Trikupis: “Anadolu Seferimiz Muazzam Hataydı”

Yazar Tayfun Çavuşoğlu'na göre; Trikupis’in anlattıkları, “Aslında Türk-Yunan savaşı yoktur”, “Kurtuluş savaşı yoktur” ya da “İşgalcilere karşı kazanılmış bir zafer yoktur” ...

Kültür ve Sanat 11.05.2024 12:48:00 0
Trikupis: “Anadolu Seferimiz Muazzam Hataydı”

Trikupis: “Anadolu Seferimiz Muazzam Hataydı”

Kurtuluş Savaşımızda, düşman ordusunun en önemli figürlerinden biri kuşkusuz, Yunan ordusunun darmadağın olduğu 30 Ağustos Başkumandan Meydan muharebesi ertesinde, başka bir deyişle, Yunan ordusunun yenilgiyi kabullendiği gün başkomutanlığa atanan grup komutanı General Trikupis'tir. Trikupis hem yayınlanan anılarında hem de yıllar sonra Yazar Hıfzı Topuz tarafından Atina'daki evinde ziyaret edildiğinde, savaş, esir düştüğü gün ve esaret dönemine dair önemli detaylar anlatmıştır.

Yazar Tayfun Çavuşoğlu'na göre; Trikupis’in anlattıkları, “Aslında Türk-Yunan savaşı yoktur”, “Kurtuluş savaşı yoktur” ya da “İşgalcilere karşı kazanılmış bir zafer yoktur” iddialarını ortaya atan masal tarihçilerine verilmiş en güzel cevaptır.

Hıfzı Topuz'un 1952’de ziyaret ettiği ve o günlerde 84 yaşında olan emekli generalin savaşlarla ilgili değerlendirmelerini aktaracağız.General Trikupis, Yunanların Küçük Asya Ordusu adını verdiği Anadolu seferi sırasında yaşadıklarını şöyle anlattı:

"Bizim Anadolu’da işimiz ne idi? Bizim menfaatimiz Balkanlar’da, Makedonya’da, Adalarda olabilir amma Anadolu’dan bize ne? Ne diye bizi oralara gönderdiler? Aradan bunca yıl geçti. Şimdi insan maziyi çok daha iyi görebiliyor. Çok daha sağlam hükümlere varabiliyor. Şimdi artık itiraf etmekten çekinmiyorum. Bizim Anadolu savaşında hiçbir menfaatimiz yoktu. Biz yabancı devletlere âlet olduk. Sizden de bizden de bunca insan öldü. Bu kadar şehit verdik Sonunda ne oldu? İşte bugün kardeşiz. Hata idi Anadolu harekâtı. Hem de muazzam bir hata."

Trikupis, Anadolu’da, İnönü, Eskişehir-Kütahya, Sakarya ve Büyük Taarruz olmak üzere katıldığı muharebeleri de şöyle aktardı:

"Ben Anadolu’da Türklerle dört defa çarpıştım. Birincisine biz Avgin muharebesi diyoruz. Siz, İnönü Savaşı. 1921 yılı mart ayının son günleriydi. Ben o zaman üçüncü tümen kumandanıydım. İnönü’de bizim üç tümenimiz bulunuyordu 7’nci tümen merkezde, 3’üncü tümen solda ve 10’uncu tümen da sağda olmak üzere muharebe vaziyeti almıştık. Hepimiz kahramanca çarpıştık. Fakat Türkler bizden çok üstün oldukları için netice bizim lehimize tecelli edemedi. Geri çekildik ve burada ilk olarak İnönü’nün askerlik kabiliyetini anlamış olduk.

İnönü ile ikinci karşılaşmam Eskişehir–Kütahya hattında oldu. 1921 Haziranının sonlarına doğruydu. Ben Bursa’da bulunuyordum. Birliklerimiz Eskişehir ve Kütahya üzerinden taarruza geçmişlerdi. Türkler oyalama muharebesiyle yardım bekliyorlardı. Ben derhal cepheye hareket ederek bu yardıma mâni oldum. Bu muharebe bizim galibiyetimizle neticelendi.

Türk ordusu ile üçüncü defa Sakarya’da karşılaştık. 1921 Ağustosunun sonlarında cereyan eden bu savaşlarda biz geri çekildik. Ben İkinci Kolorduya kumanda ediyordum. Afyon cephesini tutarak Yunan ordusunun çöküşüne mâni oldum. Eğer ben bu cepheyi tutmasaydım Sakarya’dan sonra çok kötü bir mağlûbiyete gidebilirdik."

Trikupis, Sakarya Meydan muharebesinden sonra yaşanan duraklama döneminde Birinci Kolordu kumandanlığının da kendisine verildiğini, Aralık 1921’de Güney Grup Kumandanlığına getirildiğini hatırlatıyor.

"Türklerin büyük bir hazırlık içinde bulunduklarını fark ediyorduk" diyerek, kendisi defalarca uyardığı halde, uyarılarının o günkü başkomutan Hacı Anesti tarafından hafife alındığını ima ediyor. Sözlerini şöyle sürdürüyor:

"Anadolu’da üç kolordumuz vardı. Başkumandan General Papulâs’ın uğradığı başarısızlıktan sonra yerine General Haci Anesti tayin edilmişti. Muhtemel taarruzları önlemek için cepheyi yıkılmayacak bir şekilde tahkim etmiştik. Ve bu cephenin çökmesine ihtimal vermiyorduk. Nihayet 26 Ağustos 1922 sabahı Türklerin beklenmedik taarruzu ile karşılaştık. Bu taarruz bizim için muazzam bir darbe oldu. Haci Anesti bütün kolordulara bizzat kumanda etmek istiyordu. En büyük korkumuz İzmir’le muvasalamızın kesilmesiydi. Bizim için en tehlikeli vaziyet bu idi. Ben İzmir’e telgraf çekerek takviye istemiş ve aksi halde mağlûp olacağımızı bildirmiştim. İstediğim bu takviyeyi gönderemediler. Halbuki karşımızda Mustafa Kemal vardı. Neye uğradığımızı anlayamadık. Cephe çökmüş ve ordumuz mağlûp olmuştu…”

Trikupis'in, nasıl teslim olduğunu, Mustafa Kemal Paşa ile karşılaşmasını, Mustafa Kemal’in kendisine söylediklerini, Kayseri Talas’taki esir kampında yaşananları da anlattığı söyleşisi bu videoda:  

 

 

ARTUKLU HABER AJANSI-ANKARA

HABER;TAYFUN ÇAVUŞOĞLU


 


7.6° / 3.3°
  • BIST 100

    9549,89%1,94
  • DOLAR

    34,54% 0,18
  • EURO

    36,00% -0,62
  • GRAM ALTIN

    3005,99% 1,50
  • Ç. ALTIN

    5006,70% 1,01