Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler Derneği (KOBİDER) Genel Başkanı Nurettin Özgenç, Türkiye`ye sığınan Suriyelilerin büyük bölümü iş umuduyla İstanbul`da yaşamayı tercih ediyor.
Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler Derneği (KOBİDER) Genel Başkanı Nurettin Özgenç, Türkiye'ye sığınan Suriyelilerin büyük bölümü iş umuduyla İstanbul'da yaşamayı tercih ediyor. Ancak iş bulamayan Suriyelilerin bir kısmı parklarda barınıyor, bir kısmı ise dileniyor. Suriyelilere sıcak aş, barınacak yer mi verilmedi, yoksa arka planda başka şeyler mi var?
İstanbul'un hemen hemen her tarafında elinizi sallasanız bir Suriyeli dilenciye çarpar oldu. olay o kadar vahim olmasına rağmen İstanbul yönetimi bu durumu görmüyor mu?
Dilencilik, modem toplumlarda çözülmesi gereken bir "sosyal problem" olarak ele alınmaktadır, İstanbul'da dünyanın sayılı metropollerinden olduğuna göre bu soruna acil çözüm bulunmalı. Çünkü Suriyelilerin bazılarının dilencilik yapması nedeniyle vatandaşlar rahatsız oluyor.
Haliyle bazı vatandaşların düşüncesinde "devlet, STK ve halk yardım etmediği için Suriyeliler dilenmek zorunda" algısı yıkılmalı.
Gerçi bu insanlara yer temin edildi, maaş bağlandı, bunlar hala dileniyorsa açgözlülükten başka bir şey değildir yaptıkları. Geldikleri kampta bunlara bakıyorlardı. Madem şimdi niye gelip dileniyorlar? Cadde ve sokakları kirletiyorlar.
Suriyeliler misafir olarak konuşlandırıldıkları yerlerde ikamet ettirilmeli. Metropol şehirlerde kentin en merkezi yerlerinde dilencilik yapmalarına müsade edilmemeli.
Madem ki Türkiye olarak yaklaşık dört yıldır Suriyeli göçmenleri burada misafir etmenin memnuniyeti sevinci ve haklı gururu içerisindeysek öyleyse ne diye onları ülkenin her tarafında dilendiriyoruz?
Başkan Özgenç, bunca Suriyeliyi topraklarımızda ensar anlayışı ile misafir ediyorsak bu milletin büyüklüğünün bir ifadesi olduğunun bilincindeyiz. Ancak Suriyeliler, muhacir mi, misafir mi, göçmen mi, yoksa mülteci midir? Şayet misafir iseler misafir dilendirilmemeli. Dolayıyla 1,5 milyon Suriyeliyi misafir ediyorsak bazılarını neden dilendiriyoruz, dilendiriyorsak neden misafir diyoruz? Zira konuklar imkanlar dahilinde olabildiğince ağırlanır, başkalarına el açtırılmaz!
Mecburiyet içerisinde yurtlarını terk ettiklerinden dolayı onlar muhacir olduysa bizler de ensar oluyorsak sokaklarda dilendirme işine son verilmeli.
Suriye'deki iç savaştan kaçıp Türkiye'de farklı illere yerleşen Suriyeliler, En çokta İstanbul'un hemen her sokak başında hayatlarını dilencilik yaparak kazanmaya çalışıyor. Zira Suriyeli dilenciler için ne yaparsanız yapın, hangi imkanları sunarsanız sunun sokaktan ayrılmıyorlar. Azalmıyorlar, aksine gün geçtikçe çoğalıyorlar.
SURİYELİ DİLENCİLER, ESNAFI VE SÜRÜCÜLERİ BIKTIRDI
KOBİDER Genel Başkanı Nurettin Özgenç, Sokaklarda kalan ve dilenen Suriyelilerin sayısının 10 bin kişi civarında olduğu tahmin ediliyor. Bu sayının büyük çoğunluğuna İstanbul ev sahipliği yapıyor. Fatih, Eminönü, Aksaray, Taksim başta olmak üzere şehrin her yerinde karşınıza Suriyeli olduğunu söyleyen bir dilencinin çıkması işten bile değil.
