Terörün sona erdirilmesine dair kanun Resmi Gazete`de yayınlanarak yürürlüğe girdi
Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Kanun, Resmi Gazete`de yayımlanarak yürürlüğe girdi.
Resmi Gazete`nin bugünkü sayısında, Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Kanun Kapsamında Yürütülecek Çalışmalara İlişkin Esasların Yürürlüğe Konulması Hakkında Karar, yer aldı.
Kararda, 2002`de 58. hükümetin kuruluşundan itibaren kararlı bir şekilde gerçekleştirilen demokratik reformların ve 2009`da başlatılan Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi`nin bir devamı olarak, 2013`te 61. hükümet tarafından daha güçlü, demokratik, özgür, güvenli ve huzurlu bir Türkiye için "çözüm süreci" olarak adlandırılan sürecin başlatıldığı kaydedildi.
Çözüm sürecinin bölücü terörü sona erdirerek Türkiye`nin birlik ve bütünlüğünü güçlendirmeyi, ülkenin istikrar ve kardeşliğini geliştirmeyi, Türkiye`yi demokraside, hukukta, ekonomide, dış politikada dünyanın en önde gelen ülkelerinden birisi haline getirmeyi hedeflediği belirtildi.
Kararda, "Çözüm süreci, temel yaklaşımı çokluk içinde birlik ve kardeşlik olan, tek bir insanın hakkını korumayı tüm insanlığın hakkını korumak olarak gören eşsiz bir kadim medeniyet üzerinde yükselmektedir" ifadeleri yer aldı.
Bu kanunun sürecin daha kapsamlı bir yasal dayanağa kavuşturulması amacıyla hazırlandığı, düzenlemeyle ihtiyaç duyulan adımların zamanında, etkili ve koordineli bir şekilde atılması açısından genel bir perspektif sunacağı ve devlet kurumlarının yapacakları çalışmalar için genel ilkeleri içermekte olduğu bildirildi.
TEMEL AKTÖR "BAKANLAR KURULU"
Çözüm süreci kapsamında yürütülecek çalışmaların temel aktörünün "Bakanlar Kurulu" olarak belirlendiği, hükümete bu konuda genel bir yetki ve sorumluluk verildiği kaydedildi. Devlet politikası haline gelen çözüm sürecini daha güçlü bir şekilde sürdürmek için ilgili tüm kurumları koordine etmeye, nihai çözümün sağlanması için gerek duyulan yeni yöntemleri devreye sokmaya ve toplumun desteğini artırmaya yönelik gerekli çalışmaları yapmaya devam edileceğinin hükümet programında yer aldığı belirtildi.
Kanunun çözüm süreci kapsamında sorumlu ve ilgili kurumlar ile gerekli uygulama izleme ve koordinasyon mekanizmaları tarafından yapılacak çalışmalar, alınacak tedbirlere ilişkin usul ve esasları düzenlediği kaydedildi.
Çalışma alanları, "Siyasi alana, siyasi kurum ve aktörlere yönelik çalışmalar, hukuki düzenlemeler ve insan hakları, sosyal programlar, ekonomik tedbirler, kültürel programlar, toplumsal destek ve sivil toplum çalışmaları, güvenlik ve silahsızlandırma, sorunun parçası olan aktörlerle temas, diyalog ve benzeri çalışmalar, eve dönüşler ile sosyal yaşama katılım ve uyum alanında çalışmalar, psikolojik destek ve rehabilitasyon çalışmaları, kamuoyu bilgilendirme ve kamu diplomasisi çalışmaları" olarak belirlendi.
ÇÖZÜM SÜRECİ KURULU OLUŞTURULDU
Yürütülecek çalışmalar ve alınacak tedbirlerin belirlenmesi ve uygulama sonuçlarının en üst düzeyde takibi, gerekli strateji ve politikaların geliştirilmesi, görevli bakanlıklar arasında koordinasyonun sağlanması amacıyla Çözüm Süreci Kurulu`nun oluşturulduğu ifade edildi.
Çözüm Süreci Kurulu, Başbakan veya görevlendireceği Başbakan Yardımcısının başkanlığında, Başbakan Yardımcıları, Adalet Bakanı, Dışişleri Bakanı, İçişleri Bakanı, Milli Savunma Bakanı, Başbakanlık Müsteşarı, Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarı ile Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarı`ndan oluşturuldu. Kurulun gündemine bağlı olarak, ilgili diğer bakan ve kamu görevlileri de görüşleri alınmak üzere kurul toplantılarına çağrılabilecek.
