Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından yapımı tamamlanan Yavuz Sultan Selim Bulvarının ve 88 farklı hizmetin resmî açılışları için düzenlenen törene katıldı.
Recep Tayyip Erdoğan, Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından yapımı tamamlanan Yavuz Sultan Selim Bulvarının ve 88 farklı hizmetin resmî açılışları için düzenlenen törene katıldı.
Keçiören Basınevleri Kavşağında düzenlenen törende; Başbakan Binali Yıldırım, Başbakan Yardımcıları Tuğrul Türkeş ve Veysi Kaynak, Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya, Gümrük Ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, Ankara Valisi Ercan Topaca, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, milletvekilleri ve diğer yetkililer de hazır bulundu. Çok sayıda vatandaşın da katıldığı açılış töreninde Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir konuşma yaptı.
Açılışı yapılan ve toplam yatırım bedeli 1 milyar 955 milyon lirayı bulan Yavuz Sultan Selim Bulvarı ile 88 ayrı hizmet ve tesisin başkente hayırlı olmasını dileyerek konuşmasına başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, açılan bulvarla birlikte Keçiören’de yaşanan trafik sorununun büyük oranda çözüleceğini, hâlen test sürüşleri devam eden Keçiören metrosunun da yakında hizmete açılacağını söyledi.
Bir şehre hizmet etmenin sadece imkân değil, gönül işi olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Millete hizmet etmek ancak aşk ile olur, adanmayla olur. Vizyonunuz yoksa, bulunduğunuz şehre meftun değilseniz, oraya hizmet edemezsiniz. Onun için biz yola çıkarken ne dedik? ‘İnsanların en hayırlısı, insanlara hizmet edendir’ dedik. Biz bu anlayışla bu yoldayız. Biz bu millete efendi olmaya değil, hizmetkâr olmaya geldik, bu yola çıktık. Eğer siyasetçi oturduğu koltuğa güç katmıyorsa, yönetici eğer oturduğu koltuğa güç katmıyorsa, koltuktan güç bekliyorsa ondan bir şey olmaz. Bizler her gece yatağa başımızı koymadan önce nefis muhasebesi yapmanın mecburiyeti içindeyiz. Bugün Hakk için, halk için ne yaptın? Bu soruyu kendimize sormakla mükellefiz. Bizim siyaset felsefemizin temeli işte budur” diye konuştu.
Siyaset anlayışlarında, ‘millete ve ülkeye hizmet eden abâd, milleti karşısına alan da bedbaht’ anlayışının yattığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz milletimize güvendik, inandık, sırtımızı şu veya bu örgüte değil, sadece ve sadece Hakk’a ve halka dayadık, farkımız bu. Hamdolsun necip milletimiz de bizi hiçbir zaman yalnız bırakmadı, mahcup etmedi. Biz ne dedik? ‘Yürüyeceksin, millet yürüyecek arkandan’ Millet arkamızdan yürüdü, bizi hiç yalnız koymadı” ifadelerini kullandı.
15 Temmuz’da Ankara’da sokağa çıkarak darbeye karşı duran ve şehit olanların arasında çok sayıda Keçiörenlinin olduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yayla’daki, Etlik’teki, Aktepe’deki rahat evlerinden çıkıp, kendilerinin ve evlatlarının özgürlüğünü, inancını, geleceğini korumak için şehadete koşan bu kardeşlerimizi rahmetle, minnetle yâd ediyorum. ‘Bir hilal uğruna, ya Rab, ne güneşler batıyor” ifadesinin son neferleri olan 15 Temmuz şehitlerimize, terörle mücadele şehitlerimize ve bu toprakları bize vatan kılmak için gözlerini kırpmadan canlarını veren tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum” şeklinde temennide bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 Temmuz gecesi gösterdiği sağlam duruş sebebiyle Ankara’nın; her türlü şükranı, takdiri ve teşekkürü hak ettiğini dile getirerek, şehitlerin ve gazilerin fedakârlıklarıyla aydınlattıkları bu yolda, hedefleri doğrultusunda kararlılıkla ilerlemeye devam edeceklerini, 2023 Türkiye’sini inşa etmek için girdikleri mücadeleden başarıyla çıkmanın, boyunlarının borcu olduğunu vurguladı.
