``VALİ DEĞİL DE,SANKİ SOKAK KABADAYISI``

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "AKP valisi sanki sokak kabadayıları gibi, sanki ona buna sataşmak, çatmak ve kavga çıkarmak için fırsat kollayan bir meczup gibi terör estirmiştir.``Dedi.

Siyaset 12.11.2013 12:47:38 0
``VALİ DEĞİL DE,SANKİ SOKAK KABADAYISI``

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "AKP valisi sanki sokak kabadayıları gibi, sanki ona buna sataşmak, çatmak ve kavga çıkarmak için fırsat kollayan bir meczup gibi terör estirmiştir. Adana`nın başına musallat olan, Adanalı kardeşlerime gözdağları veren bu zat; şovmen midir, sokak dövüşçüsü müdür, derebeyi midir? Görevi, taşıdığı unvan ve mevkii ne olursa olsun, kalabalıkların üstüne hakaretlerle, ağza alınmayacak galiz ifadelerle yürüyen ve burnunun dikine giden bir devlet görevlisine Adana müstahak değildir ve olmamalıdır" dedi. 

Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı`nda yaptığı konuşmada, Filipinler`in tayfun felaketine maruz kalmasından üzüntü duyduğunu belirterek, AK Parti hükümetinin de Filipinlere insani yardım ve desteklerden kaçınmaması gerektiğini söyledi. 

Son 11 yıldır Cumhuriyet tarihinin en sıkıntılı olaylarına, en sarsıcı ittifaklarına ve en üzücü gelişmelerine tanıklık edildiğini öne süren Bahçeli, "Türkiye`den hoşnut olmayan, Türk milletinin varlığından rahatsızlık duyan kim ya da kimler varsa AKP`yle büyümüş, güçlenmiş ve palazlanmıştır" dedi. İktidarın "değişim ezberleri ve `tabuları yıkıyoruz` nakaratlarıyla, `geçmişle hesaplaşıyoruz` yaygarasıyla milli birlik ve bölünmez bütünlüğe saldırı düzenlediğini" iddia eden Bahçeli, millet olma bilincinin iktidarın hışmına uğradığını ileri sürdü. 

Hafta sonu düzenledikleri mitingde Tandoğan Meydanı`nın dolup taştığını anlatan Bahçeli, "Bir kez daha gördük ki Türk milleti, milli ve manevi değerlerini korumaya ve yaşatmaya kararlıdır. Ne pahasına olursa olsun kaderini, kardeşliğini ve kutlu geleceğini lekeletmemeye, şaibe ve belirsizlik altında bırakmamaya tahminlerin ötesinde azimlidir. Türk milleti vahdetin yolunda, kardeşliğin izinde, bağımsız yaşamanın ısrarındadır. Aziz milletimiz bölünmeye, bölücü emellere, pazarlıkçı yüzlere, felaket elçilerine, terörist planlarına tamamen kapalı ve karşıdır. Açık hava toplantılarımız bunu kuşkuya yer bırakmayacak ölçüde ispatlamıştır" diye konuştu. 

Türk milletini böldürtmeyeceklerine, Türklüğü mahcup ettirmeyeceklerine işaret eden Bahçeli, Türkiye`yi Çanakkale ruhu ve milli mücadele vakarıyla sahipsiz bırakmayacaklarını bildirdi. Ülkenin elini zayıflatacak her müdahalenin karşısında olacaklarını söyleyen Bahçeli, şöyle devam etti: 

"İhanetin alevlerini körükleyen tüm çevrelerin, tüm bedhahların, tüm yıldırıcı hamlelerin karşısında biz duracağız. Açık ya da üstü kapalı tüm şirret senaryolara göğsümüzü gereceğiz. Türk milletine tarihten gelen hınç ve garezle tuzak kuran, akıllarınca misilleme yapan mihraklara imanımızla ve ülkülerimizle direneceğiz. Dürtülerini kontrol edemeyen, Türklükle yollarını ayıran, terör işbirlikçiliğinden mimlenmiş kibirli ve kararmış vicdanlara, Türkiye`yi bitkisel hayata sokmaya çalışan Eşbaşkanlara hadlerini gün gelecek bildireceğiz." 

