Ankara Valisi Ercan Topaca, Tarım ve Orman Bakanı Dr. Bekir Pakdemirli ile birlikte Polatlı?da yapılan Hasat Bayramı?na katıldı.
Ankara Valisi Ercan Topaca, Tarım ve Orman Bakanı Dr. Bekir Pakdemirli ile birlikte Polatlı’da yapılan Hasat Bayramı’na katıldı.
Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü (TİGEM) tarafından bu yıl 68.’si düzenlenen geleneksel Hasat Bayramı programına ayrıca TİGEM Genel Müdürü İsmail Şanlı, Polatlı Kaymakamı Mahmut Nedim Tuncer, Polatlı Belediye Başkanı Mürsel Yıldızkaya, çok sayıda çiftçi ve davetli katıldı.
Törenden önce hasat alanına geçen Bakan Pakdemirli, Vali Topaca ile birlikte biçerdöver kullanarak hasadı başlattı.
Saygı duruşu ve İstiklâl Marşı’nın okunmasıyla başlayan program, Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğünün faaliyetlerini tanıtan bir sinevizyon gösterisi ile devam etti.
Tarım ve Orman Bakanı Dr. Bekir Pakdemirli toplantıda yaptığı konuşmada 24 Haziran seçimlerinde milletin de tercihiyle Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemine geçildiğini ve bu yeni yönetim sistemi ile karar alma ve uygulama süreçlerinin çok kolaylaşacağını söyleyerek “Bürokrasinin işleyişi, yasal düzenlemelerin hazırlanması ve güncellenmesi ile eski sisteme nazaran çok daha hızlı bir hale gelecek. Karşılaşılan sorunlara hızlı çözümler üretilerek uygulama aşamalarında hızlı hareket kabiliyeti sağlanacak.” dedi.
Yeni sistemin ilk Tarım Ve Orman Bakanı olarak Polatlı’da 68. Hasat Bayramı’nda olmanın mutluluğunu yaşadığını belirten Bakan Pakdemirli “Hasat; toprağın, güneşin, suyun bereketinin bir araya geldiği bayramdır. Hasat; bir yıllık emeğin, bekleyişin semeresinin toplanmasıdır. Buğday ve hasat kültür kodlarımıza yerleşmiş değerlerdir. Hasatla beraber sabır ve alın teriyle geçen bir üretim sezonunun sonunda toprağın bize verdiği ürünleri topluyoruz. Eli nasırlı çiftçimiz hasatla birlikte bir yıllık emeğinin karşılığını almaya başladı. Şu anda hasat ülke genelinde 80 seviyesinde gerçekleşmiş durumda. Tahılda 35 milyon 815 bin ton, kuru baklagillerde 1 milyon 187 bin ton, patates, şeker pancarı gibi yumru bitkilerde 24,08 milyon ton, yağlı tohumlarda 2,5 milyon ton rekolte bekliyoruz. Çiftçimizin, üreticimizin nasırlı elleri ve alın terleri ile hasat edilecek bu ürünler sofralarımıza ulaşacak. Ülke genelinde Toprak Mahsulleri Ofisine ait 215’i sabit, 77’si geçici alım merkezi olmak üzere toplam 292 nokta; yanında 52 noktada lisanslı depoda hububat alımı yapıyoruz. Bakanlık olarak başta hububat olmak üzere ürün piyasalarının her aşamasını çok yakından takip ediyoruz. Alımlar devam etmektedir. Üreticimize 1,4 milyarlık ödeme yapılmıştır. Tabii ki ürünü üretip hasat etmek yetmiyor. Depolamak da önemli. Depolama işlemlerini lisanslı depoculukla sağlayacağız. Ülkemizde halen elli üç adet lisanslı depoculuk şirketi, toplamda 2,4 milyon kapasite ile faaliyet göstermektedir. Ülke genelinde TMO tarafından belirlenen yerlerde 4,2 milyon ton kapasiteli depo yapımına başlanmıştır. TMO ülke genelinde lisanslı depoculuk kapasitesinin karşılayacak seviyeye ulaşmasıyla birlikte fiziki alım ve depolama işlemi lisanslı depolar üzerinden yapmayı hedeflemektedir.” diye konuştu.