Bazıları işi iyice azıya aldılar yollarda,kavşaklarda duran arabalara yanaşıp para vermeyen sürücüleri taciz ediyorlar, araçlarına zarar veriyorlar. Dilencilik bugün sadece İstanbul'da değil dünya kentlerinin çoğunda önemli bir toplumsal problem olarak algılanmaktadır.
İstanbul büyükşehir belediyesi, zabıta dairesi başkanlığı ekipleri, vatandaşlara sözlü ve fiziksel tacizde bulunduğu iddia edilen Suriyeli dilencileri sokaklardan toplamalı. Avrupa'nın önde gelen kentlerine kadar birçok kentte dilencilik bir problem olarak ifade edilmekte; konu asayiş, turizm, insan hakları gibi çeşitli bağlamlarda ele alınıp tartışılabilmektedir.
Türkiye'de ceza yasası bakımından suç oluşturmasa da, özellikle büyük kentlerde organize hale gelen ve suçla iç içe geçen dilencilik, zabıtadan polise,valiliklerden sosyal hizmet kurumlarına kadar çeşitli kamu kurumları tarafından dikkatle takip edilen bir toplumsal olgu haline gelmiştir. Kentleşmenin yüksek olduğu İstanbul'da dilencilik de giderek artış göstermektedir.
İSTANBUL YÖNETİMİ, SURİYELİ DİLENCİLERİN SOKAKLARI İSTİLA ETMESİNİ GÖRMÜYOR MU?
KOBİDER Genel Başkanı Nurettin Özgenç, Türk toplumu olarak; bizler duygusal bir toplumuz. Nerede bir yoksul görsek, yüreğimiz cız eder. Özellikle sokakta dilenen yaşlıları, çocuklu bayanları boş çevirmeyiz. Oysa onlar, sadece duygu istismarcılarıdır… Alın teri dökmeden geçinmeyi tercih ederler. Gerçek ihtiyaç sahiplerine başta belediyeler olmak üzere hem devlet hem de sivil toplum kuruluşları yardımcı olmaktadır. Dilenciler ise gerçek ihtiyaç sahibi değil, dilenmeyi bir rant aracı olarak kullanırlar.
Özellikle İstanbul'da dilencilik organize bir iş hatta bir meslek halini almış. Yoksul olmamalarına karşın, kendilerini ihtiyaç sahibi göstererek dilenmeyi yaşam biçimi haline getirenler var.
SURİYELİLER İÇİN YARDIM FONU KURULMASINI ÖNERİYORUZ
Biz KOBİDER olarak diyoruz ki; tarihi ve turistik bir şehir olan İstanbul dilenciler şehri algısından kurtarılması için bu elzem meseleye bir an önce el atılmalı.
Kayıtsız kuyutsuz ve kontrolsüz olarak sınırlar açıldı. Sığınmacılar, çoğunlukla İstanbul, Ankara ve İzmir gibi metropollerin sokaklarında yatıp kalkmaya başladı bu sorunun büyüklüğünün farkına varılmalı artık.
Maddi imkanı olmayan Suriyeliler sokaklardan toplanıp kamplarda tutulmalı ve her türlü ihtiyaçlarının giderilmesi için gerekirse yardım fonu kurulup halktan para toplayarak tüm masrafları karşılanmalı. Ancak kesinlikle Avrupa başkenti olmuş İstanbul sokaklarında dilendirilmelerine müsade edilmeli.
Ekonomik sıkıntı içinde olan bu insanlar ülkemizin insanının ahlaki yapısına da çok ciddi zararlar veriyor. İstanbul ve diğer illerdeki camiler, otogarlar ve tren istasyonlarında, parklarda terk edilmiş binalarda yerleşip, mesken tutuyorlar. Sonuç olarak bu durum 'Yeni Türkiye'ye yakışmıyor.
ARTUKLU HABER AJANSI-İSTANBUL