Yüz kemiklerimizin içindeki hava odacıklarının aşırı mukus salgılamasına bağlı olarak bu bölgelerde ağrı, basınç ve akıntı oluşmasına ‘sinüzit’ deniyor. Genellikle üst solunum yolu enfeksiyonunun ardından geliştiği için kış aylarında sık görülse de, aslında bahar mevsimi de sinüzit için önemli bir tehdit oluşturuyor. Öyle ki baharda hava durumunda yaşanan dengesizlikler vücudumuzun üşüme-terleme döngüsüne girmesine yol açabiliyor. Böyle bir durumda hafif bir rüzgârda kaldığımızda bile sinüzit atağı hızla tetiklenebiliyor. Ayrıca bahar aylarında başlayan polen artışı nedeniyle alerjik rinitler alevleniyor ve alerjik zeminden köken alan sinüzitlere zemin hazırlıyor.
Yılda bir iki kez akut sinüzit atağı geçirmek endişe edecek bir tablo oluşturmuyor. Ancak tedavi ihmal edilir ve yeteri kadar önlem alınmazsa hastalık kronik sinüzite dönüşebiliyor. Acıbadem Dr. Şinasi Can (Kadıköy) Hastanesi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Osman Halit Çam, sinüzit kronikleştiğinde ciddi sorunların gelişebileceğine dikkat çekerek, “Sinüzit erken dönemde en sık burun tıkanıklığı, yüz ve baş ağrısı, burun ile geniz akıntısına yol açıyor. Kronikleşirse tablo daha da şiddetleniyor; gözlerde şişlik ile kızarıklık, göz kapağında şişlik ve şaşılık gibi görme bozukluğu da eşlik edebiliyor. Dahası, ilaç tedavisine yanıt vermeyen baş ağrısı, menenjit, hatta beyin iltihabına varan durumlar gelişebiliyor. Bu nedenle sinüzitte erken dönemde tedavi olmak ve yaşam alışkanlıklarında önlem almak büyük önem taşıyor” diyor. Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Osman Halit Çam, bahar mevsiminde sinüzitten korunma yolarını anlattı; önemli öneriler ve uyarılarda bulundu!
Alerjinizi kontrol altına alın
Bahar ve yaz aylarında alerjik nezleyi alevlendiren başlıca etmen polenler olduğu için polen maruziyetini minimuma indirmeniz gerekiyor. Odanızda hepa filtreli hava filtreleme cihazları bulundurmanız fayda sağlayacaktır. Eğer alerjik nezleyi kontrol etmekte zorlanıyorsanız, doktorunuzdan ilaç desteği için yardım almayı ihmal etmeyin. Ayrıca polenlerin en yoğun olduğu 05:00-10:00 saatleri arasında mecbur kalmadıkça dışarıya çıkmayın. Eğer çıkmanız gerekiyorsa mutlaka maske ve gözlükle korunun.
Ani hava değişimlerine dikkat!
Ani hava değişimlerine karşı önlem almanız da dikkat etmeniz gereken bir başka önemli noktayı oluşturuyor. İnce bir üst kıyafet üzerine yine ince bir mont giymeniz, yanınıza şal ve şapka almanız sizi hava değişimlerine karşı koruyacaktır.
Başınızı sıcak tutun
Duş sonrasında, dışarı çıkmadan önce başınızın sıcak olduğundan mutlaka emin olun. Klasik ‘ıslak saçla dışarı çıkmamalısınız’ uyarısından öte, başınızın iyice ısındığından emin olmanız gerekiyor. Bunun için saçınızın sadece kuru olması yetmiyor. Çünkü saçınız kurumak için başınızın ısısını kullanacak ve başınız gövdenize göre daha soğuk olacaktır. Bu mekanizma da baş ağrılarını tetikliyor ve sinüzite de zemin hazırlıyor.
İrritanlardan uzak durun
Tekrarlayan sinüzit ataklarınız varsa, dikkat etmeniz gereken diğer bir konu da sinüs mukozalarını rahatsız eden kimyasallardan uzak durmak olmalı. Bu kimyasalların başında sigara dumanı geliyor. Diğer irritanlar arasında hava kirliliği, yüksek konsantrasyonlu deterjanlar ve çamaşır suları yer alıyor. Bunlara maruziyeti kesemiyorsanız mutlaka maske kullanmanız gerekiyor.
‘Burun duşu’ yapın
Sinüzit ataklarından korunmanın diğer bir yolu ise burun ve sinüs duşudur. Doç. Dr. Osman Halit Çam, bu alışkanlığı edinmenizde bir sakınca olmadığını belirterek, “Böylelikle, gün boyu dışarıda geçirdiğiniz süreçte burun ve sinüs mukozalarınızda birikmiş olan mikro partiküllerini mekanik olarak uzaklaştırmış olursunuz. Ancak solüsyon seçimi ve uygulama basınçları kontrollü olmalıdır” diye konuşuyor.
Diş kontrollerinizi yaptırın
Çürük dişlerin varlığı, azı dişlerin köklerinde kist ya da enfeksiyon gelişmesi gibi durumlarda yaşanan sorunlar komşuluk yoluyla sinüslere kolayca yayılabiliyor. Doç. Dr. Osman Halit Çam, diş kaynaklı sinüzitlerde tek kür ilaç tedavisinin çoğu zaman tek başına yeterli olmadığını belirterek, “Ağız ve diş sağlığına özen göstermek, yılda iki kez diş kontrolünden geçmek, sinüzitten korunmaya yardımcı olacaktır.” bilgisini veriyor.
Basınç değişikliklerine dikkat edin
Soğuk algınlığı, nezle ya da alerjik alevlenme dönemlerinizde scuba diving ya da uçak seyahatleriniz varsa, bu etkinliklerinizi erteleyin. Normalde basınç değişikliklerinde, vücut boşluklarımızdaki hava genleşip büzüşüyor. Hastalık dönemlerinde ise bu dokular hem ekstra hassas oluyor hem de basınç değişikliklerine bağlı hava sirkülasyonunu yeteri kadar tolere edemiyor. Bu tablo da hastalığın uzamasına neden olarak sinüzit ataklarını tetikleyebiliyor.
Burun tıkanıklıklarını çözün
Burnunuzda kemik eğriliği (deviasyon) veya et büyümesi (konka hipertorfisi) gibi anatomik olarak tıkanıklık varsa sinüs mukozalarınız sağlıklı bir şekilde havayla temas etmiyor ve hava sirkülasyonu yeteri kadar iyi olmuyor demektir. Doç. Dr. Osman Halit Çam, “Bu anatomik problemleri cerrahi olarak çözmek sinüzite yakalanmanızı geciktirecek, yakalansanız bile sizi yormadan hastalığı atlatmanızı sağlayacak önlemler arasındadır.” diyor.
ARTUKLU HABER AJANSI