Tarih: 31.01.2018 12:08

TBMM GENEL KURULUNDA MİLLETVEKİLLERİ ZEYTİN DALI HAREKATI HAKKINDA BİLGİLENDİRİLDİ

Facebook Twitter Linked-in

TBMM Genel Kurulu, Meclis Başkanvekili Pervin Buldan başkanlığında toplandı. 



Canikli, gündeme geçilmeden önce Afrin'e gerçekleştirilen Zeytin Dalı Harekatı'yla ilgili Genel Kurulu bilgi vermek üzere kürsüye geldi. 


Harekatın 11. gününe girdiğini ifade eden Canikli, bugün itibarıyla PYD/YPG'nin, PKK'nın Suriye kolu bir terör örgütü olduğunun tartışmasız bir gerçek olduğunu, bunun net bir şekilde ortaya çıktığını söyledi. 

Bu konuda en ufak tereddüt bulunmadığının altını çizen Canikli, "PYD/YPG, PKK terör örgütünün Suriye koludur. PKK ile aynı yerden yönetilmekte, aynı terörist havuzunu kullanmaktadır. PYD/YPG, PKK terör örgütü sınırlarımız boyunca Suriye'nin kuzeyine yerleşmiş, demografik yapıyı değiştirmiştir. Burada terörün kontrolünde bir siyasi yapılanma ve devlet oluşturma çalışmalarını hızlandırmışlardır." diye konuştu. 

Türkiye'ye yönelik terör tehdidinin her geçen gün büyüdüğüne dikkati çeken Canikli, "Özellikle ABD tarafından bu terör örgütü yoğun bir şekilde silahlandırılmakta ve Suriye'nin kuzeyinde siyasi terör yapılanması için desteklenmektedir. ABD'nin terör örgütüne verdiği desteği kesmesi için bu konuda ABD’yi ikna etmek için bütün yollar denenmiştir. Ne yazık ki ABD bu politikasından vazgeçirilememiştir." ifadelerini kullandı. 

Canikli, terör örgütünün amacının Türkiye'nin toprak bütünlüğünü ortadan kaldırmak olduğunu belirterek, Zeytin Dalı Harekatı öncesinde Afrin'de yuvalanan terör örgütü tarafından hem Türkiye'ye hem de Fırat Kalkanı Harekat alanı ile İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi'ndeki gözlem noktalarına 700'den fazla saldırı gerçekleştirildiğini anlattı. 

Saldırıların sayısının, tehdidin büyüklüğünü tüm çıplaklığıyla ortaya koyduğunu vurgulayan Canikli, şöyle devam etti: 

"Terör örgütü bölgede yaşayan halklara asimilasyon uygulamakta ve onları göçe zorlamaktadır. Ülkemizde topraklarından koparılmış 3,5 milyon Suriyeli mülteci yaşamaktadır. Bu da ülkemize yönelik güvenlik tehdidini artıran bir faktör olmuştur. Tüm bu nedenlerle Zeytin Dalı Operasyonu ülkemizin toprak bütünlüğünü ve bağımsızlığını korumak, sınırlarımızı güvence altına almak ve Suriyeli kardeşlerimizin haklarını korumak amacıyla yapılmaktadır. Bu mücadele Türkiye için varoluşsal bir mücadeledir. Bu operasyon geçen hafta sonu başlatılmamış olsaydı terör yapılanması güçlenmeye devam edecek, uluslararası alanda siyasi olarak tanınmak için zemin kazanmaya çalışacaktı. Bu nedenle Zeytin Dalı Operasyonu'nun ertelenme imkanı kalmamıştı. Eğer operasyon başlatılmamış olsaydı yakın bir gelecekte Türkiye çok daha büyük sorunlarla karşılaşılacaktı. Çok daha büyük bedeller karşımıza çıkacaktı." 

Milli Savunma Bakanı Canikli, Zeytin Dalı Harekatı'nın uluslararası hukuk açısından da meşru ve haklı olduğunu söyledi. 

Harekatın uluslararası meşruiyetinin, BM Güvenlik Konseyinin (BMGK) terörle mücadeleye yönelik ilgili kararlarına dayandığını dile getiren Canikli, ayrıca BM Sözleşmesi'nin 51. maddesinin de Türkiye'nin toprak bütünlüğünün korunması çerçevesinde meşru müdafaa hakkını sunduğunu kaydetti. 