Bahçeli, demokrasinin, katılım ve temsili esas aldığı kadar, uzlaşma, hoşgörü ve mutabakatı da içerdiğini belirterek, demokratik yönetim anlayışının demokrasiyi ruhen, vicdanen ve gerçekçi olarak kavramış, benimsemiş ve özümsemiş yöneticiler elinde anlamlı olacağını söyledi. "Demokrasiden sık sık bahsetmek kimseyi demokrasi şampiyonu veya demokrasi bekçisi yapmayacaktır veya sandığa vurgu, milli iradeye gönderme şekil düzeyinde kaldığı sürece demokrasiye hizmet etmeyecek ve korunup gelişmesine fayda sağlamayacaktır" diyen Bahçeli, Türkiye`nin bugünkü ortamında tam bir kavram kargaşası ve kelime anarşisi bulunduğunu öne sürdü. 

"Sapla saman iyice karışmış, doğru ile yanlış yer değiştirmiştir" diyen Bahçeli, şöyle konuştu: 

"Şu çelişki ve hastalıklı propagandaya bakınız ki bölücülüğe karşı çıkıyorsanız, anaların ağlamasını istiyorsunuz demektir. Terörün kökü kazınsın, Kandil`e Türk Bayrağı dikilsin diyorsanız, şehitlerin gelmesine çanak tutuyorsunuz demektir. PKK`nın eylem ve hedeflerini kararlıca eleştiriyorsanız, barışa ve çözüme karşı geliyorsunuz demektir. Türk milletinin parçalanmasına itiraz ediyorsanız, kan ve ölüm lobilerine hizmet ediyorsunuz demektir. Başbakan Erdoğan`ın şiddet ve otoriter diline muhalifseniz, demokrasiye aykırı, milli iradeye tahammülsüz davranıyorsunuz demektir. Milli varlığa, milli ilkelere, Türklüğe ve kurucu değerlere toz kondurmuyorsanız, vesayetçi, statükocu ve eski Türkiye`nin özlemini çekiyorsunuz demektir. Bugüne kadar iktidar takviyeli tüm propagandaların özünde bunlar yer almıştır. Başbakan Erdoğan her haklı eleştiriyi mesnetsiz ve dayanaksız şekilde püskürtmeye ve iftiraya varan kara çalmalarla savuşturmaya gayret etmiştir. Bu kafa yapısına göre, yandaş olmayan herkes karşı kutuptadır ve başı ezilmelidir. Düşüncelerini dillendiren herkes, iktidara karşı demokratik iradesini seslendiren her vatandaşım suçlu ve art niyetli olup haklarında gerekli işlem yapılmalıdır. AKP`den memnun olmayan kim varsa ya faiz lobisinin, ya dış güçlerin, ya da Türkiye`nin kötülüğünü isteyen mihrakların kontrol ve kışkırtması altındadır. Başbakan Erdoğan`a bakarsanız bayrağa sahip çıkmanın adı tahriktir. Türk milletine saygı ve riayet etmenin adı faşizmdir. Türk milliyetçiliğini savunmanın adı ırkçılıktır. Andımızı okumanın adı ilkelliktir. Fakat onbinlerce insanımızın kanlı katili olan İmralı canisiyle pazarlık yapmak umuttur, güzel gelişmedir, çözümdür, süreçtir. Başbakan Erdoğan kendisine oy vermeyen herkesi tehdit görmeye başlamıştır. Vehimlere, hüsnü kuruntulara, şüphelere yakasını kaptırmış, mantığını ve siyasi geleceğini kurban vermiştir. Tarihteki tüm diktatörlerin müşterek lisanı, müşterek tutumu ve müşterek anlayışı Başbakan`da buluşmuş ve Başbakan`da birleşmiştir. Bu zihniyet aynen pimi çekilmiş bir bombaya dönmüştür. AKP`ye verilen oylar ters tepmiş, Başbakan`ı şımartmış, asıl yüzünü deşifre etmiştir." 

"Türk milleti, Başbakan ve hükümetine hakaret etmesi, ihanete yönelmesi, Türkiye`yi iflasa sürüklemesi için destek vermemiştir" diyen Bahçeli, "Türk milleti Başbakan Erdoğan`ı, oğluna altıncı gemiyi alsın, banka hesaplarını dolgunlaştırsın, trilyoner olsun, yolsuzluk markası haline gelsin diye yetki bahşetmemiştir. Ne acıdır ki iktidar, despotluğu, barbarca yaklaşımları, iptidai uygulamaları tekeline almış ve milletimize esir kamplarındaki tutsaklar gibi muameleye girişmiştir" görüşünü dile getirdi. 

