Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Musul`daki Türk askeri varlığı konusunda TBMM Genel Kurulunu bilgilendirdi.
Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Musul'daki Türk askeri varlığı konusunda TBMM Genel Kurulunu bilgilendirdi.
Hükümet adına Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Musul'daki Türk askeri varlığı konusunda söz talebinde bulundu.
Başika kampında sürdürdükleri askeri eğitim faaliyetleri ve bu bağlamda son günlerde yaşanan gelişmeler hakkında bilgi vermek istediğini ifade eden Yılmaz, savunma politikalarının temel amacının, ulusal güvenliği sağlamak olduğunu söyledi. Yılmaz, bu doğrultuda, Türkiye'nin huzuru ve istikrarı konusunda gerekli her türlü adımı attıklarını ve atmaya devam edeceklerini vurguladı. Yılmaz, son günlerde yaşanan olayları da bu çerçevelerde değerlendirmenin uygun olacağını dile getirdi.
Komşu ülkelerde yaşanan gelişmelerle Türkiye'nin iç barışı, vatandaşların güvenliği ve refahı arasında doğrudan bir bağ bulunduğuna işaret eden Yılmaz, bu çerçevede, çevrelerindeki ülkelerde barış ve istikrarın tesisi için yoğun çaba harcadıklarını vurguladı.
Yılmaz, bu bakımdan Türkiye için en önemli ülkelerden birinin Irak olduğuna işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Geçtiğimiz 30 yıllık sürede Irak'ın yaşadığı her kriz ülkemiz açısından ağır sonuçlar doğurmuştur. Dolayısıyla Irak'ın barış içinde yaşayan müreffeh bir ülke haline gelmesi, ulusal çıkarlarımızın gereğidir. Ne yazık ki Irak ciddi bir bölünmüşlük ve istikrarsızlık içindedir. Suriye'de son 4 senede yaşanan sıkıntılar Irak'ta istikrarın tesisi yönündeki çabaları daha da güçleştirmiştir. 4, 5 yıl önce çok büyük güç kaybeden Irak El Kaidesi Suriye'deki krizle birlikte yeniden canlanmıştır. Bu terörist grubun içinden neşet eden DAEŞ Irak'taki etnik, mezhepsel ve siyasi fay hatlarını istismar etmiştir. Neticede ülkemiz, bölgemiz ve uluslararası camia için açık bir tehdit haline gelmiştir.
DAEŞ'in arz ettiği tehdidin temelinde ise Irak topraklarının üçte birinin kontrol altında tutması ve Musul gibi stratejik, ekonomik ve lojistik açıdan kritik önemi haiz bir vilayeti ele geçirmesi yatmaktadır. Dolayısıyla Irak'ın istikrarının sağlanması, DAEŞ'in etkisiz hale getirilmesinden geçmektedir. Bu da ancak, öncelikle stratejik öneme sahip Musul'un, DAEŞ'ten geri alınmasıyla mümkündür. Bu noktada cevabını aramamız gereken soru Musul'u kimin, hangi güçlerle ve hangi kapasiteyle geri alabileceğidir."
Milli Savunma Bakanı Yılmaz, DAEŞ'in 2014 yaz aylarında tüm dünyayı şaşırtan bir süratle Irak'ın üçte birini kontrolü altına almasının, sadece örgüt mensuplarının sahip olduğu deneyim ve ellerindeki muharebe imkanlarıyla açıklanamayacağını ifade etti.
Yılmaz, "Uluslararası toplumun 2003 yılından bu yana geniş kaynaklar harcadığı, Irak ordusunun Mısır'da konuşlu 70 bin kişilik kuvveti, herhangi bir mukavemet göstermeden Musul'u DEAŞ'e teslim etmiştir" dedi.
Silah endüstrisinin son teknoloji ürünlerinin, Irak ordusunca DAEŞ'in kontrolüne bırakıldığını anımsatan Yılmaz, DAEŞ taarruzu karşısında neredeyse tümü Şiilerden oluşan Irak ordusunun, Sünni bir vilayet olan Musul'u vatan toprağı olarak görmediğini, o toprakları savunmak için tek kurşun dahi sıkmadığını anlattı. Yılmaz, şunları kaydetti:
"Buna mukabil, Musul'un yerel halkı, merkezi hükümetin yıllara şamil dışlayıcı ve mezhepçi siyasetinden duyduğu bıkkınlık ve öfkeyle DAEŞ'a da direniş göstermemiştir. Dolayısıyla bir bütün olarak değerlendirildiğinde, DAEŞ'in Musul'daki ilerleyişinin en önemli nedenlerinden biri, Irak'ta… Diğeri ise grupları dışlayan mezhepçi merkezi yönetimin uygulamalarıdır eskiden. Buradan çıkan sonuç açıktır. DEAŞ'ın etkisiz hale getirilmesinde yerel halk ve kuvvetler, güvenilmesi gereken tek gruptur. Musul gibi bölgelerde, halkın, DAEŞ'le mücadeleye katkı vermesinin sağlanması için DAEŞ sonrası dönemin geçmişteki ayrımcılığa benzemeyeceğine ikna edilmesi şarttır. İşte, bu nedenledir ki gerek Irak Ulusal Meclisi gerekse Irak Hükümeti ulusal muhafızlar fikrinin hayata geçirilmesi için uzun bir süredir yoğun çaba sarf etmektedir. Ancak Irak'ın içinde bulunduğu mevcut durumdan doğrudan sorumlu olan Bağdat'taki bazı çevrelerin sürekli engellemeleri nedeniyle Ulusal Muhafızlar Yasa Tasarısı Irak Parlamentosu'ndan geçememektedir."