Harekatın, Türkiye'deki Suriyeli misafirlerin ve Suriye halkının temsilcisi Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ile yürütüldüğünü anımsatan Canikli, "ÖSO, Suriyelilerin Türkiye tarafından desteklenen temsilcileri ve ete kemiğe bürünmüş halidir. ÖSO'ya terörist sıfatıyla iftira atmak en hafif ifadeyle cahilliktir, bu ülkeye, Türk milletine hakarettir. YPG/PYD'ye terörist diyemeyenler, YPG/PYD/PKK'ya ağlayanlar ÖSO üzerinden Türk Silahlı Kuvvetlerini karalamaya çalışmaktadırlar. ÖSO'yu terörist olarak tanımlamak PKK ağzıyla konuşmaktır, bu ülkenin düşmanlarına malzeme vermektir." dedi. 

Nurettin Canikli, Zeytin Dalı Harekatı ile ilgili BM, NATO, BMGK'nin daimi üyesi ülkeler ile İran başta olmak üzere ilgili ülkelerin aynı gün bilgilendirildiğini söyledi. 

Rusya ile yakın iş birliğinin de devam ettiğini ifade eden Canikli, diplomatik kanallarla harekatın hukuki meşruiyeti ile bölge güvenliği ve istikrarı açısından taşıdığı önemin sürekli anlatıldığını dile getirdi. 

Uluslararası camianın Türkiye'nin haklı gerekçelerini anladığını, birçok ülkeden terörle mücadeleyi destekleyen ılımlı açıklamalar yapıldığını belirten Canikli, "Türkiye'nin meşru müdafaa hakkı uluslararası camia tarafından teslim edilmiştir. Afrin'i teröristlerden temizlemek, terör koridorunun oluşmasına imkan vermemek, huzur ve istikrarın bölgede yeniden hakim olmasını sağlamak için başlattığımız harekat başarıyla sürmektedir." diye konuştu. 

Canikli, terör örgütünün harekatın başlamasından sonra da kanlı yüzünü gösterdiğini, savunmasız insanlara, masum sivillere, camilere, iş yerlerine yönelik top ve roket atışlarıyla saldırdığını söyledi. 

Zeytin Dalı Harekatında da özellikle sivil zayiatın olmaması için titizlikle çalışmaların sürdüğünü anlatan Canikli, "Sivil zayiat olmaması için harekatın zaman planları dahi bu hassasiyet çerçevesinde gerçekleştirilmiştir. Esasında Türk Ordusunun, sivil kayıp yaşanmaması konusundaki samimi yaklaşım ve uygulaması Fırat Kalkanı Operasyonunda görüldü. Bu operasyonda sivil kayıp yok denecek kadar azdır. Türk Silahlı Kuvvetlerinin sivil zayiat hassasiyeti hiçbir orduda olmayacak kadar yüksektir." diye konuştu. 

Koalisyon ülkelerinin bombardımanı sonucunda Suriye'de bugüne kadar 917 sivilin hayatını kaybettiğini, gerçekte ise bu sayının daha fazla olduğunu dile getiren Canikli, şunları söyledi: 

"Zeytin Dalı operasyonunda şu ana kadar Türk Silahlı Kuvvetlerimiz veya ÖSO kaynaklı sivil zayiat olmamıştır. Eğer sivillerle ilgili bir hassasiyetimiz, bir kaygımız olmasaydı, hiç kuşkunuz olmasın bu harekat en geç 15 gün içinde tamamlanırdı. O nedenle zaman planlaması da sivillere karşı aşırı hassasiyetimizin bir yansımasıdır. Terör örgütü ise sivilleri canlı kalkan olarak kullanmaya başladı, her zaman yaptığı gibi. Esasında bu zor şartlara, terör örgütünün sivilleri canlı kalkan kullanmasına rağmen sivil kayıp olmaması Türk milletinin bu konudaki samimiyetini ve hassasiyetini ortaya koymaktadır. Bu hasletimiz de tarihimizden devraldığımız mirasın bir parçasıdır." 

