Havaların kötüleşmesi açık alanlardan tekrar güneşsiz kapalı alanlara gidilecek olması keyifsizlik ve mutsuzluk verebilir. Okulların açılması ve derslere konsantre olma güçleşebilir. Sonbahar mevsiminde gelişen ve yorgunluk hissiyle başlayan bu durumla baş etmek için sosyal aktivitelere katılmalı, yeni şeyler öğrenmeli, yeterince dinlenilmelidir.
Psikiyatrist Dr. Gülçin Sarılgan
Yaz aylarının bol ışıklı, tempolu, uzun soluklu ve hafif günleri artık geride kaldı. Bir yıl boyunca iple çekilen tatili bitirip işe veya okula dönüldü. Bu geçişte adaptasyon süreci her zaman kolay olmayabilir. Çünkü sonbaharla birlikte daha yavaş ve sakin bir döneme geçilir. Bu dönem kişide sıkıntıya, kaygıya neden olabilir. Aynı zamanda bu dönem iş hayatında alınması gereken kararlar ve yılsonu hedeflerine ulaşmak için artan beklentilerin olduğu bir dönemdir. Kişi genellikle kendisini daha hüzünlü hisseder; ayrıca bazen ilişkilerinde daha tahammülsüz olur ve reddedilmeye karşı aşırı duyarlılık geliştirebilir. Bu duruma enerji azlığı ve yorgunluk hali eklenebilir. Kişi normale göre daha fazla uyumasına rağmen sabah uyanmakta güçlük çekmeye başlar. Yataktan kalkmak istemez. Keyif aldığı alanlara karşı heves ve ilgi kaybı gelişir, hayata karşı karamsarlık başlar. Daha fazla yemek yemeye başlar ve kilo alımı gelişebilir. Cinsel enerjide azalma görülebilir.
Kişinin sonbahar mevsiminde gelişen ve yorgunluk hissiyle başlayan bu durumla baş etmesinin yolları ise;
- Kısa süreli hedefler –projeler belirlemek,
- Yeni şeyler öğrenmek,
- Sosyal aktivitelere katılmak,
- Edebiyat, sanat ve müzikle ruhu beslemek,
- Yeni yerler görmek, kısa seyahatler yapmak
- Geçmiş yaşantısıyla ilgili keşkeleri bırakmak,
- Günışığından daha çok yararlanmak için hava bulutlu olsa bile evden dışarı çıkıp kısa yürüyüşler yapmak,
- Dinlenmeye ve gevşemeye kendinize izin verebilmek,
- Beden-zihin çalışmaları (Yoga, meditasyon, masaj ve nefes çalışmaları) yapmak,
- Akşam saatlerinde aynı saatte uyumak önemlidir çünkü gün ışığındaki azalma ile kişinin biyolojik iç-saatinin (circadian ritmi) bozulmasına sebep olur. Ortalama 7-8 saat uyku bu dönemde yeterlidir.
- Sabah saatinde kısa yürüyüşler yapmak, düzenli egzersizi hayata katmak,
- Beslenmeye dikkat etmek, şekerli gıdalardan uzak durmak,
- Alkol; sıkıntılı iken tüketmemek/olağan içilen miktarını aşmamak,
- Psiko-aktif maddelerden uzak durmak,
- Kahve miktarını kontrol etmek.
Kişi eğer kendi başına bu süreci aşamıyorsa mutlaka bir psikiyatri uzmanın görüşünü almalı çünkü depresif belirtiler şiddetlenip ‘Mevsimsel Özellikli Depresyon’ gelişmiş olabilir. Özellikle geçmişinde Duygulanım Bozukluğu öyküsü olan, daha genç yaşlar, kadınlar ve ailesinde Duygulanım Bozukluğu olanlar risk altındadır.