Uzmanlar mahkeme yargıcının siyasi bir karar verdiğini ve başının ağrıyacağını belirtiyorlar.
Akademik çevrelerde, Amsterdam mahkemesinin siyaset dışı bir karar vermesi gerektiğini belirtirken, şikâyetler üzerinde hiç durulmadığı ve sadece yasa usulsüzlüklerine dayanılarak karar verildiği öne sürülüyor.
İlhan KARAÇAY’ın haberi:
VOLT Partisi’nin, milletvekili Nilüfer Gündoğan hakkında, çeşitli taciz olayları iddiasıyla verdiği ‘partiden ihraç’ kararını bozan Amsterdam Mahkemesi’nin vermiş olduğu karar da eleştiriliyor.
13 kişi tarafından taciz şikâyetine maruz kalan Nilüfer Gündoğan, kendisine bir komplo düzenlendiğini ve maruz kaldığı muamelenin ‘alçaklık, rezalet ve iftira’ olduğunu belirterek mahkemeye baş vurmuştu.
Amsterdam Mahkemesi’nin vermiş olduğu ‘Partiden ihracı durdurma’ kararı, hukuk uzmanlarını ve akademik çevreleri memnun etmedi.
Nijmegen Üniversitesi Devlet Hukuku Yüksek Öğretim Üyesi olan Paul Bovend’Eert, mahkemenin verdiği kararın, siyasi ihtilaflardan uzak durulmadığını, bunun en son örneğinin de Gündoğan kararı olduğunu söyledi.
Akademik çevreler de, mahkemenin sadece parti tüzüğü ve yasalardaki usulsüzlüklere baktığını ama şikâyetler konusuna hiç bakmadığını belirtiyorlar.
Partinin Fraksiyon Başkanı Laurens Dassen, mahkeme kararından sonra Gündoğan’dan özür dilemiş ve partiye geri dönüşünü kabulleneceğini belirtmişti.
Ne var ki, hukukçuların görüşlerinden sonra fikir değiştiren Dassen, şimdi temyize baş vuracağını belirtti.
Amsterdam Ünüversitesi Politikoloji (Siyasal Bilgiler) Yüksek Öğretim Üyesi olan Tom van der Meer de karara şaşırdığını belirtenler arasında yer alıyor.
‘Kararı şaşkınlık içinde okudum. Yargıcın, patiden ihraç kararını neden bozduğuna bir anlam veremedim’ diyen Van den Meer, yasada fraksiyon diye bir kelimenin bulunmadığını, siyasi partilerin de dernek statüsünde olmadığını ileri sürdü.
Leiden Üniversitesi Siyasal Bilim Baş Doçenti Tom Laurense, ‘Korkarım ki, bu mahkeme kararı, diğer hakimlerin siyasete bulaşmasına kapı açacaktır’ dedi.
Sonuç olarak, Nijmegen Üniversitesi Devlet Hukuku Yüksek Öğretim Üyesi olan Paul Bovend’Eert, “İki taraf da temyiz hakkını kullanmaması halinde bu sorun burada kapanmış olur. Ama bana göre araştırma, bir büro tarafından değil meclis araştırması olarak yapılmalıdır. Meclis Dürüstlük Komisyonu bu konuyu tarafsız bir şekilde ele alır ve sınırı aşan taciz olup olmadığını ortaya çıkarır.” dedi.
BEN DE ŞAŞIRMIŞTIM
Haklılığına çok inandığı için mahkemeye başvurma cesaretini gösterdiğini daha önce belirtmiş olduğum Gündoğan hakkındaki mahkeme kararı, beni de çok şaşırtmıştı. Zira mahkeme kararında, sadece yasal usulsüzlükler üzerinde durulmuş ve hiç bir şikâyet konusu gündeme gelmemiş ve şikâyetçiler de dinlenmemişti.
Bu duruma çok şaşırdığım için, o günkü haberimin sonunda, şu notu düşmüştüm:
Değerli Okurlarım, Nilüfer Gündoğan’a yapılmış olan suçlamalar hakkında bir açıklama yapılmaması ve Gündoğan’ı çok mağdur eden bu suçlamaların getirecekleri ile ilgli bir yorum yazacağım Bekleyiniz…
Görülüyor ki, mahkeme kararında benim göremediklerimi uzmanlar da fark etmişler.
Şimdi soru, ‘Gündoğan için iddia edilen taciz olayları gerçek mi, değil mi’ sorusu.
Bu sorunun cevabını da, sanırm, yapılması muhtemel olan meclis araştırması sonunda öğrenebileceğiz.
Bu durumda, benim Gündoğan’ın mağduriyeti ile ilgili yazacağımı vaat ettiğim yorum da ertelenmiş oldu.
Gündoğan’ın biyografisini sizlere daha önce sunmuştum. Ama isterseniz ben size Gündoğan’ın mecliste yapmış olduğu başarılı ve ilginç çalışmalardan birkaç örnek vereyim:
Mart 2021’de yapılan seçimlerde 41,352 tercihli oy alarak bir inanılmazı gerçekleştiren Nilüfer Gündoğan, partisinin Savunma, Kültür, Bilim, Maliye ve Kamu Harcamaları gibi birçok konuda sözcülüğünü üstlendi.
Gündoğan 2021 haziran ayında tütün lobisini yasaklamak için bir kanun önergesi verdi. Ancak yeterli destek bulamadığından, tasarı 7 oy eksik olduğu için yasallaşmadı.
Gündoğan, konut satışlarından elde edilen kârın, Fransa’daki gibi vergilendirilerek, spekulatif kazançla mücadele edilmesi amacıyla başka bir önerge daha vermişti
D66’dan Sjoerd Sjoerdsma ile birlikte Meclis Başkanı Vera Bergkamp’a mektup yazarak, FVD Partisi üyelerince meclis tartışmalarında yapılan tehditkar açıklamalara karşı, Meclis Başkanlığı’nın harekete geçmesini isteyen Gündoğan, bu bağlamda 2021 yılında DENK ve FVD Partisi yandaşlarından aldığı tehditler ile gözdağı veren emaillere değinmişti.
Gündoğan sosyal medyada kullanılan hakaretamiz dil ve tehditlerden şikayetini sürdürmüş ve ölüm tehditleri üzerine polise şikayetçi olmuştu.
Gündoğan, özellikle aşırı sağcı ve populist Geert Wilders’den bir twitter mesajında, “edepsiz faşist” şeklinde söz etmişti.
İşte bu yaşanmışlara bakıldığı zaman insanınaklına ister istemez, ‘Acaba düşmanları Gündoğan’a bir komplo mu kurmuşlar?’
ARTUKLU HABER AJANSI -HOLLNDA
HABER;İLHAN KARAÇAY