Fırat Kalkanı operasyonunda olduğu gibi sahte sosyal medya platform ve hesaplarından sivillerin zarar gördüğüne yönelik dezenformasyon çalışmaları yapıldığını aktaran Canikli, örgütün özellikle batı kamuoyunda bu yolla desteğini artırmaya ve Türkiye aleyhine algı oluşturmaya çalıştığını kaydetti. Bu yalanların da deşifre edilerek dünyaya aktarıldığını belirten Canikli, sözlerini şöyle sürdürdü: 

"Bu senaryolar sadece yurt dışında değil içerde de tezgahlanmaya çalışılıyor. İçimizdeki terör destekçileri maalesef, terör örgütüne destek veren açıklamalar yapmakta, sivillerin bombalandığına yönelik yalanlar ve iftiraları kamuoyuyla paylaşmaktadır. Bu mücadele, Zeytin Dalı operasyonu ile yurt dışındaki teröristlere karşı yürütülürken içerde de onların iş birlikçilerine ve destekçilerine karşı da yürütülmektedir. Makamı ve pozisyonu ne olursa olsun, kim olursa olsun, bu milletin ekmeğini yiyip, bu ülkenin imkanlarından faydalanıp bu millete ihanet eden herkes hukuk devleti kuralları çerçevesinde hak ettiği cezaya mutlaka çarptırılacaklardır. Sözde barış söylemleriyle anti-propaganda yapmaya ve harekatı itibarsızlaştırmaya çalışanlar boşuna uğraşmasın. Akıttığınız zehir kendilerine de zarar verecektir." 

Zeytin Dalı Harekatının sadece teröristler ile bunlara ait barınak, sığınak, mevzi, silah, araç ve gereçlerine karşı yapıldığını vurgulayan Canikli, bundan dolayı terörden kurtarılan köy ve yerleşim yerlerinde bölge halkının askerleri coşkuyla karşıladığını ve bağrına bastığını belirtti. Canikli, bölgedeki insanlara her türlü insani yardım yapıldığını dile getirdi. 

Operasyonun ne zaman biteceğine ilişkin sorularla karşılaştıklarını belirten Canikli, şu değerlendirmede bulundu: 

"Bu sorunun cevabı çok açık, bölge terörden temizlenene kadar operasyon devam edecek. Terör tamamen temizlenmeden ve ülkemiz için tehdit olmaktan çıkartılmadan operasyon bitmeyecek. Bunun başka yolu yok. Yine soruyorlar, 'teröristlerden temizlenen toprakları ne yapacaksınız, kime vereceksiniz?' Aslında bu sorunun cevabı da açık. Fırat Kalkanı Harekatıyla kurtarılan bölgelerde ne yapmışsak orada da onu yapacağız. Bölge halkı öncelikle evlerine dönecekler. Bu şekilde Türkiye'deki Suriyeli mültecilerden çok sayıda kişinin Afrin bölgesine döneceğini tahmin ediyoruz. Bölge halkından yerel yönetimler oluşturulacak ve halk kendi kendini yönetecek. Türkiye bu süreçte onlara yardım edecek. Eğitimde, sağlıkta, altyapıda, diğer alanlarda destek sağlayacak. Ve Türkiye bunların kendi güvenliğini sağlayacak tedbirleri alacak. Nihayetinde, terörden arındırılacak bölgeler, Suriye'nin toprak bütünlüğü ve siyasi birliği çerçevesinde demokratik yöntemle iş başına gelecek olan ve tüm Suriye halkını temsil edecek olan Suriye Hükümeti'ne devredilecektir." 

Harekatın planlandığı gibi başarılı bir şekilde yürütüldüğüne işaret eden Canikli, "Harekatın başladığı günden bugüne kadar en az 649 terörist etkisiz hale getirilmiştir, 'en az' diyoruz, çünkü bunlar kesin tespit edilen sayıdır. Bu sayının çok daha fazla olduğunu tahmin ediyoruz. Terör örgütlerine ait sığınak, barınak, mühimmat deposu ve silah mevzi olarak kullanılan 458 hedef hava kuvvetlerimiz tarafından imha edilmiş, kara harekatı kapsamında 4 bin 370 hedef ateş altına alınmıştır. Bugüne kadar 5'i Türk Silahlı Kuvvetlerimizden, 24'ü ÖSO mensubu olmak üzere 29 şehidimiz vardır." diye konuştu. 