Terör örgütlerinin, kimi zaman nöbetleşe, kimi zaman hep birlikte kendilerine verilen görevi yerine getirdiklerine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, devamında şunları söyledi: “Nedir bu görev? Terör örgütlerine verilen vazife, Türkiye’nin önünü kesmek, dikkatini dağıtmak, enerjisini tüketmek, moralini bozmaktır. Bakınız, Türkiye ne zaman kendisi ve bölgesindeki kardeşleri için hayırlı bir adım atmaya kalksa, ortalık hemen toza-dumana boğuluyor. DEAŞ denilen örgüt, farklı isimlerle, neredeyse 11-12 yıldır Irak’ta, 4-5 yıldır da Suriye’de faaliyet gösteriyor. PKK derseniz, 1984 yılından beri kanlı eylemlerini yürütüyor. Diğer terör örgütlerinin de benzer şekilde bir geçmişleri var. FETÖ ise, yaklaşık yarım asrı bulan bir hazırlığın ardından, 3 yıldır tüm gücüyle ülkemize ve milletimize karşı savaş ilan etmiş durumda. Tüm bu örgütlerin, bölgenin yeniden yapılandırıldığı bir dönemde tüm güçleriyle Türkiye’nin üzerine saldırmaları, herhâlde bir tesadüf değildir. Üstelik bu örgütler, iddiaları ve ideolojileri itibariyle, normal şartlarda asla bir araya gelemezler. Fakat bakıyorsunuz, bugün hiçbiri de aynı senaryoda yer almaktan herhangi bir rahatsızlık duymuyor. Çünkü bunların iddiaları da, ideolojileri de yalan. Yıllarca eğitim diyerek, yardımlaşma diyerek, ibadet diyerek milleti kandıran FETÖ’nün aslında gözünü kan bürümüş bir katil sürüsü beslediğini, 15 Temmuz’da hep birlikte gördük.”
Demokrasi, hak ve hukuk kavramlarını ağzından eksik etmeyen bölücü terör örgütü PKK’nın her gün kan döktüğüne vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, DEAŞ terör örgütünün ise İslam’ı istismar eden örgütlerin en alçaklarından biri olduğunu ve Müslümanlara verdiği zararın, ancak Haçlı Seferlerindeki katliamlarla mukayese edilebileceğini kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: “PKK derseniz, bir tarafıyla etnik hassasiyetleri kaşıyıp ırkçılık yapar, diğer tarafıyla dünyada artık hiçbir karşılığı kalmamış bir ideolojiye tapar, aynı zamanda bu ideolojinin hedefi olan ülkelerle karışık ilişkiler geliştirir. Hani derler ya, ‘deve deseniz deve değil, kuş deseniz kuş değil’ bunlar tam da işte böyledir. İstiklal Marşı şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un ifade ettiği gibi, ‘Çehreler başka, lisanlar, deriler rengarenk; Sade bir hadise var ortada: vahşetler denk.’ Evet, her şey farklı, vahşetler denk, amaçlar denk… Tek başına bu tuhaf manzara dahi, Türkiye olarak içinden geçtiğimiz sürecin önemini göstermeye yetiyor. Hamdolsun, bazıları hâlâ kendi kısır hesaplarının peşinde koşuyor olsa da, milletimiz oynanan oyunu görüyor.”
“Sakın kader deme / Kaderin üstünde bir kader vardır / Ne yapsalar boş / Göklerden gelen bir karar vardır” dizelerine atıfta bulunarak, milletin, kaderin üzerindeki o kadere teslim olacağını ve sonunda zafere ulaşacağını, 15 Temmuz destanıyla tüm dünyaya ilan ettiğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında, “Batı ne der, şurası ne der, burası ne der, hiç aldırış etmeyin. Allah ne der ona bakınız, biz buna bakıyoruz. Türkiye’yi, Türk Milletini hâlâ anlamak istemeyenler için buradan bir kez daha tekrar edeyim. Bu milleti bölemeyeceksiniz. Bu bayrağı indiremeyeceksiniz. Bu ezanları susturamayacaksınız. Bu vatanı parçalayamayacaksınız. Bu devleti yıkamayacaksınız. Yurdumuzun üstünde tüten en son ocak sönene kadar, bu kararımızdan vazgeçmeyeceğiz, bu yoldan dönmeyeceğiz. Hep ne diyoruz? Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet… Biz, Suriye’de bunun için varız, Irak’ta bunun için varız. Biz, dünyanın neresinde olursa olsun tüm mazlumların, mağdurların yanında bunun için varız” görüşlerine yer verdi.
Açılışı yapılan hizmetlerin ülke, millet ve Ankara için hayırlı olması dileklerini yineleyerek konuşmasını tamamlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yatırımların Ankara’ya kazandırılmasında emeği geçen Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek ve ekibini kutladı ve emeği geçenlere teşekkür etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının ardından, Başbakan Binali Yıldırım, törene katılan bakanlar, Ankara Valisi Ercan Topaca ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek ile birlikte hizmete sunulan yatırımların açılış kurdelesini kesti.
ARTUKLU HABER AJANSI-ANKARA
9549,89%1,94
34,53% 0,16
35,98% -0,69
2997,66% 1,21
5006,70% 1,01