Yılmaz, Türkiye'nin DAEŞ'in Irak'taki mevcudiyetine karşı yürütülen mücadelede yerel boyutun arz ettiği önem ışığında Musul ulusal muhafız kuvvetinin çekirdeğini oluşturacak gönüllü kuvvetlerin eğitimine Mart 2015'te Başika Zelikan kampında başladığına işaret etti. Yılmaz, bu desteğin, dönemin Musul Valisi Etil Nüceyfi'nin çağrısı üzerine ve Irak Hükümetinin de bilgisi dahilinde hayata geçirildiğini anımsattı.
Bu kampı Irak Savunma Bakanı El Ubeydi'nin de ziyaret ettiğini, memnuniyetini dile getirdiğini belirten Yılmaz, Irak Hükümetinin, sürecin başından bu yana muhtelif seviyelerde gerçekleştirilen görüşmelerde Başika'daki faaliyetleri hakkında bilgilendirildiğini vurguladı. Yılmaz, ABD makamlarına da Başika'daki çalışmalar hakkında bilgi verildiğini söyledi.
Yılmaz, Irak Hükümetinin ve kamuoyunun bilgisine açık şekilde icra edilen eğitim kapsamında, Başika'da bugüne kadar 2 bin 441 personelin eğitiminin tamamlandığını, bunların bin 40'ının, daha üst düzey eğitim almak üzere Başika kampında bulunduğunu bildirdi. Yılmaz, ayıca farklı yerlerde 2 bin 308 Peşmergeye de eğitim sağlandığını, koalisyona mensup 15 ülke tarafından bugüne kadar yaklaşık 16 bin Iraklıya eğitim verildiğini kaydetti.
Yılmaz, ABD, Almanya, Avustralya, Belçika, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Hollanda, İngiltere, İspanya, İtalya, Macaristan, Norveç, Portekiz ve Yeni Zelanda'nın da burada eğitim verdiğini belirtti.
Yılmaz, şöyle devam etti:
"Türk Silahlı Kuvvetlerince eğitilmiş Irak Kürt Bölgesel Yönetimi güvenlik güçlerinin geçtiğimiz ay Sincar'da elde ettiği başarılar ve önümüzdeki dönemde Musul'a yönelik askeri harekat hazırlıkları, DAEŞ örgütünün Başika kampındaki konuşlu askeri unsurlarımıza karşı bir saldırıda bulunması riskini artırmıştır. Burada, Başika kamp alanının DAEŞ ile cephe hattına birkaç kilometre mesafede bulunduğunu bir kez daha hatırlatmanın faydalı olduğunu düşünüyorum. Kamptaki askerlerimizin can güvenliğini dikkate alarak 4 Aralık 2015'te kampta takviye güç konuşlandırdık. Bu konuşlandırma, bütünüyle kampın savunmasına destek sağlamak amaçlıdır. Tamamen askeri gereklilikten ötürü yapılan bu intikal, bazı odakların kışkırtmasının ve abartılı haberlerin etkisiyle ne yazık ki Irak'taki siyasetin bir aracı haline geldi. Ülkemizin Irak'taki varlığından rahatsız olan çevreler de bu durumu istismar etme fırsatını kaçırmadılar."
Yılmaz, sorunun ikili düzeyde çözülmesi ve artan tansiyonun düşürülmesi için gerekli adımları hızla attıklarını, önlemleri aldıklarını dile getirdi. Yılmaz, bu çerçevede Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun 6 Aralık'ta Irak Başbakanı'na bir mektup gönderdiğini, kendisi ve Dışişleri Bakanı'nın, Iraklı muhataplarıyla telefonla görüştüklerini anlattı. Yılmaz, Başbakan Davutoğlu'nun özel temsilcileri sıfatıyla MİT Müsteşarı ve Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı'nın Bağdat'ı ziyaret ederek, Irak Başbakanı, Dışişleri ve Savunma bakanlarıyla görüştüğünü söyledi.
Yılmaz, yapılan temaslar çerçevesinde sorunu çözmeye dönük iradelerinin göstergesi olarak Başika'daki kamptan askeri varlıklarına ilişkin olarak 14 Aralık tarihi itibariyle yeni bir tanzime gidilerek kuvvetin belirli bir kısmının Kuzey Irak'taki Bamami kampına intikal ettiğini kaydetti.
Türkiye'nin meselenin ikili boyutta halledilmesi için yaptıkları tüm açılımların yanıtsız kaldığını dile getiren Yılmaz, Irak hükümetinin konuyu uluslararası toplumun gündemine taşımak için yoğun çaba harcadığını anımsattı.
