TBMM Başkanı İsmet Yılmaz, Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğünce şehit aileleri için düzenlenen iftara katılmak üzere Sivas`a gitti. Yılmaz, iftar programının ardından yerel televizyon kanalının kent meydanında düzenlenen canlı yayınında gündeme dair
TBMM Başkanı İsmet Yılmaz, Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğünce şehit aileleri için düzenlenen iftara katılmak üzere Sivas'a gitti.
Yılmaz, burada yaptığı konuşmada, iftarın düzenlenmesinde emeği geçenlere teşekkür etti.
İftarın şehitleri hayırla anmak ve gazilere teşekkür etmek, geçmişe karşı vefa, minnet ve şükran duygularını ifade emek için verilen bir fırsat olduğunu dile getiren Yılmaz, "Bugün bu ülkede başı dik alnı açık yaşıyorsak, bunu hayatları pahasına bu ülke için canlarını veren şehit ve gazilerimize borçluyuz. Allah onların hepsinden razı olsun" diye konuştu.
Halkları millet yapan en önemli unsurun ortak bir tarihe, geçmiş ve birlikte yaşama iradesine sahip olması olduğunu vurgulayan Yılmaz, şunları kaydetti:
"İnşallah bu birlikte yaşama iradesi olduğu sürece bir ve beraber olduğumuz sürece şehitlerimize karşı olan vazifemizi yerine getirmiş oluruz. Çünkü şehitlerimiz bu ülke güçlü olursa 'benim bu vatan için şehit olmama değdi' diyebilir. Bir olacağız, beraber olacağız, ayrılıkları öne çıkarmayacağız, ortak noktalarımızı öne çıkaracağız ve bu ülkenin her zamankinden daha fazla ihtiyacı olan birlik ve beraberlik için çalışacağız."
Ramazanın birlik ve beraberlik ayı olduğunu ifade eden TBMM Başkanı Yılmaz, bu ayda muhabbet ve sevginin bereketlendiğini söyledi. Bu geleneğin devam ettirilmesi gerektiğini belirten Yılmaz, "Cenab-ı Allah bu ülkenin camilerinde ezan, minarelerinde mahya, yıllarını da ramazansız bırakmasın. Bizleri sevgisiz, vatansız ülkeyi de Müslümansız bırakmasın diyorum" ifadesini kullandı.
Yılmaz, tüm vatandaşların Ramazan Bayramı'nı da kutladı.
İftar programının ardından yerel televizyon kanalının kent meydanında düzenlenen canlı yayınına katılan Yılmaz, TBMM Başkanlığı adaylık sürecini değerlendirdi.
Üç parti liderinin de adaylığından memnun olduklarını dile getirdiklerini kaydeden Yılmaz, bu süreçte kendisine destek veren-vermeyen herkese de teşekkür etti.
TBMM Başkanı olarak bütün partilere eşit yakınlıkta hizmet vereceklerini vurgulayan Yılmaz, "Oy verenin de vermeyenin de Meclis başkanıyız" ifadesini kullandı.
Yılmaz, Başkanlık Divanı'nın uyumundan memnuniyet duyduğunu, hiçbir sıkıntı olmadığını dile getirerek, şunları söyledi:
"Cumhuriyet Halk Partisi, bu ülkenin kurucu partisidir. Buna hiç kimsenin şikayeti yok, bu ülkenin iyi olmasını ister. Milliyetçi Hareket Partisi, bu ülkenin sevdasından, birliğinden, yerine göre 'Can vermek gerekiyor' dense kaçmayacağını bilir. AK Parti, geçmiş 13 yılda gösterdi ki bu ülkeyi borçlu ülkeden borçsuz ülkeye getirdi. Yardım alan ülkeden yardım eden hale getirdi.
Bu ülkeyi son 200 yıllık Türk devlet tarihinin en güçlü dönemine getirdi. Sayın Selahattin Demirtaş ile görüşürken de şunu kullandı, 'Biz ülkenin birliği ve bütünlüğünden yanayız. Türkiye'yi güçlendirmek istiyoruz. Hatta geniş coğrafyayı da düşünerekten Türkiye'nin gücüne güç katmak istiyoruz' dedi.
Demirtaş'a söylediklerini uygulayıp takip etmeleri halinde Türkiye partisi olacaklarını ilettiğini belirten Yılmaz, ön kabullerinin her partinin ülkeye hizmet getirmek için gayret gösterdiğine inanma olduğunu vurguladı.