Milli Savunma Bakanı Canikli, NATO müttefiki ABD'nin müttefiklik ruhuyla bağdaşmayan adımlar atmaya devam ettiğini söyledi. ABD'nin DEAŞ terörüne karşı ortaklık yaptığı PYD/YPG/PKK ile iş birliğini sonlandırmadığına işaret eden Canikli, "DEAŞ tehdidi ortadan kalktıktan sonra geçici taktiksel ABD ile PYD arasındaki ilişkiyi bitireceklerini her platformda söylemelerine rağmen bu ilişkiyi bitirmemekte ısrar ediyorlar. Bu durum üzüntü verici ve büyük bir hatadır. Bugün artık sözün bittiği yerdeyiz. Sözlerin kum üzerine yazıldığının anlaşıldığı noktadayız. Maalesef sözlerin de bir önemi ve inandırıcılığı kalmadı. O nedenle bu operasyonu başlattık." ifadelerini kullandı. 

Türkiye'nin sınırlarının aynı zamanda NATO'nun sınırları olduğunu ifade eden Canikli, bu operasyonla NATO sınırlarının da terör tehdidine karşı korunduğunu belirtti. ABD'nin ise sınırları daha da tehlikeye itecek adımlar attığını dile getiren Canikli, şunları söyledi: 

"Rakka'daki görüntüleri hep birlikte izledik. Koalisyon güçleri de bu manzarayı sadece seyretmekle yetiniyor. Sözüm ona DEAŞ ile mücadele için orada terör koridoru kurmaya çalışanlar şimdi Zeytin Dalı Harekatı karşısında DEAŞ ile aynı yerde saf tutuyorlar ve Suriye'nin değişik bölgelerinden şu anda Afrin'e DEAŞ'lı teröristler PYD/YPG tarafından getirilerek Türk Silahlı Kuvvetleri ve ÖSO'ya karşı savaştırılıyorlar. Rakka'da gördüğümüz gibi bugün bir kez daha Afrin operasyonunda PKK'nın, KCK'nın, PYD'nin, YPG'nin, DEAŞ'ın ve FETÖ'nün hepsinin birbirlerinden farklı olmayan terör örgütü şebekeleri olduğunu görüyoruz. Kimin eli kimin cebinde, arka masalarda neler konuşuluyor, ne çıkarlar tartışılıyor hepsini iyi biliyoruz. O nedenle kendi işimizi kendimiz yapıyoruz, yapmaya da devam edeceğiz." 

Fırat Kalkanı Harekatı ile El-Bab bölgesinin özgürleştirildiğini, 100 bin Suriyeli'nin o bölgeye geri döndüğünü kaydeden Canikli, Zeytin Dalı Harekatından sonra da Suriyelilerin Afrin'e döneceklerini aktardı. 

Türkiye'nin demokrasi götürme ve özgürlük inşa etme bahanesiyle kadim topraklara giren, yıllarca kan ve gözyaşından başka bir şey vermeyen devletlerle karıştırılmamasını isteyen Canikli, "Bizim hiçbir devletin toprağında, malında, kaynaklarında gözümüz yoktur. Bizlere bırakılan mirasta mazluma ve masuma el sürmek yoktur. Şanlı tarihimizde sömürgecilik diye bir kavram ve uygulama yoktur. Bizler mazlum milletlere, masumlara, savaştan kaçan sivillere her geçen gün daha fazla kucak açmaktayız. Kim ne derse desin." dedi. 

PKK/PYD/YPG'nin, kontrolünü ele geçirdiği yerlerde sadece Arapları ve Türkmenleri değil, kendisine boyun eğmeyen Suriyeli Kürtleri de etnik ve ideolojik temizliğe tabi tuttuğunu vurgulayan Canikli, bu nedenle Suriye'den Türkiye'ye sığınan Suriyeli Kürtlerin güvenli bir şekilde misafir edildiğini belirtti. 