Yılmaz, Irak'ın çağrısıyla 18 Aralıkta gerçekleştirilen BM Güvenlik Konseyinde Dışişleri Bakanlığı nezdinde toplantıya katılan tek ülkenin Türkiye olduğunu belirtti. İsmet Yılmaz, Irak'ın iddiaları karşısında Türkiye'nin konuya bakışı ve attığı adımlar ile Irak Hükümetinin DAEŞ ile mücadele konusundaki uygulama ve yaklaşımları konusundaki değerlendirmelerinin BM nezdindeki Daimi Temsilcileri tarafından açık şekilde aktarıldığını vurguladı.
Türkiye'nin sorunun çözülmesi için sergilediği ikili düzeydeki samimi çabaların konsey üyelerine tüm açıklığıyla izah edildiğini dile getiren Yılmaz, toplantının, karar veya sonuç belgesi kabul edilmeden sona erdiğini kaydetti.
Yılmaz, Irak'ın, Arap Ligi Dışişleri Bakanları Konseyini konuyu ele almak için toplantıya çağırdığını, toplantının 24 Aralık'ta yapılacağını bildirdi.
Milli Savunma Bakanı Yılmaz, DAEŞ'in 16 Aralık'ta Başika üssüne karşı düzenlediği saldırının kampın güvenliğinin artırılması yönünde attıkları adımların haklılığını gözler önüne serdiğini kaydetti. Yılmaz, 4 askerin yaralandığı saldırıda gönüllü olarak kursa devam eden 2 Iraklının hayatını kaybettiğini, 4 Iraklının yaralandığını anımsattı.
Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu süreçte başta ABD olmak üzere DAEŞ ile mücadelede uluslararası koalisyon üyeleriyle yakın temaslarımız sürdürüldü. Tansiyonu düşürmeye yönelik çabalarımız esnasında ABD makamlarıyla da üst düzey telefon görüşmeleri gerçekleştirildi. Sayın Cumhurbaşkanımız, ABD Başkanı Obama ile Sayın Başbakanımız Başkan Yardımcısı Biden ile görüşürken, Dışişleri Bakanımız da John Kerry ile devamlı istişare etti. Dışişleri Bakanlığı tarafından Sayın Cumhurbaşkanımız ve Sayın Başbakanımızın onayıyla 19 Aralık'ta bir açıklama yapıldı. Açıklamada, Irak'ın toprak bütünlüğüne ve egemenliğine saygı duyduğumuzu bir kez daha vurguladık. DAEŞ'e karşı mücadeleye askeri katkılarımızı sürdüreceğimizi belirttik. Ve koruma amaçlı birliklerimizin Musul vilayetine intikali için başlayan sürecin devam edeceğini kaydettik.
Kendi egemenliği konusunda büyük bir hassasiyetle hareket eden ülkemiz, diğer ülkelerin egemenlikleri ve toprak bütünlüklerinin korunması konusunda da son derece dikkatlidir. Belirli bir toprak parçası üzerindeki egemenlik kavramını o toprak üzerindeki kontrolden bağımsız olarak ele alabilmek de mümkün değildir. 10 Haziran 2014'ten bu yana Irak Hükümetinin Musul üzerinde maalesef kontrolü bulunmamaktadır. Kontrol tümüyle DAEŞ terör örgütünün elindedir. DAEŞ ile mücadele komisyonunun üyesi olarak uluslararası çalışmalara iştirak eden ülkemiz, diğer pek çok ülke gibi ikili planda da katkılarını sürdürmektedir."
Yılmaz, Başika'da yürüttükleri faaliyetin temel amacının, Irak'ın, halen DAEŞ'in kontrolü altındaki Musul üzerindeki kontrolünü yeniden tesis etmede yardımcı olmak olduğunu belirti. Yılmaz, dost ve kardeş Irak halkının güvenliğini göz önünde bulundurarak, gereksiz tartışmalardan kaçınarak, sorunu mümkün olan en kısa sürede çözme iradesini gösterdiklerini bildirdi.
İsmet Yılmaz, Türkiye ile Irak arasında askeri ve güvenlik konularında daha sağlıklı istişare mekanizması çalışmasına da başladıklarını belirtti. Yılmaz, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Bugüne kadar olduğu gibi önümüzdeki dönemde de Irak üzerinde tehdit oluşturan tüm yasa dışı terör örgütlerinin bertaraf edilmesi için gereken adımları atacağız. Komşularımızın güvenliği, bizim güvenliğimizdir, komşularımızın huzuru bizim huzurumuzdur. Bu bölgede barış olursa bu barışın priminden en çok yararlanacak ülke de Türkiye'dir. Kendi istikrarımız, refahımız ve huzurumuz için de bundan sonra da ne gerekiyorsa yapmaya devam edeceğiz."
Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz'ın Musul'daki Türk askeri varlığı konusunda TBMM Genel Kurulunu bilgilendirmesinin ardından siyasi parti gruplarının temsilcileri de konuşma yaptı.
ARTUKLU HABER AJANSI-ANKARA
9367,77%3,72
34,47% 0,05
36,42% 0,21
2956,00% 0,72
4956,37% 0,55