Tarih: 10.09.2013 06:45

``Spora yönelik hamlelerimiz devam edecek``

Facebook Twitter Linked-in

Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç, 2020 Yaz Olimpiyat ve Paralimpik Oyunları`nın ev sahipliği hakkının final oylamasında Japonya`nın başkenti Tokyo`ya verilmesini değerlendirdi.

Gençlik ve Spor Bakanlığı binasında gerçekleştirilen basın toplantısında açıklamalarda bulunan Suat Kılıç,  2020 Yaz Olimpiyat ve Paralimpik Oyunları adaylık sürecinin geride kaldığını hatırlatırken, Türkiye`nin bir spor ülkesi olma yönündeki kararlılıklarının devam ettiğinin altını çizdi.

Türkiye`nin 2020 Olimpiyat Oyunları adaylık sürecinin 13 Ağustos 2011 tarihinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan`ın adaylık dilekçesine attığı ilk imza ile başladığını aktaran Bakan Kılıç, şunları kaydetti:

"Geçen 2 yıllık zaman diliminde Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Türkiye Milli Paralimpik Komitesi ve Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi`nin, Gençlik ve Spor Bakanlığı koordinasyonunda çalışmalarına hep birlikte tanıklık ettik. Hangi proje ve projeksiyonları hayata geçirebileceğimizi hem Türkiye`ye hem de dünyaya kanıtladık.Tokyo`nun seçilmesiyle süreç şekillendi. Bu bizim 5. adaylığımızdı ve bunda Türkiye en yüksek performansını ortaya koydu. Geriye dönüp baktığımızda, olimpiyat tutkumuzu büyük bir hayranlıkla takdir etmemiz gerektiğine inanıyorum. Türk toplumu olimpik ruha, İstanbul halkı olimpiyat felsefesine büyük bir tutkuyla sahip çıktı. Ev sahibi olmak isteyen değil, adeta olimpiyatın doğduğu bir ülke gibi büyük bir tutku, heyecan ve istek toplumun bütün katmanlarına egemen oldu."

Arjantin`e giderken bıraktıkları Türkiye ile Arjantin`e vardıktan sonra fark ettikleri Türkiye`nin çok farklı olduğunu anlatan Kılıç, şu ifadeleri kullandı:

"Giderken hissedemediğimiz bir şeyi, Arjantin`e gittikten sonra sosyal medyadan takip ederken fark ettik. Gördük ki Türk toplumu bütün katmanlarıyla, tüm kesimleriyle olimpik hedeflere inanmış, marjinal ve sınırlı bazı çevreler dışında olimpiyatı gerçekten gönülden, aşkla istemiş, benimsemiş. Bunun üzerine, Arjantin`de yaptığım bir açıklamada ifade ettiğim gibi, hayata hangi pencereden bakarsak bakalım, gündelik olaylara, siyasi konulara hangi pencereden bakarsak bakalım, olimpiyatlara bakış açımız aynıdır. Bakış açımızdaki bu örtüşme, Türkiye`ye önümüzdeki yıllarda çok daha büyük eserler, değerler ve katkılar kazandıracaktır."

"Olimpik harekete olan inanç, güçlenerek devam edecektir"

Yaşadıkları büyük heyecanı iki gün öncesi itibarıyla geride bıraktıklarını söyleyen Suat Kılıç,  başta Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Cemil Çiçek olmak üzere, emeği geçen tüm kişi, kurum ve kuruluşlara teşekkür ederken, sözlerini şöyle sürdürdü:

