BOŞA GEÇMİŞ SENELER
Tam da ;
Mardin'de hava sıcaklığının anormal derecede yükseldiği günlerde yaşanan elektrik ve su kesintilerinden dolayı vatandaş feryat-figan ederken, konu ile bağlantılı iki haber peşpeşe düştü gündeme.
İlki ;
bir türlü tamamlanamayıp devreye girmeyen GAP Sulama Kanallarından biri Derik bölgesinde çökmüş, birkaç köydeki araziler su altında kalıp büyük maddi zarara yol açarken, bazı yerleşim alanları tahliye edilmiş.
Bir diğeri de ;
Beyazsu isale hattında sık sık oluşan arızaların, döşenmiş borularda yanlış tercihin kullanılmış olduğu iddiasının yer aldığı haber.
Her iki haber de öylesine basite indirgenip yapılmış ki ;
senelerdir vatandaşın yaşadığı mağduriyet, uğradığı maddi ve manevi zarar adetâ yok sayılıyor.
Bölgede, özellikle Mardin'de yıllardır yaşanmakta olan elektrik ve su sıkıntılarını direkt olarak etkileyen GAP Sulama Kanalı meselesi ile Beyazsu isale hattında çok sık oluşan arızalar meselesi bir bütünün iki parçasıdır aslında.
Sulama kanalının çökmesi ile ilgili yeterli bilgi bulunmadığı için ayrıntıya girmek pek doğru olmaz.
Ancak Beyazsu konusunda durum aynı değil.
Daha önce değişik aralıklarla yapılan iddia ve açıklamalar doğrultusunda oluşan kanaat muhtemelen MARSU tarafından dile getirilip haberleşen iddialarla birlikte ele alındığında, cevap bekleyen soruların oluştuğunu görmekteyiz.
2015 yılından bu yana oluşan 89 arızanın temelinde teknik tercihin yanlış yapılarak ;
düşük maliyetli, yeterli esnekliği olmayan ve kırılgan yapıya sahip, jeolojik yapıya uymayan Cam Elyaf Takviyeli Polyester (CTP) boruların kullanıldığı iddia edilirken ;
*meydana gelen arızaların bu nedenle oluştuğu, geçmiş 17-18 yıl içinde neden hiç dile gelmedi ?
*oluşan maddi ve manevi büyük kayıplar bugüne kadar neden sorgulanmadı?
*sadece Mardin ve Muğla'da kullanılmış bu borular daha sonra neden hiç kullanılmadı?
Kullanılmış bu yanlış tercihi bir tarafa koyarsak ;
*2007'de DSİ'nin başlatıp 2010'da bitirerek Belediye'ye devir ettiği bu devasa projenin kabulleri nasıl yapıldı?
*oluşan arızalara basit birer arıza gibi bakıp köklü bir araştırma yapma gereği neden hiç görülmedi?
*4-5 milyonluk bir nüfusun her bir abonesine 1600 lt/sn. su verebilecek düzeyde olan bu kaynağın Artuklu ve Kızıltepe'ye varıncaya kadar 600-700 lt/sn. civarına kadar düştüğü neden sorgulanmadı?
*2011 yılında kayıp-kaçak tespiti için, zamanın birim fiyatıyla 3 milyon liraya mal edilerek DSİ tarafından yaptırılan SCADA SİSTEMİ daha sonraki yıllarda neden iptal edildi?
*en can alıcı soru : Arızalar neden hep yaz aylarında oluşuyor?
Sorulması gerekip cevap bekleyen bunca soru varken, sorgulanacak o kadar çok şey dururken ;
beyaz bir sayfa açarcasına, ikinci bir Beyazsu isale hattı ihalesi yapılmış.
Bu kez çelik boruların kullanılacağı belirtilen ihale 2023 yılında yapılmış olmasına rağmen, ancak %20'lik bir fiziki ilerleme kaydedilmiş. Projenin tamamlanması için 2.5 milyar liralık bir ödenek ihtiyacı var. Ödenek temin edilse bile ancak 2029'da bitebileceği söyleniyor.
İkinci isale hattı ile ilgili olan birkaç soru var kafalarda :
1- 2029 yılına kadar su sefaleti ne şekilde giderilecek veya asgariye indirgenecek?
2- Yeni döşenecek borular çelik oğlu çelik de olsa, "arızalar yine yaz aylarında" oluşmayacak mı? Bunun önlemi alınmış mı?
MARSU'nun yaptığı
"Beyazsu sorunu geçici bir aksaklık olmaktan çıkmış, sistematik ve yapısal bir probleme dönüşmüştür" açıklamasını ;
gecikmiş,
gereği yapılmamış,
durum tespiti anlamında bir itiraf olarak kabul ediyorum.
SEMİH HOCAOĞLU-MARDİN