Çözüm Süreci Kurulu`nun görevleri, "uygulanacak strateji ve politikaları belirlemek, uygulamayı izlemek, değerlendirmek ve ilgili kurum ve kuruluşlar arasında koordinasyonu sağlamak, sorumlu kurumları ve ilgili kurumları belirlemek, taslak eylem planlarını, raporlarını değerlendirmek, alınması gereken tedbirleri belirlemek, gerekli görülen diğer konularda kararlar almak" şeklinde sıralandı.
İlgili kurumlardan en az müsteşar yardımcısı düzeyinde temsilcilerin katılımıyla Kurumlararası İzleme ve Koordinasyon Komisyonları oluşturulacağı, komisyonların, taslak eylem planları ve taslak uygulama raporlarını kurula sunulmak üzere müsteşarlığa göndereceği belirtildi.
Eylem planlarının hazırlanması ve uygulanmasında komisyonların, gerek görülmesi halinde yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları ve meslek kuruluşlarıyla işbirliği yapabileceği ifade edildi.
Kanun yürürlüğe girdi.
BAŞBAKAN DAVUTOĞLU:``KAN DÖKÜLSÜN İSTEMİYORUZ``
Başbakan Ahmet Davutoğlu, ``Kan dökülmesin, canlar yanmasın, ocaklar sönmesin, çocuklar öksüz, analar evlatsız kalmasın istiyoruz. Bu kavganın kimseye yararı yok; en büyük bedeli de bölge insanı ödüyor`` dedi.
Bakanlar Kurulu kararıyla IŞİD’i terör örgütü ilan etmiş bir hükümete bu iftiranın atıldığını belirten Davutoğlu, ``Ülke olarak, bu ateşin söndürülmesi, masum canların canına kasteden zorbalıkların ve terör yapılanmasının bertaraf edilmesi için her türlü adımı atmaya hazırız`` diye konuştu.
Başbakan Davutoğlu, televizyonlarda yayımlanan "Yeni Türkiye Yolunda" konuşmasında, son birkaç yıl içinde bölgede herkesi üzen pek çok olayın yaşandığını ifade ederek, milyonlarca masum insanın, zalim yönetimlerin, güç çatışmalarının, terör saldırılarının kurbanı olduğu belirtildi.
Suriye’de, Irak’ta, Filistin’de defaatle uyarmalarına rağmen uluslararası toplumun doğru olanı yapmaktan sürekli kaçındığını ifade eden Davutoğlu, ``Bu duyarsız ve çelişkili politikalar neticesinde kıvılcımlar bütün bölgeyi tehdit eden yangınlara dönüştü. Devlet otoriteleri ortadan kalktı, orduların etkinliği kalmadı ve halklar çeşitli çatışmacı gruplar karşısında savunmasız kaldı. IŞİD gibi terör örgütleri bu kaostan faydalanarak, bu büyük otorite boşluğunu kullanarak etki alanlarını genişletti`` diye konuştu.
Davutoğlu, bugün ortaya çıkan tablodan rahatsızlığını dile getiren uluslararası topluma, yakın geçmişte bölgede esen demokrasi rüzgarlarına destek olmalarının, demokratik yöntemlerle göreve gelen yönetimlere sahip çıkmalarının gereğini defalarca anlattıklarına dikkati çekti.
Davutoğlu, ancak farklı hesaplar içine girerek bu hayati adımları atamadıklarını, alınması gereken tedbirleri etkin biçimde uygulayamadıklarını ve maalesef bölgenin büyük acılara gark olduğunu belirtti.
``Bölge insanına çok acı bedeller ödetti``
Davutoğlu, şunları kaydetti:
``Uzun bir zamandır çeşitli çevreler haksız ve mesnetsiz biçimde Türkiye’nin IŞİD’le çeşitli ilişkiler içinde olduğu, bu örgüte destek verdiği gibi maksatlı ve art niyetli iddiaları dolaşıma sokuyor. Bu iddiaların hangi kirli hesapların ürünü olduğunu gayet iyi biliyoruz. Türkiye’nin bu konuda sürecin en başından beri nerede durduğu, nasıl bir tavır ortaya koyduğu belli. Daha önce Bakanlar Kurulu kararıyla IŞİD’i terör örgütü ilan etmiş bir hükümete bu iftira atılıyor.
Maalesef uluslararası toplumun bu kayıtsızlığı bölge insanına çok acı bedeller ödetmiş, yüz binlerce insan canından olmuş, şehirler yıkıma uğramış, toplumların farklı kesimleri arasındaki düşmanlıklar had safhaya yükselmiş durumda.``
Ülke olarak, bu ateşin söndürülmesi, masum canların canına kasteden zorbalıkların ve terör yapılanmasının bertaraf edilmesi için her türlü adımı atmaya hazır olduklarını vurgulayan Davutoğlu, ``Ancak bu arayışların Türkiye’nin hassasiyetlerini gözetmesi ve meseleye nihai çözüm getirecek kapsamda olması gerekiyor. Aksi halde, yapılacak lokal operasyonlarla, alınacak palyatif tedbirlerle elde edilecek her netice, kısa zamanda akamete uğrayacak, önü alınan bir terör örgütünün yerine bir yenisi gelecektir`` diye konuştu.