"2020 Olimpiyat ve Paralimpik Oyunları`na adaylık dilekçesini verirken ifade ettiğimiz bir cümle vardı; `Biz sadece olimpiyatın 5 halkasını Türkiye`ye getirmek için bu yola çıkmadık. 700`e yakın uluslararası spor organizasyonu gerçekleştirdik, sadece olimpiyatlar kaldı. Onu da gerçekleştirelim` gibi kısır bir hedefle çıkmadık bu yola. Biz olimpiyat adaylık yoluna çok geniş bir proje anlayışıyla çıktık. Olimpiyat hedefine, 2023 Türkiye`sinin, yani cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. yıl dönümününün büyük vizyon projelerinden biri nazarıyla çıktık. Cumhuriyetimizin 90. yılında bu heyecanı yaşarken, 100. yılında sportmen, sağlıklı, sporu hayatın öznesi haline getirmiş 10 milyonlarca gencin omzunda yükselecek yeni bir cumhuriyet hayaliyle yola çıktık. Olimpiyat adaylığı, olimpik harekete bakışımızın tek parametresi değildir. Olimpiyat adaylığımız dün itibarıyla geride kalmıştır ama Türkiye, olimpik harekete olan inancını bugünden itibaren de korumaya, geliştirmeye, güçlendirmeye devam edecektir. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, olimpiyata aday olurken, Türkiye`nin bir spor ülkesi olması yönünde kuvvetli bir vizyon ortaya koymuştur. Adaylığımz dün itibarıyla geride kalmıştır ama Türkiye`nin bir spor ülkesi olması vizyonundan hiçbir şey eksilmeyecek, bilakis bu vizyon güçlenerek yol almaya devam edecektir."

"Spor altyapısına yönelik hamlelerimiz devam edecek" 

Gençlik ve Spor Bakanı Kılıç, yapımına devam edilen 776 büyük spor projesi bulunduğunu ve bunlara yenilerinin de ilave olacağını vurguladı.

Türkiye`de sporun altyapısının geliştirilmesine yönelik büyük hamlelere devam edeceklerini belirten Kılıç, şunları kaydetti:

"Türkiye`de lisanslı sporcu sayısı 200 binli rakamlardan, geçen ay itibarıyla 4 milyon 100 bin rakamına ulaşmıştır. AK Parti hükümetinin spora verdiği önem buradan anlaşılmaktadır. Toplam 268 bin olan lisanslı sorcu sayısı, 10 yılda 4 milyon 100 bin sayısına ulaşmıştır. Bunlar daha da artacak. Lisanlı sporcularımızın, faal sporcularımızın, önem verilen branşların, nitelikli özel tesislere kavuşturulan baranşların sayısı artacak. Amatör branşlara yönelik maddi destek ve malzeme desteği verilecek. Amatör branşlara yönelik spor tesisleşmesi konusunda destekler sağlanacak. Spor altyapısına, halen devam etmekte olduğumuz biçimde, Türkiye`nin 81 ilinde önemli katkılar olacak." 

Altyapıyı, tesis ve insan kaynağı olarak iki ana başlıkta ele aldıklarını vurgulayan Suat Kılıç, şöyle konuştu:

"Sporcunun yetişmesi için tabii ki tesisler lazım. Tesislerden elit sporcuların yetişebilmesi için de iyi sporcu adaylarının bulunması ve tesislerle buluşturulması gerekli. Bunlardan biri olmadığı zaman, zaten diğeri anlamsız hale geliyor. İnsan olmadan tesisin anlamı yok, tesis olmadan insanı sporcu haline getirmenin, dünya çapında marka heline getirmenin imkanı yok. Dolayısıyla bu ikisini birbiriyle entegre biçimde, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonraki günlerimizde de korumaya ve sürdürmeye devam edeceğiz. Türkiye bir spor ülkesi olacak ve olma yolunda. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.  Bu ülkenin spor ülkesi olması yönünde Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile birlikte belirlemiş olduğumuz vizyonu adım adım gerçekleştireceğiz. Attığımız her adım, aldığımız her karar, harcadığmız her kuruş, bu ülkenin gençleri içindir. Bir kez daha sporcu bir başbakana sahip olmanın, olimpik harekete inanmış bir başbakanla çalışıyor olmanın ne kadar büyük bir avantaj olduğunu dünkü diyaloglarımızda görme imkanı yaşadım."