Yemin edildiğini ve yepyeni bir sayfa açıldığını, her partinin ülkenin birliği ve bütünlüğü için çalıştığını kabul ettiğini aktaran Yılmaz, "Farklı görüşler olabilir. O da demokrasinin gereğidir" dedi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun Türkiye'yi hükümetsiz bırakmamak için diğer partilerden destek isteyeceğine dikkati çeken Yılmaz, şunları dile getirdi:
"Her partinin vaatleri kendileri için kutsaldır, milletle aralarında adeta gizli bir anlaşmadır. 'O anlaşmayı ihlal etsin' demiyorum ama bu vaatleri, bu partilerin her birisinin tek başına iktidar olması halinde bu millete verecekleri söz olarak değerlendirmek lazım. Şimdi tek başına iktidar yok. Bir koalisyon var. Şimdi asgari müşterekleri belirtip, bu asgari müşterekler hangi partiyle daha çok olursa, Cumhuriyet Halk Partisiyle mi, Milliyetçi Hareket Partisiyle mi, genel ağırlıklı bu çünkü Sayın Selahattin Demirtaş, onunla görüşmemde 'Koalisyona girmeyi düşünmüyoruz' dedi.
Dolayısıyla onu çıkardığımızda AK Parti-CHP, ya da AK Parti-MHP kalıyor."
Yılmaz, AK Partinin koalisyon görüşmelerinde kırmızı çizgileri olmadığını söyledi.
AK Partinin amacı ve ilkesi olduğuna işaret eden Yılmaz, şunları belirtti:
"Amacı, ilkesi de bu ülkeyi hükümetsiz bırakmamak. Bu ülkenin hizmete ihtiyacı var. Bu ülkeyi çevremizdeki ateş çemberi içinde esenlik, güvenlikle limana ulaştırmak lazım. Dolayısıyla kırmızı çizgi koyarsanız kendinizi kısıtlarsınız, bu millete hizmetten kendinizi alıkoyarsınız. Bence bu seçim yapıldıktan bu ana kadar ki sürede o kırmızı çizgileri olanların birçoğunun kırmızı çizgisinin de farklı söyleme dönüştüğünü gördüm.
Dolayısıyla ben bu aranın dahi faydalı olduğunu düşünüyorum. İlk başta 'Biz koalisyona girmeyiz' diyenler, şimdi en azından her birisi, 'Şunlar, şunlar olursa koalisyona katılırız' diye açıklamada bulundular. Bir koalisyon olursa bu ülke için iyi olacağını düşünüyorum. Koalisyonda da ilkeler bazında birleşmek lazım. Bu millete bir hükümet koymak lazım, bu ülkeyi hükümetsiz bırakmamak lazım."
Yılmaz, Türkiye'nin fanusun içinde olmadığını, istikrar bozulduğu ve kısa sürede hükümet kurulmadığı zaman 2023 hedeflerine ulaşmasının hayal olarak kalacağını vurguladı.
Yılmaz, "Türkiye üzerinde sorumluluğu olanların daha geniş olması gerekiyor. Gördüğüm şey şu anda birinci partinin daha geniş davrandığıdır" ifadesini kullandı.
Mecliste blok olmadığını ve her partinin birbiriyle uzlaşabilir boyutta olduğuna dikkati çeken Yılmaz, ülkeye hizmet noktasında her partinin adım atabileceğini vurguladı.
AK Parti ile koalisyon kurma noktasında MHP ve CHP'nin daha yakın olduğunu, gönlünden her iki partinin geçtiğini dile getiren Yılmaz, şu görüşleri paylaştı:
"Bu ülkeye hizmet sorumluk gerektirir. Elini taşın altına koymak gerekiyor. İktidar yıpratır, yıpranmaya CHP mi, MHP mi talip? Meclis Başkanı olmadan önceki çalışma grubundaki bilgilerime göre, AK Parti koalisyona mecbur değil. İlla koalisyonda bulunmak gibi bir derdi yok ama tek başına hükümet kurulmuyor. Bu ülkeyi yönetme sorumluluğu olaraktan kırmızı çizgisi yok ancak diğer partiler olmazları ileri sürerlerse, 'Olmazsa olmaz 'derlerse AK Parti, bu aziz millete şunu söyleyecek: 'Bakın, samimi olarak hükümet kurmaya çalıştım ancak olmayacak şeyleri bu ülkenin ve bu milletin faydasına olmayacak şartları önümüze koydular.'
'Bu şartlarla yapılabilecek koalisyonun bu ülkeye hizmet etmeyeceği kanaatine ulaştıklarında da koalisyon görüşmelerinden çekilecekler' diye düşünüyorum. Şu anda koalisyonun olması gerektiğini söylüyorum."