"Başbakan Erdoğan otoriterleştikçe, kamu görevlileri de kendisini örnek almış, beğenisini alabilmek, övgüsünü kazanabilmek, terfi edebilmek için her türlü ahlaksızlığın, her türlü şiddetin ve her türlü işgüzarlığın içine girmişlerdir" değerlendirmesini yapan Bahçeli, şunları kaydetti: 

"Başbakan Erdoğan küfür çıtasını, hakaret ibresini yükselttikçe kendisini takip eden, rehber gören ve partisinin il başkanı gibi davranan bazı zavallı valililer ve devlet görevlileri durumdan vazife çıkarmışlardır. Millete hizmetkar olduğunu iddia eden Başbakan`ın kraldan çok kralcı bürokratları, vatandaşlarımıza baskı, kabalık ve zorbalıkta ölçü ve eşikleri aşmıştır. Vatan ve millet sevgilerine güvendiğim AKP`nin değerli milletvekilleri lütfen söylesin, ileri demokrasi bu mudur? 29 Ekim ve 10 Kasım günleri Adana`da yaşananlara artık üçüncü dünya ülkelerinde bile nadiren tesadüf edilmektedir. AKP valisi sanki sokak kabadayıları gibi, sanki ona buna sataşmak, çatmak ve kavga çıkarmak için fırsat kollayan bir meczup gibi terör estirmiştir. 

Adana`nın başına musallat olan, Adanalı kardeşlerime gözdağları veren bu zat; şovmen midir, sokak dövüşçüsü müdür, derebeyi midir? Görevi, taşıdığı unvan ve mevkii ne olursa olsun, kalabalıkların üstüne hakaretlerle, ağza alınmayacak galiz ifadelerle yürüyen ve burnunun dikine giden bir devlet görevlisine Adana müstahak değildir ve olmamalıdır. Coşarak iktidar nimetlerine konacağını zanneden gayretkeşler, AKP gittikten sonra ne yapacaklarını, nereye çadır kuracaklarını, bugünlerin hesabını nasıl vereceklerini de şimdiden düşünmelidir. Görüldüğü kadarıyla Başbakanla valisi tencere kapak misali yuvarlana yuvarlana birbirini bulmuş, millete hazımsızlıkta, şiddet ve nefret dolu sözlerde hevesle buluşmuştur. Başbakan Erdoğan ve hükümeti Adanalılardan özür dileyerek, gerekli idari tasarrufu hemen hayata geçirmelidir. Başbakan Erdoğan ve devlet görevi icra eden bürokratları vatandaşlarımıza büyüklük taslayamaz, parmak sallayamaz, haksız ve hukuksuz yere peşlerine emniyet görevlilerini takarak yaka paça gözaltına aldıramaz. 

Benzerlerine Baasçı yönetimlerde rastlanan ve ele geçirme saplantısıyla ilerletilen, sadece bir işgal gücünde olabilecek hınç ve intikam felsefesi ile kendi dışındakileri hasım gören iktidar zihniyeti demokratik nezaket ve hassasiyeti tamamıyla kaybetmiştir. Bu zamana kadar bürokraside yaşanan kadrolaşma, kıyım ve partizanlık bu durumun doğal bir uzantısıdır. AKP`nin düdüğünü çalan, farklı görüş ve fikirlere hayat hakkı tanımayan, milliyetçilerin ekmeğiyle oynayan yandaş bürokratlar iktidar değiştiği anda yaptıklarını misliyle ödeyecekler, sebep oldukları hak mahrumiyetlerinin faturasına katlanacaklardır. Bakalım o zaman güvendikleri, köle gibi emrini dinledikleri Recep Tayyip Erdoğan kendilerine ne yapacak ve nasıl yardımda bulunacaktır? Şunu herkes bilsin ki doğru düşmez, hak yerde kalmaz, haklı mağdur ve mahcup olmaz, hiçbir zaman da olmayacaktır."dedi.


ARTUKLU HABER AJANSI-ANKARA


17.9° / 9.4°
  • BIST 100

    9549,89%1,94
  • DOLAR

    34,53% 0,16
  • EURO

    35,98% -0,69
  • GRAM ALTIN

    2997,66% 1,21
  • Ç. ALTIN

    5006,70% 1,01