Bakan Kılıç, önlerindeki dönemin Türk sporu açısından doping konusunda "sıfır tolerans" kararlılığını sürdürdükleri yıllar olacağını belirterek, "Buenos Aires`teki sunumda da ifade ettiğim üzere, yaklaşımımız `temiz spor`dur. Türk sporunu yasaklı maddelerden temizleme konusundaki kararlılığımızdan asla geri durmayacağız. Hangi federasyon, hangi kulüp ve hangi teknik adam ilgisiz kalırsa, bedelini öder. Hangi sporcu bile bile lades derse, bedelini tereddütsüz biçimde öder" diye konuştu.

Doping konusuyla ilgili kararlı tutumlarını, birkaç yıldır oluşturdukları politika çerçevesinde zaten taviz vermeksizin sürdürdüklerini aktaran Bakan Kılıç, şöyle devam etti:

"Aylar önce Halter Federasyonu Başkanı görevden çekildi ve 32 sporcu cezalandırıldı. Aylar önce yine Atletizm Federasyonu Başkanı görevden çekildi ve 32 sporcusu cezalandırdı. Önümüzdeki aylarda gerekirse yeni yasalar da çıkararak, sadece sporcuyu değil, silsile içerisinde dopinge, yasaklı maddeye ulaşmasına neden olan herkesi cezalandırma yönüne gideceğiz. Yasaklı maddelerin Türkiye`ye girişini, satışını, erişimini kolaylaştıran herkes bunun bedelini ödeyecek. Yasaklı maddelerle ilgili trafik oluşturan ve geçiş kolaylığı sağlayan herkes de bunun bedelini ödeyecek. Biz meseleye sadece madalya ve anlık başarı çerçevesinde yaklaşmıyoruz. Bizim için spor her şeyden evvel sağlıklı milyonların yetişmesine yönelik en önemli köprüdür. Buna mukabil doping bir zehirdir. Yani cumhuriyetimizin 100. yılını emanet etmeyi planladığmız nesillerin takatini yok eden bir zehir. Doping fıtrata aykırı, yaradılış kanunlarına ters, insanı olduğundan başka bir şey yapmaya yönelik, hariçten bir müdahaledir. Bugüne kadar hükümetimizin yaklaşımı buydu, bugünden sonra da yaklaşımı budur. Olimpik olmayan müsabaka ve spor etkinliklerinde de, en son Tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşleri örneğinde de gördüğünüz gibi, yasaklı madde kullanımına kesinlike göz yumulmayacak."

"Eğer İstanbul kazansaydı, tarihin en görkemli olimpiyat oyunları olacaktı"

Suat Kılıç, Türkiye`nin son 6 olimpiyat oyunlarının 5`ine aday olduğunu hatırlatırken, şu ifadeleri kullandı:

"Çok iyi bir hazırlık döneminden geçtik. Diğer aday kentlerin hiçbirinden eksik bir hazırlık sergilemedik. Hep `daha fazla ne yapabiliriz` diye sorduk ve ne gerekiyorsa yaptık. Eksik varsa tamamladık. Kadromuza katmamız gereken biri varsa, hiç tereddüt etmedik hemen aramıza aldık. Seyahatleri, projeleri, kaynakları, tesisleri ulaşım planlarını ve olimpiyat köyünü buna göre planladık. Tüm hazırlıklarımızı, İstanbul`da mükemmel bir olimpiyat oyunları organizasyonu gerçekleştirmek üzerine inşa ettik. Eğer kazanan İstanbul olsaydı, emin olun tarihin en görkemli, en fantastik, en etkileyici olimpiyat oyunlarını icra etmiş olacaktık ama 2020`de kısmet değilmiş." 

İstanbul`un, daha önceki tüm adaylıkları içinde ilk kez finalde yarıştığını hatırlatan Bakan Kılıç, ilk turda ikinci oylamada alınan 49 oyun ve final oylamasında alınan 36 oyun büyük önemi olduğuna değinerek, şunları dile getirdi:

