Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, silahlı kuvvetlerin Türkiye`nin değeri olduğunu ve Türk milletinin en çok güvendiği kurumların başında geldiğini vurguladı.
Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, silahlı kuvvetlerin Türkiye`nin değeri olduğunu ve Türk milletinin en çok güvendiği kurumların başında geldiğini vurguladı.
Yılmaz, TBMM Genel Kurulu`nda görüşülen TSK İç Hizmet Kanunu`nda da değişiklik içeren Sözleşmeli Erbaş ve Er Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı`nın tümü üzerindeki görüşmelerde hükümet adına bilgi verdi. Yılmaz, konuşma yapmak üzere kürsüye geldiğinde, oruç olduğunu unutarak, kürsüdeki bardaktan su içti. Uyarılar üzerine oruç olduğunu hatırlayan Yılmaz, ağzında kalan suyu geri çıkardı.
Tasarının getirdiği yenilikler hakkında bilgi veren Yılmaz, İl İdaresi Kanunu`nun 11. maddesinde değişiklik yapılarak, tek ili kapsayan terör olayında Vali`nin talebi üzerine silahlı kuvvetlerin kullanılmasının mümkün olduğunu, birden fazla ili içine alan terör hareketinde daha önce içişleri Bakanlığı ile Genelkurmay Başkanlığı arasında yapılan protokolle silahlı kuvvetlerin kullanılmasına ilişkin usul ve esasları belirleme yetkisinin Bakanlar Kurulu`na bırakıldığını söyledi.
Yılmaz, mevzuatta valilerin ihtiyaç olduğunda silahlı kuvvetlerden yardım isteme yetkisi olduğunu ve bunda değişiklik yapılmadığını ifade etti.
Yurdun iç güvenliğini ve asayişini sağlamanın İçişleri Bakanlığı`na ait olduğunu anlatan Yılmaz, "Bu kanunlar var mı? Var. Geçerli mi? Geçerli. Emniyet Teşkilatı Kanunu, Atatürk sağken çıkmış. Ordu kuvvetlerinin artık yurt içindeki olaylarda kullanılamayacağı yönündeki açıklamaların, bu kanunlar karşısında iler tutar tarafı yoktur" diye konuştu.
TSK İç Hizmet Kanunu`nda yapılan değişikliklerle, askerlik mesleğinin ve TSK`nın görev tanımının değiştirildiğini, TSK mensuplarının siyasi faaliyette bulunamayacağının hüküm altına alındığını belirtti.
Terörle mücadele kapsamında, Bakanlar Kurulu kararıyla askeri veya özel güvenlik bölgesi ilan edilebileceğini, acil hallerde de 15 güne kadar özel güvenlik bölgesi ilan edilebileceğini dile getiren Yılmaz, "Gönül arzu eder ki bu madde kullanılmasın. Bütün mevzuatların içi kullanılmayan maddelerle dolu. Terör örgütleri olduğu sürece bu kanunun olması doğrudur. Gerekçesi de operasyon yapılan yerlere sivil vatandaşların girmesini önlemektir" dedi.
"TSK milletin güvenine ihanet etmez"
Silahlı kuvvetlerin Türkiye`nin değeri olduğunu ve Türk milletinin en çok güvendiği kurumların başında geldiğini vurgulayan Yılmaz, şöyle konuştu:
"Darbeyi, kurumsal olarak TSK yapmaz. Mısır`da da oldu. Önde mikrofona bir asker konuşuyor. Arkasında kim var? Yargı, üniversite, siyasi partiler. Darbe bir çete tarafından yapılır. Bu çetenin içinde silahlı kuvvetlerden de olan vardır. Ama bu mikrofonun önüne silahlı kuvvetler mensubunu koyuyorlar. Yoksa silahlı kuvvetler kurumsal olarak darbe yapmaz. Milletin en büyük güveni silahlı kuvvetleredir. Silahlı kuvvetler milletin güvenine ihanet etmez.
Ülkemizde darbe geleneği var. Darbelerin gerçek mağduru da millettir. Millet, kendi iradesiyle yönetme gücü verdiği kimsenin başkası yönetime getirildiğini görüyor. 1960, 1970, 1980 darbelerini ve 28 Şubat postmodern darbesini, demokrasiye balans ayarını göz önüne alırsak, her 10 yılda bir toplumun kendilerine yönetme yetkisi vermediği kimselerin, işbirliği ve görev paylaşımı yaptıkları gruplarla beraber halk iradesine müdahale ederek, yönetme hakkını gasp ettiklerini görürüz. Bu müdahale sonrası, sözcülük görevi de darbe yapılanması içinde yer alan TSK mensuplarına verilmektedir. TSK`nın bu itibarını kendilerine perde ettiklerini düşünürler. Halkta darbenin, TSK tarafından yapıldığı algısı oluşturulmaya çalışılır ama halk buna hiçbir zaman inanmamıştır. Darbeyi cunta yapabilir çünkü hukuk düzenini, anayasayı bir çete `tanımam` diyebilir. `Onu tarihin çöplüğüne attım` diyebilir. Anayasayı çöpe atma hakkı daha iyi anayasa yapmak kaydıyla halka aittir.
Milletimiz her darbeden sonra iktidarın kime verildiğine, kime verilmek istediğine bakarak, darbeyi ve darbecileri çok iyi tahlil etmiş, cuntayla işbirliği yapan siyasetçilere bu ülkeyi yönetme hakkını hiçbir zaman vermemiştir."DEDİ.
ARTUKLU HABER AJANSI-ANKARA