TBMM Başkanı Cemil Çiçek, 5. Din Şurası`nda yaptığı konuşmanın ardından Bilkent Otel`den ayrılışı sırasında basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularını cevapladı.
TBMM Başkanı Cemil Çiçek, 5. Din Şurası`nda yaptığı konuşmanın ardından Bilkent Otel`den ayrılışı sırasında basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularını cevapladı.
Meclis`e gelen İç Güvenlik Paketi`yle ilgili HDP`den gelen açıklamaya ilişkin değerlendirmesi sorulan Çiçek, "Şimdi bir sayın milletvekilinin beyanı üzerine benim açıklama yapmam doğru olmaz. Ama genel kuralı söyleyeyim: Herkes bundan ne anlıyorsa anlasın" dedi.
Bir demokratik ülkede insanların beğenmediği fikirlerin, yasa, teklif ve tasarıların bulunabileceğini, uygulanan politikaların beğenmedikleri yanları olabileceğini vurgulayan Çiçek, "Bunları protesto etmek, beğenmediğini ortaya koymak, itiraz etmek ihtiyacını duyabilirler. Sokağa çıkmak gerekiyor olabilir. Ama bütün bunları yaparken kanunların dışına çıkmamak lazım. Kim ne yapacaksa, neyi söyleyecekse, neyi protesto edecekse yasalar çerçevesinde yapması lazım" diye konuştu.
TBMM Başkanı Çiçek, şöyle devam etti:
"Mesela İç Güvenlik Paketi`nden mi rahatsızlık var? Beğenmiyorlar mı? Olabilir. Kendi yönlerinden önemli itiraz ve gerekçeleri de bulunabilir. Giderler Ankara`da kabul edilmiş meydanlar var devletin. Orada protesto yapabilir, miting yapabilir, imza kampanyası yapabilir. Ama belli bir politikayı ya da belli bir teklifi protesto etmek için daha kısa bir süre evvel yaşadığımız ve çok sayıda vatandaşımızın hayatına mal olan, çok sayıda vatandaşımızın can ve mal emniyetini tehdit etmiş yol ve yöntemlere tevessül edilirse bu kati suretle demokraside himaye görmez ve anlayışla da karşılanmaz. Ben sadece genel kuralı söylüyorum. Kaldı ki Türkiye`de kararlarına en çok atıf yapılan mahkeme Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi`dir. Onun kararlarına baktığımızda da cebir ve şiddeti, yakıp yıkmayı, başkalarının özgürlüklerini kısıtlamaya yönelik tavırların da himaye görmeyeceğini demokraside, bunu AİHM kararları da çok açık olarak ortaya koyuyor. Onun için ben o türlü söylemlerin, hukuk içerisinde kalınarak değerlendirilmesi gereken sözler olarak değerlendirmeyi daha doğru buluyorum."
Çiçek, Milli Eğitim Şurası sonrasında yaşanan Osmanlıca dersiyle ilgili tartışmalara ilişkin bir soru üzerine, bunu eğitimcilerin tartışmasının uygun olacağını söyledi.
Şura yapıldığında burada olmadığını, biraz tartışmaların dışında kaldığını ifade eden Çiçek, "Bir şeye kaçamak cevap vermek için söylemiyorum. Eğer bilseydim önünde arkasında ne var, ne gerekçe gösterilerek yapıldı onu açıkça söylerdim" dedi.
"Ama şunu biliyoruz, bizim tarihimizin önemli bir kısmı eski Türkçe ya da Osmanlıca terimler, harflerle yazılmıştır. Bir kısım bilgiye ulaşmada, erişmede yeteri kadar insanımızın olmadığını da görüyoruz" ifadelerini kullanan Çiçek, şunları kaydetti:
"Mesela geçmişe dönük Meclis kayıtlarının okunması bile problem teşkil ediyor, çok az sayıda insan istihdam ederek bunları gün ışığına çıkarmaya çalışıyoruz. Dolayısıyla meseleyi bir ihtiyaç ve bir imkan meselesi olarak değerlendirmek lazım. En önemli konuları bazen gündelik siyasette tartışma konusu yaparak heba ediyoruz. Onun için böylesine önemli bir konuyu bilen insanların tartışmasının daha doğru olacağını düşünüyorum, o konuda benim bilgim yok."
Çiçek, bir gazetecinin "Meclis çatısı altında bazı açıklamalar yapan bir ilahiyatçı var..." sözleri üzerine de "İlahiyatçı mı onu bilmiyorum. Zaten yanlışlık da burada" değerlendirmesinde bulundu.
İnsanların her şeyi konuşabileceğini ancak düzgün bir üslupla konuşulmasının doğru olduğunu vurgulayan Çiçek, "Eğer üslubunuz bozuksa, her şeyi kırar dökerseniz, başkalarına da zarar verirsiniz, dikkat etmek lazım konuşmalara. Söylediğiniz doğru olsa bile doğru bir üslupla konuşmak lazım. Söylediğiniz yanlışsa o zaten kabul edilebilecek bir husus değil" diye konuştu.
Onun için birkaç yıldır üslup-söylem meselesine dikkat çekmeye çalıştığını dile getiren Çiçek, "Ama çok da bir tesirinin olduğunu zannetmiyorum. Herkes bildiğini okumaya devam ediyor, sonra da hep beraber üzülüyoruz, kırılıyoruz, yeni yeni sıkıntılar oluyor" dedi.