"Olimpik hareket, İstanbul`un birinci turdan ikinci tura çıkmasına 49 oyla destek vermiştir. Bu, her Türk`ün, Türkiye`yi seven herkesin gurur duyması, iftihar etmesi gereken bir başarıdır. İkinci tura olimpik hareketin 49 üyesinin oyuyla çıkmak, oy kullananların 49`unun İstanbul`u finalde yarıştırma arzusu ve başa oynatma iradesi, İstanbul`un olimpiyat yapabilir bir kent olduğunun teyididir. İstanbul`un güçlü bir hikayeye sahip olduğunun, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti`nin ve Türk olimpik hareketinin vaad ettiklerini yerine getirebilecek vizyona, güce, performansa, kapasiteye ve samimiyete sahip olduğunun apaçık bir teyididir. Finalde aldığımız 36 oy da İstanbul`a verilen değerin, önemin ve kapasite teyidinin apaçık bir ifadesidir. Üzülmüş olabiliriz, elbetteki üzüleceğiz. Söz konusu Türkiye ve aday İstanbul olduğunda, hedefimiz final müsabakasına katılmak değil, finalde kazanmaktır. Ama üzülmüş olmamıza rağmen, bize canla başla, büyük bir samimiyetle destek veren, oy veren, inancını sergileyen ve `İstanbul yapabilir` iradesini oylarıyla ortaya koyan Uluslararası Olimpiyat Komitesi üyelerine elbette ki Ankara`dan da bir kez daha teşekkür ediyorum."

"Olimpik harekete inanan tüm federasyonlara, sporcularımıza, yine olimpik harekete inanarak destek veren, istisnalar hariç, medyamıza, olimpik yazarlarımıza yürekten teşekkür ediyorum" diyen Kılıç, "Büyük destek sağlayan sponsor kuruluşlarımıza ve sahiplerine teşekkürlerimizi bir kez daha ifade ediyorum. Türkiye spor yolunda, olimpik hareket yolunda canla başla çalışmaya devam edecek. Dün olimpiyata adaydık, bugün olimpiyatta başarıya adayız. Bu, gerçekleştirilebilir bir hedef. Hükümetimizin bütün katmanlarıyla destek verdiği bir hedef. Bu hedefi sağlamak için tüm imkanlar bir kez daha seferberdir" ifadelerini kullandı.

Bakan Kılıç, Gençlik ve Spor Bakanlığı binasında düzenlenen basın toplantısının son bölümünde gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Kılıç, "Gezi Parkı olayları, Türkiye`nin müslüman kimliği ve doping olayları, olimpiyatların Türkiye`ye verilmemesinde ne derece etkili oldu?" şeklindeki bir soruyu şöyle yanıtladı:

"İki yıllık adaylık sürecinde Japon ve İspanyol medyasında, kendi adaylıklarını yok etmeye yönelik bir haber yoğunluğu görmedik. Japon ve İspanyol basını, kendi ülkelerinin olimpiyat adaylığına sonuna kadar sahip çıktılar ve kendi ülkeleriyle ilgili yaşadıkları olumsuzlukları başkalarından önce  abartmadılar. Kazanamamanın pek çok nedeni vardır. Herhangi bir neden, en önemli etken olarak gösterilemez. Bir miktar oradan, bir miktar buradan kazanamama üzerinde etkili olmuştur ama ben kazanamayışımızın nedenini tek başına herhangi birkaç faktöre bağlamanın doğru olduğuna inanmıyorum." 

Bakan Kılıç, doping meselesinin bu süreçte önemli bir etken olmadığına ve dopingin sadece Türk sporunun değil, dünya sporunun bir meselesi olduğunu ifade ederek, şöyle konuştu:

"Bizim atletlerimizden çok daha popüler olan atletlerin madalyaları geri istendi. Böyle bakıldığında maalesef Türk medyası olayı bu yönüyle görmedi. Bazıları doping sanki dünyanın hiçbir yerinde yok, sadece Türk sporunda var gibi hareket etti. Neyin ne olduğunun farkındayız. Dopingle, medyada yazılıp çizildiği için değil, insanın yaradılış kanunlarına aykırı ve zehir olduğu için, insan ömrünü uzatan değil, kısaltan bir şey olduğu için mücadele ediyoruz. Bu mücadeleyi bundan sonra da kararlılıkla sürdürmeye de devam edeceğiz."