Bakan Pakdemirli, tarım sektörünü kalkındırmak, üretimi geliştirmek ve üreticilerin gelirlerini artırmak için her alanda önemli destekler sağladıklarını, tarımda birçok projeyi ve reformu hayata geçirdiklerini belirterek sözlerine devam etti: “Bu reform ve projelerle tarımda yıllardır bekleyen sorunları çözüme kavuşturduk. Sürdürülebilir ve rekabetçi bir sektör oluşturduk. Tarım sektörü son on beş yılın on iki sinde büyüyerek son yarım yüzyılın en istikrarlı dönemini yakalamış bulunuyor. Tarla, meyve, sebzeyi dâhil ettiğimizde son on beş yılda bitkisel üretimimiz 22,7 artışla 98 milyon tondan 120 milyon tona çıkmıştır. Aynı dönemde buğday üretimimiz 10 artışla 19,5 milyon tondan 21,5 milyon tona çıkmıştır. Ülkemiz un ve unlu mamuller sektörü de ihracat yapan ülke ekonomisine de önemli katkılar sağlayan bir yapıya kavuşmuştur. Nitekim buğday unu ihracatında 2002 de 11. sırada iken 2005’ten bugüne dünyada birinci sıradayız. Bu arada makarna ihracatında ise dünya ikincisiyiz. Bu yıl buğdayda iklimsel nedenlerden dolayı çok düşük bir azalış bekliyoruz. Ancak bu azalış buğday üretimindeki yeterliliğimizi etkilemeyecektir. Zira buğdayda yeterlilik derecemiz 104'dür. Bakanlık olarak tarım sektörünün daha da büyümesi için başta üreticilerimiz olmak üzere tüm paydaşlarımızla birlikte çalışmalarımızı geliştirerek sürdüreceğiz. Tarımsal üretimimiz yapacağımız çalışmalarla önümüzdeki dönemde çok daha iyi seviyelere ulaşacaktır.”
Tarımın insanların yaşamını sürdürebilmesi için en az hava ve su kadar gerekli ve alternatifi olmayan önemli bir faaliyet alanı olduğunu söyleyen Bakan Pakdemirli “Öyle ki dünya tarihinde tüm medeniyetler tarım üzerine kurulmuştur. Günümüzde tarım sektörü hayati ve ticari bir faaliyet olmanın yanı sıra uluslararası bir güç haline gelmiştir. Önümüzdeki yüz yılda tarımın önemi daha da artacaktır. Onun için her şeyden önce toprağımızı koruyacağız, çünkü toprak sonsuz bir kaynak değil. Unutmamalıyız ki toprak bize değil biz toprağa muhtacız. Ülkemiz yarı kurak iklim bölgesinde bulunmaktadır. Bu nedenle ülkemizde baraj ve gölet gibi biriktirme tesislerinin yapılması zaruridir. Ülkemiz baraj sayısı bakımından 1257 adet ile dünyada 7. sıradadır. İnşa halinde 513 barajımız bulunmaktadır. Bu barajlar tamamlandığında dünyada baraj sayısı bakımından 5. sıraya yükseleceğiz. Tabii bütün bunların yanında toprağı suyla da buluşturmamız gerekmektedir. Toplam 85 milyon dekar sulanabilir zirai arazimizin 65,3 milyon dekarını sulamaya açtık. Son 15 yılda 17 milyon dekar daha arazi sulamaya açılmıştır. Sulamaya açılan alanlar ile 9 milyar TL zirai gelir artışı ve 1,6 milyon kişiye istihdam sağlanmıştır. Bakanlıkların birleştirilmesi ile beraber toprak ve su kolları artık bir arada yürütülecektir. Bu birleşme tarımsal faaliyetlerimize dinamizm kazandıracak, üreticilerimizin daha çok kazanmasını sağlayacaktır.” dedi.
Bakan Pakdemirli önümüzdeki dönemin diğer alanlarda olduğu gibi tarım ve orman konularında da yeni atılımların yaşanacağı bir dönem olacağını belirterek şöyle devam etti: “Ülke olarak 2023, 2053, 2071 hedeflerimiz doğrultusunda çok çalışacak, yeni projelerle ülkemizin şahlanışına önemli katkılar sunacağız. Çiftçiliği hakkıyla yapmaya çalıştığınız zaman çok çok harcıyorsunuz az az kazanıyorsunuz. İnşallah bu yeni dönemde üreticimizi, çiftçimizi ezdirmeden ama tüketicimizi de gıda enflasyonuna karşı koruyarak Türk tarımını daha iyi yerlere getireceğiz. Hedefimiz bundan sonra çiftçimiz az az harcayarak inşallah çok çok kazanacak. Şu güneşin altında çalışan, üreten, terleyen insanımız var. Çiftçimize son 15 yılda 105 milyar TL destek veren ekimde, hasatta, doluda, donda, karda, çamurda, yağmurda her daim çiftçimizin yanında olan Allah'a şükür devletimiz var. Allah eksikliğini htirmesin. Biz buğday başakları gibi başımız dik, buğday taneleri gibi eğer kardeş olursak, birlikte hareket edersek her yerde bereket olur inşallah. Bu manada ülkemizi, çiftçimizi, sektörümüzü çok daha iyi günler bekliyor. Hasadımız bereketli olsun.”
