’Her kanserde olduğu gibi, kişisel teşhisiniz ve hastalığınızın seyri, tedavi yaklaşımınızı ve idaresini yönlendirecektir. Doktorunuz size ve ailenize, sizin için en uygun tedavi yönteminin hangisi olduğunu belirleme konusundan yardımcı olacaktır.’’
Pankreas kanseri, “sessiz bir biçimde”, belirtiler söz konusu olmaksızın yayılan öldürücü bir hastalıktır. Semptomlar ortaya çıktığında kanser genellikle ileri safhaya ulaşmıştır.
Pankreas kanseri en öldürücü dördüncü kanserdir. Riski yaşlandıkça artmaktadır. Hastaların yaklaşık yüzde 90 seviyesinde bir kısmı 55 yaşından büyüktür. Kanserin ortalama teşhis edilme yaşı 72’dir. Sigara içenlerin pankreas kanserine yakalanma riski daha yüksektir ve her 10 pankreas kanseri vakasından neredeyse üçünün sigara kaynaklı olduğu düşünülmektedir.
Aşırı şişmanlık ve egzersiz yokluğu pankreas kanseri için risk faktörleridir.
Pankreas kanserinin en önemli belirtileri; sarılık (cilt ve gözde sararma), karın bölgesinde ağrı, açıklanamayan kilo kaybı ve yorgunluk, ve sindirim sorunlarıdır ve fiziksel muayeneler ve sonrasında CT taraması ve MRI gibi görüntüleme testleri yoluyla tespit edilir.
Pankreas kanseri risk faktörleri
Kanser örneğinde olduğu gibi, bir hastalığa yakalanma tehlikenizi etkileyen her unsur, bir risk faktörüdür. Faklı kanserler farklı risk faktörlerine sahiptir. Sigara gibi kimi risk faktörleri değiştirilebilir. Yaş veya aile geçmişi gibi diğer bazı risk faktörleriyse değiştirilemez.
Pankreas Kanser Riskinizde Değiştirilebilen Risk Faktörlerinin başında SİGARA geliyor.
Sigara pankreas kanserinin en önemli risk faktörlerinden biridir. Sigara içen kişilerde pankreas kanserine yakalanma riski, hiç sigara içmemiş kişilerle mukayese edildiğinde neredeyse iki kat daha fazladır. Pankreas kanserlerinin %20 ila %30 seviyesindeki bir kısmına sigara içmenin yol açtığı düşünülmektedir. Püro ve pipo içmek benzer şekilde riski arttırır; aynı şekilde dumansız tütün ürünlerini tüketmek, pankreas kanserine yakalanma riskini arttırır.
Fazla kilolu olmak pankreas kanseri için bir risk faktörüdür. Aşırı fazla kilolara sahip (obez) kişilerde pankreas kanserine yakalanma riski yaklaşık %20 daha fazladır.
Bel kısmındaki fazla kilolar, normalde fazla kilolu olmayan kişilerde dahi bir risk faktörü teşkil edebilir. Ayrıca iş yerinde kimi kimyasallara maruz kalma;, kuru temizleme ve metal işleme sektörlerinde kullanılan kimi kimyasallara maruz kalınması, pankreas kanserine yakalanma riskini arttırabilir.
Değiştirilmesi mümkün olmayan risk faktörlerinin başlında yaş gelmektedir.
Hastaların yaklaşık üçte ikisi en az 65 yaşındadır.
Pankreas kanserine yakalanma riski yaşlandıkça artmaktadır. Neredeyse tüm hastalar 45 yaşından büyüktür. Ortalama teşhis yaşı 71’dir.Erkeklerin pankreas kanserine yakalanma riski, kadınlara göre, az da olsa daha yüksektir. Bu, en azından kısmen, erkeklerde tütün kullanma oranının daha fazlası olması kaynaklı olabilir; zira tütün kullanımı pankreas kanseri riskini arttırmaktadır.
Kalıtsal genetik sendromlar yani gen değişiklikleri; (mutasyonlar) ebeveynden çocuğa geçebilir. Bu gen değişiklikleri pankreas kanserlerinin %10’a varan kısmına sebebiyet verebilir. Bazen bu değişiklikler, diğer kanserlere (veya diğer sağlık sorunlarına) yakalanma riskinin arttıran sendromlara yol açabilir.