Suat Kılıç, bir gazetecinin, 2018 ve 2022 Dünya Futbol Şampiyonası adaylığına ilişkin sorusunu ise şöyle yanıtladı:

 "Doğrusu yurda daha yeni döndük. Yeni bir adaylık için henüz herhangi bir çalışmamız yok. Türkiye, son 10 yılda yaklaşık 700 uluslararası spor organizasyonu gerçekleştirdi ve bunların Türk sporuna, sporcusuna katkıları herkesin malumu. Dolayısıyla Türkiye bundan sonraki süreçte de hem altyapısını kuvvetlendirmeye, hem de uluslararası spor organizasyonlarının içinde boy göstermeye devam edecektir. Yeni bir olimpiyat adaylığı konusunda benim bir şey söylemem doğru değil. Yeni adayların gündeme geleceği tarih 2015 yılının 2. yarısı olacaktır. Dolayısıyla bugünden o günler için bir şey söylemeye gerek olmadığı kanısındayım. Dünya Futbol Şampiyonası adaylığı konusunda yapılmış bir değerlendirmemiz henüz yok. Türkiye Futbol Federasyonu konuyu çalışır, bizimle istişaresini yapar. Nihayetinde 2020 Olimpiyat ve Paralimpik Oyunları`na aday olduğumuzdan dolayı, aynı yıl başka bir uluslararası spor organizasyonuna ev sahipliği yapma imkanımız yoktu. Daha dün bir, bugün iki. Önümüzdeki günlerde bu konuya ilişkin değerlendirmeler yapılır." 

Kılıç`tan "tweet" açıklaması

Bakan Kılıç, Tokyo`nun 2020 Yaz Olimpiyat ve Paralimpik Oyunları`na ev sahipliği yapacağının açıklanması sonrasında sosyal medyada paylaştığı mesajlara ilişkin bir soruya şu yanıtı verdi:

"Bir ülkenin milli hedefleri olur. Hayata hangi pencereden bakarsanız bakın, oyunuzu hangi partiye atarsanız atın, bu ülkede yaşayan herkesin bir devleti, bir bayrağı var. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan ve Türk bayrağını hayatının merkezine koyanların milli hedefler doğrultusunda hedeflenmesi lazım. Ortak hedeflere koşabilmesi lazım. Olimpiyat oylaması yapılıncaya kadar aleyhte yazılan ve çizilenleri, `Türkiye Olimpiyatları almasın` diye birtakım proje ve fikirleri geliştirenleri, o güne kadar pek önemsemedik ama `Olimpiyatı alamadığımız gün` diye sevinmelerini, İstanbul`un olimpiyat kenti olamamasından dolayı mutlu olmalarını göz ardı etmemiz, hazmetmemiz mümkün değil."

"Ortak hedefleri olmayan bir toplumun ortak bir gelecek inşa edebilmesi ne kadar mümkün olabilir?" diyen Suat Kılıç, şöyle devam etti:

"Cumhuriyet ne kadar ortak değerimizse, bayrak, vatan, millet o kadar ortak değerimiz. Ortak değerimizin heyecanını yükselten birtakım etkinlikler vardır. Olimpiyat bunların başındadır. Altıncı kez aday oluyoruz. Neredeyse Türkiye`de her siyasal iktidarın, son 20-25 yıldaki her cumhurbaşkanının, her başbakanın bir olimpiyat adaylığı için adı, unvanı var. Demek ki olimpiyat oyunları Türkiye`nin partiler üstü bir hedefi. Ayrıca bu hareketi muhalefet liderlerinden bile güven mektubu alarak ve o mektupları IOC`ye sunarak devam ettirmiş olan biriyim. CHP Genel Başkanı`ndan, MHP Genel Başkanı`ndan da kurallarda yazılmadığı halde imzalı güven mektuplarını alarak, iktidarıyla, muhalefetiyle, toplumun tüm kesimleriyle olimpiyat sevdasına tutkuyla bağlandık. Dolayısıyla, alamadığımız takdirde de hüzne ortak olunmasını beklerdik. `İyisiyle kötüsüyle bir olmak` diye bir deyim vardır. Millet, zaten kıvançta ve tasada birlik olanlara denir. Gitmeden önce kıvancımıza ortak olmayacağını ifade eden bazılarının, dönerken hüznümüzden sevinç duymalarına insanın duygularını tahrip ediyor, buna karşı herkesin tavır koyması lazım."