Ankara Valisi Ercan Topaca konuşmasında, tarımın ülkemizin olmazsa olmaz ekonomik faaliyetlerinin başında geldiğini ve vatandaşlarımızın önemli bir kısmının geçimini tarımdan sağladığını söyleyerek “Ülkelerin gelecekle ilgili planlarında tarım ve gıda önemli bir alan haline gelmektedir. Özellikle gıda güvenliğinin ve üretiminin sağlanması stratejik önemini her geçen gün artırmaktadır. Dolayısıyla bütün ülkeler tarımsal politikalar geliştirmekte, desteklemekte, tarımda verimi artırmak için birçok örnek uygulamayı yapmaktadırlar. Ülkemizde Tarım Bakanlığı, tarımsal faaliyetler konusunda öncü kuruluşlar olarak TİGEM başta olmak üzere çiftçiyi desteklemek, ürünü artırmak için mali destek ve iyi uygulamaları yaygınlaştırmak konusunda ciddi faaliyetlerde bulunmaktadır. Bu anlamda Ankara, büyük arazileri ile desteklenmesi gereken, yapılacak çok iş olan bir ilimizdir. Ankara 10 kadar üründe üretim miktarı ile birinci sırada bulunmaktadır. 7-8 üründe ikinci sırada gelmektedir. Geçen yıl Ankara’da 260 milyonluk devlet desteği yapılmıştır. Çiftçimizin hem alt yapı olarak gelişmesi hem ürettiği ürünü sürdürülebilir olarak devam etmesi için birçok hibeyi devletimiz yapmaktadır. Ankara’mız sadece tarımsal üretim olarak değil hayvan varlığı bakımından da ciddi bir kapasiteye sahiptir. Ankara’da yaklaşık 464 bin civarında büyükbaş, 1,5 milyon civarında küçükbaş ve 12,5 milyon civarında da kanatlı hayvan bulunmaktadır. Bu alanın da desteklenmesi önemlidir.” diye konuştu.
Ülkemizde gıda güvenliğinin sağlanmasının, dışarıya muhtaç olmadan kendi gıdamızı karşılamamız açısından önemli olduğunu vurgulayan Vali Topaca şöyle devam etti: “Kentlerimizin, köylerimizin kalkınması, üretimin devam etmesi ve köylülerimizin refahı açısından da bu destekler büyük önem arz etmektedir. Ankara’nın sulanabilir nitelikte 1 milyon 800 bin dekar alanı vardır. Bunun yaklaşık 1 milyon dekarını sulayabiliyoruz. Bir kısmı doğal sulama yöntemleri ile yaklaşık yarısı kurulan tesisler ile sulanmaktadır. Sulanabilir nitelikte 1 milyon dekara yakın arazimiz vardır. Bunlar da sulandığı takdirde üretim miktarının artacağını, Ankara ve ülke ekonomisine çok ciddi katkılar olacağını düşünüyorum. Polatlı ilçemizde yaklaşık 350 bin dekar sulanmaktadır. Ancak sulayamadığımız daha geniş alanlarımız bulunmaktadır. Bu alanlar içerisinde tarım yapılıp sulanan 360 bin dekardır. Bu anlamda devlet birçok yatırım yapmıştır. 2015 yılında açılan Karaahmetli Göleti 5800 dekar alanı sulamaktadır. İhtiyacımız olan ve yapılma aşamasında olan 8-10 tesis planlama aşamasındadır. Bu tesislerde yapıldığı takdirde sulayamadığımız alanlar da sulanabilecektir. Bunlar için ciddi bir projelendirme ve yatırım çalışması gerekmektedir. İnşallah birlikte, bütün kamu kurum ve kuruluşlarının destekleri ile bu sulama tesislerini de göletlerimizi de hayata geçirdiğimiz takdirde buradaki verim ve üretim önemli miktarda artacaktır.”
TİGEM Genel Müdürü İsmail Şanlı, yaptığı konuşmada çok önemli kamu görevlerini yürütmekte olan TİGEM’in Büyük Selçuklu Devleti zamanına kadar uzanan bir misyonun temsilcisi olduğunu belirterek “Sadece toprağın ekilip biçilmesini, üretilmesini değil; toprağın iyileştirilmesini, tarımsal yönden stratejik girdilerin karşılanmasının garanti altına alınmasını, yeniliklerin ilk uygulayıcısı ve öğreticisi olmayı, çiftçiye yarenlik ve önderlik etmeyi kapsamaktadır. Bugün TİGEM olarak 20 milyar TL’yi aşkın hububat üretimimizin tohum ihtiyacının yüzde 25’ini karşılamak gibi bir misyonu sürdürmekteyiz. TİGEM ülkemizin hayvan varlığının iyileştirilmesi, üreticiye kaliteli, sertifikalı tohumluk sağlanması, teknolojik gelişmelerin takip edilmesi, ülkemizin bitkisel ve hayvansal gen kaynaklarının muhafazasına katkı sağlanması gibi birçok görev üstlenmiştir.” dedi.
TİGEM’in, buğdayın ana vatanı olan Anadolu’ya özgü ata tohumlarının üretime katılmasını ve gelecek nesillere güvenle aktarılmasını sağlamaya yönelik projelerin önemli bir ortağı olduğunu vurgulayan İsmail Şanlı “Türkiye tarım sektörünün dünya ile entegre olması ve uluslararası çaptaki girişimler, daha hızlı bir kalkınmayı beraberinde getirecektir. Sadece kuruluşumuz için değil ülkemizde tarıma emek veren herkes için büyük önem taşıyan bu hasat gününde tüm çiftçilerimize bereketli bir hasat diliyorum.” diye konuştu.
Konuşmaların ardından halk oyunları gösterisi yapıldı.
ARTUKLU HABER AJANSI-ANKARA