Takıntı, toplumda yaygın olarak görülen bir psikolojik rahatsızlık. Obsesif Kompulsif Bozukluk olarak adlandırılan takıntı hastalığının bazı boyutları var ki, kişinin ve ailelerinin yaşam kalitesini düşürmekle kalmayıp, hayatını kâbusa çevirebiliyor.
Takıntı, toplumda yaygın olarak görülen bir psikolojik rahatsızlık. Obsesif Kompulsif Bozukluk olarak adlandırılan takıntı hastalığının bazı boyutları var ki, kişinin ve ailelerinin yaşam kalitesini düşürmekle kalmayıp, hayatını kâbusa çevirebiliyor.
Halk arasında “Takıntı Hastalığı“ olarak bilinen hastalığın, en sık karşılaşılan tipinin temizlik takıntıları olduğunu bildiren Aile ve Evlilik Terapisti Dr. Obengül Ejder, kişilerin düşüncelerinin saçma olduğunu bildiği halde, içinde bulundukları sıkıntıdan kurtulmak için yineleyici davranışlardan kendilerini alamadıklarını kaydetti.
Takıntı Hastalığının Kesin Nedeni Bilinmiyor.
Dr. Ejder Obsesif Kompulsif Bozukluğunun (Takıntı Hastalığı) kesin nedeni bilinmemekle beraber nedenlerini şöyle sıraladı;
1. Genetik Nedenler: Genellikle birinci derece akrabalarda veya ikinci kuşakta görüldüğünden genetik geçişli olduğu düşünülüyor.
2. Hormonal Nedenler: Beyinde iletim ağında önemli rolü olan serotonin maddesinin azalması.
3. Çocukluk Çağı Travmaları: Erken çocukluk döneminde yoğun stres altında kalınmış olmak, anne veya babaya karşı duyulan yoğun öfkenin içe bastırılması, cinsel taciz veya istismara uğramak gibi…
4. Kişilik Özellikleri: Kişilik yapısı olarak titiz, kuralcı, ayrıntıcı, mükemmeliyetçi özelliklere sahip olan kişiler bu hastalığa daha yatkın kişiler.
Hastalığın Tedavisinde İki Türlü Yola Başvuruluyor.
Takıntı hastalığının tedavi edilebilen bir psikolojik rahatsızlık olmasına karşın kişilerin çoğu zaman doktora gitmekten çekindiğini ve dolayısıyla tedavilerini geciktirdiğini ifade eden Dr. Ejder, “Oysa ki ilaç tedavisi ile birlikte uygulanan Bilişsel Davranışçı Terapi ve diğer terapi teknikleri ile tedavide başarı şansı oldukça yüksek.” dedi.
Dr. Ejder, “Genellikle beyindeki hormonal sistemin düzenlenebilmesi için Seratonin sistemi üzerinde etkili olan ilaçlar tedavide ilk seçenek olarak kullanılıyor. Bu tür ilaçların yan etkilerine tölerans gelişebilmesi için en az 5-7 gün geçmeli ve etkinliğini tam olarak görebilmek için de en az 3 hafta ilaç kullanımına devam edilmelidir. Bunun yanı sıra, ‘bilişsel ‘ terapi ile kişinin kaçındığı nesne veya kişiden aşamalı olarak karşı karşıya gelmesini sağlayan veya törensel davranışları önlemeye yönelik ‘davranışçı‘ terapi tekniğinin birlikte kullanılması ile ortalama 6-8 seansta hastada düşünsel ve davranışsal değişiklikler sağlanabilmektedir.” şeklinde konuştu.