"Ortak hedefleri, ülkemizi çok sevdiğimiz için sahiplenmeliyiz"

Olimpik hareketin bütün inançları, renkleri birleştirmeyi hedefleyen bir hareket olduğunun altını çizen Kılıç, şu ifadeleri kullandı:

"Bunu alamamış olmaktan dolayı sevinmek, doğrusu neyin ifadesidir, onu sizi takdir edin. Dönsünler o zaman bu kesimler kendilerine baksınlar. Acaba aynı duygularda kenetlenmemiş olmaktan dolayı da alamamış olabilir miyiz? Acaba Türkiye`nin imajını bozacak birtakım fotoğrafları ya da olayları servis etmekten dolayı alamamış olabilir miyiz? Giderken söyledim; alamamış olmaktan dolayı herhangi bir kesimi suçlamayı düşünmüyoruz. Alamamamızın pek çok nedeni vardır. Birinci turdan ikinci tura çıkarken oy sayımız 49, ikinci turdaki sayımız 36. Zaten oy kullanan 96 kişinin 49`u bu saydığımız her şeye rağmen İstanbul`un olimpiyat yapabilir bir kent olarak finalde yarışması gerektiğine karar vermiştir. Bu ülkenin kapasitesine inanmak için herkesin AK Partili olması şart değil. Herkesin bizi çok sevmesi de şart değil ama ortak hedefleri, ülkemizi çok sevdiğimiz için sahiplenmeliyiz. Bizi üzen de bunların olmaması."

Bakan Suat Kılıç, adaylık sürecinde sponsorların etkisine ilişkin bir soru karşısında da şunları söyledi:

"Olimpiyat yolunda böylesine kritik adaylıkların sponsorluk ilişkilerine göre de şekillenmemesi gerektiği düşüncesi bizde hakim olan düşüncedir. Aksi takdirde kentlerin vaad ettikleri, hikayeleri, bugüne kadar olimpiyatlara hiç ev sahipliği yapamamış olmaları, yeni dünyaya açılma arzu ve isteği karşılık bulmaz. Bu takdirde, final sahnesinde, oylama öncesinde adeta tablonun şekillenmesinde sponsorlar olması gerekenden daha fazla katkı sağlamış olurlar. Gönül arzu eder ki, oylamaya yönelik iradeler sponsorlarla olan ilişkilerden bağımsız olarak şekillensin. Bu olabilseydi, belki daha farklı gelişmeler yaşanabilirdi. Şunu ifade edeyim, İstanbul 5. kez aday oldu ama hiç olimpiyatlara ev sahipliği yapamadı. Oysa yarı final ve finaldeki rakiplerimiz, daha önce ev sahipliği yaptılar. Bu yönden bakıldığında, farklı bir kültür, farklı bir coğrafya, farklı bir hikaye tercihinin iyi kullandılmadığını söylebiliriz." 

Gezi Parkı odaklı olayların olimpiyatların kaybedilmesinde etkisinin sorulması üzerine ise Bakan Kılıç, şu cevabı verdi: 

"Onu bana sormayın, onu kendi aranızda medya mensuplarına sorun. Biz Gezi olaylarını gündeme getirmedik. Zannedildiği ve iddia edildiği gibi Gezi olayları uluslararası arenada çok da önemsenmedi, kayda değer bulunmadı. Maalesef Türkiye`de, İstanbul`un adaylığını olumsuz etkileyecek haberler üzerinde duruldu. Gelinen nokta itibarıyla Tokyo`yu tebrik ediyoruz. Aday kentlerle ilgili oylama anına kadar tek negatif cümle kullanmamış bir heyet başkanıyım. Heyetim de o ana kadar tek negatif cümle kullanmadı. Bundan sonra da biz aday kentler ve olimpiyatı alan kent hakkında spekülatif herhangi değerlendirmelerde bulunmayız. Temennimiz, orada yapılacak oyunlar sırasında herhangi bir sorunun yaşanmamasıdır. O artık bizim meselemiz değil, IOC`nin meselesi. Biz o noktanın artık tamamen uzağında ve dışındayız."