Pankreas kanseri erken teşhis edilebilir mi?
Diyabet
Pankreas kanseri, diyabet hastası kişilerde daha yaygındır. Bunun sebebi halen araştırılmakta. Riskin çoğu tip 2 diyabet hastalarında bulunur. Bu diyabet tipi genellikle yetişkinken başlar ve sıklıkla fazla kilolar veya şişmanlıkla ilgilidir. Tip 1 (genç yaşta başlayan) diyabet hastalarının daha yüksek riske sahip olup olmadıkları net değildir.
Kronik pankreatit
Uzun süreli bir pankreas iltihabı niteliği taşıyan kronik pankreatit, (bilhassa sigara kullanıcılarında) artan pankreas kanseri riskiyle bağlantılı olmakla beraber, panktreatitten mustarip kişilerin çoğunda pankreas kanseri gelişmez .Kronik pankreatit kimi zaman kalıtsal bir gen değişikliği kaynaklıdır. Bu kalıtsal (ailesel) tür pankreatitten mustarip kişilerin ömürleri boyunca pankreas kanserine yakalanma riski yüksektir.
Karaciğer sirozu riski arttırıyor…
Siroz karaciğerde yara oluşması anlamına gelir. Hepatit veya yoğun alkol kullanımı sebebiyle karaciğerlerinde hasar meydana gelen kişilerde gelişir. Sirozu bulunan kişilerin pankreas kanserine yakalanma riski artar.
Mide sorunları
Mideye, ülsere yol açan bakteri olarak bilinen Helicobacter pylori (H. pylori) bakterisinin bulaşması pankreas kanserine yakalanma riskini arttırabilir. Bazı araştırmalar mide asidi fazlasının benzer biçimde riski arttırabileceği izlenimini ortaya çıkarmışlardır.
Cleveland Kliniği Genel Cerrah, Dr. R. Matthew Walsh’ın yaptığı açıklamada, pankreas kanseri teşhisinden sonra hastaları neler beklediğinin bilincinde olması çok önemlidir’ dedi ve devam etti;‘‘ Pankreatik kanseri tanımlamak için halihazırda zaten bir fiziksel muayeneden ve kan testlerinde geçmişsinizdir. Yapılacak ek testler, hastalığın ciddiyetini anlamaya yardımcı olur’’.
Doktorunuz, tümörler tarafından üretilen maddelerin tespitini yapabilmek için kan, üre ve doku örneğini test edecektir. MRI, CT ve PET taramaları, abdominal ultrason ve endoskopik ultrason, pankreasınızdaki herhangi tümör veya değişimin detaylı resimlerini çekebilirler.
Bazen pankreatik kanser öd tıkanmasına sebep olur. Bu da sarılığa yol açar. Bir röntgen prosedürü olan endoskopla yapılan kolanjiyopankreotografi sırasında, bir endoskop tarafından yerleştirilen sonda, blokajların konumunu belirlemek için pankreas yoluna mürekkep enjekte eder. Eğer bir ERCP uygulaması mümkün değilse, cilt altı transhepatik kolanjiyografi aracılığı ile karaciğer ve safra kanalının röntgeni çekilerek blokajlar tespit edilmeye çalışılır. PTC boyunca, klinik tedavi uzmanları, kaburgaların altından karaciğere sokulan ince bir iğne yardımıyla boya enjekte ederler.
Laparoskopik taramada; Cerrahlar karın bölgesinde küçük kesikler açar. Bu deliklerden sokulan ışıklı kameralar organlar üzerine ışık tutarak hastalığın yayılma belirtisini ararlar.
Biyopside ise; Klinik tedavi uzmanları hücre veya doku örnekleri alarak bunlarda kanser belirtileri olup olmadığını inceler. Pankreatik kanser için birçok çeşit biyopsi mevcuttur. İnce iğne veya damar iğnesi biyopsileri röntgen veya ultrason sırasında pankreatik hücreleri çıkarır.