``Hükümetinize güveniniz``
Bu meselede Türkiye`nin baştan beri tavrını açık şekilde ortaya koyduğunu, kendi sözünü söylediğini belirten Davutoğlu, ``Siz vatandaşlarımızdan ricam, belirli çevrelerden yayılan maksatlı ve art niyetli spekülasyonlara kesinlikle prim vermemeniz, hükümetinize güvenmenizdir`` dedi.
Türkiye’ye zarar verecek, insanları tehlikeye atacak, menfaatleri zedeleyecek hiçbir girişime ``olur`` vermelerinin mümkün olmadığını vurgulayan Davutoğlu, şöyle devam etti:
``Herhangi bir adım atılacaksa ve Türkiye’nin de bu ortak yapı içinde herhangi bir rol alması isteniyorsa, şartlarımız ilk günden beri zaten bellidir. Burada üç temel şartımız var. Birincisi ve en önemlisi ülkemizin ulusal çıkarları ve güvenliğidir. Bunu temin etmek için her türlü önlemi alırız. Bunu yaparken de aziz milletimiz dışında kimseye sormayız, kimseye hesap vermeyiz.
İkincisi tarihten gelen bir görevle mezhep, ırk, dil ve din farkı gözetmeksizin komşularımızdan gelen tüm akrabalarımıza insanlık adına sahip çıkarız. Bizim gönlümüz de kapımız da 500 yıl önce de dara düşenlere açıktı bugün de açık. Bu aziz ve yüce gönüllü milletimiz hiçbir zaman mazluma kayıtsız kalmamıştır.
Üçüncüsü ise bölgesel istikrar. Biz bu coğrafyada istikrar, refah ve güvenli bir gelecek istiyoruz. Bunun için de uluslararası toplumla gerekli her türlü işbirliğine hazırız. Ancak sorunu çözmek için bütünlüklü bir strateji geliştirilmesi şarttır. Yarım çözümler daha büyük sorunları da beraberinde getirecektir.``
``Umutları kırmamak bizim için bir onur meselesidir``
Bugün böyle bir ateş çemberinin yanı başında Türkiye`nin bir istikrar adası olma niteliğini sürdürdüğünü ifade eden Davutoğlu, ``Yakın çevremizdeki bu yangınlardan biz de ülke olarak elbette etkileniyoruz, bölgede ateş altında bulunan siviller Türkiye’yi bir kurtuluş kapısı olarak görüyor. Ait olduğumuz medeniyet, inandığımız ahlaki ilkeler, nesilden nesile aktardığımız insani değerler, zorda kalanın yanında olmayı bir mukaddes görev olarak omuzlarımıza yüklüyor`` diye konuştu.
Tarih boyu millet olarak bu çizgide yüründüğünü, geleceğe de böyle yürünüleceğini belirten Davutoğlu, şunları kaydetti:
``Sınırımıza gelen, kapımızı çalan, yardım için elini uzatan bu insanlar bizim kardeşlerimiz, akrabalarımız, dostlarımız, komşularımız. Bu asrın başında aynı devletin vatandaşları, aynı cephenin askerleri, aynı mefkurenin takipçileriydik. Ecdadımız Çanakkale’de, Yemen’de, Trablusgarp’ta omuz omuza vuruştular, aynı toprağa şehit düştüler.
Şimdi dara düştüğünde kim olduğuna, neye inandığına, soyuna, mezhebine, kültürüne hiç bakmadan yardım elimizi uzatmak, kapımızı açmak ve bize bağlanan umutları kırmamak bizim için bir onur meselesidir. Büyük bir devlet olmanın, şerefli bir millet olmanın gereği budur. Bize güvenen hiçbir kardeşimiz, dostumuz bu kapıdan başı eğik, gönlü kırık ayrılmayacak, zalimlerin kucağına geri dönmeye zorlanmayacaktır. Türkiye’nin buna yetecek gücü de vardır, imkanı da vardır.``
``Gereken tedbirler alınıyor``
Geçen hafta sadece Kobani’den Türkiye`ye gelen mülteci sayısının neredeyse 160 bini aştığını belirten Davutoğlu, ``Bunlar çok büyük ekseriyetle Kürt kardeşlerimiz. Savaştan, ateşten, zulümden, yokluktan kaçıyor; umut olarak gördükleri Türkiye’ye sığınıyorlar. Şu teyzelerin, çocukların dramına hangi yürek sessiz kalabilir. Kapıda bu kardeşlerimizi Mehmetçik karşılıyor aziz milletimiz adına onları bağrına basıyor ve her türlü ihtiyacı ile ilgileniyor. Başta AFAD olmak üzere Kızılay ve tüm kuruluşlarımız canla başla bu yarayı sarmak için seferber olmuş durumda`` diye konuştu.