Spor vizyonuna devam

Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç, olimpiyatları İstanbul`a getirmenin önemine değinerek, "İstanbul olimpiyat kenti olsaydı, bunun Türk toplumunda ve bölgedeki dönüştürücü etkisi, Avrupa Birliği adaylığımızdan çok daha kuvvetli olacaktı" diye konuştu.

Olimpiyatın öznesinin spor, sporun öznesinin de insan olduğunu belirten Kılıç, şunları kaydetti:

"Olimpiyat, doğrudan hayata dokunmaktır. Doğrudan insana ve hayata dokunan bir değerler kümesine toplumsal dönüşüme çok ama çok olumlu etkisi olacaktı. Biz bu fırsatı kaçırmış olmamak için olimpiyatı almamış olsak bile spor vizyonumuza devam edeceğiz. Elbetteki Haydarpaşa`da Olimpiyat Stadı yapacak ya da boğaza su sporları için vaad ettiğimiz o projeleri kuracak değiliz. Sadece olimpiyata özel olanlar ayrı tutulacak. Olimpik spor yatırım bütçesindeki projelerin tamamı gerçekleştirilecek. Türkiye, bugün yıllık 500 milyon doların üzerinde spor yatırımı yapabilen bir ülke ve bu rakam artacak. Türkiye, adeta `nazar değmesin` dedirten bir ülke. Maalesef birçokları var ki, dünyanın en iyi spor salonlarını görmezler, onun çitlerindeki oluşan yırtığı görürler. Bu da bakış açısıdır. Bardağın boş tarafını görmek lazım evet ama dolu tarafını görmek de hayatın olağanları arasındadır."  

Bakan Kılıç, "Olimpiyat adaylığı sürecinde Bakanlığın ve Spor Genel Müdürlüğü`nün uluslararası alanda lobi anlamında gücünün zayıf olduğunu düşünebilir miyiz?" sorusu üzerine de şunları kaydetti: 

"Kesinlikle yanlış. Bizim yaptıklarımızı bizim adımıza değerlendirmeyin. Sürece destek veren herkese, Türk olimpik medyasına teşekkür ettim. Spor yorumcularına, spor kanallarına, meseleye ve sürece gösterdikleri yapıcı bakış açılarından dolayı teşekkür ediyorum. Türkiye olimpiyatları alamamış olabilir ama Türkiye olimpik heyecanı kaybetmedi. Bu heyecana yönelik çalışmalarımıza, en az bugüne kadarki heyecanımızla destek vermeye devam edeceğiz. Rakip tüm kentlerle İstanbul`un hikayesini, vizyonunu güçlendirme yolunda ortaya koyduğumuz performansı kıyasladığımızda benim gördüğüm şudur; herkesin yaptığından eksik hiçbir şey yapmadık, enerjisinden daha fazla enerji ürettik. Bu sayededir ki aday kentler arasında halkı olimpiyatları en çok isteyen kent İstanbul`dur. Bu sayedededir ki, Türkiye Cumhuriyeti Hükumeti, IOC`ye yapılan sunumlara ilgili bakanlarıyla iştirak etmiş bir ülkedir. Türkiye Hükümeti, meseleye verdiği ciddiyeti çok açık şekilde ortaya koymuştur. Sayın Başbakan, sürece ne ölçekte sahip çıktığını apaçık ortaya koymuştur. Sayın Cumhurbaşkanı, tüm yabancı heyet kabullerinde ve yurt dışı seyehatlerinde meseleyi birinci gündem maddesi yaparak ,sürece verdiği önemi ortaya koymuştur. Aynı şekilde Meclis Başkanı, Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcılarımız sürece destek vermiştir."Dedi.

 

 

ABDULLAH ORTAÇ-ANKARA

 





Orjinal Habere Git
— HABER SONU —