HDP`de son günlerde yaşanan ve Partisiyle ilgili bir eleştiri yazısı kaleme alan eski HDP Eş Genel Başkanı i Selahattin Demirtaş`a, HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli`nin yönelttiği eleştiriyi konu alan değerlendirme yazısı yayınlayan Yazar Bülent Tekin
HDP'de son günlerde yaşanan ve Partisiyle ilgili bir eleştiri yazısı kaleme alan eski HDP Eş Genel Başkanı i Selahattin Demirtaş'a, HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli'nin yönelttiği eleştiriyi konu alan değerlendirme yazısı yayınlayan Yazar Bülent Tekin;'' Eleştiri-özeleştiri mekanizmasını çalıştırmamak, iktidarcılık, zayıflık ve oligarşik yapılanmayı koruma çabasından başka bir şey değildir.''Dedi
İşte Yazar Bülent Tekin'in Yazısı;
Dağdan gelen bağdakini kovar misali özeleştiri vermeme kibirliliğini gösterenler sıfır oyları olduğunu unutmasınlar. Kürtlerin oylarıyla seçilebildiklerini unutmasınlar ama kabahat onlarda değil hamal Kürtlerdedir. Eğer oyları veya halk destekleri olsaydı kendi siyasi hareketleri, siyasi partileri ya da bağımsız aday olarak seçime girerlerdi. O zaman da boylarının ölçüsü alınırdı tabii. Bırakın Meclis’in kırmızı koltuğunda oturmayı, ciddi işlevli bir derneğin yönetim kuruluna dahi seçilemeyecek olan ve hatta bir mahallenin muhtarı dahi seçilemeyecek olanları Kürt halkı maalesef milletvekili seçtiriyor. Kürtler kendi halkından birine tanımadığı bu kıyağı aslında tam bir Türk milliyetçisi olduğu halde “sosyalist” takılan kimi şahısları bu kıyaktan yararlandırıyor. Yine Kürtler İslamcı, tarikatçı, sağcı ve hatta ülkücü olanları dahi Kürt oylarıyla Meclis’e taşıyor. Öbür taraftan da bir Kürt yanlısı ya da partisi gibi davranılıyor. Oysa o tip sosyalistler son kertede MHP ve hatta BBP’den bile daha ciddi bir Türk milliyetçisidirler. Kürtleri “halklar” diyerek ve asla “Kürt” demeyerek zaman içerisinde Türkleştirme amacındadırlar. İşte onların sık sık kullandıkları “halklar” ve “Türkiyelilik” sözcüğünün asıl amacı budur.
Bir İspanyol komünistinin bir sözünü bir yerlerde okumuştum: “Allah’ım beni eleştiriden koru, ben kendimi özeleştiriden korurum.” Bu şu anlama gelir: Hata yapmamak önemlidir. Hata yapmayan eleştiri almaz. Dikkatli ve samimi olanlar buna dikkat eder. Hata yapan da özeleştiri vermek zorunda kalır. Eleştiri-özeleştiri mekanizmasını çalıştırmamak, iktidarcılık, zayıflık ve oligarşik yapılanmayı koruma çabasından başka bir şey değildir. Burada mutlaka yanlışı ve çıkarı kollama düşüncesi yatar. Yanlıştan dönmeyi engellemek yatar. Yanlışın ve mevcut statükonun devamını sağlar. Kırmızı koltuklara alışmış olmayı ve bir kez kaptıkları bu unvanı sonuna kadar götürmeyi hedefler. Şunun da bilinmesinde yarar vardır: “Demokrasi ve özgürlük hareketleri geleneğinde eleştiri-özeleştiri daima olmuştur ve bundan sonra da olacaktır.” Bilindiği gibi dünyanın hiçbir ülkesinde olmayan ayrıcalıklı yüksek maaş ve emeklilik hakkını TBMM milletvekilleri almaktadır. “Vatan, millet, Sakarya, Diyarbakır, Amed, Türk, Kürt, devrim, İslam, Sünni, Alevi, demokrasi, hak, hukuk, adalet, insan hakları, eşitlik, halklar, kardeşlik” vb sözleri bu kadar yüksek maaş hatırına söyleme durumuyla karşılaşılır. Kan dökülmesi ve çatışmadan beslenen siyasi çalışmalarını hoplayarak zıplayarak yapmış gibi gözükürken öbür taraftan insanlar öldürülür ve şiddet sarmalı büyür. Onlar da halklara (!) vazifelerini yapmış görünürler. Tabii bu arada devlet refleksiyle cezaevine girmiş olanlar da olur. Ama bu durumdan dahi kendi adlarına kahramanlık vb payeler çıkarmaya çalışırlar. Asalında cezaevi kimi insanları daha zengin ve ayrıcalıklı bir şöhret te yapıyor. Öylesine bir düzen kurulmuştur.
Sayglarımla.
Bülent Tekin
9367,77%3,72
34,47% 0,05
36,42% 0,21
2956,00% 0,72
4956,37% 0,55