Şu anda Suriye’den, Irak’tan, Filistin’den toplam 1,5 milyondan fazla mültecinin Türkiye`de misafir edildiğini, tabiatıyla birçok ihtiyaçlarının olduğunu, bunların tespit edildiğini, alınması gereken tedbirlerin alındığını aktaran Davutoğlu, ``Bunlar olağanüstü durumlardır aziz vatandaşlarım, bazı sıkıntılar çıkabilir; ama ülke olarak, devlet olarak bunları aşacak tecrübeye de, imkanlara da sahibiz. Milletimizin bu hamiyetperver tavrının gelecek zamanlarda ülkemiz için ne büyük hayırlar, büyük bereketler getirdiğini inşallah hep birlikte yaşayıp göreceğiz`` ifadelerini kullandı.
``İlk günkü kadar kararlıyız``
Bir önceki hükümet döneminde başlattıkları ve önemli mesafe aldıkları "Çözüm Süreci"ni bu yeni dönemde de hayırlı bir neticeye bağlamakta ilk günkü kadar kararlı olduklarının altını çizen Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
``Bu hayırlı sürecin seyrini etkilemek, buradan menfaat temin etmek, hatta her fırsatı kullanarak var olan olumlu havayı dağıtmak üzere gayret gösteren çeşitli art niyetli çevreler var. Bunlar tahmin etmediğimiz, öngörmediğimiz girişimler değil; bunları da hesaba katarak yola çıktık. Çözüm sürecinin bugün Ortadoğu’nun tek başarı hikayesi olduğunu herkesin iyi bilmesi, atılan her türlü iyi niyetli adımı özenle ele alması lazım.
Uzun yıllardır maruz kaldığımız bu çatışma ortamının bize millet olarak neler kaybettirdiğini, bölgede yaşayan insanlarımıza ödettiği ağır bedelleri iyi düşünmeliyiz. Biz bu topraklarda yeniden kardeşlik ikliminin hüküm sürmesini, kardeşin kardeşi kırdığı çatışma ortamının artık sona ermesini istiyoruz. Kan dökülmesin, canlar yanmasın, ocaklar sönmesin, çocuklar öksüz, analar evlatsız kalmasın istiyoruz. Bu kavganın kimseye yararı yok; en büyük bedeli de bölge insanı ödüyor. El ele, omuz omuza vererek, bunca kayıp yılın açığını kapatalım, bu bölgelerimizi kalkındıralım, işsiz gençlerimize istihdam alanları açalım istiyoruz.``
``Bu konuda kararlıyız``
Ne kadar kalp kırıklıkları varsa, ne kadar mağduriyet, mahrumiyet varsa hepsini gidereceklerini vurgulayan Davutoğlu, ``Bu konuda kararlıyız ama en önemlisi samimiyiz. Bugün çözüm sürecine her zamankinden daha fazla inanıyoruz. Ancak konuyla ilgili herkesin bilmesi gereken bir şey daha var; hiç kimsenin bu süreci bahane ederek kamu düzenini bozacak girişimlerde bulunmasına da asla izin vermeyiz`` diye konuştu.
Çözüm süreci ile kamu düzeninin birbirinin alternatifi olmadığını ifade eden Davutoğlu, şunları kaydetti:
``Bizim bu ülke için, bu ülkenin insanları için yerine getirmemiz gereken çok temel görev ve sorumluluklarımız var. Temel görevlerimizden biri ülke güvenliğinin ve asayişin sağlanmasıdır. Buna yönelik her türlü tehdit girişimine karşı da gerekli tedbir almaktır. Bu tedbirleri almak noktasında en ufak bir tereddüdümüz olamaz.
Hangi soruna çözüm bulacaksak, bunu bu ülkenin selametini her şeyin önüne koyarak bulacağız. Herkes bu özeni gösterirse kısa zamanda bu mesele bir daha dönmemek üzere gündemimizden çıkar, bu topraklarda yeniden kardeşlik rüzgarları esmeye başlar. Her adım için ayrı ayrı hesabımızı yaptık, stratejilerimizi belirledik, inşallah kısa zamanda somut sonuçlarını da göreceğiz. Türkiye’yi çok güzel günlerin beklediğine dair inancım tamdır.``
9367,77%3,72
34,58% 0,33
36,23% 0,01
2987,83% 0,88
4956,37% 0,00