Hem deriyi hem de sinirleri tutan viral bir enfeksiyon olan zona, ileri yaştakilerde ve bağışıklık sistemi zayıflamış kişilerde yaygın olmakla birlikte her yaşta görülebiliyor. Hastalığın şiddeti ve süresi bağışıklık durumuna ve yaşa göre değişebiliyor. Zona aşısı ise zona hastalığından korunmada etkili bir yöntem olarak gösteriliyor.
Zona Farkındalık Haftası dolayısıyla açıklamalarda bulunan Bayındır Söğütözü Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Doç. Dr. Tuba Oskay, zona hastası olanların yüzde 70’nin 50 yaşın üzerinde olduğuna dikkat çekerek ileri yaşın ve bağışıklık sisteminin zayıflamasına neden olan hastalıkların riski artırdığını belirtiyor. Bayındır Söğütözü ve Kavaklıdere Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Ali Acar ise zona aşısının 10 yıla kadar zonaya karşı en az yüzde 97 koruma sağladığını aktarıyor.Zona, suçiçeği sonrası sinirlerde sessiz kalan varicella-zoster virüsünün yıllar sonra tekrar aktif hale gelmesiyle ortaya çıkıyor. Suçiçeği geçirmiş hemen her birey zona hastalığına yakalanabileceği belirtiliyor.
ZONA HASTALIĞINA NEDEN OLAN FAKTÖRLER
Zona hastalığının ortaya çıkmasında en önemli faktörün yaşlanma olduğunu belirten Bayındır Söğütözü Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Doç. Dr. Tuba Oskay “Bağışıklık sistemini zayıflatan HIV enfeksiyonu, kanser, radyoterapi, kemoterapi ve organ nakli sonrası bağışıklık baskılayıcı ilaç kullanımı gibi durumlar zona riskini artırabilir. Ayrıca, psikolojik travma, yoğun stres, düzensiz beslenme, sigara ve alkol tüketimi, yetersiz uyku gibi faktörler de hastalığı tetikleyebilir.” dedi.
GÖRME KAYBINA YOL AÇABİLİR
Zona hastalığının ilk belirtilerinin karıncalanma, yanma, batma ve hassasiyet hissi olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Tuba Oskay hastalığın belirtileri hakkında şu bilgileri verdi:
“Bu belirtileri takiben şiddetli ağrı gelişir. Hastalar ağrıyı bıçak saplanır gibi veya kaynar su dökülmüş gibi tarif edebilirler. Yorgunluk, halsizlik, baş ağrısı ve hafif ateş gibi semptomlar da eşlik edebilir. Ağrı döneminden sonra, vücudun bir bölgesinde içi su dolu küçük küme halindeki kırmızı kabarcıklar ortaya çıkar. Genellikle vücudun bir tarafında görülen bu döküntüler bel ve göğüs kafesi bölgesinde yoğunlaşır. Göz, kulak ve yüzü etkileyen oftalmik zona en ciddi formlarındandır ve görme kaybına yol açabilir.”
İLK 72 SAAT ÖNEMLİ!
Zona hastalığında erken tanı ve tedavinin hayati önem taşıdığının altını çizen Doç. Dr. Tuba Oskay, hastalığın ilk 72 saat içinde antiviral tedaviye başlanmasının, iyileşme süresini kısalttığını ve komplikasyon riskini azalttığını belirterek sözlerine şöyle devam etti:
“Özellikle risk grubundaki hastalar, zona şüphelerinde vakit kaybetmeden dermatoloji uzmanına başvurmalıdır. Hastalık süresince döküntüler kuru ve temiz tutulmalı, ağrıyı azaltmak için doktorun önereceği ağrı kesiciler ve destekleyici tedaviler kullanılmalıdır.”
ZONA AŞISI HAKKINDA BİLİNMESİ GEREKENLER
Bayındır Söğütözü ve Kavaklıdere Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Ali Acar ise zona hastalığında en yaygın görülen komplikasyonun postherpetik nevralji (PHN), yani uzun süreli sinir ağrısı olduğunu belirterek “PHN, zona döküntüsünün olduğu bölgelerde aylarca veya yıllarca sürebilir ve kişinin günlük yaşamını olumsuz etkileyebilir. Zona aşısı, hem hastalığın hem de bu ciddi komplikasyonların önlenmesinde etkilidir.” ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Ali Acar zona aşısı hakkında merak edilenleri şöyle cevapladı:
ARTUKLU HABER AJANSI