Ordunun ihtiyaç duyduğu her türlü lojistik destek ile diğer mal ve hizmetlerin süratli bir şekilde karşılanabilmesi amacıyla gerekli tedbirler alındığını anlatan Canikli, şu açıklamada bulundu: 

"Karargah ve cephe arasında mükemmel bir uyum söz konusudur. Hiçbir lojistik ve tedarik problemi bulunmamaktadır. Harekatı Başkomutan sıfatıyla doğrudan Cumhurbaşkanımız komuta etmektedir. Zeytin Dalı Harekatının önemli bir özelliği de yüksek oranda milli imkanlarla geliştirilmiş ve üretilmiş harp silah, araç ve mühimmatlarının kullanıldığı bir operasyon olmasıdır. Eğer üretilen silah, mühimmat ve diğer araç gereçlerde bugün yaşadığımız becerilik kapasitesini yakalamamış olsaydık kesinlikle bu harekatı sürdürmemiz mümkün olamazdı. Harekatta kullanılan mühimmatın hemen hemen tamamını yerli imkanlarla üretme kapasitesine sahibiz. Milli taarruz helikopterimiz olan T-129 ATAK Helikopterimiz ilk defa sınır ötesi bir harekatta görev yapmıştır ve görevini sürdürmektedir. Bu görev esnasında yine yerli ve milli üretim olan cirit füzeleri kullanılmaktadır. Zeytin Dalı Harekatında yeni geliştirdiğimiz teknolojiler ile donatılan Milli İHA'larımız Afrin'de de görev başındadır. MKE tarafından üretilen Çok Namlulu Roket Atar (ÇNRA), Fırtına Obüslerimiz görev başındadır." 

Birçok yerli ve milli silah ile mühimmatın Zeytin Dalı Harekatında TSK tarafından en etkin şekilde kullanıldığını, mühimmat stoklarının terörün sadece Afrin'den değil, tüm bölgeden temizlenmesine yetecek kadar dolu olduğunu vurgulayan Canikli, "Biz Afrin'e işgale değil, kurtarmaya gidiyoruz. Aynı Fırat Kalkanında olduğu gibi Afrin'i de terör örgütlerinden temizleyerek Suriyeli kardeşlerimiz için yaşanabilir bir yer haline getireceğiz. Son teröristi yok edinceye kadar harekat devam edecektir. Bu harekatı yapmak durumundayız. Ülkemize tehditte bulunan YPG/PYD/PKK/DEAŞ teröristleri, nerede olursa olsunlar, ister doğuda ister batıda, ister kuzeyde ister güneyde ve kiminle iş tutarlarsa tutsunlar, bu terör örgütlerini sınırlarımızdan, ortadan kaldırmak ve yok etmek zorundayız. Buna mecburuz." ifadelerini kullandı. 

Millet, bayrak, vatan, devlet, ezan için bu harekatın gerekli olduğunu dile getiren Canikli, bu mücadelenin Türk milletinin bağımsızlık ve beka mücadelesi olduğunu kaydetti. 

Tarihte Türk milletinin destanlar yazdığını belirten Canikli, "Afrin'de bu millet, TSK bir kez daha destan yazacaktır." dedi. 

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Ardahan Milletvekili Öztürk Yılmaz, TBMM Genel Kurulunda, Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli'nin Zeytin Dalı Harekatı'yla ilgili yaptığı bilgilendirmenin ardından CHP Grubu adına söz aldı. 

CHP ve Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, başından beri harekatı desteklediğini aktaran Yılmaz, buna rağmen, harekatı bir siyasi partinin operasyonu olarak görüp, CHP'ye dönük yapılan ithamların yakışıksız olduğunu, bunları kabul etmediklerini söyledi. 

Yılmaz, "CHP'nin imajıyla oynamak, bu ülkeyi kuran partinin imajını sorgulamak kimsenin hakkı ve haddi değildir. Bizim bir tane milli ordumuz var, o da TSK'dır. Biz Özgür Suriye Ordusunu (ÖSO) milli ordu olarak görmüyoruz. Bunlar, bizim devletimizin başına bela olacak. İleride sorun çıkaracak. Cihatçı, radikal gruplardan kimse medet ummasın. Bunlar, oradaki bütün ahaliye düşmandır. Bunları savunmak bizim görevimiz olmamalı." diye konuştu. 

Türk ordusunun ÖSO'ya ihtiyacının olmadığını belirten Yılmaz, Türkiye'nin, Afrin operasyonunun tamamlanmasının ardından kendine ait bir stratejisi de bulunmadığını öne sürdü. Yılmaz, "On güne kalmaz Türkiye'nin İran ve Rusya ile olan stratejisi de bitecek. Çünkü Ankara'nın kendine ilişkin bir planı yok. Hep onun bunun peşinden gidiyoruz." dedi. 

