Boşanma aşamasındaki eşlerin ve hatta boşanmış eşlerin en büyük sorunu velayet? Bu konuda sıkça sorulan soruları Türkiye ve Avrupa?da yerli ve yabancı müvekkillerine hukuki danışmanlık hizmetleri sunan Av. Oğuz Kara?ya sorduk ve cevapları sizinle paylaşıy
Boşanma aşamasındaki eşlerin ve hatta boşanmış eşlerin en büyük sorunu velayet… Bu konuda sıkça sorulan soruları Türkiye ve Avrupa’da yerli ve yabancı müvekkillerine hukuki danışmanlık hizmetleri sunan Av. Oğuz Kara’ya sorduk ve cevapları sizinle paylaşıyoruz.
Velayet tam olarak ne anlama geliyor?
Velayet, anne babanın çocukları üzerindeki yönetim ve temsil yetkisi.
Bu yetki, evlilik birliği devam ettiği süre boyunca eşler tarafından birlikte kullanılıyor. Ancak velayet sorunu boşanma aşamasında gündeme geliyor. Boşanma sürecinde eşler arasındaki velayet tartışması, diğer eşin çocuğa yeterince iyi bakamayacağı ya da kendisinin daha iyi bakacağı inancından gelebiliyor. Bunların yanında, velayet konusu karşı tarafla hesaplaşma aracı olarak da görülebiliyor (– ki bu da istemediğimiz bir tablo).
Velayetin kime verileceğine nasıl karar veriliyor?
Velayetin kimde kalacağına karar verirken hakim, çocuğun en iyi şartlarda büyümesini amaçlıyor. Yani, annelik ve babalık duygularının tatmini ya da anne veya babanın çocuğundan mahrum kalmamasından ziyade “çocuk için en ideal” olan velayet kararında büyük önem kazanıyor.
Çocuğun yaşı önemli mi?
Velayet kararı verilirken çocuğun yaşı büyük önem kazanıyor.
Örneğin; 0-3 yaş arasında bir çocuğun velayeti kural olarak anneye verilir. Çünkü bu dönem bilimsel olarak da kabul edildiği üzere çocuğun anneye en çok ihtiyaç duyduğu dönem. 0-3 yaş aralığındaki bir çocuğun velayetinin babaya verilmesi için çocuğun (anne yanında kalması durumunda) yaşamını tehlikeye düşürecek unsurların varlığı gerekli.
3-6 yaş aralığında ise artık çocuk anne bakımına nispeten daha az ihtiyaç duymakta. Ancak bu yaş aralığında bir çocuğun da velayeti yine öncelikli olarak anneye verilir. 3-6 yaş aralığında bir çocuğun velayetinin boşanmada babaya verilmesi için annenin çocuğa bakmaktan aciz olması, çocuğun sağlığının tehlikeye girme durumu olması yahut annenin sağlık durumunun kötü olması gerekir. Çünkü hala çocuğun anneye olan ihtiyacı babaya olan ihtiyacının önünde.
İlkokul çağındaki çocukların velayetinin kime verileceği belirlenirken artık çocuğun eğitim ihtiyacı ön plana çıktığından maddi imkanlar devreye giriyor. Hakim bu noktada karar verirken diğer bütün unsurların yanında hangi ebeveynin çocuğa daha iyi bir eğitim sağlayabileceğini de gözetmek durumunda.
12 yaşından büyük çocuklar için ise Türkiye’nin de taraf olduğu Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi doğrultusunda hareket edilerek çocuğa hangi ebeveynin yanında kalmak istediği soruluyor. Yalnız çocuğun isteği hakim için bağlayıcı değil.
Hakim çocuğun iradesini de dikkate alarak, ve en önemlisi pedagog raporunu nazara alıp, bütün şartları değerlendirip, kararını verir.
Eşlerden biri farklı bir şehire taşındığında velayet sorunu nasıl çözülüyor?
Velayet kendisine verilmeyen ebeveynin çocuğunu bir daha görememesi gibi bir durum söz konusu değil. Mahkeme, velayetin verilmediği eşin, çocukla olan ilişkisinin tesisini somut olaya göre düzenliyor.
Aynı şehirlerde yaşayan eşlerde, her hafta sonu veya iki haftada bir gibi sık ve kısa süreli görüşmeler söz konusu iken eşlerin farklı şehirlerde yaşaması durumunda görüşmelerin sayısı azalırken süreleri uzayacaktır.
İlk bakışta bu düzenlemenin ne kadar adaletli olduğu sorusu akla gelse de yukarıda belirttiğimiz gibi karar verilirken en temel unsur çocuğun menfaati. Çocuğun özellikle eğitim hayatıyla veya yaşama düzenini en az bozacak yol olduğu için bu şekilde düzenlemeye gidilmekte.
Velayet kararının uygulanmasında da sıkıntılar çıkıyor değil mi?
Velayet konusundaki önemli bir sorun da tarafların mahkeme kararına uymamaları. Anne-babalar velayet kararında belirlenen şartları sıklıkla ihlal ediyor. Örneğin; anne kendisine velayeti verilen çocuğu baba ile görüştürmüyor veya çocuğu şehir dışında veya yurtdışına çıkartıyor. Bu durumda çözüm icra müdürlükleri kanalıyla çocuğun tesliminin sağlanması. Çocuğu görmesi gerektiği halde göremeyen eş mahkeme kararıyla birlikte icra müdürlüğüne başvurarak çocuğun zorla kendisiyle görüştürülmesini sağlayabilir. İcra müdürlükleri bu hassas durum için eğitimli kolluk gücü mensupları ve pedagoglarla çalışmakta.
Fakat icra yolu sadece ülke içinde bir çözümdür. Çocuğun yurtdışına çıkarılması ise bambaşka bir olgudur. Velayetin bırakıldığı eşin yurtdışına çıkma durumu ortaya çıktığında diğer eşin talebiyle yahut hakimin re’sen hareket etmesiyle velayet için gerekli önlemler alınır, velayet düzeni yeniden belirlenir.
Sadece yurtdışı ihtimalinde değil velayeti alan eşin başkasıyla evlenmesi ve ölmesi halinde de velayetin durumu yeniden gözden geçirilir.
Bu arada çocuğun kaçırılması veya alıkonulması Türk Ceza Kanunu kapsamında bir suç.
ARTUKLU HABER AJANSI