mizaç haline getirmiş demektir.
İktidar nimetlerinin bazı insanların ahlaken tefessühüne ve tereddisine yol açtığı hakikatini senin şahsında görüyoruz.
Bizim bildiğimiz, gazeteciler genellikle iktidarı elinde bulunduran, halkın ve devletin kaynaklarını keyfince harcayıp üzerinde tasarruf eden siyasi partiyi muaheze ederler.
Yanlışlar tekrarlanmasın diye halk adına hükûmeti murakabe ederler.
Sense bugünkü vahim ekonomik tablonun yegâne sorumlusu olan iktidar dururken işi gücü bırakıp muhalefeti ve özellikle de MHP’yi aşağılık ifadelerle eleştiriyorsun.
Bu ne aculluk? Bu ne telaş?
Hem de MHP daha seçim beyannamesini açıklamadan…
Maksatlı ve ön yargılı olduğunu bu kadar açık etmeyi göze aldığına göre, karşılığında büyük dünya nimetleri kapmış olmalısın.
Tayyip Erdoğan’ın şimdiye kadar seni neden keşfetmediğine, Kaçak Saraydaki moral ve motivasyon âlemlerinde, başkanlık gecelerinde kendisini kahkahalarla güldürme görevini neden sana vermediğine şaşıyoruz.
Çünkü senin saraydaki o malum kadron münhal.
Hem arada bir, iktidar tarafından bağlanmış kuşağına Kaçak Saray müdavimleri bir kese altın da sıkıştırırlar. Ha, ne dersin?
“MHP'ye oy verecek olan hiç kimse oyunu ekonomi "saikiyle" vermeyecek. ‘Kürt savaşına devam.’ demiş olmak için verecek. MHP barışa da, çözüm sürecine de şiddetle karşıdır. Ve de "savaşa devam"dan başka hiçbir şey söylemiyor.” şeklindeki tefsir-i şerifine gelince…
Sözünü ettiğin tarzda bir savaş yok ve olmadı. Savaş bölücü terör örgütü PKK ile devlet arasında yaşandı.
Et ve tırnak gibi birbirinden ayrılmayan iki halkı birbirine düşman eden anlayış; MHP’nin değil, yağcılığına soyunduğun iktidarın işidir.
MHP iktidarında Kürt kökenli vatandaşlarımız daha mutlu, daha müreffeh olacaklardır.
Onlar bizim kardeşlerimizdir. MHP saflarında da Kürt kökenli vatandaşlarımız bulunmaktadır. Bizim derdimiz onlarla değil, kendini Kürt kökenli vatandaşların temsilcisi zanneden PKK iledir.
PKK, bütün milletimizin düşmanı Marksist ve bölücü bir örgüttür.
MHP iktidarında PKK’nın işi bitirilecek, Kürt kökenli vatandaşlarımız onların tasallut ve zulümlerinden kurtarılacaktır.
Ayrıca Kürt kökenli vatandaşlarımızın ezici çoğunluğu PKK’nın siyasi kanadına değil, başka partilere oy vermektedir. Buna ne diyeceksin?
MHP’nin terör meselesinden nemalanmadığı da son kamuoyu araştırmalarına göre oylarını ciddi şekilde arttırdığının ortaya çıkmasıyla bir kez daha anlaşılmıştır.
“Terör biterse MHP biter.” diyenlerin alçakça oyunları boşa çıkarılmıştır.
Gelelim sözün sonuna:
Ey ardıç kuşu! Boşuna ötüyorsun!
Sen bu kör atışlarının ve MHP düşmanlığının bir karşılığı olmayacağını sanıyorsan kendini aldatıyorsun.
Kimsenin yaptığı kötülüğün yanına kâr kalmayacağı, hâkim ve savcıların iktidar tarafından ayarlanmadığı, hukukun üstünlüğünün yeniden meriyette olduğu dönemlerin gelmeyeceğini zannediyorsan yanılıyorsun.
Bilesin ki dünya nimetleriyle senin gibi karakter zaafı içindekileri ayartan bu iktidar gidicidir.
AKP gittiğinde sen de artık kıratına ve meşrebine uygun bir meslek ve iş seçersin.
Şurası kesin ki AKP milletin sandık darbesiyle devrildiğinde sen artık Boğaz’da keyfince safa süremeyeceksin!