Cihatçı ve radikal grupların bölgeyi kana bulayacağını öne süren Yılmaz, "Ben radikal, cihatçı gruplar açısından tarafım. Şahıs olarak da tarafım. Bunlar, kim parayı veriyorsa oraya gidiyorlar. Bunlar, istihbarat örgütlerinin elinde. Bunları bir ordunun parçası haline getirmek yanlıştır. Türk ordusunun kimseye ihtiyacı yok. Türk ordusu, bu operasyonu kendi imkan ve kabiliyetleriyle yapacak güce sahiptir." değerlendirmesini yaptı. 

MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay, TBMM Genel Kurulunda Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli'nin, Zeytin Dalı Harekatı'yla ilgili bilgilendirme yapmasının ardından, MHP Grubu adına söz aldı. 

Harekatın hedefinin, bölgede önce güvenliğin, ardından barış ve huzurun tesis edilmesi olduğunu belirten Akçay, "Güvenlik olmadan barış ve huzur olamaz. Bu mücadele bir beka mücadelesidir." ifadesini kullandı. 

Zeytin Dalı Harekatı'nın sınır içerisinde kırsalda ve şehirde terörle yürütülen amansız mücadelenin, Fırat Kalkanı Harekatı'nın, El Bab operasyonunun devamı olduğunu belirten Akçay, "Bu operasyon, komşumuz olan Suriye'nin geleceğinde Türkiye'nin göz ardı edilemeyeceğinin garantisidir." değerlendirmesini yaptı. 

Akçay, harekatın, sınır ötesinden gelen tehditlere karşı Türkiye'nin meşru savunma hakkını güçlü bir irade ve kuvvetle uygulayacağını gösterdiğini vurgulayarak, şunları kaydetti: 

"Sınırlarımızın ötesinde, özellikle birtakım güçler izin vermeden Türkiye'nin adım atamayacağı algısı geçersiz kılınmış, yerle yeksan edilmiştir. Bir sonraki adımın da Menbiç olması stratejik ve jeopolitik bir zorunluluktur. Bu, Türkiye'nin sağladığı bir güvenlik kuşağıdır. Bu güvenlik kuşağının önemli bir bölgesi de Fırat'ın doğusunda kalan Suriye topraklarıdır. Bu alan terörle mücadelede dikkat etmemiz gereken en önemli bölgelerden birisidir. PYD-YPG-Amerika eliyle bu bölgeler semirtilmiştir. Türkiye'nin güvenliği, Fırat'ın doğusu ve batısındaki tüm alanın terörden temizlenmesiyle sağlanacaktır. Afrin, bu meselenin başlangıcıdır. Ancak Afrin'den daha kritik olan Menbiç'tir, Menbiç'ten daha kritik olan ise Fırat'ın doğusudur." 

HDP Grup Başkanvekili Ahmet Yıldırım da Afrin'in, yaklaşık 900 yıldır başta Kürtler olmak üzere Türkmenlerin, Arapların, Ermenilerin, Süryanilerin; din olarak da Müslümanların, Hristiyanların, Ezidilerin ortak yurdu olduğunu belirterek, "Afrin, hepsinin kesintisiz bir şekilde bugün orada yaşamını sürdürdüğü, iç savaş patlak verdiği günden bugüne kadar çatışmanın olmadığı, silahın kullanılmadığı, Suriye'nin diğer bölgelerinde zora düşmüş ve çatışmada sıkışmış olanların sığınma limanıdır." dedi. 

Türkiye'nin birçok ülkeyle ve grupla diyalog kurarken yalnızca Kürtlerle kurmadığını savunan Yıldırım, "Afrin'den Türkiye'ye bırakın roketi, bir taş atıldı mı?" diye sordu. 

Afrin operasyonunun "iktidarın yanlışlarının üzerini örtmek için başlatıldığını" iddia eden Yıldırım, savaşa karşı çıkmaya devam edeceklerini belirtti. 

Yıldırım, Afrin harekatında sivil kayıpların yaşandığını öne sürerek, Türk Tabipler Birliği yöneticilerinin gözaltına alınmasına ilişkin de eleştirilerde bulundu. 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —