AralarındaYURT AY DER Genel Başkanı Kudret BULUT`unda olduğu Yurtta Yetişenler Ankara`da 40 yıl sonra bir araya gelerek hasret giderdi.
AralarındaYURT AY DER Genel Başkanı Kudret BULUT'unda olduğu Yurtta Yetişenler Ankara'da 40 yıl sonra bir araya gelerek hasret giderdi.
Eski siyah beyaz fotoğraflara bakmak gibidir. Bir fotoğrafa, bir karşınızdakinin yüzüne bakarsınız; ne fotoğraf tanıdık gelir ne de size bakan gözler. Değişmiştir yüzler, gözler, zaman; her şey değişmiştir. Önce bu "değişmişlik" çarpar göze. Birden bir ışık çakar, inceden ve giderek büyür anılar canlanır. Bir işaret yüzünde çocukluğun masum parıltısı. Daha sonra eski günlere dönülür...
"Uzun süreli görüşülmemiş Can kardeşler." Aslında bu dönüşü tetikleyen, anıları canlandırandır. Fotoğrafa bakarken gözlerimizin bulanmasıdır, iki kaçak göz damasıdır; dalıp gitmektir... Bir müddet sonra nitekim "değişmişlik" tekrar hatırlanır, gözler yeniden fotoğrafa odaklanır, karşıdaki yüze yeniden bakılır. Görülen, o "eski arkadaş" değildir. Fotoğrafta gördüğünüz kişi artık yoktur. Belki de o an fark edilen en acı şey artık sizin de bir "eski arkadaş" olmadığınızdır. O da size aynı gözle bakmaktadır, bunu bilirsiniz. Sizde de "değişmişlik", sizde de "anılar"...
En sonunda da fotoğraf solar gider. İşte, bir zamanlar aynı tabaktan yemek yiyen, aynı yataklarda koyun koyuna yatan; çil yavrusu gibi ülkenin dört bir yanına dağılıp bir bahane ile aynı masa etrafında tesadüfen toplananlar… Ya'lar ile vay’ların havada uçuştuğu gerçek samimi konuşmaları, samimi kardeşliği yaşamak lazım… Duygusallığın son safhasın da dökülen damla damla göz yaşı ile; -Vay kimleri görüyorum’ - Dünya küçük… - Aaa! Ne haber ya? - Çok uzun zaman oldu... -Nasılsın? -İyi ya ne olsun. -Kardeşim, seni burada görmek hasret gidermek. - Ne güzel. - Sık sık bir araya gelelim. -Tabii! -Ee hayatın nasıl geçti diyorum. -Bir yerlerde oturalım, diyor. Anlıyorum ki beklediği gibi geçmemiş hayat, hoş kimin beklediği gibi geçiyor ki? Ama biraz da olsa umudu var hala, seviniyorum. Umut olmazsa yaşanmaz. Beni soruyor, sevmesem de kendimden bahsetmeyi neler yaptığımı anlatıyorum, hayatın başıma neler getirdiğini ve benim hayata kattıklarım…
Bir deli ırmak gibi oradan oraya aktığımı… İşte o an hayatımı gözden geçirmemi sağlayan bir şey söylüyor geçmişimden bugünüme ışınlanan arkadaşım: ''Sen çok değişmişsin durgunlaşmışsın.” Düşünüyorum; sahi nasıldım ki önceden, bakışlarımdaki fark yıllar sonra ilk defa görüşülen bir arkadaşın anlayabileceği kadar belirgin miydi? Kendimizi boş yere suçladığımızı farkına varmamı sağlayan bir fısıltı işittim: hıckırık sadece dostumum gözyaşıydı -Aynı anda bıraktığım bir şehir, aynı… - E numaranı versene o zaman - Tabi kardeşim buyur.053xxxx xx xx - Tamam, kardeşim kaydettim, bir ara görüşelim. -Tamam, kardeşim haberleşelim mutlaka. Ayaküstü hasret giderdikten sonra özel hayatlara şöyle bir girilmesi ile onun hayatına bir eş, bir çocuk, bir araba, bir ev, güzel bir kariyer, yurt dışı seyahatleri girdiği anında öğrenilir. O anda çocukluğumuz geçiyor, eski bir zamanın içine hapsolmuş geçmişim… Aynı kişi olduğumuzdan emin olacak kadar emin adımlardan sonra duruyoruz.
Yıllardır hiçbir iletişimimizin olmadığı Yetiştirme Yurdu kardeşimiz, arkadaşımız, ağabeylerimizle bir araya gelmek geçmişi hatırlamak belki bizlerde özlem ve hasret bıraksa da güzeldir bu rastlantılar. Hassas bir vedalaşmadan sonra da geçmişte ki gibi herkes yoluna gider. Yetiştirme Yurtlarından yıllar önce ayrılanlar olarak 35 - 58 yıl sonra bir araya gelerek ilk etkinlikte buluştuk; Almanya’dan Gelen iki kardeşim ile yine Almanya’dan gelen öğretmenimize, Talat Akbulut, Durmuş Bayındır, Muzaffer Ünlü, Şahin Aluç, Vahi Ateş ve emeği geçen isimleri yazılmayan tüm abilerime kardeşlerime sonsuz teşekkürlerimi sunarım. İyi ki varsınız. İyi ki sizi tanıdım sevgili kardeşlerim…
ARTUKLU HABER AJANSI-ANKARA