Teşhisinizden sonra doktorunuzun tedavi ve iyileşme alternatiflerini anlatması olasıdır. Sonraki adımlar ise aşağıdaki sorulara vereceğiniz cevaplara göre değişkenlik gösterir:
Tümörünüz ameliyat edilebilir bir tümör mü? Kanseriniz hangi aşamada (tümörün büyüklüğü ne kadar ve kanser yakındaki dokulara, lenf nodüllerine veya vücuttaki diğer bölgelere sıçrama durumu? Genel olarak sağlıklı mısınız? Bu ilk teşhis mi yoksa tekrarlanan bir durum mu?
Pankras kanseri, yalnızca yayılmadan önce ve cerrahi müdahale mümkün olduğunda durumda iken teşhis edildiği takdirde gerçek anlamda kontrol altına alınabilir. Aksi takdirde doktorunuz, belirtileri ve komplikasyonları kontrol ederek hayat kalitenizi en üst düzeye çıkartacak alternatifleri sizinle görüşecektir.
Doktor Walsh pankreatik cerrahinin karmaşık olduğunu söylemektedir. Mideyi besleyen birçok kan damarı, küçük bağırsak, karaciğer, ve dalak pankreası sarmaktadır. CT taramaları MRI görüntüleri, cerrahlara tümörü başarılı bir şekilde çıkarıp çıkaramayacaklarına karar vermede yardımcı olur.
Doktor Walsh’ın söylediğine göre, “Tümörlerin çıkarılabilip çıkarılamayacağını söylemekte iyiye gidiyoruz. Bu, ameliyata aldığımız hastaların daha az komplikasyonla karşılaşmasını sağlıyor”.
Doktorlar bazen cerrahi müdahaleyi laparoskopik olarak yapmaktadırlar. Testlerde olduğu gibi, bu yöntemde büyük tek bir kesik yerine küçük kesikler olur. Bu daha az müdahale içeren cerrahi yöntemde hastalar genelde daha çabuk iyileşir.
Doktorlar ve araştırmacılar, Pankreas kanserin tedavisi için yeni yollar aramaya devam etmektedirler. Bu yöntemler arasında radyasyon terapisi ve kemoterapide bulunmaktadır. Yoldaki çalışma ve klinik deneylerin bazıları;
Capecitabine ve gemcitabine gibi kemoterapi ilaçları
Ameliyat, kemoterapi ve radyasyon terapisinin birleştirilmesi
Pankreatik kanser hücreleri ile normal hücrelerin farklarından istifade eden hedeflenmiş tedavi yöntemleri
Bağışıklık sistemini güçlendirmek üzere dizayn edilmiş umut veren terapiler
Hafifletici bakım alternatifleri nelerdir?
Onkoloji takımınız tarafından sunulan hafifletici bakım, kanserden doğan acının ve komplikasyonların etkisini azaltır. Doktor Walsh, hafifletici bakım alan hastaların yoğun bakımda ve de genel olarak hastanede daha az zaman geçirme eğiliminde olduklarını belirtmektedir.
Bulantı ve kusmayı kontrol eden ilaçlar ile birlikte, iki tane de geçici çözüm tedavi alternatifi bulunmaktadır:
Ağrı yönetimi: Ağrı ilaçlarını ağız yolu ile, enjeksiyonla veya kremler veya yamalar yolu ile deriden alabilirsiniz. Bazı durumlarda, taşınabilir veya yerleştirilebilir damara zerk etme cihazları daha uygundur.
Sinir blokları: Röntgen destekli enjeksiyonun belirli bir türü — nörolitik eurolitic karın boşluğu pleksus bloku — ağrı ilaçlarını doğrudan sinir sistemine enjekte eder, beyne giden ağrı sinyallerini durdurur. Karın boşluğu pleksusunun alkol nörolizi de ağrıyı azaltır ve kullanılan ilaç miktarını 50% ila 70% oranında azaltır.
Her kanserde olduğu gibi, kişisel teşhisiniz ve hastalığınızın seyri, tedavi yaklaşımınızı ve idaresini yönlendirecektir. Doktorunuz size ve ailenize, sizin için en uygun tedavi yönteminin hangisi olduğunu belirleme konusundan yardımcı olacaktır.
ARTUKLU HABER AJANSI